Tanzimat Döneminde Şiir
1839 yılında Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile siyasi ve sosyal alanda Batı kaynaklı değişme ve gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler ve değişimler edebi şiiri de etkilemiştir. Batılı kaynaklardan çevirmeler yapılmış ve Batılı kaynaklar esas alınarak eserler ortaya konmaya başlamıştır.
Batı kaynaklı biçim ve içerikler üretmek isteyen Tanzimat sanatçıları bu dönemde divan şiirini hedef almışlardır. Divan şiirinin değişen hayatın koşulların yansıtmaması, toplumdan kopuk olması, dilinin çok ağır olması ve abartılı söylemlere sahip olması gibi yönlerden eleştirmişlerdir. En çok ve en sert eleştiren sanatçı Namık Kemal olmuştur.
Tanzimat dönemi şairleri her ne kadar divan şiirini eleştirmiş olsalar da Tanzimat’ın ilk dönemlerinde yetişen çoğu şair divan geleneğini sürdürmüştür. Yine divan şiiri nazım biçimlerini ve aruz ölçüsünü eserlerinde kullanmışlardır. Fakat yaptıkları tek değişim, faydacı bir anlayışla birtakım yeni kavramları şiire sokmuşlar ve değişmekte olan yaşam koşullarını şiirlerinde konu olarak işlemişlerdir.
Tanzimat döneminde şiirdeki en büyük değişimi Abdülhak Hamit Tarhan gerçekleştirmiştir. Divan şiirinin tüm kalıplarını yıkmış, olabildiğince uzun dizeler yazmış ve kafiyesiz şiirler ortaya çıkarmıştır.
Tanzimat Dönemi Şiirinin Genel Özellikleri
- Tanzimat edebiyatının ilk dönemlerinde divan edebiyatı geleneği sürdürülmüştür. Sadece şiirlerin konuları değişmiş ve birtakım yeni kavramlar eklenmiştir.
- Tanzimat Dönemi şairleri divan geleneğini savunanlar ve savunmayalar olarak ikiye bölünmüştür.
- Tanzimat şiiri iki dönemde incelenmektedir.
- Tanzimat Birinci Dönemi
- Tanzimat İkinci Dönemi
- Tanzimat Birinci Dönemi’nde şairler estetik ve sanat kaygısı taşımamışlardır. Yeni kavramları yaymak için şiiri bir araç olarak görmüşlerdir.
- Tanzimat Birinci Dönemi şiirinde faydacılık düşüncesi ön plandayken ikinci döneminde şiirin sanatsal ve estetik yönü daha ön plandadır.
- Tanzimat Birinci Dönemi’nde “sanat, toplum içindir” anlayışı söz konusuyken ikinci döneminde “sanat, sanat içindir” anlayışı söz konusudur.
- Tanzimat Birinci Dönemi şiirlerinde “vatan, millet, adalet” gibi konular ele alınırken; ikinci dönem şiirlerinde “aşk, doğa, ölüm” gibi konular ele alınmıştır. Dolayısıyla konu ve temada yenilik yapılmıştır. Özellikle ikinci dönem sanatçıları “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışını savunmuşlardır.
- Tanzimat Birinci Dönem şairleri dilde sadeleşmeyi amaçlamış ancak başarılı olamamışlardır. İkinci dönem şairleri ise dili daha da ağırlaştırmışlardır.
- Batı edebiyatının etkisiyle biçimsel yenilikler yapan ikinci dönem sanatçıları şiir açısından birinci dönem sanatçılarına göre daha yenilikçidir.
- Divan edebiyatının “göz için kafiye” anlayışına devam edilmiştir. Fakat dönemin sonunda Recaizade Mahmut Ekrem “kulak için kafiye” anlayışını savunmuştur.
- Divan şiirindeki “parça güzelliği” yerine “konu birliği” ve “bütün güzelliği” anlayışı benimsenmiştir.
- Her iki dönem şairleri biçim yönünden divan şiiri geleneğine bağlı kalmışlardır. Aruz ölçüsü kullanılmaya devam edilmiş, yer yer hece ölçüsü de kullanılmıştır.
- Aynı zamanda her iki dönem şairleri de romantizm akımı etkisinde kalmışlardır.
- Gazel, kaside, terkib-i bent gibi eski nazım şekilleri kullanılmaya devam etmiştir. Özellikle ikinci dönem sanatçıları yeni nazım şekilleriyle şiir yazmışlar ve başarılı da olmuşlardır. Örneğin; Abdülhak Hamit Tahran ve Recaizade Mahmut Ekrem oldukça başarılı eserler yazmışlardır.
- Tanzimat Dönemi şairleri bireysel duygu, düşünce ve anlatıma önem vermiş; böylece Türk edebiyatına Batı kaynaklı bireyci anlayışı getirmişlerdir.
- Tanzimat Birinci Dönemi’nin önde gelen şairleri; Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’dir. Tanzimat İkinci Dönemi’nin önde gelen şairleri ise Abdülhak Hamit Tarhan, Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem’dir.
✍ Karşılaştıma: Divan Şiiri ve Tanzimat Şiiri Karşılaştırması
Servet-i Fünun Döneminde Şiir
Türk edebiyatında Tanzimat ile başlayan yenileşme süreci, Serveti Fünun dönemi ile sürdürülmüştür. Eski-yeni çatışması, Serveti Fünun hareketinin temelini oluşturmuştur. Bu dönem sanatçılarına yeni edebiyatçılar anlamına gelen “edebiyat-ı cedide” de denilmiştir.
Tanzimat Döneminde Recaizade Mahmut Ekrem ve Muallim Naci arasında başlayan eski-yeni tartışmasına bu iki sanatçıların yandaşlarının da katılması ile Serveti Fünun dönemi başlamıştır.
Muallim Naci yandaşlarının “Malumat” adlı dergide yazılar yazmasına karşılık Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet İhsan Tokgöz’ün çıkardığı “Servetifünun” (Fenin Bilimleri) adlı bilim dergisini edebiyat dergisine çevirmiş ve editörlüğüne de Tevfik Fikret’i getirmiştir. Böylece Recaizade Mahmut Ekrem ve öğrencileri de bu dergi etrafında toplanarak yazılar yazmışlardır. Modern Türk edebiyatını yaratmada önemli rol oynamışlardır. 1901 yılında derginin kapatılması ile Servetifünun hareketi de yavaşlamıştır.
Servet-i Fünun Dönemi Şiirinin Genel Özellikleri
- Tanzimat Dönemi şairlerinin amaçladığı dilde sadeleşmenin aksine bu dönem şiirlerinin dili oldukça ağır, sanatlı ve kapalıdır.
- “Sanat, sanat içindir” anlayışını benimsemişlerdir. Bireysel şiirler yazılmıştır.
- Türk şiirinin imge yapısını büyük ölçüde değiştirmişler, sözlüklerden kullanılmayan kelimeleri kullanmayı seçmişler, alışılmadık bağdaştırmalara yönelmişlerdir.
- Şiirde konu bütünlüğünü sağlamışlardır.
- Duygu ağırlıklı şiirlerdir. Üzüntü ifade eden “ah, vah, of” gibi ünlemler oldukça kullanılmıştır.
- Bu dönemin şiirlerinin temeli “hayal-hakikat çatışması” oluşturmuştur. Şairler gerçeklerden kaçarak hayallere sığınmıştır. Bu nedenle içe kapanık, toplumdan soyutlanmış bir şiir oluşmuştur.
- Şiirlerde karamsarlık baskındır.
- Aşk, ölüm ve tabiat sıklıkla işlenen konulardır.
- Recaizade Mahmut Ekrem’in “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir” anlayışıyla hareket edilmiştir.
- Bu dönem şairleri anlamı bir dize başlatıp bitirdikleri gibi dizenin ortasında veya 7-8 dizede tamamlanan uzun cümlelerde bitirmişlerdir.
- Anjambman yapmışlardır. Bunun sonucunda nazım nesre yaklaşmıştır ve mensur şiir oluşmaya başlamıştır.
- Şiirde ahenk önemlidir. Ses ögeleri ön plandadır. Bu nedenle yakın seslere sahip sözcükler kullanılmış ve aliterasyondan yararlanmışlardır.
- Bu dönem şiirlerinde tasvirler oldukça fazladır.
- Küçük şeyler veya eşya üzerine yazmaya çalışmışlardır.
- Şiirler başlık altında yazılmıştır.
- “Kulak için kafiye