Türk edebiyatı, Türk tarihi ile yakından ilişkilidir. Tarih boyunca yaşanan büyük gelişimler edebiyatın sınıflandırılmasına da etki etmiştir. Türk edebiyatı başlıca üç büyük döneme ayrılır.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı özellikle Orta Asya’da başlamış ve gelişmiştir. Bu dönemden kalan yazılı eserler az olsa da sözlü edebiyat ürünleri özellikle destanlar oldukça fazladır. Bu dönem edebiyatı dil, anlatım, duyuş ve zevk açısından milli bir edebiyattır. Yabancı etkilerden uzaktır. Yerli ve milli özellikler taşımaktadır. Türk toplumlarının yaşam, dini inanç, töreleri ve olaylar karşısındaki sosyal ve estetik özelliklerini yansıtan bir edebiyattır.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatının Özellikleri
- Göçebe kültüre dayalı bir yaşam biçimi hakimdir.
- Totemcilikten Şamanizm, sonrasında Manihaizm ve Budizm gibi dinlere inanış söz konusudur.
- Kağanların mutlak güç ve üstün varlık oldukları inanışı yaygındır. Han, tigin, yabgu gibi unvanlar verilmiştir.
- Bu dönemde kullanılan Türkçe saf ve özgündür. Duygu ve düşüncelerin anlatımı akıcı, içten ve güçlü benzetmeler ile yapılmaktadır.
- Türkçe’nin lehçelere ayrılması bu dönemde gerçekleşmiştir. Göktürkçe ve Uygurca olarak bölünmüştür.
- En yaygın edebi tür şiirdir. Nazım birimi dörtlük, ölçüsü hece ölçüsü, uyak türü ise yarım uyaktır.
- Şiirler anonim özellik taşımaktadır.
- Milli bir edebiyattır.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatının Sınıflandırılması
Bu dönem edebiyat ürünleri sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır.
Sözlü Edebiyat
Yazı bulunmadan önce, insanların duygu ve düşüncelerini beden dili ve müzikle ortaya koyduğu dil ürünlerine sözlü edebiyat denir. Sözlü edebiyat dönemine ait en yaygın kullanılan edebiyat ürünü şiirdir. Türk boyları içerisinde “şaman, kam, ozan, baksı” gibi adları olan insanlar hekimlik gibi yetkinliklerin dışında aynı zamanda şairdir ve din törenlerinde “kopuz” eşliğinde şiirler söylemişler.
Sözlü edebiyat geleneği şiire dayanmaktadır. Bu döneme ait şiirler; koşuklar, sagular, destanlar ve savlardır. Günlük yaşantıdan izler taşırlar ve halkın konuştuğu dille söylenirler.
Aynı zamanda bu dönem eserleri anonim özelliği taşımaktadır. Yabancı etkilerden uzak, yerli ve milli bir edebiyattır. Türk topluluklarındaki doğa, hayat ve tarih olayları karşısında verilen tepkileri ve estetik anlayışını anlatmaktadır. Sevgi, aşk, ölüm, yiğitlik, savaş, din, doğa güzellikleri gibi konular işlemiştir.
Yazılı Edebiyat
Duygu ve düşüncelerin, şekil ve sembollerden oluşan yazıyla ifade edilmesi ile başlayan döneme yazılı edebiyat dönemi denir. Fakat yazılı edebiyata geçilmesi sözlü edebiyatı da ortadan kaldırmamıştır.
✍ Türklerin yazılı edebiyatı 8. yüzyılda taşların üzerine yazılan Göktürk alfabesiyle yazılan Göktürk Yazıtları ile başlamıştır.
Yazılı edebiyat Göktürk Kitabeleri ve Uygur Metinleri olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir.
- Göktürk Kitabeleri (Orgun Yazıtları)Türk edebiyatının bilinen ilk yazılı metinleridir.
- Anlatımının içten ve akıcı olması, dilinin yalın ve derinlik taşıması sebebiyle Türkçenin 8. yüzyılda edebi bir dil olarak ne kadar gelişmiş olduğunu göstermiştir.
- Bu yazıtlar Şamanizm inancını ve göçebe kültürünü yansıtmaktadır.
- Bu yazıtlara “bengü taşı” denilmiştir. Aynı zamanda bu yazıtlarda kağan tanrısal güce sahip bir kişi olarak anlatılmıştır.
- 3 yazıttan oluşmaktadır: Vezir Tonyukuk Anıtı, Kül Tigin Anıtı, Bilge Kağan Anıtı.
- Uygur Metinleri Uygur alfabesi ile yazılan metinlerdir. 18 harften oluşmaktadır.
- Kağıt üzerine yazılan metinler oldukları için o döneme ait birçok malzeme bulunmaktadır.
- Yazıların çoğu Mani ve Buda dinlerinin etkisi ile yazılmıştır.
- Bu metinlerin en bilinenleri: Sekiz Yükmek (Sekiz Yığın), Altun Yaruk (Altın Işık), Irk Bitig (Fal Kitabı), Kalyanamkara ve Papamkara (İyi Düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade)
İslamiyet Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
Talas Savaşı’ndan sonra Türkler müslüman olmaya başlamışlardır. Karahanlı Devleti tarihte İslamiyet’i resmi din olarak kabul eden ilk Türk Devleti’dir. İslamiyet’in kabul edilmesi ile Türk toplumlarında büyük değişimler yaşanmıştır. Türkler artık göçebe hayattan yerleşik hayata geçmişler, toplum İslami anlayış çerçevesinde şekillenmiştir. Bu nedenle Türk edebiyatı da bu değişimden etkilenmiştir. Arap ve Fars edebiyatı örnek alınarak edebi ürünler ortaya çıkmıştır.
✍ İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının yazılı ilk ürünü Yusuf Has Hacip’in yazdığı “KUTADGU BİLİG” dir.
İslamiyet etkisinde verilen ilk eser Kutadgu Bilig’den sonra Divan-ı Lügati’t-Türk, Atabetü’l-Hakayık ve Divan-ı Hikmet adlı eserler verilmiştir. Bu eserlerin dönemi “Geçiş Dönemi” olarak da bilinmektedir.
İslamiyet Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatının Sınıflandırılması
İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı; halk edebiyatı ve divan edebiyatı olarak iki kolda gelişmiştir.
Geçiş Dönemi Edebiyatı
İslamiyet öncesi Türk edebiyatı ile İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı dönemleri arasında yer alan ve aslında İslami döneme geçişi ifade eden döneme Geçiş Dönemi adı verilmektedir.
Geçiş Dönemi Eserlerinin Genel Özellikleri
- Bu dönemde İslamiyet öncesi gelenekleri ile İslam kültürü gelenekleri birlikte kullanılmıştır.
- İslamiyet ile birlikte dini ve felsefi kavramlar Türk edebiyatına girmiştir.
- Fars edebiyatındaki ölçü, biçimler ve türler kullanılmaya başlanmıştır.
- Arapça ve Farsça kelimeler eserlerde çok sık kullanılmıştır.
- Bu dönem eserleri Karahanlı (Hakaniye) Türkçesi ile yazılmıştır.
- Eserlerin amacı genellikle İslamiyet’i anlatmak ve onu sevdirmeye yöneliktir.
- Didaktik eserler çoğunluktadır.
- Nazım birimi olarak beyit ve dörtlük iç içe kullanılmıştır.
- Şiirler hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü ile de yazılmıştır.
- Bu dönemin 4 ana eseri bulunmaktadır:
- Kutadgu Bilig
- Divan-ı Lügati’t Türk
- Atabetü’l Hakayık
- Divan-ı Hikmet
Halk Edebiyatı
Türk kültürü ile yoğunlaşmış bir edebiyat anlayışıdır. Halk içerisinde yetişen saz şairlerinin sürdürdüğü bir edebiyattır.
Halk Edebiyatının Genel Özellikleri
- Şiirler saz eşliğinde ve doğaçlama söylenmektedir.
- Nazım birimi dörtlük, ölçüsü hece, uyak türü yarım ve rediftir.
- İslamiyet kabul edilmeden önceki döneme ait edebiyat sürdürülmüştür.
- Konuşma dili ile şiirler söylenmiştir.
- Aşık denen şairlerin bağlama adı verilen saz ile söylediği şiirlerden oluşan bir edebiyat dönemidir.
- Nazım şekilleri; Mani, koşma, varsağı, semai ve destandır.
- Sözlü bir edebiyattır.
- Gözleme dayalıdır.
- Aşk, ölüm, hasret, yiğitlik gibi konular ele alınmıştır.
- Şairlerin hayat hikayeleri “cönk” adı verilen eserlerde toplanılmıştır.
Halk edebiyatı kendi içerisinde dini-tasavvufi, aşık ve anonim halk edebiyatı olmak üzere üçe ayrılmıştır.
Divan Edebiyatı
İslami unsurlar ve konular çevresinde oluşmuş bir edebiyattır. Bir diğer adı “Klasik Edebiyat”tır. Divan Edebiyatı denilmesinin sebebi şairlerin şiirlerini divan adını verdikleri kitapta toplamış olmalarıdır.
Divan Edebiyatının Genel Özellikleri
- Nazım birimi beyit, ölçüsü aruz, uyak türü tam ve zengindir.
- Dili Osmanlıcadır.
- Duygu ve düşünceler değişmez sözlerle anlatılır.
- Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön plandadır.
- Soyut bir edebiyattır.
- Medrese kültürü hakimdir. Genellikle saraya ve çevresine seslenir.
- Sanat yapmak amacıdır.
- Ulusal bir edebiyat değildir. Dinin etkisiyle şekillenmiştir.
- Şiirde daha çok aşk, sevgili, içki, din ve kadercilik gibi konular işlenmiştir.
- 13.yüzyılda gelişmeye başlamış 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 19. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı
Osmanlı Devleti’nin duraklama ve gerileme dönemine girmesi ile birlikte Türk toplumu gözlerini Batı’ya çevirmiştir. Batı’da gelişen bilim, teknik ve sanat karşısında Türk toplumu kayıtsız kalmamıştır.
1839 tarihinde “Tanzimat Fermanı” ilan edilmiş ve Türk edebiyatında Tanzimat dönemi başlamıştır. Tanzimat dönemi Türk edebiyatı için köklü değişim ve gelişimin başlangıcıdır. Bu tarihten sonra Batı’ya giden Türk alimleri Batı dillerini ve kültürlerini öğrenmişler, edebi eserlerini incelemişlerdir ve bu edebiyatı örnek alarak eserler oluşturmaya başlamışlardır.
Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatının Sınıflandırılması
Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı kendi içerisinde Tanzimat edebiyatı, Servet-i Fünun edebiyatı, Fecriati edebiyatı, Milli edebiyat ve Cumhuriyet dönemi edebiyatı olmak üzere ayrılmaktadır.
Tanzimat Edebiyatı
Batı etkisindeki Türk edebiyatının ilk dönemidir. Kendi içerisinde 1. dönem ve 2. dönem olarak ayrılmaktadır. Tanzimat 1. dönemi “sanat toplum içindir” anlayışını benimseyerek eserler çıkarmış, Tanzimat 2. dönem sanatçıları ise “Sanat, sanat içindir” anlayışı ile eserler ortaya koymuştur.
Servet-i Fünun Edebiyatı
Fenlerin zenginliği anlamına gelmektedir. Sanatçıları kendilerini “yeni edebiyatçılar” olarak tanımlamaktadırlar. Toplumdan uzak bir sanat icra etmişledir. Kullandıkları dil çok ağırdır.
Fecri Ati Edebiyatı
Servet-i Fünun edebiyatının eskidiğine inanan sanatçılar, Batı edebiyatı yolunda daha iyi ve daha yenilikçi bir edebiyat yaratma amacıyla bir araya gelmişlerdir. Bu sanatçılar topluluklarının adını “Fecriati” koymuşlar ve kendilerini bir beyanname ile tanıtmışlardır. Türk edebiyatındaki ilk beyannameyi böylece Fecriati Topluluğu yayınlamıştır.
Milli Edebiyatı
Milliyetçilik düşüncesi yönünde gelişmiş bir edebiyat dönemidir. Konuları milli tarih ve yerli hayattır. Türk edebiyatını Batı etkisinden kurtulmasını amaçlanmıştır.
Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı
Cumhuriyetin ilanı ile başlayan bu dönemde yazı dili konuşma diline iyice yakınlaşmıştır. Duru, açık, yalın anlatımlar ön plandadır.