Dünyanın Muhteşem Gücü Osmanlı

📅 02 Şubat 2025|02 Şubat 2025
Güncel
Dünyanın Muhteşem Gücü Osmanlı

Konu Özeti

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti, Batı’da Avusturya ve Macar toprakları üzerinde üstünlük kurma mücadelesine girdi, Mohaç zaferiyle Avrupa’da etkisini artırdı. Aynı dönemde Doğu’da Safevilerle de seferler düzenlendi; Bağdat, Tebriz gibi önemli şehirler alındı. Hem Avrupa hem İran cephelerinde imzalanan antlaşmalarla Osmanlı, siyasî ve askerî gücünü pekiştirdi.

Bu konuda
  • Kanuni dönemindeki Avrupa seferlerini ve siyasi gelişmeleri öğrenmek
  • Mohaç Savaşı, Belgrad ve Rodos’un fethinin önemini kavramak
  • Avusturya ile yapılan İstanbul Antlaşmasının Osmanlı’ya sağladığı avantajları anlamak
  • Osmanlı-Safevi ilişkilerindeki seferleri ve Amasya Antlaşmasının sonuçlarını kavramak
öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

Doğu ve Orta Avrupa’da Hakimiyet Kurma Mücadelesi

Kanuni Sultan Süleyman onuncu Osmanlı padişahıdır. Osmanlı Devleti’nde en uzun süre tahtta padişahtır. Avrupa’da Sultan Süleyman; “Muhteşem” olarak isimlendirilmiştir. I. Süleyman için adalet alanında taviz vermeyen ve devletle toplum yapısına dair kanunları uygulamaya koyan anlamında “Kanuni” unvanı da kullanılmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıktığı dönemde Avrupa’da Protestanlık mezhebi ortaya çıkmış, Şarlken ile I. Fransuva arasındaki savaş Avrupa’yı ikiye bölmüştür. Bu siyasi durum ise Kanuni’ye yaramış ve Haçlı birliğinin parçalanması sağlanmıştır.

Belgrad’ın Fethi (1521)

Macarların Balkanlarda tehdit oluşturması, vergilerin ödenmemesi, Kanuni’yi tahta çıkınca kutlamamaları ve Belgrad’ın jeopolitik konumu gibi nedenlerle Osmanlı Devleti, sefere çıkmıştır.

Kanuni’nin ilk seferi olan Belgrad seferi sonucunda Belgrad alınmıştır. Böylece Fatih ile duran Balkan fetihleri yeniden başlamıştır.

Rodos’un Fethi (1522)

Rodos, Fatih döneminde üç kere kuşatılmış fakat alınamamıştır. Kanuni döneminde ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Rodos’un alınması ile Ege Denizi tamamen Türk egemenliği altına girmiştir.

Mohaç Savaşı (1526)

Avusturya ile Fransa arasındaki rekabetin artması sonunda, Avusturya kralı Ferdinand’ın, Fransa Kralı Fransuva’yı yenmesi üzerine Fransa Kralı’nın annesinin Kanuni’den yardım istemesi, Habsburglara karşı Macaristan’ı bir üs olarak kullanmak istenmesi bölgede yeni bir mücadeleyi hızlandırmıştır.

Mohaç Savaşı ile;

  • Macaristan da Osmanlılara bağlı bir krallık kurulmuştur.
  • Avrupa’da Osmanlı etkisi artmıştır.
  • Mohaç Savaşı’ndan sonra Osmanlı ordusu Budin’e yürüyerek şehre girmiştir.
  • Osmanlı hakimiyetini kabul eden Zapolya’yı Macar kralı olarak tanımıştır.
  • Osmanlı, Avusturya ile sınır komşusu olmuştur.

I. Viyana Kuşatması (1529)

📚 EK BİLGİ: Kanuni döneminde Osmanlı Devleti ile Avusturya arasındaki çekişmeler Macaristan’a hakim olmak içindir.

Alman taraftarı bazı asilzadeler Macar Krallığı için Zapolya’ya karşı, Şarlken’in kardeşi olan Arşidük Ferdinand’ı desteklemiş bunun üzerine Macar tahtında hak iddia eden Ferdinand ise 1527’de Zapolya’yı Budin’den çıkarmıştır. Zapolya da Osmanlılardan yardım talebinde bulunmuştur. Macar tahtını ve topraklarını korumak isteyen Osmanlı Devleti, 1529’da Budin’i kurtarmak için sefere çıkmış ve Budin’i geri almıştır.

Budin’den sonra Osmanlı kuvvetleri Viyana’yı kuşatmıştır. Kışın yaklaşması, şehrin iyi korunması ve büyük topların getirilmemesi nedeniyle kuşatma kaldırılmıştır.

Almanya Seferi (1532)

Osmanlıların Viyana’dan dönmesi üzerine Ferdinand, Budin’i tekrar kuşatmış ve Macaristan’ın kendisine ait olduğunu bildirmiştir. Bunun üzerine Osmanlı ordusu tekrardan sefere çıkmıştır. Osmanlıların bu sefere çıkmasındaki amaç; Macar topraklarındaki Osmanlı hakimiyetini sağlamlaştırmak ve Şarlken’e gözdağı vermektir.

Ferdinand ve Şarlken, Osmanlı ordusunun karşısına çıkmamışlardır. Her ne kadar savaş olmasa da Osmanlı akıncıları Manş Denizi ve bütün Avrupa’yı tarayıp birçok ganimet elde etmişlerdir. Aynı zamanda Slovenya ve Hırvatistan’daki bazı şehir ve kasabaları da ele geçirmişlerdir.

Tüm bu olayların sonucunda Ferdinand barış istemek zorunda kalmış ve İstanbul Antlaşması imzalanmıştır.

İstanbul Antlaşması ile;

  • Avusturya Arşüdük’ü Osmanlı sadrazamına denk sayılmıştır.
  • Avusturya, Macaristan’ın iç işlerine karışmayacaktır.
  • Avusturya Osmanlı Devleti’ne tazminat ödemiştir.
  • Bu anlaşma Avusturya ile yapılan ilk antlaşma olmuştur.

📚 EK BİLGİ: İstanbul Antlaşması ile Avusturya’ya karşı siyasi üstünlük kazanılmıştır. Bu siyasi üstünlük 1606 Zitvatorok Antlaşması ile son bulmuştur.

Macar Kralı Zapolya’nın ölümüyle Ferdinand bütün Macaristan’ı ilhak etmek üzere tekrar harekete geçmiştir. Macar meselesine kesin olarak son vermek isteyen Kanuni, 1541’de yeniden sefere çıkmış ve Alman kuvvetlerini ani bir baskınla dağıtmıştır.

Osmanlı Devleti ile Avusturya arasında 1547, 1562, 1566, 1568 ve 1576 yıllarında siyasi, askeri ve ekonomik antlaşmalar imzalanmıştır.

Zigetvar Seferi (1566)

Avusturya’nın Macar topraklarına saldırması ve vergilerini ödememesi üzerine Osmanlı Devleti, Zigetvar ve Eğri kalelerini almak için Zigetvar Seferi’ne çıkmıştır. Bu sefer Kanuni Sultan Süleyman’ın son seferidir.

Zigetvar kalesi Kanuni’nin ölümünden bir gün sonra fethedilmiştir.

Haçova Meydan Savaşı (1596)

Kanuni’nin ölümünden sonra II. Selim zamanında Avusturya ile bir antlaşma yapılmış olsa da III. Murat devrinde mücadeleler yeniden başlamıştır. III. Mehmet devrinde Erdel, Eflak ve Boğdan’ın Avusturya’dan destek alarak kurduğu ittifak sonucunda Osmanlı Devleti, Estergon ve Vişegrad kalelerini kaybetmiştir.

Bunun üzerine Sultan III. Mehmet, Avusturya üzerine sefere çıkmıştır. Kanuni döneminde alınamayan Eğri Kalesi ise alınmıştır. 1596’da Haçova’da yapılan mücadelede Avusturya topçusunun üstün ateş gücü nedeniyle savaş Osmanlı aleyhine dönmüştür.

Avusturya askerleri, Otağ-ı Hümayun’a kadar yaklaşmıştır. Bu nedenle asker olmayıp seyis, aşçı gibi çeşitli geri hizmetlerde çalışanlar; ellerine geçirdikleri aletlerle Avusturya askerlerine saldırmak durumunda kalmıştır. Bu yüzden bu savaşa “kepçe savaşı” adı da verilmektedir.

Osmanlı ordusu en sonunda toparlanmış ve savaşı da kazanmıştır.

📚EK BİLGİ:

Osmanlı Zaferlerinin Avrupa’ya Yansıması

Osmanlı Devleti’nin askeri başarıları, Avrupa toplumunun sosyokültürel yapısı üzerinde çok boyutlu etkiler yaratmıştır.

  • Osmanlı’nın üstün taktikleri, modern kuşatma teknikleri ve top kullanımı, Avrupa’daki askeri düşünceyi ve stratejileri yeniden gözden geçirmeye itmiş; Avrupa devletleri kendi ordularını modernize etme konusunda adımlar atmıştır.
  • Osmanlı’nın ateşli silahların ve büyük topların etkin kullanımı, Avrupa’da silah teknolojilerinin gelişimine ivme kazandırmış, askeri rekabeti artırmıştır.
  • Osmanlı’nın geniş ve disiplinli askeri sistemi, Avrupa’da merkezi yönetimin güçlendirilmesine, vergi toplama sistemlerinin ve bürokratik mekanizmaların geliştirilmesine zemin hazırlamıştır.
  • Osmanlı askeri sınıfının oluşturduğu disiplinli yapı, Avrupa’daki askeri kurumların yeniden yapılandırılmasına ve profesyonel ordu kurma çabalarına ilham vermiştir.
  • Osmanlı’nın geniş topraklara yayılan başarıları, Avrupa’da “Osmanlı tehdidi” kavramını beraberinde getirmiştir. Bu durum, Avrupa kültüründe Osmanlı imparatorluğunu ya korkulan ya da egzotik bir öteki olarak tasvir eden edebi ve sanatsal eserlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
  • Osmanlı’nın askeri zaferleri, Avrupa’nın dramatik anlatılarında, tiyatrolarında ve resimlerinde işlenerek, imparatorluk karşıtı propagandanın ve aynı zamanda doğunun gizemli cazibesinin betimlenmesinde önemli bir yer tutmuştur.
  • Osmanlı’nın gücü ve İslam dünyasının yayılması tehdidi, Avrupa devletlerini yeni deniz yolları arayışına sevk etmiş; bu durum, Coğrafi Keşifler dönemine ve dolayısıyla Avrupa’nın küresel yayılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.
  • Osmanlı’nın güçlü askeri varlığı, Avrupa devletlerinin Doğu ile rekabetinde stratejik düşünceyi değiştirmiş, yeni ittifaklar ve askeri blokların oluşmasında etkili olmuştur.

Özetle; Osmanlı Devleti’nin askeri başarıları, Avrupa’da askeri reform ve teknolojik yeniliklerin hız kazanmasını sağlarken, merkezi otorite ve devlet yapılarının modernizasyonuna da katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda, bu zaferler Avrupa toplumunda kültürel algıları, sanatsal üretimi ve jeopolitik stratejileri derinden etkilemiş; “Osmanlı tehdidi” kavramı ve doğuya yönelik egzotik bakış açıları oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu bütünsel etki, Avrupa’nın 16. ve 17. yüzyıllardaki dönüşüm sürecine katkı sağlayarak, modern Avrupa devletlerinin şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır.

Osmanlı-Safevi İlişkileri

Şah İsmail’in yerine geçen Tahmasb döneminde Safevilerin Osmanlı politikası değişmemiştir. Safevilerin;

  • Osmanlı topraklarına saldırması,
  • Osmanlı Devleti’ne karşı Avusturya ile antlaşma yapması üzerine Kanuni İran üzerine sefer yapma kararı vermiştir.

Bu dönemde üç kere İran seferi yapılmıştır.

Irakeyn Seferi (1534-1535)

İran’ın Şii propagandası ve Şarlken ile ittifak yapması üzerine bozulan ilişkiler savaş durumuna gelmiş ve Kanuni İstanbul antlaşması sonunda (1533) Tebriz’e girmiştir.

Şah, Osmanlı ordusunun karşısına çıkamamıştır. Kanuni’nin iki yıl süren Doğu Seferi sonucunda Tebriz ve Bağdat alınmıştır. Bu sefere ırakeyn seferi de denir. Basra-Bağdat-Halep ticaret yolunun denetimi de sağlanmıştır.

Irakeyn Seferi sonucunda Van ve Erciş hariç Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun fethi tamamlanmıştır.
Irak’ın birçok şehri ele geçirilmiş, Azerbaycan’da geçici olarak hâkimiyet sağlanmıştır. Erzurum Eyaleti kurulmuştur. Osmanlı Devleti, Kafkasya sınırının güvenliğini sağlamıştır. Yapılan bu sefer, coğrafi sahanın dağlık ve geniş olması, ağır silah ve gerekli mühimmatların bu bölgede taşınmasının zor olması gibi sebeplerden dolayı Safevi Devleti’nin tamamen ortadan kaldırılamayacağını göstermiştir.

İran (Tebriz) Seferi (1548)

Irakeyn Seferi sonrasında Safeviler karşı saldırıya geçmiş ve Tebriz dahil birçok yeri geri almıştır. 1547’de Habsburglarla yapılan antlaşma üzerine Avrupa ve Akdeniz’deki güvenliği sağlayan Osmanlılar yönünü tekrar doğuya çevirmiştir.

1548’de Tebriz’i geri alan Kanuni’nin karşısına Şah Tahmasb yine çıkamamıştır. Batıda Erdel olayları tekrar başlayınca bölgede Van Beylerbeyliği kurularak Safevilere set çekilmek istenmiştir. Şah Tahmasb yine onun karşısına çıkmamıştır. Kanuni Sultan Süleyman İran’da ele geçirdiği yerlerin bir kısmını kendine bağlamıştır. Bir kısmını ise eski yerel yöneticilere bırakarak İran’ın parçalanmasını sağlamıştır.

Nahçıvan Seferi (1553)

Osmanlı ordusunun Macaristan’da olmasından faydalanan Şah Tahmasb1550 yılında Şirvan, Ahlat ve Erciş’i ele geçirmiştir. Şah Tahmasb’ın Bağdat’ı tehdit etmesi üzerine 1553 yılında Osmanlılar tekrar İran’a yönelmiştir.

Osmanlı’nın karşısına Şah Tahmasb yine çıkmamış ve bunun üzerine Kanuni, kışı geçirmek üzere Amasya’ya dönmüştür. Burada ilk Osmanlı-Safevi antlaşması olan Amasya Antlaşması imzalanmıştır.

Amasya Antlaşması ile;

  • Tebriz, Bağdat, Karabağ, Revan ve Nahçıvan’ın Osmanlı Devleti’ne ait olduğu kabul edilmiştir.
  • Osmanlı Devleti’nin sınırları Basra Körfezi’ne kadar ulaşmıştır.

II. Selim Dönemi’nde Osmanlı-İran arasındaki ilişkiler, barış içerisinde devam etmiştir. II. Selim’den sonra tahta çıkan III. Murat Dönemi’nde, Şah Tahmasb ile dostluk devam ederken Şah’ın ölümüyle tahta çıkan II. Şah İsmail antlaşmayı bozmuştur. 1578-1590 yılları arasında Osmanlı-İran savaşları yaşanmıştır. Savaş, 1590 yılında İstanbul Antlaşması’nın (Ferhat Paşa Antlaşması) imzalanması ile son bulmuştur. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti doğuda en geniş sınırlara ulaşmıştır.

📚EK BİLGİ:

Kanuni’nin Safevi Siyaseti

  • İç Konsolidasyon ve Devlet Yapısının Güçlendirilmesi: Tahta geçişin hemen ardından Osmanlı devleti, idari yapılarını, mali sistemini ve askeri düzenini sağlamlaştırmaya odaklanıyordu. Dışarıda büyük bir savaş riski almadan, önce iç konsolidasyonu sağlamak, devletin uzun vadeli güvencesini artıracaktı.
  • İki Cepheli Savaşın Riskinden Kaçınma: Osmanlı Devleti, aynı anda hem Avrupa’daki Habsburglara hem de Safevi Devleti gibi doğudaki rakiplere karşı savaş açma riskiyle karşı karşıya kalabilirdi. Barışçıl yaklaşım, iki cepheli savaşın yarattığı zorlanmayı önleyerek stratejik dengeyi korumaya yardımcı olacaktı.
  • Diplomatik ve Ekonomik Yararlar: Dış ilişkilerde barışçıl bir duruş, ticaret yollarının güvenliği ve ekonomik istikrar açısından elverişli bir ortam oluşturmayı amaçlıyordu. Güvenli sınırlar, bölgedeki ticaretin canlanmasına katkı sağlayarak hem Osmanlı ekonomisini hem de ülke içindeki refahı artıracaktı.
  • Askeri Gücün Yeniden Yapılandırılması: Kanuni Sultan Süleyman, geniş askeri reformlar ve sefer öncesi uzun vadeli hazırlıklar yapıyordu. Bu dönemde, barış ortamının korunması, orduyu yeni savaş stratejileri ve teknolojilerle güçlendirecek dönemi da müteakip kuşatma veya sefer planlamalarını daha etkili bir biçimde yapmasına olanak tanımıştı.
  • Coğrafi ve Stratejik Dengenin Korunması: Safevi Devleti ile barışçıl ilişkiler, Doğu sınırında kısa vadede istikrar sağlayarak, Osmanlı Devleti’nin diğer önemli cephelerde (özellikle Avrupa’daki seferler için) daha odaklanmış bir strateji geliştirmesine olanak tanımıştı.
Bu yazıda bulunan terimler ayrıca anlatılmamıştır. Bu yazıdaki bir terimin ayrıca anlatılmasını istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından bize ulaşabilirsiniz.
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Osmanlı Devleti’ne Yönelik Tehditler
Tarih

Osmanlı Devleti’ne Yönelik Tehditler

İçeriğe Git>
Uzun Savaşlardan Diplomasiye
Tarih

Uzun Savaşlardan Diplomasiye

İçeriğe Git>
Stratejik Siyaset ve Dünya Gücü Olan Osmanlı Devleti
Tarih

Stratejik Siyaset ve Dünya Gücü Olan Osmanlı Devleti

İçeriğe Git>
Fetihlerden Savunmaya
Tarih

Fetihlerden Savunmaya

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı Sürecinde Osmanlı Devleti
Tarih

I. Dünya Savaşı Sürecinde Osmanlı Devleti

İçeriğe Git>
Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler
Tarih

Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo