İç Kuvvetler

Konu Özeti

Dünya oluştuğundan beri devamlı olarak hareket etmektedir. Tektonik hareketleri oluşturan kuvvetlere "iç kuvvetler" denilmektedir. İç kuvvetlerin etkisi ile orojenik (dağ oluşumu), epirojenik (kıta oluşumu) hareketler doğar ve volkanizma, deprem ve kayaçlar oluşmaktadır.

Bu konuda
  • İç kuvvetleri ve özelliklerini
  • İç kuvvetlerin oluşturdukları coğrafik şekilleri
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Gücünü ve enerjisini yerin derinliklerindeki magmadan alan ve yer şekillerinin oluşumunda etkiler yapan kuvvetlere iç kuvvetler denilmektedir. İç kuvvetlerin oluşumu sürecinde yer kabuğunda meydana gelen hareketlere tektonik hareket adı verilmektedir.

İç kuvvetler; epirojenez, orojenez, volkanizma ve deprem olmak üzere dört gruba ayrılır.

İç kuvvetlerin sınıflandırılması

Epirojenik Hareket (Kıta Oluşum Hareketi)

Yer kabuğunda meydana gelen dikey yönlü alçalma ve yükselme hareketlerine epirojenik hareket adı verilir. Kısacası; yer kabuğunun geniş alanlı yaylanma hareketleridir.

📚EK BİLGİ: Bu hareketler sonucunda yaylanarak yükselen ve kara haline gelen alanlara “jeoantiklinal“, alçalarak deniz çukuru haline gelen alanlara ise “jeosenklinal” adı verilmektedir. Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu, Akdeniz, Karadeniz birer jeosenklinal alan iken; İskandinavya, Anadolu Yarımadası, Afrika birer jeoantiklinal alandır.

Herhangi bir yerde epirojenez olayının olabilmesi için; izostatik dengenin bozulması gereklidir. Yer kabuğu, kalınlığı ve yoğunluğu oranında mantoya batmış durumda ve dengede durmaktadır. Bu dengeye izostatik denge denilmektedir. Bu dengenin bozulmasıyla kara ve deniz seviyelerinde değişmeler oluşmaktadır. İzostatik dengeyi bozan faktörler; erozyon, tortulanma, iklim değişmeleri, dağ oluşumu, volkanik faaliyetlerdir.

İzostatik dengeyi bozan olaylar sonucunda karalar hafifleyerek yükselir. Karalar yükselince deniz seviyesi geriler ve deniz altındaki alanlar kara haline gelir. Bu şekildeki denizin karadan çekilmesi olayına regresyon adı verilmektedir. Regresyon sonucunda kara kütlelerinin yüz ölçümleri artarken deniz kütlelerinin yüz ölçümleri azalır.

İzostatik dengeyi bozan olaylar sonucunda karalar hafifleyerek yükselir. Karalar yükselince deniz seviyesi geriler ve deniz altındaki alanlar kara haline gelir.

İzostatik dengeyi bozan olaylar sonucunda karalar ağırlaşarak mantonun içerisine de batabilir. Karalar alçalınca deniz seviyesi yükselir ve karalar deniz suyu altında kalır. Bu şekildeki denizin karaya doğru ilerlemesi olayına transgresyon adı verilmektedir. Regresyon sonucunda deniz kütlelerinin yüz ölçümleri artarken kara kütlelerinin yüz ölçümleri azalır.

İzostatik dengeyi bozan olaylar sonucunda karalar ağırlaşarak mantonun içerisine de batabilir. Karalar alçalınca deniz seviyesi yükselir ve karalar deniz suyu altında kalır

KARIŞTIRMA:

Deniz ilerlemesi ve gerilemesi, gelgit olayı ile karıştırılmamalıdır. Gelgit, gün içinde denizlerin ilerlemesi veya çekilmesidir. Regresyon ve transgresyon ise ilerleyen veya çekilen deniz eski haline dönmez.

Epirojenik Hareketlerin Özellikleri

  • Yer kabuğunun dikey yönlü yükselmesi ve alçalması şeklinde gerçekleşir. Epirojenik hareketlerin orojenezden farkı da bu özelliğidir.
  • Epirojenezde tabakalar uyumu bozulmaz.
  • Yer kabuğunda çukurlaşma veya tümsekleşme görülür.
  • Bu hareketler sonucunda deniz ilerlemesi veya deniz gerilemesi görülür.
  • Epirojenez ile limanlı, dalmaçya, ria, fiyort, enine ve boyuna kıyı tipleri oluşur.
  • Dünyanın farklı bölgelerinde tespit edilen birçok epirojenez olayı vardır. Örneğin Buzul Çağı’nın sona ermesinden itibaren İskandinavya Yarımadası yılda yaklaşık birkaç milimetre, Botni Körfezi de yılda yaklaşık 10 milimetre yükselmektedir

Orojenez Hareket (Dağ Oluşum Hareketi)

Deniz tabanlarındaki tortullar, levhaların birbirlerine doğru yaklaşması sırasında arada kalarak sıkışır. Böylece levhaların birbirlerine doğru hareketleri sırasında sıkışan tortul tabakaların yatay duruşları bozularak kırılmaya veya kıvrılmaya başlarlar. İşte bu hareketlere orojenik hareketler denir. Bu hareketle oluşan dağlar ise kıvrım dağları ve kırık dağlar adını alır.

Kıvrım Dağlar

Orojenezin etkili olduğu yerlerde araziler esnek ise sıkışarak kıvrılırlar. Kıvrılan bu yapılar yükselerek su yüzeyine çıkarlar. Böylece kıvrım dağlar veya sıradağlar oluşur.

Kıvrılma ile yükselen yerlere “antiklinal“, çukurlaşan yerlere ise “senklinal” adı verilir.

Avrupa’da Alp’ler, Asya’da Himalaya’lar, Türkiye’de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir.

Kıvrılma ile yükselen yerlere "antiklinal", çukurlaşan yerlere ise "senklinal" adı verilir.

Kırık Dağlar

Orojenezin etkili olduğu yerlerde araziler sert ise yan basınçlara karşı koyamazlar ve kırılırlar. Kırılan bu yapılar yükselerek su yüzeyine çıkarlar. Böylece kırık dağlar oluşur.

Bu kırıkların yükselen bloğuna “horst“, çöken bloğuna ise “graben” adı verilir. Tabakaların kırıldıkları doğrultulara ise fay denilmektedir. Graben çukurları, akarsuların taşıdıkları malzemeler ile dolduğunda ise ovalar oluşur. Bu ovalara graben ovası veya çöküntü ovası adı verilir. Ege Bölgesi’nde, Kazdağı, Yunt Dağı, Menteşe Dağları birer horst; Bakırçay, Gediz, Küçük ve Büyük Menderes ovaları ise birer grabendir.

kırıkların yükselen bloğuna "horst", çöken bloğuna ise "graben" adı verilir.

Dünya Üzerindeki Orojenez Alanları

Dünya’nın oluşumundan bugüne kadar dört büyük orojenez olayı meydana gelmiştir;

  • Yeryüzünün ilk kıvrım dağları Prekambriyen’de oluşan Huron Kıvrımları‘dır. Yeryüzünün eski kıta çekirdekleri olan bu kıvrım dağları, milyonlarca yıldır aşındığı için düzleşip sertleşmiştir
  • Paleozoyik’te Kaledoniyen ve Hersiniyen kıvrımları oluşmuştur.
    • Kaledoniyen Kıvrımları‘na İskoç ve Norveç dağları örnek verilebilir.
    • Hersiniyen Kıvrımları‘na ise Ural ve Appalaş dağları örnek verilebilir.
  • Mesozoyik’in sonlarına doğru başlayıp bugün de oluşumu devam eden Alp Kıvrımları, dünyanın genç dağları arasında yer almaktadır. Alpler, Kayalıklar, Himalayalar ve And Dağları bu genç oluşumun başlıcalarıdır.

Volkanizma

Yerin derinliklerinde bulunan magmanın, yer kabuğunun zayıf kısımlarından yeryüzüne doğru yükselmesine veya yeryüzüne yakın derinliklere kadar gelerek soğuması olayına volkanizma denir.

Volkanik faaliyetlerin en yoğun olduğu yerler; levhaların birbirleri ile temas ettiği bölgelerdir. Birbirlerinden uzaklaşan veya birbirleri ile çarpışan levhaların uzaklaşma veya çarpışma yerleri boyunca oluşan yer kabuğu yırtılma ya da kırılma alanları magmanın yeryüzüne çıktığı alanlardır.

Volkanizmanın oluştuğu yerler;

  • Kıtasal Levha-Kıtasal Levha çarpışma yerleri,
  • Okyanusal Levha-Okyanusal Levha çarpışma yerleri,
  • Kıtasal Levha-Kıtasal Levha ayrılma yerleri,
  • Okyanusal Levha-Okyanusal Levha ayrılma yerleri.

Volkanizma İle İlgili Terimler

Katı, sıvı ya da gaz halindeki maddelerin yeryüzüne çıktığı yere volkan veya yanardağ, bu maddelerin çıkışına da püskürme adı verilir. Püskürdüğü bilinen volkanlar etkin volkanlar, püskürdüğü bilinmeyen volkanlar da sönmüş volkanlar olarak adlandırılmaktadır.

Volkanik faaliyet yerin derinliklerinde meydana gelmişse “derinlik volkanizması“, yeryüzünde meydana gelmişse “yüzey volkanizması” denilir.

Volkanlardan çıkan akışkan maddelere “lav“, katı maddelere “volkan külü” denir. Volkan küllerinin yeryüzünde birikmesiyle tüfler oluşmaktadır.

Volkanik Şekiller

İç Püskürük Şekiller

Derinlerde meydana gelen magmatik faaliyetlerdir. Yer kabuğunun tabakaları arasına sokulan magma yüzeye çıkmadan derinliklerde katılaşabilir ve batolit, dayk, lakolit, sill gibi şekiller oluşturabilir. Bu şekiller ise dış kuvvetlerin üstteki tabakaları aşındırması sonucu yüzeye çıkmaktadır.

  • Lakolit: Magmanın bir damar aracılığıyla tabakalar arasına sokulması sonucu oluşan mantara benzer şekillerdir.
  • Dayk: Magmanın tabakaları keserek damar şeklinde katılaşmasıyla oluşan şekillerdir.
  • Batolit: Magmanın çok geniş alanlarda yavaş yavaş soğumasıyla derinlik kayaçlarından oluşan kubbe biçimindeki şekillerdir.
  • Sill: Magmanın tortul tabakalar arasına yerleşip katılaşması sonucu oluşan şekillerdir.

Dış Püskürük Şekiller

Yüzey volkanizması sonucu dış püskürük şekiller oluşur. Yüzey volkanizması sonucu oluşan yeryüzü şekillerine kaldera, krater, maar ve volkan konileri örnek verilebilir

Volkan tüfleri içerisinde bulunan çapı 1 cm’den küçük olanlarına “lapilli“, daha büyük olanlara ise “volkan bombası” adı da verilmektedir. Magmadan ayrılan magmanın yeryüzüne ulaşmaya çalıştığı yola ise volkan bacası denir. Yüzeye çıkan lav ve tüfün oluşturduğu yer şekline volkan konisi, koninin tepe kısmındaki çukur kısmına da volkan ağzı (krater) adı verilir.

Volkan Konisi (Yanardağ)

Volkan patlaması sonucunda çıkan katı ve sıvı maddelerin üst üste birikmesi ile oluşan ve koniye benzer kabartılardır. Tek dağlar ve tepelerin bir çoğu birer volkan konisidir.

Krater
Volkanik malzemelerin patlama sonucunda yeryüzüne çıktığı volkanik dağların tepelerinde oluşan çukurlara krater denir.

Volkanik malzemelerin patlama sonucunda yeryüzüne çıktığı volkanik dağların tepelerinde oluşan çukurlardır. Bu çukurların bazılarına su dolarak krater göllerini oluşur.

Maar

Gaz patlaması sonucu oluşan çukurlar veya çanaklardır. Maarlar zamanla göle dönüşebilirler ve maar göllerini oluştururlar.

Gaz patlaması sonucu oluşan çukurlar veya çanaklardır. Maarlar zamanla göle dönüşebilirler ve maar göllerini oluştururlar.
Kaldera

Kraterlerin patlamalar ya da çökmelerle genişlemiş şekillerine denir. Bu çöküntüler daha sonra su ile dolarak krater göllerini oluştururlar. Kalderaların çapı, kraterlerin çapından büyüktür ve kraterlere göre daha dik bir yamaca sahiptirler.

Kraterlerin patlamalar ya da çökmelerle genişlemiş şekillerine denir. 

📚EK BİLGİ:

Volkanik faaliyetler deniz altında da oluşabilir. Üst üste biriken volkanik malzeme deniz tabanından deniz yüzeyine kadar çıkarak bir ada oluşturabilir. Bu adalara volkan adası adı verilir. Örneğin Hawaii Adaları volkan adasıdır.

Volkan Çeşitleri

Yeryüzüne ulaşan magmanın fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak çeşitli volkan şekilleri oluşmaktadır.

Volkan çeşitleri ve volkanların oluşumu

Tabakalı Volkanlar

Magmadan değişik dönemlerde yükselen, farklı karakterdeki malzemenin birikmesi ile oluşurlar. Bu volkanların kesitinde farklı karakterdeki malzeme katmanları arka arkaya görüldüğü için bu adı almışlardır. Erciyes, Nemrut Dağları bu şekilde oluşmuştur.

Kalkan Volkanlar

Orta derecede akıcı lavlar geniş alanlara yayılırlar ve volkan bacaları çevrelerinde yükselti kazanırlar. Bu volkanların yandan görünüşleri kalkan gibidir. Bu nedenle kalkan volkanlar adını almışlardır. Karacadağ volkanı bu şekilde oluşmuştur.

Kül Volkanlar

Volkanlardan çıkan çakıl, kum, küllerin ve diğer maddelerin birikmesi ile oluşan konilerdir. Bunlar küçük şekillerdir. Kula çevresindeki koniler kül konilerine örnektir.

Dünya’da Volkanlar

Aktif volkanların yarısından fazlası (yaklaşık %75’i) Büyük Okyanus’un çevresini saran Pasifik Kuşağı’nda yer alır. Bu nedenle buraya ateş çemberi adı verilir. Volkanik alanlarda topraklar verimlidir. Bu nedenle nüfusun toplandığı yerlerdir. Maden suyunun kaynağı da volkanik bölgelerdir.

Depremler (Seizma)

Yer kabuğunda çeşitli nedenlerle meydana gelen kısa süreli sarsıntılara deprem adı verilir.

Yer kabuğu hareketleri, yer kabuğunu oluşturan tabakalar üzerinde gerilim oluşturur. Bu gerilimler sonucunda ise sert olan tabakalar kırılır. Kırılan bu tabakaların alanlarına fay (kırık) adı verilmektedir. Fay hatlarının geçtiği yerlerde deprem riski de yüksektir. Aynı zamanda fay hatlarının olduğu bölgelerden sıcak suların çıktığı da gözlemlenmektedir.

Depremler, yer kabuğundaki fay hatları boyunca gelişen çok ani hareketlerdir. Levhaların birbirlerine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları ya da birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri alanlar, depremlerin oluştuğu alanlardır.

Deprem bilimi sismoloji, deprem şiddetini ölçen alet de sismograftır. Depremlerin ne kadar kuvvetli olduğunu belirlemek için Richter (Rihter) ölçeği ve Mercalli – Sieberg ölçeği kullanılır.

Depremin başlangıç yerine iç merkez veya odak noktası adı verilir. İç merkez, yerin içerisindedir ve depremin enerjisinin çıktığı yerdir. İç merkeze en yakın olan yeryüzündeki noktaya ise dış merkez adı verilir. Bu nokta merkez üssü de denilir. Burası depremin en çok hissedildiği yerdir.

Hareket Yönlerine Göre Faylar

Faylar; hareket yönlerine göre ters, doğrultu atımlı ve normal olmak üzere üç gruba ayrılır.

Faylar; hareket yönlerine göre ters, doğrultu atımlı ve normal olmak üzere üç gruba ayrılır.

Deprem Türleri

Tektonik Depremler

Yer kabuğunun derinliklerinde basınç ve gerilimler sonucu, katmanların yer değiştirme, oynama ve kırılma gibi hareketlerinin ortaya çıkardığı sarsıntılardır. Bu depremler çoğunlukla levha sınırlarında gerçekleşir. Etki alanları en geniş olan ve en çok hasara neden olan depremler bunlardır. Türkiye’de genellikle tektonik depremler görülür.

Volkanik Depremler

Volkanik püskürmeler esnasında görülen depremlerdir. Etki alanları dardır. Türkiye’de aktif yanardağ olmadığı için görülmez. Dünya’da en çok Pasifik ve Hint Okyanuslarında görülür.

Çöküntü Depremleri

Kaya tuzu, jips, kalker gibi kolay eriyebilen karstik sahalarda, zamanla yer altında büyük boşluklar oluşur. Bu boşlukların üstünün çökmesi ile oluşur. Etki alanları en dar olan depremler bunlardır.

Bu Yazıda Geçen Terimler
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Türkiye’de Başlıca Yüzey Şekilleri
Coğrafya

Türkiye’de Başlıca Yüzey Şekilleri

İçeriğe Git>
Ekstrem Doğa Olayları
Coğrafya

Ekstrem Doğa Olayları

İçeriğe Git>
Dünya’nın Tektonik Oluşumu
Coğrafya

Dünya’nın Tektonik Oluşumu

İçeriğe Git>
Kayaçlar
Coğrafya

Kayaçlar

İçeriğe Git>
Dünyada Su Kaynakları
Coğrafya

Dünyada Su Kaynakları

İçeriğe Git>
Jeolojik Afetler
Coğrafya

Jeolojik Afetler

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo