Bir besin insan vücudunda, “ağız –> yutak –> yemek borusu –> mide –> ince bağırsak –> kalın bağırsak –> anüs” şeklinde yol izler.
İnsanda sindirim sistemi kısımları
İnsanda sindirim sistemi; ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüsten oluşur. Karaciğer, tükürük bezleri ve pankreas sindirim sistemine yardımcı yapılardır.
Ağız
Ağızda hem mekanik hem de kimyasal sindirim gerçekleşir. Yapısında bulunan dişler mekanik sindirimi, tükürük sıvısı ise kimyasal sindirimi gerçekleştirir. Ağız içi ph nötrdür (7’ye çok yakındır). Ağızda sadece karbonhidratların sindirimi başlar.
Gerçekleşen denklem şu şekildedir; “Pişmiş nişasta + H2O –> Dekstrin* + Maltoz”. Bu tepkimeyi tükürük bezlerinin salgıladığı amilaz enzimi gerçekleştirir. Ağızda dil, diş ve tükürük bezleri olmak üzere 3 yapı vardır.
*: dekstrin, düşük moleküler ağırlıklı bir karbonhidrat grubudur. Dihidratlardan daha büyük bir yapıya sahiptir.
- Dil: Besinlerin ağız içindeki hareketini, tad almayı ve konuşmayı sağlar. Dilin her yeri her tadı alabilir, ancak belirli bölgeleri belirli tadları daha yoğun alır.
- Diş: İnsanlarda, 4 köpek, 8 küçük azı, 8 kesici ve 12 büyük azı dişi olmak üzere toplam 32 diş vardır. Dişin yapısı şu şekildedir.
- Tükürük bezi: Tükürük bezleri; dil, çene ve kulak altında olmak üzere 3 kısımda bulunur. Tükürük bezleri, tükürük sıvısı üretir. Tükürük sıvısının bileşiminde; su, mukus, mineraller (Na, Ca…), lizozim enzimi ve amilaz (pityalin) enzimi bulunur. İçinde bulunan amilaz enzimi sayesinde ağızda kısa süreli de olsa karbonhidratların sindirimi gerçekleşir.
Yutak
Ağız boşluğu ve yemek borusu arasında yer alan kısımdır. Yutma esnasında küçük dil (epiglottis) tarafından soluk borusu kapatılarak, besinlerin soluk borusuna kaçması önlenir. Burada fiziksel ve kimyasal sindirim olmaz. Burası geçiş bölümüdür.
Yemek Borusu
25 santim uzunluğunda düz kas yapısında, görevi besinin mideye iletilmesi olan bir yapıdır. Bu iletim sırasında herhangi bir sindirim olayı gerçekleşmez. Peristaltik hareket adındaki, kasılma – gevşeme hareketleriyle besinleri ağızdan mideye iletir.
Mide
Yemek borusundan gelen besinler mide de bir süre depo edilir ve kimyasal/fiziksel sindirime uğrarlar. Kimyasal sindirim proteinlere etki eder. Mide öz suyu asidik özellik gösterir ve içinde su, HCl, mukus, pepsinojen enzimi ve az miktarda lipaz enzimi bulunur. HCl, mide dışından salınan pepsinojen enzimini aktifleştirir. Aktifleşen pepsinojen enzimine pepsin denir ve pepsin enzimi sayesinde proteinler kimyasal sindirime uğrar.
Midenin çalışmasını gastrin hormonu ve vagus siniri düzenler. Mideyi kendi asidi olan öz suyundan korumak için iç yüzeyi bol mukusla kaplıdır. Mideden bir takım maddelerin (örneğin; su, bazı vitaminler, alkol…) emilimi de gerçekleşir.
Mide de gerçekleşen sindirim tepkimesi şu şekilde gerçekleşir;
Midede bulamaç haline gelen besinlere kimüs denir.
İnce Bağırsak
İnce bağırsakta sindirim işleminin son aşamaları ve sindirilen besinlerin emilimi gerçekleşir. İnce bağırsağın ilk bölümüne duedonum (on iki parmak bağırsağı), orta kısmı jejenum (boş bağırsak), kalın bağırsağa bağlanan kısmı ise ileum (kıvrımlı bağırsak) adını alır.
İnce bağırsağın ph değeri 8.5 civarındadır. Bazik ortamın oluşmasında safra sıvısı ile pankreastan gelen OH- iyonları etkilidir. İnce bağırsağın iç yüzeyinde emilim yüzeyini arttırmak için villus ve miktorvillus denen girintili – çıkıntılı yapılar bulunur.
İnce Bağırsaktan Salgılanan Hormonlar
İnce bağırsaktan; enterogastrin, sekretin ve kolesistokinin hormonları olmak üzere 3 hormon salgılanır. Hormonların salgılanmaya başlanmasını kimusun ince bağırsağa geçişi tetikler.
- Enterogastrin hormonu: Bu hormon mideyi uyarır. Mideye besinin ince bağırsağa geçtiğini, daha fazla salgı salgılayıp çalışmasına ihtiyaç olmadığı haberini iletir. Kısacası enterogastrin hormonu mide aktivitesini azaltır.
- Sekretin hormonu: Sekretin hormonu, pankreası uyararak OH- iyonlarının salgılanmasını sağlar. Böylece ince bağırsağın ph seviyesini düzenler. Aynı zamanda karaciğeri uyararak safra üretimini ve salgılanmasını sağlar. Salgılan
- Kolesistokinin hormonu: Kolesistokinin hormonu pankreası ve safra kesesini uyarır. Bu hormon sayesinde; pankreas sindirim enzimlerini salgılamaya, safra kesesi ise içindeki safrayı ince bağırsağa aktarmaya başlar. Pankreas, sindirimle ilgili salgılarını virsung kanalıyla onikiparmak bağırsağındaki vater kabarcığına döker.
Bu hormonlar sayesinde salgılanan maddeler ince bağırsağa geldikten sonra ince bağırsak kendi öz suyunu salgılar.
Salgılanan Sıvıların İçinde Bulunan Bileşikler
- Pankreas öz suyu içinde su, bikarbonat, bazı iyonlar ve sindirimde görev alan enzimler bulunur. Bu enzimler; karboksipeptidaz, amilaz, tripsinojen, kimotripsinojen, lipaz, DNAaz ve RNAaz enzimleridir.
- İnce bağırsak öz suyunda ise enterokinaz (tripsinojenin aktifleşmesinde kullanılır), erepsin, aminopeptitaz, maltaz, laktaz, sükraz, dekstrinaz enzimleri bulunur.
- Safra sıvısında; Su, yağ asidi, safra pigmenti, kolesterol, safra tuzu, biluribin gibi safra pigmentleri bulunur. Safra sıvısında enzim bulunmaz.
Kalın Bağırsak
Sindirilmeyen artık maddelerin depolandığı, ince bağırsaktan sonra gelen ve anüsle biten organa kalın bağırsak denir. Kalın bağırsaklarda emilim gerçekleşmediği için villuslar bulunmaz ve kimyasal sindirim gerçekleşmez. Bu organda sadece su ve mineral emilimi gerçekleşir.
Simbiyotik bakteriler sayesinde bazı vitaminler (K ve B gibi) sentezlenir ve emilir.
Sindirime Yardımcı Yapılar
Pankreas
Hem sindirim enzimi hem de hormon salgılayan karma bir bezdir. “Karboksipeptidaz, amilaz, tripsinojen, kimotripsinojen, lipaz, DNAaz ve RNAaz” enzimlerini salgılar ve bu enzimleri virsung kanalı aracılığıyla 12 parmak bağırsağındaki water kabarcığına bırakır.
Karaciğer
Vücudun en büyük organıdır, midenin sağ üst kısmında yer alır. Safra sıvısını üretir. Safra yağları küçük küçük parçalara böler. Bu sayede yağ parçacıklarının yüzey alanı artar ve sindirim süresi kısalır.
Karaciğerin vücudumuzda sindirim sistemi dışında daha pek çok görevi vardır. Bunlardan önemli olan bir kaçı şu şekildedir:
- Kandaki fazla glikozu glikojene çevirir ve depo eder. Eğer kan şekeri düşerse glikojeni tekrar glikoza çevirip kana verir.
- Yağda çözünen vitaminleri (A, D, E, K) depo eder.
- Vücut ısısını korur.
- Kan proteinlerini ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan pigmentleri üretir.