Deneme, yazarın herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan kişisel fikir veya düşüncelerini kendi kendine konuşuyormuş gibi bir üslupla yazdığı yazılardır. Deneme türünün ele alınan konularında kanıtlanma amacı duyulmaz, bunun yerine “bence”, “benim diyeceğim şudur” gibi ifadeler kullanılarak kişisel duygu ve düşüncelere yer verilir. Hayat, ölüm, aşk, sanat, felsefe, din, ahlak, gelenek, siyaset gibi her konu denemenin konusu olabilir.
Eskiden deneme türüne verilen “muhasebe” ismi deneme türünün konusu hakkında bizlere ipucu vermektedir. Çünkü denemelerde toplumsal konular, kişisel düşüncelere, iç hesaplamalara yer verilir.
Denemenin Teknik Özellikleri
- Denemede cümleler açık, anlaşılır, sade bir biçimde; içtenlikle ve sohbet havası içerisinde yazılır.
- Denemede kişisel tez ve düşünceler samimi, içten bir üslup ile anlatılır.
- Deneme bir plan içerisinde oluşmaz.
- Yazar ele aldığı konuyu ispatlama, kanıtlama gereği duymadan kendi fikir veya düşüncelerini kişisel görüşlerini dile getirir.
- Yazar denemesini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi kaleme alır.
- Düşünsel planda yazılması ile makaleye benzemektedir. Lakin denemeler makaleden kısa yazılardır.
- Deneme yazmak için uzman olmaya gerek yoktur. Lakin geniş bir kültür birikimi gerekmektedir.
- Yazar, denemenin sonunda kesin bir yargı, sonuca varma gibi bir amaç edinmez. Bunun yerine konuda düşündürücü, öğretici, inandırıcı ve ufuk açıcıdır.
Konularına Göre Deneme Türleri
İşlediği konulara göre denemeler 3 gruba ayrılır
- Kişisel Duyarlılık ve Dikkati Konu Alan Denemeler
- Kişilerin kendini sorguladığı denemelerdir.
- Öğretici – Eleştirel Denemeler
- Bu denemelerde eleştiriye yakın bir kişinin, toplumun eksik ve yanlış olan yönleri ile birlikte bazı yapıt ve sanatçılarla ilgili olan kişisel düşüncelerini anlatır.
- Toplumsal ve felsefi konularda bireysel düşünceyi anlatan denemeler
- Bu tür denemeler bireyi ve yaşamı sorgulayan düşüncelerin ağır bastığı denemelerdir.
Dünya Edebiyatında Deneme
İnsanlarda yeni ufuklar açıp onları düşünmeye yönelten deneme türü diğer türlerle benzeyen yönleri olsa da sınırları çizilmiş haliyle bütün dünya edebiyatında görülmektedir. Denemenin kökeni 16. yüzyıla kadar dayanmaktadır. 16. yüzyıldan sonra deneme ayrı bir tür olarak ortaya çıkmış, ilk örneklerini ise Montaigne vermiştir. Montaigne’nin yazmış olduğu “Essais” (denemeler) adlı eseri denemenin en önemli örneği, Montaigne ise deneme türünün temsilcisi ve öncüsü olmuştur. Essais adlı eseri Sabahattin Eyüboğlu 1947 yılında Türkçeye çevirmiştir. Deneme denildiği zaman akla gelen ilk isim Montaigne’dir. Daha sonraki F. Bacon “Denemeler” adlı eseriyle bu türe farklı bir yaklaşım benimsemiştir. Bacon denemelerinde başarı ve mutluluğu temel almıştır. Deneme, 20. yüzyılda ayrı bir tür olarak daha da önem kazanmıştır.
Dünya Edebiyatında Bazı Önemli Deneme Yazarları
- Emerson
- Andre Gide
- Henry Miller
- AlbertCamus
- J. Addison
- J. Bosvvell
- T. S. Eliot
- A. Huxley
- J. P. Sartre
- R. De Gourmont
Türk Edebiyatında Deneme
Türk edebiyatında bugünkü anlamıyla deneme, Tanzimat dönemi sonrasında Batı etkisi ile görülmeye başlamıştır. Türk edebiyatında deneme türünün temelini Tanzimat döneminde çıkarılan ilk gazetelerde yer alan bazı düşünce yazıları oluşturur. Tanzimat dönemi ile birlikte Türk edebiyatında önem kazanan düz yazı türleri, bu dönemde birbirlerinden kesin sınırlarla ayrılamamıştır.
- Cumhuriyet dönemi öncesi deneme özelliği taşıyan eserler:
- Cenap Şahabettin’in “Evrak-ı Eyyam”,
- Ahmet Haşim’in “Bize Göre”
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Alp Dağlarından”
- Yahya Kemal Beyatlı’nın “Aziz İstanbul”
Türk edebiyatında deneme türünün fıkra, sohbet, eleştiri gibi türlerle iç içe geçtiği düşünülmekteydi. Cumhuriyet dönemi ile birlikte deneme büyük bir gelişim gösterdi. Bu dönemde bilgi ve becerileriyle ön olana çıkan Nurullah Ataç Türk edebiyatında deneme türünün öncüsü olmuştur.
- Cumhuriyet döneminde yazılan bazı önemli denemeler:
- Suut Kemal Yetkin’in “Günlerin Götürdüğü”
- Sabahattin Eyüboğlu’nun “Mavi ve Kara”
- Salâh Birsel’in “Boğaziçi Şıngır Mıngır”
- Melih Cevdet Anday’ın “Dilimiz Üstüne Konuşmalar”
- Salah Birsel’in “Kurutulmuş Felsefe Bahçesi”
- Vedat Günyol’un “Çalakalem”
- Cumhuriyet dönemi 1960 sonrası yazılan denemeler
- Cemil Meriç’in “Mağaradakiler ve Bu Ülke”
- Adalet Ağaoğlu “Başka Karşılaşmalar”
- Nihad Sami Banarlı “Türkçenin Sırları”
- Beşir Ayvazoğlu “Şehir Fotoğrafları”
- Oktay Akbal “Yazmak Yaşamak ve Kanatlı Sözler Uçar mı?”
Deneme Türünün Yapı Bakımından İncelenmesi
Denemeler daha çok ve en fazla 1,5 sayfa uzunluğundaki metinlerdir. Diğer edebi türlere göre nispeten kısa olmalarının nedeni süreli yayın olmalarıdır. Bazı deneme metinleri farklı biçimlere kendi karakteristik özelliği dışında yönelir. Deneme türünün biçimlerini şu şekilde sıralayabiliriz.
Anlatıcı: Denemelerde metni yazan yazarın kendisi olduğu için anlatıcıda tam kendisidir. Denemede, yazar kendi kişisel düşüncelerini ve aklında olanları aktardığı için kendisini saklama gereği duymaz, genellikle olayları birincil tekil ağızdan dinleriz. Denemenin kişiselliğini deneme metninin türü, yazarın düşüncesinin özgünlüğü ve yazdığı yazılar belirler.
Denemelerde Anlatım Türleri
- Eleştirel Anlatım Türü: Bu anlatım türünde yazar kendi düşüncelerini ve gözlemlerini kullanarak eleştirel bir yaklaşımla düşündüklerini yazar. Bu anlatım türünde yazarın benimsediği fikirler savunduğu şeyler ön planda yer alır. Ama bu anlatım türlerinde de kanıtlama amacı duyulmaz.
- Mizahi Anlatım Türü: Bu anlatım türünde yazar, deneme metnini yazarken zaman zaman anlattıklarını mizahi durumla değerlendirir. Bizim edebiyatımızda Salah Birsel bu türü edebiyatımıza kazandırmıştır. Salah Birsel’in denemeleri; benzetmeler ve argo ifadeler gibi özelliklere dayanır.
- Paylaşımcı Anlatım Türü: Bu anlatım türü daha çok “saf ve klasik deneme” türünde görülür. Yazar iç dünyasını, düşüncelerini ve fikirlerini okuyuculara aktarır ve bundan en ufak bir rahatsızlık duymaz. Bu anlatım türünde de yazar paylaştığı metinleri kanıtlama gereği duymaz.
- Kanıtlayıcı Anlatım Türü:Bu anlatım türünde genel denemelerin aksine yazarın düşünceleri kanıtlayıcı bir görünüm sergiler. Ancak burada ki kanıtlama öznelliğe dayanır ve ispatlama gereği duyulmaz.