Gerçekleşmiş ya da gerçekleşebilecek olayları yer ve zaman belirterek ele alan düzyazı türüne denir. Romanın net bir tanımını yapmak zordur. Roman ile ilgili günümüze kadar birçok tanım yapılmıştır.
“Roman, yol boyunca gezdiren bir aynadır.” (Sthendhal)
Romanın Genel Özellikleri
- Serim düğüm ve çözüm kısımlarından oluşur.
- Olay, kişi, yer ve zaman bakımından ayrıntılarıyla ele alınır.
- Uzun bir edebi türdür.
- Genellikle geniş bir zaman dilimini kapsamaktadır.
- Kişi sayısı genellikle fazladır.
- Anlatım birince veya üçüncü kişilerin ağzından verilebilir.
- Romanda, mektup, anı, günlük gibi türlerden faydalanılır. Mesela “Genç Werther’in Acıları” mektup tarzında yazılmış bir romandır.
- Konu için bir sınırlama yoktur; ancak konular gerçek hayattan alınır.
- Romanda kişiler ayrıntılı bir şekilde tasvir edilir; aynı zamanda ruh çözümlemelerine de romanda geniş yer verilir.
- Kişiler genellikle insanlar olur ama hayvanlar da kahraman olabilir. Mesela Herman Melville’nin “Moby Dick” adlı eserinde ana kahraman “balina”dır. Abbas Sayar’ın “Yılkı Atı” eserinde de ana kahraman “at”tır.
Dünya Edebiyatında Roman
Avrupa’da roman, destan türünün zaman içerisinde geçirdiği evrim sonucunda ortaya çıkmıştır. Dünya edebiyatında bugünkü romanı hatırlatan ilk örnek İtalyan yazar Boccacio’nun “Decameron” adlı eseridir. Bu türün ilk örneği Rönesans dönemi sanatçısı olan Rabelais’in “Gargaunta” adlı yapıtıdır. Modern romanın ilk örneği ise Cervantes’in yazdığı “DonKişot“tur. Dünya edebiyatında roman türünün en yetkin eserleri 19. yüzyılda verilmeye başlanmıştır.
Dünya Edebiyatındaki Bazı Önemli Roman Yazarları
- Tolstoy
- Zola
- Henry James
- Proust
- Stendhal
- Dostoyevski
- Flaubert
- Turgenyev
Türk Edebiyatında Roman
Roman, Türk edebiyatında Tanzimat dönemi ile birlikte yer edinmiştir. Edebiyatımızdaki ilk roman örnekleri Batı’dan yapılan çeviriler olmuştur. İlk çeviri roman 1859 yılında Fransız yazar Fenelondan Yusuf Kamil Paşa’nın tercüme ettiği “Talemak” adlı eserdir.
Tanzimat Dönemi’ne kadar Türk edebiyatında roman türünün yerini destanlar, masallar, halk hikayeleri ve mesneviler almıştır. Roman türü Türk edebiyatına Batı kültürünün etkisi ile birlikte girmiştir.
İlk yerli roman ise Şemsettin Sami’nin yazdığı “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” (Talat ve Fitnatın aşkı) adlı eseridir. Türk romanının gelişmesinde Tanzimat dönemi sanatçıları büyük katkıda bulundu. Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı eseri ilk realist roman olma özelliğini taşımaktadır.
Namık Kemal’in yazdığı “İntibah” adlı eser ise Türk edebiyatımızdaki ilk edebi roman olarak kabul edilir aynı zamanda yineNamık Kemal’in yazdığı “Cezmi” adlı eser tarihi roman olma özelliğini taşır.İlk köy romanımız ise Nabızade Nazım’ın yazdığı “Karabibik”tir.
İlk usta roman ve yazarlar Servet-i Fünun döneminde ortaya çıktı. Bu edebi akımda “sanat, sanat içindir” anlayışı benimsendiğinden dolayı aşk, ayrılık, hüzün, gibi konular işlendi. Servet-i Fünun dönemi yazarı olan Halit Ziya Uşaklıgil ilk modern romanımız olan “Mai ve Siyah” adlı eseri yazmıştır. İlk psikolojik roman olma özelliğini taşıyan “Eylül”üMehmet Rauf yazmıştır.
İç monolog tarzında yazılmış ilk roman Adalet Ağaoğlu’nun “Bir Düğün Gecesi” adlı eseri iken; ilk tezli roman ise Nabizade Nazım’ın yazmış olduğu “Zehra”dır.
Yanlış Batılılaşmayı işleyen roman Ahmet Mithat Efendi’nin “Felatun Bey ve Rakım Efendi” adlı eseridir. KurtuluşSavaşı’na değinen ilk roman ise Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun “Yaban” adlı eseridir.
1910 da milli duyguları ağır basması ile “Genç Kalemler” dergisi etrafında gelişen “Türkçülük akımı” ile milli romanlar yazılmaya başlandı. Halide Edip Adıvar’ın “Vurun Kahpeye”, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” bu dönemin eserleridir.
Roman Türleri
Romanlar; genel olarak konularına ve edebi akımlarına göre olmak üzere sınıflandırılır. Fakat başka kriterler göz önüne alınarak da romanları sınıflandırmak mümkündür.
Konularına Göre Romanlar
Romanlar; sosyal roman, tarihi roman, macera romanı, polisiye-casusluk romanı, egzotik roman, psikolojik roman, ırmak-nehir roman, modern roman olmak üzere 8 farklı türü vardır.
Sosyal Roman
Toplumsal konuları ve sorunları anlatan romanlardır. Bu romanlarda göç, yoksulluk, sınıfsal kavgalar, ırkçılık gibi konular ele alınır. Bu tür romanların ilk örneği Victor Hugo’nun “Sefiller” adlı yapıtıdır. Sosyal roman “tezli” ve “töre” olmak üzere ikiye ayrılır.
Tezli Roman= Toplumsal veya siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez içeren roman türüdür. Türk edebiyatındaki ilk tezli roman ise Nabizade Nazım’ın yazmış olduğu “Zehra”dır.
Töre Romanı= Toplumun belirli bir dönem ve çevre içerisinde gelenek ve göreneklerini yansıtan roman türüdür. Türk edebiyatında Hüseyin Rahmi’nin “İffet” isimli eseri örnek olarak gösterilebilir.
Türk edebiyatındaki sosyal romanlara örnek olarak; Yaşar Kemal’in “İnce Memed” adlı eseri gösterilebilir.
Tarihi Roman
Geçmişi, tarihsel olayları ve kişileri konu alan bir roman türüdür. Yazar tarihsel konuları kendi hayal gücünden geçirerek anlatır. Bu türdeki ilk örneği Walter Scott vermiştir. Namık Kemal’in “Cezmi” adlı eseri de bu türün edebiyatımızdaki ilk örneği olarak kabul edilir.
Macera Romanı (Serüven Romanı)
Normal hayatımızda karşılaşamayacağımız, şaşırtıcı, farklı ve merak uyandıran olayları sürükleyici anlatımla ifade eden romanlardır. Olağanüstülükler görülebilir. Alexander Dumas’ın “Üç Silahşörler” isimli eseri örnektir.
Polisiye ve Casusluk Romanları
Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku ögelerini içeren roman türüdür. Bu tür okuyucuyu heyecana sokmak ve gerilime adım adım yürütmeyi amaç edinir.
Egzotik Roman
Avrupa’ya uzak ve insanlar tarafından pek bilinmeyen ülkelerde geçen romanlardır. Piyer Loti’nin “İzlanda Balıkçısı” bu türdeki önemli bir eserdir.
Psikolojik Roman
Çözümleme (tahlil) romanı olarak da geçer. Kahramanların ruhsal tahlilleri yapılır ve kahramanların insanlara, olaylara ve topluma bakışı ifade edilir. Bu türdeki ilk roman La Fayette’nin “La Pincesse de Cleves” adlı eseridir. Türk edebiyatımızdaki ilk örneği ise Mehmet Rauf’un “EYLÜL” adlı yapıtıdır.
Irmak (Nehir) Roman
Bir kişi, aile veyahut toplumun belirlenmiş ve geniş zaman içerisindeki hayatlarını ve yaşamların ı anlatan birkaç cilde kadar bulunabilen uzun yazılmış romanlardır. Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” , “Küçük Ağa Ankara’da” ve Nihal Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü”, “Bozkurtlar Diriliyor” eserleri bu türe örnektir.
Fantastik roman
Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan roman türüdür. Gerçek dünya ile birlikte onun ötesinde doğa yasalarından farklı olarak ikinci bir dünyanın varlığını kabul eden ve anlatan roman türüdür. Yüzüklerin Efendisi (Tolkien) en başarılı örneklerden bir tanesidir.
Modern Roman
Topluma ait değerleri yansıtmak yerine belirli bir kesim için yazılan hayatın çok boyutluluğunu ve anlaması zor yönlerini anlatan bir türdür. Oğuz Atay, Orhan Pamuk, Bilge Karasu bu türde romanlar yazmıştır.
Akımlarına Göre Romanlar
Klasik Roman
Eski zamanlardan günümüze kadar gelen, ünlü kişilerin yazdıkları ve yüzyıllardır etkileyen romanlara denir. Telemak-Fenelon, örnek olarak gösterilebilir.
Romantik Roman
Kişilerin duyguları ve düşünceleri, içten gelen doğal ve gerçek olgular gibi görülür. Olaylar duygusal bir tavırla yansıtılır. Yazarın duyguları, izlenimleri, hayalleri ve anılarını içeren romanlardır. Namık Kemal’in Intibah’ı, Victor Hugo’nun “Sefiller” adlı eserleri örnek olarak gösterilebilir.
Realist Roman
Olayları, insanları ve toplumları gerçekçi açıdan yansıtan romanlardır. Gözlem ve araştırma esastır. Gerçekler, görülenler ve incelemeler önemlidir. Konularını günlük yaşamdan alırlar. K ırmızı ve Siyah-Stendhal örnek gösterilebilir.
Natüralist Roman
Yazar, bir bilim adamı gibi romanını yazar. Natüralist roman, realist romana göre bilime ve araştırmaya daha çok önem verir. Toplumu adeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, bilim verilerine bağlı kalarak kaleme alırlar. Emile Zola’nın “Germinal” ve “Nana” adlı eseri örnek olarak gösterilebilir.
Postmodern Roman
Yazar, dış dünyayı birebir yansıtmaz. Gerçekliği anlatmaktan çok, anlam çokluğunu hedefler. Bu yazarlara göre anlam gerçekliği ifade edebilir. Bu roman türünde en önemli etken okuyucudur. Anlamı okuyucunun üretmesi beklenir. Yazar kendini özellikle bu romanlarda belli eder. Gülün Adı-Umberto Eco en önemli örneklerden biridir.
Romanların Sınıflandırması
Sınıflandırma Türü | Roman Türleri |
---|---|
Yazı türüne göre | Biyografik roman, anı romanı, otobiyografik roman |
Yayın biçimine göre | Tefrika roman, resimli roman, anı romanı, kitap halinde roman |
Yazarın diline göre | Yerli roman, çeviri roman, adapte roman |
Zamana göre | Antik roman, tarihi roman, günlük roman |
Okuyucu topluluğuna göre | Popüler roman, çocuk romanı |
Anlatılan insan topluluğuna göre | Egozitk roman, burjuva romanı, yerli roman, köy romanı |
Kahramanlara göre | Pikaresk roman, şovalye roman, cin-peri romanı |
Konu ve temalarına göre | Politik roman, psikolojik roman, pastorel roman, polisiye roman |
Sanatçı amacına göre | Tezli roman, artislik roman |
Romanın Yapı Unsurları
Romanın yapı unsurları kişi, olay örgüsü, mekan ve zaman olarak dörde ayrılır
Kişiler
Romanlarda bulunan olaylar, ana kahramanın çevresinde yer alan kişiler ile gerçekleşir. Olay örgüsündeki işlevlerine göre kişiler önemli hale gelir . Kişilerin olay örgüsü içerisinde yaşadıkları olaylara gösterdikleri tutum ve davranışlar, bireysel veya toplumsal değerleri temsil eder. Romanda geçen kişilerin özelliklerini; davranışlarında, düşüncelerinde veya eylemlerinde öğrenebiliriz bazen de anlatıcı kahramanların fiziksel veya ruhsal çözümlemelerinin tasvirlerini yaparak bizlere tanıtır.
Olay Örgüsü
Olaylar, normal hayatımızda yaşayabileceğimiz gerçek durumlardır. Olay örgüsü ise bu olayların bir edebi metin içerisinde sıralanmasıyla oluşan düzenlemedir. Bu bakımdan ötürü olay örgüsü edebi metinlerin temel yapı taşıdır. Romandaki olay örgüsü hikayedeki olay örgüsü ile karşılaştırıldığında; Romanlarda birden fazla olay örgüsü tek bir çatışma etrafında toplanırken hikayede tek bir olay örgüsü ve çatışma vardır.
Mekan (Yer)
Romanda olayın başlayıp geliştiği yere mekan denir. Romanlarda mekan, genellikle karakterlerin temsil ettiği düşünce veya fikir akımını temsil eder ayrıca romanlarda mekan, karakterlerin psikolojik özelliklerini ortaya çıkarmada bir araç olarak kullanılabilmektedir.
Zaman
Romanlarda, zaman dilimini anlatırken hikayede kullanılan; gün, mevsim, ay, yıl gibi kavramlara ek olarak fiiller de kullanılır. Romanda her olayın kendine has bir zaman dilimi vardır ve tercih edilen zaman dilimi olay örgüsüne doğrudan etki eder. Romanda olaylar hikayedekine ters olarak uzun zaman dilimlerine yayılarak anlatılır yani hikayede olaylar daha kısa zaman dilimi içerisinde yayılarak anlatılırken romanda bu tam tersidir.
Romanda Anlatıcı Bakış Açıları
Anlatıcı bir roman, hikaye veya masalı okuyucuya aktaran bir varlıktır. Romanda anlatıcı ve bakış açısı 3 başlık altında değerlendirilir.
Hakim (İlahi) Bakış Açısı
Romanda gerçekleşmiş veya gerçekleşebilecek her şeyi bilir. Romandaki kahramanların içinden veya kafasından geçen duygu ve düşünceleri okuyucuya aktarır. İlahi bakış açısında yazar zaman zaman okuyucu ile sohbet kurup onlara yol gösterir. Bu bakış açısı destandan romana geçen bir özelliktir. Genellikle klasik romanlarda ilahi bakış açısı kullanılmıştır. Örneğin Tolstoy Savaş ve Barış’ta adlı eserinde Mehmet Rauf, Eylül’de bu bakış açısını kullanmışlardır.
Gözlemci Bakış Açısı
Bu bakış açısında anlatıcı bir “yansıtıcı” konumundadır. Anlatıcı, olay örgüsünde olup bitenleri sadece izler veya gözlemler sonrasında bu gözlemlerini/izlemlerini tarafsız bir şekilde okuyucuya aktarır. Diğer bakış açılarına göre burada anlatıcı çok daha az bilgilidir yani kahramanların ruh hallerini veya olay örgüsündeki geçmiş veya geleceği bilemezler.
Kahraman Bakış Açısı
Bu bakış açısında yazar kahramanlardan biri olup normal bir insanın sahip olduğu görme, duyma ve hissetme gibi özelliklerle sınırlıdır. Bu bakış açısında anlatıcı olay örgüsündeki ana kahraman olabileceği gibi daha geri planda kalmış bir karakter de olabilir. Kahraman bakış açısında yazar genellikle kendi hissettiği duygularını, hislerini ve bilgisini öne çıkarır. Bu bakış açısının kullanıldığı roman veya hikayeler genellikle otobiyografik karakterlidir. Kahraman bakış açısında yazar birinci tekil şahıs kullanır ve okuyucu ile daha samimi ve sıcak bir diyalog kurmasıyla okuyucu ile daha yakın bir temas kurar.
Romanda Kullanılan Teknikler
Montaj, bilinç akışı, leitmotiv, iç monolog, Gösterme (Sahneleme), Diyalog, Geriye Dönüş, Bilinç Akışı (Şuur Akışı) Tekniği, Pastiş (Öykünme) romanlarda kullanılan tekniklerdir.
Montaj
Gazete kupürleri, reklamlar, radyo haberleri, dini metinler, farklı metinlerin bir araya getirilmesiyle oluşturulan tekniğe verilen isimdir.
Bilinç Akışı
İnsan bilincinin yapısına uyularak dağınık ya da parça parça iç monologlara yer verilmesidir. James Joyce’in “Ulysess” ve Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” adlı eserinde bu teknik kullanılmıştır.
Leitmotiv
Bir alıntının, bir davranışın tarzının, veya bir özelliğin roman boyunca sürekli tekrar edilmesidir.
İç Monolog
Bir iç konuşmadır. Anlatıda bulunan bir fügürün ruh varlığının, doğrudan ama onun ağzından söze dökülmüyormuşçasına, onun düşünceleri,hatıraları ve çağrışımlarıyla ve de bilinç akımı tarzında kendi kendine konuşmasına tanık olurcasına anlatıma aktarmasıdır.
Gösterme (Sahneleme) Tekniği
Bu teknikte anlatıcı, eser ile okuyucunun arasına girmez. Verilmek istenen kişiler, olaylar doğrudan sunulur.
Diyalog Tekniği
Romanın olay örgüsü içerisinde karakterlerin birbiriyle olan konuşmalarına diyalog denir.
Geriye Dönüş Tekniği
Geriye dönüş tekniği genellikle tarihi romanlarda kullanılmaktadır. Bunun yanında roman içerisindeki karakterlerin bir şeyler hatırlamaları da bu teknik ile sağlanır.
Bilinç Akışı (Şuur Akışı) Tekniği
Anlatıcı bu teknikle karakterlerin iç dünyasındaki duygu ve düşünceleri hiçbir kaygı olmadan bütün karmaşıklığıyla verir. Aynı zamanda karakterlerin zihninde kurduğu planlar bu teknikle aktarılır. Bu teknik, karakterlerin psikolojik ve ruh hallerini daha iyi bir şekilde anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Pastiş (Öykünme) Tekniği
Pastiş bir yazarın eserinde kullandığı dil ve anlatım tekniğine ve düşüncelerine öykünme, onun gibi yazma demektir. Pastişte, öykünülen eseri ya da yazarı alaya alma gibi bir amaç vardır.