Kimyada kullanılan sağlık ve güvenlik amaçlı uyarı işaretleri bulunmaktadır. Bu işaretler farklı anlamlara gelir ve tüm dünyada kabul edilmiş uyarı işaretleridir.
Kimya Laboratuvarlarında Uyulması Gereken İş Sağlığı ve Güvenlik Kuralları
Kimya laboratuvarında, deney sırasında kaza engellemek ve zarar görmemek için güvenlik kuralları uygulanmaktadır. Laboratuvar güvenlik kuralları haricinde kimyasallar ile güvenli bir çalışmanın nasıl olması gerektiği ile ilgili de bilgi sahibi olunmalıdır. Laboratuvarda bulunan kimyasal maddeler
yanıcı, zehirli, tahriş edici veya patlayıcı etkiye sahip olabilir. Deneyde kullanılan kimyasallardan bazıları kolaylıkla deriden geçebileceği gibi buharlaşma yolu ile solunan havaya da karışabilir. Kimyasal maddelerin insan ve çevre için zararlı olabileceği bilinmeli ve mutlaka tedbirler alınmalıdır.
Laboratuvar Güvenlik Kuralları
- Kimya laboratuvarında, laboratuvar önlüğü ve kapalı ayakkabı giyilmeli, tehlikeli deneyler için özel koruma gözlüğü ve maske kullanılmalıdır.
- Saçlar toplu, tırnaklar kesilmiş olmalıdır.
- Ellerde kesik, çatlak veya açık yara varsa mutlaka bandajla kapatılmalı ve yapılacak işe uygun eldiven kullanılmalıdır.
- Bazı kimyasalların buharları olumsuz etkileyeceği için gözlerde kontak lens bulunmamalıdır.
- Kimyasalların deri ile temas süresini arttıracağı için, yüzük, bilezik gibi takılar çalışmaya başlamadan önce çıkarılmalıdır.
- Laboratuvara yiyecek, içecek getirilmemeli ve tüketilmemeli, kesinlikle sakız çiğnenmemelidir.
- Laboratuvarda, başkalarının dikkatini dağıtıcı hareketler yapılmamalı, oyun oynanmamalı ve kesinlikle şaka yapılmamalıdır.
- Kırık, çatlak ve kirli cam eşyalar kullanılmamalıdır.
- Kimyasal maddelere kesinlikle çıplak elle dokunulmamalıdır.
- Kimyasal maddeler koklanmamalı ve tadına bakılmamalıdır.
- Kimyasal alındıktan sonra şişenin kapağı hemen kapatılmalıdır. Aynı spatül veya pipet temizlenmeden başka bir madde için kullanılmamalıdır.
- Sıvılar pipetle aktarılırken mutlaka puar kullanılmalı, kesinlikle ağızla çekilmemelidir.
- Derişik asitlerle çalışırken dikkatli olunmalı, asit çözeltisi hazırlanacaksa cam baget yardımı ile asit yavaşça su içerisine dökülüp seyreltilmeli, asla asit üzerine su eklenmemelidir.
- Eter, aseton, alkol gibi uçucu ve yanabilen maddeler açık aleve yakın tutulmamalıdır.
- Uçucu ve yanıcı çözücüler nedeniyle piller alev alma riski taşıdığı için laboratuvarda kesinlikle cep telefonu kullanılmamalıdır.
- Deney sırasında deneyi yapan kişi deney ortamından ayrılmamalıdır.
- Kimyasal maddelerin ambalajları üzerindeki etiketler koparılmamalı, karalanmamalı, şişelerden sıvı akıtılırken etiket tarafı yukarı gelecek şekilde tutulmalıdır. Etiketleri bozulmuş ambalajlar kullanılmamalıdır.
- Katı ve sıvı atıklar lavabolara dökülmemeli, etiketlerle belirlenmiş atık kaplarına atılmalıdır.
- Kullanılmış deney malzemeleri yıkanmalı kesinlikle kirli bırakılmamalıdır.
- Laboratuvardan çıkar çıkmaz eller hemen yıkanmalıdır.
- Herhangi bir sağlık problemi olan öğrenci, öğretmenini bilgilendirmelidir.
- Öğretmenin onay vermediği hiçbir işlem ve deney yapılmamalıdır.
Güvenlik Uyarı İşaretleri
Kimyasal maddelerin üzerinde yer alan sağlık ve güvenlik amaçlı temel uyarı işaretlerine risk piktogramları denir. Bu işaretler ve anlamları aşağıda verilmiştir.
Evde, iş yerinde, laboratuvarda ve endüstride kullanılacak her kimyasal maddenin üzerinde mutlaka çeşitli uyarı, risk ve önlem bilgileri bulunur. Kullanmadan önce bu maddelerin etiketleri dikkatle okunmalı ve o madde ile çalışırken gerekli tedbirler alınmalıdır.
Laboratuvar Güvenliği Uyarı Piktogramları
- ISI GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, yapılacak işlemde çok sıcak bir yüzeyin veya ısıtıcının olduğunu gösterir. Elin yanmaması için ısıya dayanıklı eldiven kullanılmalıdır.
- GÖZ GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, deneye başlamadan önce gözlük takmak gerektiğini belirtir. Gözlüksüz çalışılırsa göz sağlığı için zarar vericidir.
- ELBİSE GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, laboratuvar deneylerinde kullanılan malzemelerin elbiselere sıçrayarak aşındırıcı etkisinden korunmak için önlük veya tulum kullanılmasının uygun olacağını gösterir.
- KESİCİ/DELİCİ CİSİM GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, yapılacak işlemlerde kesici/delici gereçlerin kullanıldığını ve işlemler sırasında yaralanmalara yol açabileceğini belirtir.
- SICAK CİSİM GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, yapılacak işlemde bir ısıtıcı ya da sıcak bir yüzeyin olduğunu gösterir. El, ayak ve diğer organların yanmaması için özen gösterilmelidir.
- KIRILABİLİR CAM GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, cam malzemelerin kırılabileceğini gösterir. Cam malzemelerin aşırı ısıtılmaması ve ani sıcaklık değişimlerine maruz kalmaması sağlanmalıdır.
- YANGIN GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, yapılacak işlemlerde yangın çıkmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ifade eder.
- TOKSİK (ZEHİRLİ) MADDE GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, uygulanacak işlemlerde zehirli kimyasal maddenin kullanıldığını belirtir. Bu madde kullanılırken maddenin ambalajında yer alan tehlike piktogramları okunarak gerekli önlemler alınmalıdır.
- ELEKTRİK GÜVENLİĞİ: Bu piktogram, yapılacak işlemlerde elektriği şehir hattından kullanmak gerektiğini; güç kaynağı kullanırken iletken kısımlara dokunmanın tehlikeli olacağını belirtir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Amacıyla Kullanılan İşaretler ile Anlamları
Günlük hayatta birçok tehlikeli kimyasal madde ile karşılaşılmaktadır. Bu tehlikeli maddelerin yanıcı, yakıcı, korozif, patlayıcı, tahriş edici, zehirli (toksik), çevreye zararlı ve radyoaktif etkileri vardır. Kimyasal maddelerin tehlike piktogramlarını (güvenlik sembolünü) bilmek insan hayatı için çok önemlidir.
Kimyasal Maddelerin Tehlike Piktogramları
Kimyasal maddelerin tehlike piktogramları ve alınması gereken önlemler aşağıda verilmiştir.
- YANICI: Yanıcı ve parlayıcıdırlar. Alevlenme noktası sıfır derecenin altında ve kaynama noktası 35 dereceye kadar olan sıvılar için kullanılır. Isıtıldığında yangına neden olabilir. Ateş, kıvılcım ve ısı kaynaklarından uzak tutulmalıdır. Sadece orijinal kabında muhafaza edilmelidir.
- OKSİTLEYİCİ, YAKICI MADDE: Havasız ortamda bile yanabilirler. Yanabilen maddelerle karıştırılırsa patlayabilir. Tutuşturucularla teması önlenmelidir.
- KOROZİF (AŞINDIRICI): Metalleri ve canlı dokuları aşındırabilen maddelerdir. Deriye ve göze hasar verirler.
- Göz ve deriyi korumak için önlemler alınmalıdır. Koruyucu giysi giyinmeli ve buharı solunum yoluyla alınmamalıdır. Metallerle temas ettirilmemelidir.
- PATLAYICI: Kıvılcım, ısınma, alev, vurma, çarpma ve sürtünmeye maruz kaldığında patlayabilir. Ateş, kıvılcım ve ısıdan uzak tutulmalıdır.Uygun mesafede durulmalı ve koruyucu giysi giyilmelidir.
- TAHRİŞ EDİCİ: Alerjik deri reaksiyonlarına neden olur. Ozon tabakasına zarar verebilir. Vücuda ve göze temasından kaçınılmalıdır. Koruyucu giysi giyilmelidir.
- TOKSİK (ZEHİRLİ): Ağız, deri ve solunum yolu ile zehirlenmelere neden olur. Kanserojen etki yapabilir. Vücut ile temas ettirilmemelidir. Zehirlenme belirtileri görüldüğünde tıbbi yardım alınmalıdır.
- RADYOAKTİF: Radyasyona neden olur. Canlı dokularına kalıcı hasar veren kanserojen etki yapar. Bu işaretin bulunduğu yerlerden uzak durulmalıdır. Bu işaretin olduğu yerlerde çalışmak zorunda kalınırsa özel kıyafetler giyilmeli ve özel tedbirler alınmalıdır.
- ÇEVREYE ZARARLI (EKOTOKSİK): Su ve doğadaki canlılara zarar vericidir. Su ve doğaya kontrolsüz atılmamalıdır.
Kimyasal Maddelerin İnsan Sağlığı ve Çevre Üzerindeki Etkileri
Doğada bulunan birçok kimyasal madde vardır ve bunlardan bazıları çevre veya insan sağlığı için tehlikeli olabilir. Bunlardan bazıları beslenmede kullanılırken vücut için gereken doz kadar almak önemlidir. Ayrıca sanayi ve endüstride kullanılan bazı kimyasallarda doğaya ciddi zarar verebileceği için oldukça dikkatli olunmalıdır. Bu kimyasallardan bazılarının insan sağlığı ve çevre için önemi aşağıda açıklanmıştır.
Na, K, Fe, Ca, Mg, H2O Maddelerinin İnsan Sağlığı ve Çevre İçin Önemi
Sodyum (Na): Vücuttaki su dengesinin korunması, besinlerin hücre duvarından geçişi, kas ve sinir fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde çalışması, vücut sıvılarının nötrlük düzeyinin korunmasında görev alır.
Sodyum doğa için de oldukça önemlidir. Yer kabuğunda en fazla bulunan elementlerdendir. Sodyum aktif bir metal olduğundan doğada bileşikler hâlinde bulunur. Toprak ve suda iyon dengesini sağlar. Bitkilerin büyümesi için gerekli elementlerden biridir. Sodyumun çevredeki en önemli bileşikleri sodyum klorür (NaCl), sodyum karbonat (Na2CO3), sodyum bikarbonat (NaHCO3), sodyum hidroksit (NaOH), sodyum nitrattır (NaNO3).
Potasyum (K): Vücuttaki sıvılarının iyon dengesini ve yoğunluğunu korumada, kandaki glikoz seviyesini düzenlemede sinir işlevlerinin çalışmasında, hormonların kontrolünde görev alır.
Potasyum elementi çok aktif bir metal olduğundan doğada bileşikleri hâlinde bulunur. Bitki canlılığı, osmotik basınç ve hücre boyutunun korunmasında önemli elementlerden biridir. Potasyum topraktaki iyon dengesini sağlar ve hayvanların beslenmesi için gereklidir. Bu elementin doğadaki önemli bileşikleri potasyum nitrat (KNO3) ve potasyum hidroksittir (KOH).
Demir (Fe): Demir insan sağlığı için en önemli elementlerden biridir. Vücudumuzda oksijen taşıyan, kana kırmızı renk veren hemoglobinin ve bazı enzimlerin temel parçasıdır. DNA sentezinde yer alır. Beynin normal çalışabilmesi için gereklidir.
Bitkiler için ikinci derecede önemli elementlerden olan demirin toprakta bulunması gereklidir.
Yerkabuğunda ve Dünya’nın merkezindeki çekirdekte yoğun olarak bulunan demir, dünyada manyetik alanın oluşmasını sağlar. Yer kabuğunda demir, mineraller hâlinde bulunur. Başlıca demir mineralleri manyetit (Fe3O4), hematittir (Fe2O3). Demir mineralleri çelik alaşımı üretiminde kullanılır.
Kalsiyum (Ca): Kalsiyum, insan vücudunda en fazla bulunan elementtir. Kemiklerin ana bileşenidir. İskelet ve dişlerin korunması, metabolik fonksiyonların yönetimi için gereklidir. Sinir ve kasların işlevlerine de yardımcı olur.
Hayvanların iskeletinde, dişte, yumurta kabuğunda, mercanda ve toprakta bulunur. Kalsiyum bitkilerde kök ve meyve gelişimini sağlar. Toprakta yeterli miktarda kalsiyum bulunmazsa bitki gelişimi yavaşlayarak, meyve ve yaprak çürümeleri oluşur.
Magnezyum (Mg): Kemiklerin, dişlerin, kasların ve sinirlerin gelişmesinde önemlidir. Doğal
stres önleyici olan magnezyum enerji gerektiren metabolik olaylarda da yer alır. Ayrıca enzimlerin yapısında, adrenalin hormonunun salgılanmasında, kanın pıhtılaşmasını önlemede görev alır.
Magnezyum bitkilerde klorofilin yapısında yer alır. Fotosentezde şeker, yağ ve nişasta oluşumuna katkıda bulunur. Topraktaki magnezyum eksikliğinde bitkilerde gelişme yavaşlar, tohum ve meyve verimi azalır.
Su (H2O): Hayatımızın vazgeçilmezi su, dünyanın ve insan vücudunun yaklaşık %75’ini oluşturur. Doğal bir kimyasal olan su, vücut sıcaklığının düzenlenmesi, derinin nemlenmesi, toksinlerin atılması, böbreklerin çalışmasında, vitamin, mineral ve oksijenin vücutta taşınması ve çözünmesinde önemlidir.
Suyun çevre açısından çok önemli görevleri vardır. Dünyada doğal sera etkisine en çok katkısı olan madde su buharıdır. Su buharı güneşten gelen ışınları tutarak atmosfer sıcaklığının düşmemesini sağlar. Su canlıların temel ihtiyaç maddesidir. Bitkilerin fotosentez yapması, hücrelere besinlerin taşınması, biyokimyasal olaylar su ile gerçekleşmektedir.
Hg, Pb, CO2, NO2, SO3, CO, Cl2 Maddelerinin İnsan Sağlığı ve Çevre Üzerindeki Zararlı Etkileri
Cıva (Hg): Böbrek, sinir sistemi, beyin fonksiyonlarında bozulmaya, DNA’da hasarlara, akciğerlerde ve gözde tahrişe, deri döküntülerine, kusma ve diyare gibi zararlı etkilere neden olabilir. Özellikle metil cıva cenin, bebek ve çocukların gelişmekte olan sinir sistemlerini olumsuz yönde etkiler.
Cıva; fosil yakıt yakma, madencilik, ergitme ve katı atık yakma gibi yollarla havaya, toprağa ve yüzey sularına karışır. Cıva; havaya, yüzey sularına ya da toprağa karıştığında organizmalar tarafından absorbe edilerek metil cıva hâline dönüşür. Metil civa suda yaşayan canlılar aracılığıyla besin zincirine katılarak canlılarda sinir hasarına neden olur
Kurşun (Pb): Kurşun, çevre kirliliği oluşturan ve insan sağlığına toksik etki yapan ağır bir metaldir. Kurşun endüstride daha çok pil yapımında, akü imalatında, yakıtlarda katkı maddesi olarak, radyasyon koruyucu, yalıtkan kablo, boya, lehim, folyo ve çeşitli alaşımların üretiminde kullanılır. Kurşun biyolojik olarak parçalanmadığından toksik etkisi giderilemez. Kurşun vücuda içme suyu, besin zinciri yolu ile girebilir ve akciğerlere kadar ulaşır. Akciğerlerden emilerek kana karışır. Kan ile karaciğer, böbrek, beyin ve kas gibi yumuşak dokulara ulaşır ve kemik ve diş gibi sert dokularda birikirek işitme, sinir sistemi bozukluklarına, hemoglobin miktarında azalmaya, kansızlığa, mide ağrısına, böbrek ve beyin iltihabına, özellikle kansere ve ölüme neden olur. Çocuklarda ise bilinç ve davranış bozukluklarına yol açar.
Karbon dioksit (CO2): Karbon dioksit atmosferde hacimce on binde bir oranında bulunan bir
gazdır. Odun, kömür ve petrol gibi yakıtların tam yanması sonucu oluşan karbon dioksit gazı atmosfere yayılarak atmosferin karbon dioksit oranını arttırır. Endüstrinin gelişmesiyle birlikte atmosferdeki karbon dioksit gazı miktarı hızla artmaktadır. Karbon dioksit gazının artışı sera etkisi yaratarak küresel ısınmaya neden olmaktadır. Karbon dioksit gazı atmosferdeki sera etkisine en fazla katkı sağlayan gazdır (%77). Sera etkisi ile atmosferdeki iklim değişiklikleri sonucu bazı bölgelerde kuraklığın oluşmasına neden olmaktadır.
Karbon dioksit gazı zehirli bir gaz değildir. Bu yüzden insan sağlığına zararı azdır. Fakat hava kirliliği oluşturarak çevreye zarar verir.
Azot dioksit (NO2): Azot dioksit hava kirliliğine neden olan kahverengi, boğucu, zehirli, kokulu ve kolay
reaksiyona girebilen bir gazdır. Azot dioksit insan sağlığı ve çevre için zararlı bir gazdır. Azot dioksit gazının salınımına en fazla motorlu taşıtlar neden olur. Yüksek sıcaklıkta gerçekleşen yanma olayları sırasında havadaki azot gazı oksijen ile birleşerek azot monoksit (NO) ve az miktarda da azot dioksit (NO2 ) oluşturur. Azot monoksit, oksijen gazı ile birleşerek azot dioksite dönüşür. Oluşan azot dioksit havadaki su buharı ile birleşerek nitrik asit oluşturur ve böylece asit yağmurları oluşur. Bu asit yağmurları çevreye, insan sağlığına, tarihî eserlere, binalara ve bitki örtüsüne zarar verir.
Kükürt trioksit (SO3): Kükürt trioksit havadan ağır, yanıcı olmayan, zehirli bir gazdır. Fosil
yakıtlarından ve araba egzozlarından çıkan kükürt dioksit (SO2) gazı, havadaki oksijen ile ya da NO2
ile tepkimeye girerek kükürt trioksit (SO3) gazını oluşturur. SO3 atmosferdeki su buharı ile etkileşerek asit yağmurlarına; asit yağmurları da solunum rahatsızlıklarına, suların kirlenmesine, kayaçların erozyonuna neden olur.
Karbon monoksit (CO): Karbon monoksit gazı havadan ağır, yanıcı, kokusuz ve çok zehirli bir gazdır. Yakıtların yeterli olmayan miktarda oksijenle yanması sonucunda karbon monoksit gazı oluşur. İnsan vücudunda oksijen gazı hemoglobindeki Fe2+ iyonlarına bağlanarak hücrelere taşınır. Karbon monoksitin hemoglobinle bağlanma hızı oksijenden yaklaşık iki yüz kat daha fazladır. Ortamda karbon monoksit gazı varsa hemoglobinle hızla bağlanarak oksijenin hemoglobinle bağlanmasını engeller. Bu durum hücrelere yeterli oksijen gitmediğinden zehirlenmelere, boğulmalara hatta ölümlere neden olur.
Klor gazı (Cl2): Klor gazı su arıtımında, kuş gribinde, havuzlarda, kanalizasyonlarda dezenfektan madde olarak kullanılır. Suların dezenfeksiyonu için klor kullanılması güvenli değildir. Çünkü klor gazı zehirli bir gazdır. İnsan sağlığına zararlı, kanserojen bir maddedir. Klor gazının burun, göz, kulak gibi organlarda tahriş edici etkisi vardır. Klor gazının tahriş edici etkisi sulardaki klor miktarına göre değişir. Klor bütün bakteriler ve virüsler üzerinde etkili olamaz.
Klorun çevreye de zararları vardır. Fazla miktarda kullanılan klor; seramikleri, derz dolgularını ve su depolarını yıpratarak zarar verir.