Fetihlerden Savunmaya

Konu Özeti

Osmanlı Devleti'nin fetih politikasından savunma politikasını geçmesine bu dönemde yapılan antlaşmalar sebep olmuştur. Özellikle Ruslar ile yapılan Küçük Kaynarca Antlaşması Osmanlı tarihinin en ağır antlaşmasıdır.

Bu konuda
  • Fetih politikasından savunma politikasına geçiş nedenlerini
  • Ruslar ile imzalanan Prut Antlaşması'nın Osmanlılar üzerindeki etkisini
  • Osmanlıların diğer devletler ile ilişkilerini
  • Safeviler ile mücadeleleri
  • ... ve 1 konu daha

öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Osmanlı Devleti’nin fetih politikasından savunma politikasını geçmesine neden olay tarihi olaylar;

  • 1711 Prut Antlaşması,
  • 1718 Pasarofça Antlaşması,
  • 1730 Patrona Halil İsyanı,
  • 1732 Ahmet Paşa Antlaşması,
  • 1739 Belgrad Antlaşması,
  • 1746 Kerden Antlaşması,
  • 1740 Kapitülasyonların sürekli hale gelmesi,
  • 1770 Çeşme Baskını,
  • 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’dır.

📚 EK BİLGİ:

Edirne Olayı (1703)= Padişah II. Mustafa’nın devlet işlerinden uzaklaşarak zamanın çoğunu Edirne’de geçirmesi üzerine yeniçeriler ve halk huzursuzluk çıkarmıştır. Padişahın Edirne’yi başkent yapacağı söylentisinin yayılması üzerine de huzursuzluk büyük bir isyana dönüşmüştür. II. Mustafa tahtan indirilmiş ve yerine kardeşi III. Ahmet geçirilmiştir.

II. Mustafa Dönemi’nde büyük toprak kayıplarına neden olan 1699 Karlofça ve 1700 İstanbul Antlaş­maları sonucunda III. Ahmet Dönemi’nde kaybedilen topraklar geri alınmaya çalışılmıştır.

İstanbul Antlaşması’yla elde ettiği yerleri yeterli görmeyen Rus­ya, Avrupalı devletlerden Osmanlı Devleti’ne yeniden savaş açıl­masını istemiş ancak bu çağrıya olumlu yanıt alamamıştır. Bunun üzerine Rusya, Baltık Denizi’ne yönelerek sıcak denizlere inmeye çalışmıştır. Bu nedenle de İsveç’e savaş açmıştır. İsveç Kralı XII. Şarl, 1709 yılında Poltova’da Rus Çarı I. Petro’ya yenilerek Os­manlı Devleti’ne sığınmıştır ve III. Ahmet İsveç kralını teslim etmemiştir.

Rusya da İsveç kralını takip etme bahanesi ile bir taraftan İstanbul Antlaşması’na aykırı olarak Azak ve Dinyeper’de yeni kaleler ve donanma inşa ettirirken diğer taraftan Balkanlardaki Ortodoksları, Osmanlı yönetimine karşı kışkırtmış ve Kırım’a sınır ihlalleri yapmaya başlamıştır. Bunun üzerine Osmanlı 1710’da savaş kararı almış ve böylece Rusya ile uzun yıllar devam edecek olan Boğazlar Meselesi’nin temelini teşkil eden ilk savaşı başlatmıştır. Bu savaşın adı; Prut Savaşı’dır.

Yenilgi alacağını öngören Rusya, barış istemiştir. Osmanlı ordusunda malzemenin yetersiz olması ve Rus ordusuna yardım gelebileceği endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa, yeni­çerilere güvenmemesi ve Kırımlıların sadakatinden şüphe etmesi gibi sebeplerle Rusların barış teklifini kabul etmiştir. Bu savaş sonucunda 1711 yılında Prut Antlaşması imzalanmıştır.

Prut Antlaşması ile;

  • Ruslar işgal et­tikleri topraklardan geri çekilecektir.
  • İstanbul Antlaşması sonrası yaptığı kaleleri yıkacaktır.
  • Rusya, Osmanlı’da sürekli elçi bulundurmayacaktır.
  • Rusya, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmayacaktır ve Rus tüccarlar Osmanlı ülkesinde serbestçe ticaret yapabilecektir.
  • İsveç Kralı XII. Şarl ise ülkesine dönecektir.
  • Bu antlaşmayla Osmanlılar, İstanbul Antlaşması’yla kaybettiği yerleri geri almıştır.

📌NOT: Rusya’ya karşı Prut Antlaşması ile elde edilen üstünlük, Osmanlılarda Karlofça Antlaşması ile kaybedilen yerlerin geri alınabileceği inancını güçlendirmiştir.

Prut Sonrası Gelişmeler

Venedik-Osmanlı İlişkileri

Osmanlı’nın Karlofça Antlaşması ile kaybettiği Mora Adası’nı almak istemesi, Venediklilerin Karadağlıları isyana teşvik etmesi, Mora halkının inançlarından dolayı baskı görmeleri sebebiyle Osmanlı’dan yardım istemesi ve Venediklilerin Akdeniz’deki Osmanlı gemilerine zarar vermesi üzerine 1714 yılında Venedik’e savaş ilan etmiştir. Bu savaş sonucunda 1715 yılında Mora ve çevresindeki adalar Venedik’ten geri alınmıştır.

Avusturya-Osmanlı İlişkileri

Osmanlı’nın Rusya ve Venedik’e karşı savaşlarında başarı sağlamasından rahatsız olan Avusturya, Karlofça Antlaşması’nın yürürlükte kalmasını da istediği için garantör devlet olarak Osmanlı’dan aldıkları yerleri Venedik’e geri vermesini istemiştir. Aynı zamanda Osmanlı ordusunun Dalmaçya’ya yönelmesi üzerine Avusturya, Venedik ile 1716 yılında ittifak antlaşması im­zalamıştır. Böylece savaşa Avusturya da katılmıştır.

Osmanlı ordusu Petervaradin’de Avusturya ile karşılaşmış ve yenilmiştir. Avusturya ordusu da ilerleyişini sürdürerek 1717 yılında Belgrad’ı işgal etmiştir. Bunun üzerine Osmanlı Sadrazamı Damat İbrahim Paşa’nın barış isteği üzerine 1718’de Pasarofça Antlaşması imzalanmıştır.

Pasarofça Antlaşması ile;

  • Mora Adası, Osmanlı’ya bırakılmıştır.
  • Belgrad, Semendire dahil kuzey Sırbistan ve Temeşvar gibi yerler Avusturya’ya bırakılmıştır.
  • Avusturya, Osmanlı topraklarında konsolosluk açma hakkı ve ticari imtiyazlar elde etmiştir.
  • Dalmaçya kıyıları, Arnavutluk ve Hersek kıyılarındaki bazı kaleler Venediklilere bırakılmıştır.

Pasarofça Antlaşması’nın sonucunda;

  • Osmanlı Devleti, Karlofça ile kay­bettiği yerleri geri alma umutlarını kaybetmiştir.
  • Avrupa’da mevcut topraklarını korumaya yönelik savunma esaslı bir siyaset izlemeye başlamıştır.
  • Lale devrinin başlamasına neden olmuştur.

Rus-Avusturya ittifakı ile Osmanlı İlişkileri

1733’te Avusturya ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı gizli bir ittifak antlaşması ile Osmanlı topraklarını kendi aralarında paylaşmıştır. Bu antlaşmaya göre; Azak ve Kırım Rusya’ya, Bosna-Hersek ise Avus­turya’ya bırakılmıştır. Aynı zamanda Rusya, Kırım Tatarlarının kendi topraklarına akınlarını önlemediği gerekçesiyle I. Mahmut’a Prut Antlaşması’nı tanımadığını bildirmiş ve Azak ve Kırım’a saldırmıştır. Osmanlı Devleti de 1736’da Rusya’ya savaş ilan etmiştir.

Rusya Kırım, Azak ve Özi’yi işgal etmiş; Avustur­ya da Eflak, Sırbistan ve Bosna’ya saldırarak Osmanlı topraklarında ilerlemeye başlamıştır. Osmanlı bu savaşa önemli başarılar elde etmiştir. Bu nedenle Rusya da Avusturya da barış istemek zorunda kalmışlardır. 1739’da Belgrad Antlaşması imzalanmıştır.

Belgrad Antlaşması ile;

  • Bu antlaşmayla Avusturya, Pasarofça Antlaşması’yla aldığı yerleri Os­manlı Devleti’ne geri vermek zorunda kalmıştır.
  • İki ülke arasında Tuna Nehri, yeniden sınır kabul edilmiştir.
  • Rusya da Azak dahil bütün işgal ettiği yerleri Osmanlı Devleti’ne bırakmıştır.
  • Rusya’nın Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî ve ticari gemi bulundurması yasaklanmıştır.
  • Ruslar, Osmanlı topraklarında ticaret yapabilecek ve Hristiyanlarca kutsal sayılan yerleri de serbestçe ziyaret edebilecektir.
  • Belgrad Antlaşmalarından üstün çıkan Osmanlı Devleti, Avrupa’da yeniden itibar kazanmıştır.

Belgrad Antlaşması sonucunda;

  • Belgrad’ın alınması ile Osmanlı’nın Avrupa’ya açılan kapısı yeniden açılmıştır.
  • Ruslar, boğazları tehdit etmekten geri çekilmiştir.
  • Osmanlı Batı’daki en kazançlı antlaşmayı imzalamış olmuştur.
  • Arabuluculuk yapan Fransa’ya 1740 Kapitülasyonları verilmiştir.

Doğu’da Mücadele ve Safevilerin Sonu

1639 yılında Osmanlılarla Safeviler arasında imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması iki devlet arasında uzun bir barış dönemi baş­latmış ve ticaret yollarının yeniden canlanmasını sağlamıştır. Fakat İran’daki Afgan Ayaklanmaları, siyasi bunalımları orta­ya çıkarmış; bu nedenle hem Osmanlı Devleti hem de Rusya dikkatini Kafkasya ve Batı İran’a çevirmiştir.

Safevilerin bu zor durumundan istifade etmek isteyen Çar I. Petro, 1723’te Kafkasya üzerine harekete geçerek Derbent ve Bakü’yü işgal etmiştir. Bu arada Kafkasya’daki Müslümanların Osmanlı Devleti’nin himayesine girmek istemesi üzerine Sadra­zam Damat İbrahim Paşa İran üzerine sefere çıkmıştır. Tiflis, Revan ve Nahcivan’ı alan Osmanlı Tebriz ve Güney Azerbaycan’ı da alarak Batı İran’ı ele geçirmiştir.

Osmanlı ve Rus ordularının İran’daki ilerleyişi, bu iki devleti yeni­den çatışmanın eşiğine getirmiştir. Fransa’nın arabuluculuk yap­masıyla Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 1724’te İstanbul’da İran Mukasemenamesi (İstanbul Antlaşması) adıyla bir antlaşma imzalanmıştır.

İstanbul Antlaşması ile;

  • Gürcistan, Şirvan, Azerbaycan Osmanlı Devleti’nde kalmıştır.
  • Kafkasya’nın Hazar Bölgesi Rusya’da kalmıştır.
  • Her iki taraf da II. Tahmasb’ı Şah olarak tanımıştır.

Ancak ülkesinin topraklarının pay­laşılmasına razı olmayan Şah Tahmasb, Revan’a saldırmış ve Osmanlı ile savaş başlatmıştır. Bu savaş sonucunda İran ordusunu mağlup edilmiştir. 1732 yılında da Ahmed Paşa Antlaşması imzalanmıştır.

Ahmet Paşa Antlaşması ile;

  • Gence, Tiflis, Revan ve Dağıstan Osmanlı’da kalmıştır.
  • Tebriz, Hemedan, Kırmanşah ve Luristan İran’a bırakılmıştır.

Fakat bu antlaşma iki tarafı da memnun etmemiştir. Nadir Han, Ahmet Paşa Antlaşması’nı tanımamış ve Şah Tahmasb’ı tahtan indirmiştir. 1736 yılında kendisini de Şah ilan ettirmiştir. Böylece İran’da Safevi hanedanı sona ermiş ve Avşar hanedanı yönetimi ele al­mıştır.

🚀DETAY BİLGİ: Ahmet Paşa Ant­laşması, Osmanlı Devleti’nde diplomasi anlayışının zayıf olduğunu göstermiştir. Bu antlaşma savaşta kazanan Osmanlı Devleti’nin, masa başında kaybetmesine neden olmuştur.

Nadir Han’ın Osmanlı Devleti tarafından şah olarak tanınmasıyla Osmanlı-İran ilişkileri yeni bir döne­me girmiştir. Bu dönemde 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması‘nda belirlenen sınırlar iki devlet arasında yeniden kabul edilmiştir. Nadir Şah’ın 1743’te Kerkük, Musul ve Bağdat’a saldırmasıyla Osmanlı-İran arasında savaş yeniden başlamıştır. Osmanlı Padişahı I. Mahmut’un Kırım ve Mısır’dan yardımcı kuvvetler çağırması üzerine Nadir Şah, Osmanlı Devleti’nden barış istemiştir. İki devlet arasında Tahran yakınlarındaki Kerden’de 1746 yılında Kasr-ı Şirin Antlaşması‘nın maddeleri esas alınarak Kerden Ant­laşması imzalanmıştır.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı

Belgrad Antlaşması ile sağlanan barış dönemi 1768 yılına kadar devam etmiştir. Fakat Rus Çariçesi II. Katerina’nın Karadeniz’e ve oradan Akdeniz’e inme, Balkanlarda Rusya’ya bağlı devletler kurma ve Kırım ile Kafkasya’yı alma politikaları nedeniyle barış sona ermiştir.

Öncelikle Rusya, Lehistan üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmıştır. II. Katerina, Lehistan kralının ölümünden sonra kendisine bağlı Stanislav’ı Leh Krallığı’na seçtirmesi, Leh milliyetçilerini ayaklandırmış ve Leh milliyetçileri Osmanlı Devleti’nden yardım ve himaye istemiştir. Kırım hanınında Osmanlı’dan yardım istemesi üzerine Rusya’ya 1768’de sefer yapılmasına karar verilmiştir.

1769-1770 kışında Rus orduları, Tuna’ya kadar ilerlemiş ve Eflak ile Boğdan’ın merkezi durumunda olan Bükreş’i işgal etmiştir. Balkanlarda mücadelenin devam ettiği sırada Rusya, Mora’da da halkı isyana teşvik etmeye çalış­mıştır. Rus donanması 1770 yılı başlarında Mora’da ayaklanma çıkartmak için Baltık Denizi’nden geçerek İngilizlerin de desteğiyle Akdeniz’e açılmış ve Mora Yarıma­dası açıklarında faaliyet göster­meye başlamıştır.

Rus donanması ile Osmanlı donanması 5 Temmuz 1770 tarihinde Çeşme Limanı’nda karşılaşmıştır. Ruslar, 6 Temmuz günü Çeşme Limanı’na baskın düzenlemiş ve Osmanlı donanmasına ait otuz kadar gemiyi ateşe vermiştir. Osmanlı donanmasının imha edilmesi üzerine Rus donanması, Akdeniz ve Ege’de daha rahat bir şekilde faaliyetlerini sürdürme­ye başlamıştır. Korumasız kalan Çanakkale Boğazı abluka altına alınmış ve İstanbul tehdit edilmiştir.

Tüm bunların neticesinde Osmanlı barış istemiş ve 174 yılında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanmıştır.

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774)

28 maddeden oluşan bu antlaşma Osmanlı Devleti’nin imzaladığı en ağır antlaşmalardan biri olmuştur.

Küçük Kaynarca Antlaşması ile;

  • Kırım’ın Osmanlı Devleti’yle olan bağlılığına son vermiştir.
  • Kırım’ı müstakil bir hanlık haline gelmiş ve Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıkmıştır.
    • Osmanlı’da ilk defa Müslüman halka ait olan bir toprak kaybedilmiştir.
  • Dini konularda ise Osmanlı Devleti’ne bağlı kalmıştır.
    • Osmanlı ilk defa dini gücünü kullanmıştır.
  • Rus ticaret gemileri boğazları kullanacaktır. Karadeniz ve Akdeniz’de serbestçe dolaşabilecektir.
    • Karadeniz Türk gölü olma özelliğini kaybetmiştir.
    • Rusya ilk defa sıcak denizlere ulaşmıştır.
  • Ruslar, diğer devletlere verilen imtiyaz­lardan istifade edecek, gerekli yerlerde konsolosluklar açabilecektir.
  • Eflak ve Boğdan Osmanlı’ya geri verilmiştir.
  • Kili ve Akkirman gibi kaleler ile Akdeniz’de ele geçirilen yerler de Osmanlı’ya iade edilmiştir.
  • Rusların İstanbul’da da­imi bir orta elçi bulundurmasına ve bir Ortodoks Kilisesi inşasına izin verilmiş ayrıca Rusya bu ki­lisenin himayesini üstlenmiştir.
    • Rusya’nın Osmanlı’nın iç işlerine karışması için ortam oluşmuştur.
  • Ruslar, kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilmiştir.
  • Osmanlı, Rusya’ya tazminat ödemiştir.
    • Osmanlı ilk defa tazminat ödemiştir.
Bu Yazıda Geçen Terimler
Bu Yazıda Geçen Kişilerin Biyografileri
Benzer İçerikler
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
Uzun Savaşlardan Diplomasiye
Tarih

Uzun Savaşlardan Diplomasiye

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
İhtilaller Çağı
Tarih

İhtilaller Çağı

İçeriğe Git>
Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)
Tarih

Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)

İçeriğe Git>
Gücünün Zirvesinde Osmanlı (Kanuni Sultan Süleyman Dönemi)
Tarih

Gücünün Zirvesinde Osmanlı (Kanuni Sultan Süleyman Dönemi)

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo