Edatlar yardımcı kelimelerdir. Tek başına kullanıldıklarında bir anlam ifade etmezler. Cümle içinde anlam kazanırlar. Cümle içindeki isim veya isim soylu kelimelerle anlam ilişkisi kurarlar. İsim veya isim soylu kelimelerle edat grubu oluşturabilirler. Birçok edat vardır. Bunlardan bazılarına “gibi, sanki, göre, kadar, için, üzere, -e doğru, -e karşı, -e karşın, -e rağmen, -e değin, -e dek, -den dolayı, -den başka, ile, yalnız, ancak, sade, sadece, tek, bir, denli, değil” edatları örnek gösterilebilir. Başlıca edatların cümleye kattıkları anlamları, nasıl kullanıldıklarını inceleyeceğiz.
İle
“ile” edatı cümleye “vasıta, birliktelik, neden-sonuç, zaman, alet” anlamlarını katar.
- Edirne’ye otobüsle gitmeyi düşünüyorum. (vasıta)
- Seninleyken içim hep huzur dolu oluyor. (birliktelik)
- Çantanın ağırlığıyla yere yıkıldı. (neden-sonuç)
- Bu rafları matkapla takabiliriz. (alet)
- Güneşin batmasıyla herkes evlerine gidiyordu. (zaman)
NOT: “ile” edatıyla “ile” bağlacını karıştırmamalıyız. “ile” eğer cümlede bağlaç görevindeyse yerine “ve” bağlacı geldiğinde anlamı bozmaz.
- Yarın okula servis ile mi geleceksin?
- (
servis ve mi) Anlam bozuluyor bu yüzden edat görevindedir.
- (
- Mehmet ile ben yarın size geleceğiz.
- (Mehmet ve ben) Anlam bozulmuyor bu yüzden bağlaç görevindedir.
Gibi
“gibi” edatı cümleye “benzeme, tahmin, tezlik, olasılık” anlamlarını katar.
- Sence de tadı mandalina gibi değil mi? (benzeme)
- Üstünü çıkardığı gibi yatağa giriyor. (tezlik)
- Yarın hava yağacak gibi hissediyorum. (tahmin)
- Çözdüğüm sorular yanlış gibi duruyor. (olasılık)
İçin
“için” edatı cümleye “neden-sonuç, amaç-sonuç, zaman, uğrunda, hakkında” anlamları katar.
- Odanı sana yardım etmek için topladım. (amaç-sonuç)
- Evden çıkarken yağmur yağdığı için şemsiye aldım. (neden-sonuç)
- Arkadaşı için çok endişeleniyor. (hakkında)
- Bu yaptıklarımı çocuklarımın hayatı için yapıyorum. (uğruna/ amaç-sonuç)
Üzere
“üzere” edatı cümleye “amaç, koşul” anlamları katar.
- Senin görmek üzere işe geliyorum. (amaç)
- Bana söz vermen üzere bunu yaparım. (koşul)
Diye
“diye” edatı cümleye “amaç, sebep” anlamları katar.
- Kargoyu ulaştırayım diye bu kadar acele davranıyorum. (amaç)
- Kar yağdı diye atkı takıyoruz. (sebep)
Kadar
“kadar” edatı cümleye “zaman, karşılaştırma, benzeme” anlamları katar.
- Benim resimlerin seninkiler kadar güzel olmamış (karşılaştırma)
- Sen gelene kadar burada bekledim. (zaman)
- İki yıl kadar bu proje üzerinde uğraşıyorum. (yaklaşık)
- Fidanın boyu bacağım kadarmış. (benzeme)
Ancak
“ancak” edatı cümleye “sadece, en fazla” anlamları katar.
- Bu işin üstesinden ancak sen gelebilirsin. (sadece)
- Senin maaşına ancak %10 zam gelir. (en fazla)
NOT: “ancak” edatı cümlede “ama” anlamında kullanılıyorsa bağlaçtır.
- Sunuma çok hazırlandım ancak bazı eksiklerim var. (Bu cümlede bağlaçtır.)
- Sunuma çok hazırlandım ama bazı eksiklerim var.
Doğru
“doğru” edatı cümleye “zaman, yön, yer” anlamları katar.
- Kuzeye doğru gitmeye devam edersek kampa ulaşacağız. (yön)
- Havanın kararmasına doğru ateşi yakalım. (zaman)
- Aldığım malzemeleri tezgaha doğru fırlattı. (yer)
Karşı
“karşı” edatı cümleye “yön, zaman” anlamları katar.
- Yüzünü güneşe karşı döndü. (yön)
- Havanın açmasına karşı yola koyulmalıyız. (zaman)
Başka
“-den başka” şeklinde kullanıldığına edat olur. Cümleye “dışında, haricinde” anlamları katar.
- Kütüphaneden aldığın kitaplardan başka kitaplar da almalısın.
- Benim çantamdan başka montum da odada kaldı.
Beri
“-den beri” şeklinde kullanıldığına edat olur. Cümleye “olayın başlangıcı” anlamları katar.
- Sabahtan beri proje ile uğraşıyorum ama hala bitmedi.
- İki seneden beri daha hiç gazlı içecek içmedim.
Göre
“göre” edatı cümleye “uygunluk, fikir, karşılaştırma” anlamları katar.
- Sana göre bu kombine hangisi uyar? (fikir)
- Şuradaki ayakkabı tam sana göre gözüküyor. (uygunluk)
- Buna çanta diğerine göre daha büyük duruyor. (karşılaştırma)
Yalnız
“yalnız” edatı “sadece, bir tek” anlamlarında kullanıldığında edattır.
- Buraya yalnız çantamı almaya geldim.
- Kardeşimi okula yalnız bu sene götüreceğim.
Bir
“bir” edatı “sadece, yalnız” anlamlarında kullanıldığında edattır.
- Geçen hafta okulda bir onu göremedim.
- Telefonumda bir senin numaranı bulamıyorum.
Tek
“tek” edatı “sadece” anlamında kullanıldığında edattır.
- Bu kadar plak sevdası tek sende var galiba.
- Bu şehirden gittiğimde tek seni özleyeceğim.