Mehmet Akif Ersoy

📅 30 Kasım 2023|01 Temmuz 2025
Bikifi

Bikifi’de aç → Reklamsız, kesintisiz öğren!

Reklamsız, odaklanmış çalışma

Notunu favorilerine kaydet ve kaybetme

Kaldığın yerden otomatik devam et

Not çalışma yüzdeni otomatik takip et

Tamamen ÜCRETSİZ→250 000+ öğrenciye katıl, ders çalış, yorum yap!

Güncel
Mehmet Akif Ersoy
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

Mehmet Akif Ersoy’un Hayatı

Çocukluk ve Gençlik Dönemi (1873-1893)

Mehmet Akif Ersoy, 20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinde dünyaya geldi. Babası İpekli Tahir Efendi, Kosova’nın İpek şehrinden İstanbul’a göç etmiş, Fatih Medresesi’nde müderrislik yapan bir din adamıydı. Annesi Emine Şerife Hanım ise Buharalı bir aileden geliyordu. Mehmet Akif, dindar ve kültürlü bir aile ortamında büyüdü.

Çocukluğu Fatih’in dar sokaklarında, cami avlularında ve mahalle mekteplerinde geçti. Dört yaşında mahalle mektebine başlayan Akif, burada ilk dini ve ahlaki eğitimini aldı. Babasının etkisiyle küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i ezberledi ve Arapça öğrenmeye başladı. On yaşına geldiğinde babasını kaybetti. Bu kayıp, genç Akif’in hayatında derin izler bıraktı ve onu erken yaşta olgunlaştırdı.

Eğitim Hayatı (1893-1903)

Mehmet Akif, ilköğrenimini tamamladıktan sonra 1882 yılında Fatih Merkez Rüştiyesi’ne (ortaokul) başladı. Burada Türkçe, matematik, coğrafya ve tarih derslerinin yanı sıra Arapça ve Farsça eğitimi de aldı. Zeki ve çalışkan bir öğrenci olan Akif, özellikle dil derslerinde büyük başarı gösterdi.

1885 yılında Mülkiye İdadisi’ne (lise) kaydoldu. Ancak veterinerlik mesleğine olan ilgisi nedeniyle 1889’da Halkalı Baytar Mektebi’ne (Veteriner Okulu) geçiş yaptı. Bu okulda hem fen bilimleri hem de edebiyat alanında kendini geliştirdi. Fransızca öğrendi ve Batı edebiyatından eserler okumaya başladı. 1893 yılında veteriner olarak mezun oldu ve devlet hizmetine girdi.

Edebiyatla İlk Adımlar (1903-1911)

Mehmet Akif, veterinerlik mesleğini icra ederken edebiyata olan tutkusunu da sürdürdü. İlk şiirlerini 1895 yılından itibaren yazmaya başlamış olsa da, eserlerini yayımlamaya 1903 yılında başladı. “Resimli Gazete” ve “Servet-i Fünun” gibi dönemin önemli dergilerinde şiirleri yayımlandı.

1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte fikir ve sanat hayatında yaşanan canlanma, Akif’in edebi faaliyetlerini de hızlandırdı. “Sırat-ı Müstakim” dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Bu dergi daha sonra “Sebilürreşad” adını alacak ve Akif’in en önemli yayın organı olacaktı. Bu dönemde toplumsal sorunları ele alan, halkın dertlerini dile getiren şiirler yazdı.

Milli Mücadele Öncesi ve Safahat Dönemi (1911-1919)

1911 yılında ilk şiir kitabı olan “Safahat”ı yayımladı. Bu eser, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip oldu. Kitapta yer alan “Küfe”, “Hasır”, “Meyhane” gibi şiirler, toplumun aksayan yönlerini gerçekçi bir dille ele alıyordu. Akif’in şiirlerinde halkın yaşadığı sıkıntılar, sosyal adaletsizlikler ve ahlaki yozlaşmalar açık bir dille anlatılıyordu.

Bu dönemde Balkan Savaşları (1912-1913) ve I. Dünya Savaşı (1914-1918) yaşandı. Akif, bu savaşların Osmanlı toplumu üzerindeki yıkıcı etkilerini yakından gözlemledi. Yazdığı şiirlerde İslam birliği fikrini savundu ve Müslümanların uyanması gerektiğini vurguladı. 1913’te “Süleymaniye Kürsüsünde”, 1914’te “Hakkın Sesleri”, 1917’de “Fatih Kürsüsünde” ve 1918’de “Hatıralar” adlı kitaplarını yayımladı.

Milli Mücadele Dönemi ve İstiklal Marşı (1919-1923)

Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ve İstanbul’un işgaliyle birlikte Mehmet Akif, milli mücadeleye aktif olarak katıldı. Anadolu’ya geçerek halkı kurtuluş savaşına katılmaya teşvik eden konuşmalar yaptı. Ankara, Konya, Balıkesir, Kastamonu gibi şehirlerde camilerde vaazlar vererek halkın moralini yükseltmeye çalıştı.

1920 yılında Burdur milletvekili olarak TBMM’ye girdi. Aynı yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açılan İstiklal Marşı yarışmasına katıldı. 12 Mart 1921’de TBMM’de okunan “İstiklal Marşı”, milletvekillerinin büyük beğenisini kazandı ve milli marş olarak kabul edildi. Akif, yarışmayı kazanmasına rağmen 500 liralık ödülü almayı reddetti ve bu parayı şehit ailelerine bağışlanmasını istedi.

Mısır Dönemi (1925-1936)

Cumhuriyet’in ilanından sonra yaşanan siyasi ve sosyal değişimler, Mehmet Akif’i derinden etkiledi. Özellikle dini konulardaki bazı düzenlemeler ve laiklik uygulamaları konusundaki endişeleri nedeniyle 1925 yılında Mısır’a gitti. Kahire’de Hilvan sarayında yaklaşık 11 yıl yaşadı.

Mısır’da kaldığı süre boyunca Kahire Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Bu dönemde maddi sıkıntılar yaşamasına rağmen, memleketinden uzakta olmanın verdiği özlem ve hüzünle dolu şiirler yazdı. “Gece”, “Hüsran”, “Secde” gibi şiirleri bu dönemin ürünleridir. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in manzum tercümesi üzerinde çalıştı.

Son Yıllar (1936)

1935 yılının sonlarında siroz hastalığına yakalanan Mehmet Akif, tedavi için İstanbul’a döndü. Hastalığının ilerlemesi üzerine 27 Aralık 1936’da İstanbul’da vefat etti. Cenazesi büyük bir kalabalığın katılımıyla Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. Ölümünden önce yazdığı Kur’an tercümesini, eksik olduğu gerekçesiyle yakılmasını vasiyet etti.

Mehmet Akif Ersoy’un Hayatındaki Önemli Anlar

Mehmet Akif Ersoy’un hayatında birçok dönüm noktası bulunmaktadır. Dört yaşında babasını kaybetmesi, onu erken yaşta hayatın zorluklarıyla tanıştırdı. 1893’te veteriner olarak mezun olması, hem meslek sahibi olmasını sağladı hem de Anadolu’yu yakından tanıma fırsatı verdi.

1908’de “Sırat-ı Müstakim” dergisinin kurulması, onun fikir ve sanat hayatında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. 1911’de ilk kitabı “Safahat”ın yayımlanması, Türk edebiyatında kalıcı bir yer edinmesini sağladı. 1921’de İstiklal Marşı’nın kabulü, hayatının en önemli anlarından biri olarak tarihe geçti.

Balkan Savaşları sırasında Osmanlı topraklarının kaybedilmesine tanık olması, onda derin bir üzüntü yarattı. I. Dünya Savaşı’nın yıkımı ve Mondros Mütarekesi’nin imzalanması, onu milli mücadeleye aktif katılmaya yöneltti. 1925’te Mısır’a gidişi ve 11 yıl süren gurbet hayatı, hayatının en zor dönemlerinden birini oluşturdu.

Mehmet Akif Ersoy’un Edebi Kişiliği

Mehmet Akif Ersoy, Türk edebiyatında “milli şair” ve “İstiklal şairi” olarak anılır. Şiirlerinde sade ve anlaşılır bir dil kullanması, halkın dertlerini samimi bir üslupla dile getirmesi onu döneminin en etkili şairlerinden biri yapmıştır. Aruz veznini ustalıkla kullanmasının yanı sıra, hece veznine de yer vermiştir.

Eserlerinde realizm (gerçekçilik) akımının etkisi görülür. Toplumun sorunlarını olduğu gibi yansıtmış, idealize etmekten kaçınmıştır. Şiirlerinde didaktik (öğretici) bir üslup benimsemiş, toplumu eğitmeyi ve bilinçlendirmeyi hedeflemiştir. Dini ve milli değerlere bağlılığı, eserlerinin temel özelliklerinden biridir.

Mehmet Akif Ersoy’un Savunduğu Görüş

Mehmet Akif, İslam birliği (ittihad-ı İslam) fikrini savunmuştur. Müslüman toplumların geri kalmışlığının nedenini dinden uzaklaşmada değil, dini yanlış anlamada ve uygulamada görmüştür. Batı’nın bilim ve teknolojisinin alınması gerektiğini, ancak kültür ve değerlerden taviz verilmemesi gerektiğini vurgulamıştır.

Toplumsal adalet, eğitim, çalışkanlık ve ahlaki değerler üzerinde durmuştur. Cehalet, tembellik, yoksulluk ve ahlaki yozlaşmaya karşı mücadele etmiştir. Kadınların eğitimi konusunda ilerici fikirlere sahip olmuş, İslam’ın kadınlara verdiği hakların doğru anlaşılması gerektiğini savunmuştur.

Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Savaşı’na Katılışı

Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ve İstanbul’un işgal edilmesiyle birlikte Mehmet Akif, milli mücadeleye katılma kararı aldı. 1920 yılında Anadolu’ya geçerek Ankara’da Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. Bu görüşmeden sonra Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde halka hitap etme görevi üstlendi.

Balıkesir’de Zağnos Paşa Camii’nde, Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde verdiği vaazlarla halkı milli mücadeleye katılmaya teşvik etti. “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyerek milletin bağımsızlığının önemini vurguladı. Sebilürreşad dergisinde yazdığı yazılarla milli mücadelenin haklılığını savundu.

TBMM’ye Burdur milletvekili olarak girmesi, milli mücadeleye olan katkısını resmileştirdi. Meclis’te yaptığı konuşmalarla, alınan kararlarda milli ve manevi değerlerin göz önünde bulundurulması için çaba gösterdi. Özellikle ordunun moralini yükseltmek için cephelere giderek askerlere moral verici konuşmalar yaptı.

Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı Yazması

1920 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından milli marş yazılması için bir yarışma açıldı. 724 şiir arasından Mehmet Akif’in yazdığı “İstiklal Marşı” seçildi. Akif, bu şiiri yazarken milletin bağımsızlık mücadelesinin ruhunu yansıtmayı hedefledi.

İstiklal Marşı’nı yazma süreci oldukça zorlu geçti. Akif, uzun süre düşündükten ve birçok kez yazdıklarını yırttıktan sonra son halini verdi. Şiirin her dizesinde milletin kahramanlığı, şehitlerin kutsallığı ve bağımsızlığın değeri vurgulandı. “Korkma” diye başlayan marş, cesareti ve umudu simgeledi.

12 Mart 1921’de TBMM’de Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından okunan şiir, milletvekillerini derinden etkiledi. Oybirliğiyle milli marş olarak kabul edildi. Akif, 500 liralık ödülü kabul etmeyerek şehit ve gazi ailelerine bağışlanmasını istedi. Bu davranışı, onun maddi değerlerden çok manevi değerlere önem verdiğini gösterdi.

Mehmet Akif Ersoy’un Eserleri

Mehmet Akif Ersoy’un başlıca eserleri şunlardır:

  • Safahat (1911): İlk şiir kitabıdır. “Fatih Camii”, “Küfe”, “Hasır”, “Bayram”, “Meyhane”, “Mahalle Kahvesi” gibi sosyal konuları işleyen şiirler yer alır. Toplumun aksayan yönlerini gerçekçi bir dille anlatır.
  • Süleymaniye Kürsüsünde (1912): Manzum bir vaaz şeklinde yazılmıştır. İslam dünyasının geri kalma sebeplerini ve çözüm yollarını anlatır. Dinin doğru anlaşılması gerektiğini vurgular.
  • Hakkın Sesleri (1913): Balkan Savaşları’nın acılarını anlatan şiirlerden oluşur. “Uyan”, “Fetva”, “Süleymaniye Kürsüsünde İlaveler” gibi şiirler içerir. Milli uyanış çağrısında bulunur.
  • Fatih Kürsüsünde (1914): Yine manzum vaaz tarzında yazılmıştır. Fatih Sultan Mehmet’in ruhuna seslenerek dönemin sorunlarını dile getirir. İslam birliği fikrini işler.
  • Hatıralar (1917): I. Dünya Savaşı yıllarında yazılmış şiirlerden oluşur. “Berlin Hatıraları”, “Necid Çöllerinden Medine’ye” gibi gezi yazıları da içerir. Savaşın acılarını ve İslam dünyasının durumunu anlatır.
  • Asım (1919): Milli Mücadele döneminde yazılmıştır. Türk gençliğine umut aşılayan bir eserdir. Asım karakteri üzerinden ideal Türk gencini anlatır.
  • Gölgeler (1933): Mısır’da iken yazdığı şiirlerden oluşur. “Gece”, “Hüsran”, “Secde” gibi lirik şiirler içerir. Gurbet duygularını ve iç dünyasını yansıtır.
  • İstiklal Marşı (1921): Türkiye Cumhuriyeti’nin milli marşıdır. Milli Mücadele ruhunu en iyi yansıtan eserdir. Her kıtası bağımsızlık ve özgürlük temasını işler.
  • Kur’an Tercümesi: Mısır’da bulunduğu yıllarda üzerinde çalıştığı ancak tamamlayamadığı eserdir. Ölmeden önce eksik olduğu gerekçesiyle yakılmasını vasiyet etmiştir.

Mehmet Akif Ersoy Zamanındaki Edebi Ortam

Mehmet Akif’in yaşadığı dönem (1873-1936), Türk edebiyatında büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Tanzimat Dönemi’nin son yıllarında doğan Akif, Servet-i Fünun, Fecr-i Ati ve Milli Edebiyat akımlarının etkili olduğu bir ortamda yetişti.

Servet-i Fünun dönemi (1896-1901), Batı edebiyatının etkisiyle sanat için sanat anlayışının benimsendiği bir dönemdi. Tevfik Fikret, Cenab Şahabettin, Halit Ziya Uşaklıgil gibi sanatçılar bu akımın öncüleriydi. Ancak Akif, bu akımın toplumdan kopuk sanat anlayışını benimsemedi.

II. Meşrutiyet’in ilanıyla (1908) edebiyatta milli konulara yönelim arttı. Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp gibi şairler milli duyguları işleyen eserler verdiler. Akif de bu dönemde toplumsal konulara eğilen, halkın sorunlarını dile getiren şiirler yazdı.

Milli Edebiyat akımı (1911-1923), Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarların öncülüğünde gelişti. Sade Türkçe kullanımı, milli konuların işlenmesi bu akımın temel özellikleriydi. Akif’in eserleri de bu akımla paralellik gösterdi, ancak kendine özgü üslubuyla farklılaştı.

Benzer İçerikler
Mehmet Emin Yurdakul
Edebiyat

Mehmet Emin Yurdakul

İçeriğe Git>
Tevfik Fikret: Türk Edebiyatının Değişim Öncüsü
Edebiyat

Tevfik Fikret: Türk Edebiyatının Değişim Öncüsü

İçeriğe Git>
Abdülhak Hamit Tarhan: Türk Edebiyatının Büyük Şairi – Şair-i Azam
Edebiyat

Abdülhak Hamit Tarhan: Türk Edebiyatının Büyük Şairi – Şair-i Azam

İçeriğe Git>
Yahya Kemal Beyatlı
Edebiyat

Yahya Kemal Beyatlı

İçeriğe Git>
Namık Kemal: Vatan Şairi ve Hürriyet Kahramanı
Edebiyat

Namık Kemal: Vatan Şairi ve Hürriyet Kahramanı

İçeriğe Git>
Cenap Şahabettin
Edebiyat

Cenap Şahabettin

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo