XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti

📅 29 Aralık 2022|29 Aralık 2022
XX. Yüzyıl Başlarında Osmanlı Devleti

Konu Özeti

İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri neticesinde Sultan II. Abdülhamit 1908 yılında yeniden Meşrutiyet’i ilan etmiş ve Kanun-ı Esasi yeniden yürürlüğe girmiştir. Fakat yeterli olmayan bu gelişmeler Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile iyice etkisini yitirmiştir.

Bu konuda
  • II. Meşrutiyet'in ilan edilmesini ve etkisini
  • Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nın sonuçlarını ve Osmanlı Devleti'ne etkisini
  • Osmanlı Devleti'nin sosyal durumundaki değişimleri
  • Osmanlı Devleti'nin ekonomik durumunu
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Siyasi Durum

Avrupalı devletlerin sömürgecilik anlayışı ile Osmanlı topraklarını işgal etmeye başlamaları ve Osmanlı’daki azınlıkların isyanları ile birlikte toprak kayıplarının yaşanmaya başlaması Osmanlı Devleti’ni zor durumlara düşürmüştür. Osmanlı Devleti de yaşanan gelişmeler karşısında bir takım önlemler almaya çalışmıştır.

II. Meşrutiyet’in İlanı

İttihat ve Terakki Cemiyeti; Yeni Osmanlılar çizgisinde çalışarak teşkilatlanan, mason ve İtalyan Carbonari teşkilatlarını örnek alarak kurulan bir örgüttür. Mekteb-i Tıbbiye öğrencileri tarafından kurulan bu örgüt daha sonra Mekteb-i Harbiye öğrencileri arasında da yayılmıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti, II. Abdülhamit’e karşı olarak kurulmuştur ve faaliyetlerini gizli olarak yürütmüştür.

İttihat ve Terakki Cemiyetinin siyasal amacı; Meşrutiyet’i ilan edip Mebusan Meclisinin açılmasını sağlamaktır. İngiltere ve Rusya’nın Reval’de yaptıkları görüşmeler cemiyetin üyelerini tedirgin etmiş ve cemiyetin üyeleri devletin dağılmak kurtulması için Meşrutiyet’in bir an önce ilan edilmesi gerektiği düşüncesine kapılarak ayaklanmışlardır. İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri neticesinde Sultan II. Abdülhamit 1908yılında yeniden Meşrutiyet’i ilan etmiş ve Kanun-ı Esasi (1876 Anayasası) yeniden yürürlüğe girmiştir.

II. Meşrutiyet Dönemi’nde İttihat ve Terakki Cemiyeti dışında; Osmanlı Ahrar Fırkası, İttihad-ı Muhammedi Fırkası, Fedakaran-ı Millet, Heyeti-i Müttefika-i Osmaniye Fırkası gibi birçok cemiyet kurulmuş ve ilk kez çok partili hayata da geçilmiştir. Aynı zamanda Bulgaristan’ın bağımsız olması, Bosna Hersek’in Avusturya tarafından işgal edilmesi ve Girit’in Yunanistan’a katılması gibi yaşanan olumsuzluklar Osmanlı Devleti’ndeki iç huzursuzluğu daha da artırmıştır.

Meşrutiyet yönetimine karşı olanlar, 31 Mart Ayaklanması’nı (1909) çıkarmıştır. Ayaklanmayı Mahmut Şevket Paşa’nın yaptığı kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı Selanik’ten gelen Hareket Ordusu bastırmıştır. Bu olaydan sonra II. Abdülhamit tahttan indirilmiş ve yerine Mehmet Reşat (V. Mehmet) tahta çıkarılmıştır.

31 Mart Ayaklanması’nın bastırılmasından sonra İttihat ve Terakki Cemiyetinin ülke yönetimindeki etkisi daha da artmış, Kanun-ı Esasi’de değişiklik yapılarak padişahın meclisi feshetmesi zorlaştırılmış, padişahın veto hakkı sınırlandırılmış ve hükümet meclise karşı sorumlu hale getirilmiştir. Bu değişikliklerin amacı; anayasayı daha demokratik bir hale getirmektir. Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının sonuçsuz kaldığını gören İttihat ve Terakki Cemiyeti, Türkçülük politikasına ağırlık vermeye başlamıştır.

Trablusgarp Savaşı

Fransa; Tunus, Cezayir ve Fas’ı; İngiltere de Mısır’ı işgal etmiştir. 1870 yılında siyasi birliğini kuran İtalya ise Osmanlı’nın Kuzey Afrika’daki son toprağı Trablusgarp’a yönelmiştir. İtalya öncelikle Osmanlı Devleti’ne ültimatom vermiş ve bu toprakların kendisine teslim edilmesini istemiştir. Osmanlı Devleti’nin kabul etmemesi üzerine ise İtalya, Osmanlı Devleti’ne savaş açmıştır.

📚 EK BİLGİ: Trablusgarp; Kuzey Afrika’da bugün Libya adı verilen ülkededir. Dünya savaş tarihinde, savaş uçağı ilk kez 1911’de Trablusgarp Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı kullanılmıştır. Mustafa Kemal’in ise katıldığı ilk savaştır.

Osmanlı Devleti; karadan ve denizden yardım gönderememiştir. Bu nedenle Mustafa Kemal, Enver Bey ve Fethi Bey gibi gönüllü subaylar Trablusgarp’a gitmiş ve halkı örgütlemişlerdir. Halk ise İtalyanlara karşı başarılı bir şekilde mücadele etmişlerdir. Mustafa Kemal, Derne ve Tobruk’ta; Enver Bey, Bingazi’de önemli başarılar kazanmışlardır.

İtalya, Osmanlı’yı zor durumda bırakmak için Çanakkale Boğazı’nı abluka altına almış ve On İki Ada’yı işgal etmiştir. I. Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti barış istemek zorunda kalmıştır. İtalya ile Osmanlı Devleti arasında Uşi Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Trablusgarp İtalya’ya bırakılmıştır. Böylece Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki varlığı sona ermiştir. On İki Ada da geçici olarak İtalya’ya bırakılmıştır.

Balkan Savaşları

Balkan Savaşları öncesinde Batı Trakya, Makedonya, Arnavutluk ve Doğu Trakya; Osmanlı Devleti’nin hakimiyeti altındadır.

I. Balkan Savaşı; Karadağ’ın saldırısı ile başlamıştır. Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan’ın da savaşa katılmasıyla birlikte Osmanlı Devleti kısa sürede yenilgiye uğramıştır. Bulgarlar, Kırklareli ve Edirne’yi işgal edip Çatalca’ya kadar ilerlemiş; Yunanlar, Selanik’i ele geçirip Ege Adaları’nı işgal etmiş; Sırplar ise Üsküp ve arkasından Manastır’ı işgal etmiştir. Karadağlılar da İşkodra’yı ele geçirmiştir. Tüm bu gelişmeler ile birlikte Arnavutluk da bağımsızlığını ilan etmiştir. I. Balkan Savaşı’ndan sonra Londra Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma sonucunda Osmanlı Devleti, Midye- Enez hattının batısında kalan topraklarını kaybetmiştir.

Balkan Devletleri, toprak paylaşımı konusunda anlaşamamıştır. Bunun üzerine Bulgaristan’a karşı diğer Balkan Devletleri tarafından ittifak kurulmuştur. Kurulan bu ittifaktan faydalanan Osmanlı Devleti, saldırıya geçerek Edirne, Kırklareli ve Dimetoka’yı düşman işgalinden kurtarmıştır. II. Balkan Savaşı sonucunda Balkan Devletleri Bükreş Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nden aldıkları yerleri aralarında paylaşmışlardır. Osmanlı Devleti Bulgaristan ile İstanbul, Yunanistan ile Atina ve Sırbistan ile İstanbul antlaşmalarını imzalamış ve sonuç olarak Balkan devletlerinin sınırları değişmiştir. Aynı zamanda Osmanlı; Makedonya, Arnavutluk, Ege Adaları gibi Balkan topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiştir.

🚀 HATIRLATMA:

  • İstanbul Antlaşması= Osmanlı ve Bulgaristan arasında imzalanmıştır. İki devlet arasında Meriç Nehri sınıra esas kabul edilmiştir. Böylece Edirne, Kırklareli ve Dimetoka Osmanlı Devleti’nde kalmıştır.
  • Atina Antlaşması= Osmanlı ve Yunanistan arasında imzalanmıştır. Taraflar, 30 Mayıs 1913 tarihli Londra Antlaşması’nın beşinci maddesi uyarınca, Ege Adaları’nın geleceğini büyük devletlerin kararına bırakmıştır.
  • İstanbul Antlaşması= Osmanlı ve Sırbistan arasında imzalanmıştır. Osmanlı ile Sırbistan arasında ortak sınır kalmamıştır. Makedonya’nın Sırbistan’a bırakılan topraklarında kalan Müslüman ve Türk ahalinin hak ve hukuku ile ilgili anlaşmaya varılmıştır.

Osmanlı Devleti’nin dağılmaması ve eski güçlü günlerine dönmesi için Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık gibi fikirler ortaya atılmıştır. Osmanlıcılık; dil, din ve etnik farklılıkları gözetmeksizin devletin sınırları içerisinde yaşayan bütün toplumları bir arada tutarak bir Osmanlı milleti yaratma amacını taşımıştır. Fakat Balkan milletlerinin isyan ederek Osmanlı Devleti’nden ayrılması ile geçerliliğini yitirmiştir. İslamcılık; Müslümanları halifenin etrafında toplamayı amaçlayan fikir akımıdır. Fakat Araplar gibi Müslüman milletlerin bağımsız devlet kurmak istemeleri ile önemini kaybetmiştir. Türkçülük; Türkleri milli bir duygu etrafında birleştirmeyi amaçlamıştır. Bu fikir akımı Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasını sağlamıştır. Batıcılık ise Batı’nın siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel görüşlerine uygun bir devlet anlayışını savunmuştur. Bu fikir akımı her ne kadar Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtaramasa da Batı’nın bilimsel ve teknik gelişmelerinin örnek alınması, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişmesinde önemli bir etken olmuştur.

Sosyal Durum

Osmanlı Devleti’nin savaşlarda aldığı yenilgiler, toprak kayıplarını da beraberinde getirmiştir. Özellikle Balkan Savaşları’ndan sonra kaybedilen topraklarda Türkler de bırakılmıştır. Bu topraklarda kalan Türkler, baskılar nedeni ile Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardır. Bu göçler sosyal hayatta karmaşa yarattığı gibi beraberinde bir sürü de olumsuzluk getirmiştir. Göçlerin yarattığı karmaşanın yaşandığı yerlerin başında Orta Anadolu gelmiştir. Bunun nedeni ise; Orta Anadolu’nun daha fazla göç almasıdır.

Sadece göçler değil, savaşlar da sosyal hayatta olumsuzluk yaratmıştır. Eşkıyalık faaliyetleri sebebi ile Osmanlı Devleti’nin asayişi bozulmuş ve gıda maddeleri pahalılaşmıştır. Savaşın ilanından sonra fiyatların yükselmesi ise halkın alım gücünün düşmesine neden olmuştur. Çünkü Osmanlı Devleti her ne kadar tarım ülkesi olsa da şeker, un gibi tahıl ürünlerini ithal etmektedir.

Tüm bunların yanında sosyal hayatta olumlu gelişmeler de yaşanmıştır. XIX. yüzyılda ulaşım ağları gelişmiştir. Ulaşım ağlarının gelişmesi ile şehirlerin sayısında artış gözlemlenmiştir. Artan şehirleşme ise beraberinde altyapı, su, tramvay, hava gazı hizmetlerinin önem kazanmasını sağlamıştır.

1860’lı yıllardan itibaren demir yolları da hizmete girmiştir. Bu nedenle şehirler arası ulaşım da gelişmiştir. XIX. yüzyılda posta teşkilatının kurulması, telgrafın yaygınlaşması ve gazetelerin çıkarılmasıyla haberleşmede önemli sayılabilecek nitelikte gelişmeler yaşanmıştır. Şehirlerin ise önemi git gide artmıştır.

Ekonomik Durum

Avrupa devletleri sanayi devrimi ile hızla ekonomilerini büyütmüşlerdir Fakat Osmanlı, sanayileşme hareketlerine ayak uyduramamış ve geri kalmıştır. Bu nedenle de Avrupalı ülkelerin rekabeti nedeniyle açık pazar haline dönüşmüştür. Yerli sektörler çöküntüye uğramış, dış ticaretin yapısı değişmiş ve sanayi tüketim malları ithal eden ve tarımsal ürünler, madensel ham maddeler ihraç edilen bir ekonomik yapı oluşmuştur. Bu durum sonucunda Osmanlı Devleti’nin dış ticaret açığı büyümüştür. Önceleri bu dış ticaret açığı altın ve gümüş ihracatı ile karşılanmıştır fakat 1854 yılından sonra Avrupa ülkelerinden borç alınmaya başlanmıştır. Böylece Osmanlı ekonomik olarak da Avrupa ülkelerine bağımlı hale gelmiştir.

Osmanlı Devleti’nin ekonomisi; tarıma dayalıdır. Uzun süren savaşlar, toprak kayıpları ve tarımda çalışan nüfusu savaşlara gitmesi gibi nedenler tarıma dayalı bu ekonomiyi olumsuz etkilemiştir. Bu nedenle Osmanlı Devleti’nin mali sıkıntıları gittikçe büyümüş ve Kırım Savaşı ile tarihinde ilk kez dışarıdan borç alınmıştır. Kırım Savaşı’ndan sonraki yirmi yıl içerisinde on beş farklı dış borçlanma da yapılmıştır.

Dış borçlanma yoluyla alınan paralar devletin giderleri için harcanmıştır. Yatırımlar için veya üretimi arttırmak için harcanmamıştır. Bu nedenle alınan borçlar faizleri ile birlikte çok daha yüksek olarak ödenmesi gerekmiştir. Osmanlı Devleti, aldığı borçların faizini bile ödeyememiş ve iflas ettiğini açıklamıştır.

1881 yılında yayınlanan Muharrem Kararnamesi ile alacaklı olan devletler Düyun-ı Umumiye İdaresini (Genel Borçlar İdaresi) kurmuşlardır. Bu idarenin kurulmasıyla Osmanlı maliyesi alacaklı devletlerin denetimi altına girmiş ve Osmanlı Devleti ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir.

Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
Osmanlı Devleti’nde Demokratikleşme Hareketleri
Tarih

Osmanlı Devleti’nde Demokratikleşme Hareketleri

İçeriğe Git>
Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)
Tarih

Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)

İçeriğe Git>
Osmanlı Devleti’nde Darbeler
Tarih

Osmanlı Devleti’nde Darbeler

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
Uzun Savaşlardan Diplomasiye
Tarih

Uzun Savaşlardan Diplomasiye

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo