Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1918)

📅 29 Aralık 2022|29 Aralık 2022
Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1918)

Konu Özeti

I. Dünya Savaşı; Osmanlı Devleti'nin ve müttefiklerinin yenilgisi ile sonuçlanmıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması; Osmanlı Devleti'ni her türlü işgale açık hale getirmiştir.

Bu konuda
  • Savaş sonrasında Osmanlı'da yaşanan gelişmeleri
  • Mondros Ateşkes Antlaşması'nın maddelerini ve sonuçlarını
  • Mondros Ateşkes Antlaşması'na karşı Osmanlı'da oluşan tepkileri
  • Wilson ilkelerini ve etkilerini
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın Maddeleri ve Uygulanması

I. Dünya Savaşı; Osmanlı Devleti’nin ve müttefiklerinin yenilgisi ile sonuçlanmıştır. Savaşın son zamanlarında Osmanlı Devleti’nde taht değişikliği yaşanmış ve Sultan V. Mehmet Reşat’ın yerine Sultan VI. Mehmet Vahdettin geçmiştir.

Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi, Osmanlı’nın Almanya ile kara bağlantısını kesmiştir. Osmanlı ordularının Suriye-Filistin, Irak cephelerinde İngiliz ilerleyişini durduramaması ve İngilizlerin Boğazlar ile İstanbul’a doğru yönelmesi işleri daha da zora sokmuştur. Yaşanan tüm bu olumsuzlukların üzerine Sadrazam Talat Paşa istifa etmiştir. Osmanlı Devleti’ni savaşa sokan İttihat ve Terakki yönetimden çekilmiştir.

Ahmet İzzet Paşa başkanlığında yeni hükümet kurulmuştur ve bu hükümet Wilson İlkeleri doğrultusunda imzalanacak bir ateşkes istemiştir. İstanbul Hükümeti tarafından Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlığında görevlendirilen heyet, Limni Adası’nın Mondros Limanı’na gitmiş ve İtilaf Devletleri’ni temsil eden Amiral Calthorope ile İngilizlerin Agememnon adlı zırhlı savaş gemisinde 27 Ekim 1918’de ateşkes görüşmeleri başlamıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda 25 madde halinde düzenlenen Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmıştır. (30 Ekim 1918)

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın maddeleri;

  • Boğazlar İtilaf Devletleri’ne açılacak, Karadeniz’e girişler serbest olacak, Karadeniz ve Çanakkale’deki istihkamlar İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir.
  • Osmanlı orduları terhis edilecek; ordunun taşıt, araç gereç, silah ve cephanesine İtilaf Devletleri tarafından el konulacaktır.
  • Osmanlı Devleti’nin elindeki tüm savaş esirleri ile esir ya da tutuklu bulunan bütün Ermeniler serbest bırakılacak fakat İtilaf Devletleri’nin elindeki Türk savaş esirleri geri verilmeyecektir.
  • İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum karşısında, herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacaktır. (Madde 7)
  • Vilayet-i Sitte denilen altı doğu ilinde (Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Elazığ, Diyarbakır) herhangi bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal hakkına sahip olacaktır. (Madde 24)
  • Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir.
  • Tüm liman ve tersaneler İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olacaktır.
  • Hükümet haberleşmesi dışındaki telsiz, telgraf ve kablolar (iletişim hatları) İtilaf Devletleri’nin denetimi altında olacaktır.
  • İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, I. Dünya Savaşı’ndan önceki sınırlara çekilecektir.
  • Kömür, akaryakıt ve benzer kaynaklarda, ülkenin ihtiyaçları karşılandıktan sonra, İtilaf Devletleri’ne satın alma kolaylığı sağlanacaktır.
  • Suriye, Irak, Hicaz, Yemen, Asir, Trablusgarp ve Bingazi’de Osmanlı kuvvetleri ve subayları en yakın İtilaf Devletleri komutanlığına teslim olacaktır.

Mondros Ateşkes Antlaşması; itilaf devletlerinin Osmanlı topraklarını işgal etmek için dayandığı hukuki bir kaynak olmuştur. Maddeler doğrultusunda Osmanlı Devleti her türlü işgale açık hale getirilmiştir. Üstelik Osmanlı’nın işgallere karşı koymasını engellemek için bütün tedbirler de alınmıştır. Böylece Osmanlı Devleti tamamen savunmasız bir hale gelmiştir. Özellikle anlaşmanın 7. ve 24. maddeleri; İtilaf devletlerinin Osmanlı topraklarında istedikleri yerleri istedikleri gibi işgal etmesini sağlamıştır.

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından sonra İngiltere, Musul’a girmiş ve ateşkese rağmen ilk işgalini yapmıştır. Musul’dan sonra İskenderun da işgal edilmiştir. Fransa da Adana ve çevresini işgal etmiştir. Yunanistan ve İtalya ise kendilerini vaat edilen yerleri ele geçirmek amacı ile işgallere başlamıştır.

13 Kasım 1918’de İtilaf donanması İstanbul’a gelmiş ve Dolmabahçe Sarayı önlerine demir atmıştır. Böylece Osmanlı Devleti’nin başkenti de fiilen işgal edilmiştir.

Mondros Ateşkes Anlaşması’na Yönelik Tepkiler

İstanbul Hükümeti’nin Tepkisi

Mondros Ateşkes Anlaşması, İstanbul hükümeti tarafından savaşı bitirmesi ve barışı getirmesi nedenleri ile olumlu karşılanmıştır. Sadrazam Ahmet İzzet Paşa diğer ittifak devletlerin anlaşmalarına göre Mondros Ateşkes Anlaşması’nın maddeleri daha hafif bulduğunu ifade etmiştir. Fakat hükümet içerisinde bulunan herkes bu düşünce olmamıştır. Hükümette yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle Ahmet İzzet Paşa istifa etmiştir.

Bunun üzerine Tevfik Paşa yeni bir hükümet kurmuştur. Padişah ise anayasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak Mebusan Meclisini dağıtmıştır. Tevfik Paşa hükümeti de işgalcilerin baskılarına direnememiş ve istifa etmiştir. İngilizleri destekleyen politikaları savunan Damat Ferit Paşa sadrazamlık makamına getirilmiş ve kendi hükümetini kurmuştur.

Mustafa Kemal’in Tepkisi

Mustafa Kemal, savaştan sonra Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na tayin edilmiştir. Mustafa Kemal, anlaşmanın çok ağır şartlar içerdiğini ve bağımsızlıklarını kaybettikleri bir anlaşma olduğunu İstanbul hükümetine bildirmiştir. Gerçekten de anlaşmanın imzalanması ile işgal faaliyetleri başlamış ve Mustafa Kemal’in haklı olduğu ortaya çıkmıştır.

İngilizlerin İskenderun’a doğru işgale başlaması üzerine, Mustafa Kemal emrindeki kuvvetlerle işgallere karşı koyma kararı almıştır. Fakat bu karara karşı İstanbul hükümetinin tepkisi ile karşılaşmıştır. İstanbul hükümeti, İngilizlerin anlaşmaya uygun davrandığını ve ateşkesi bozmamak için İskenderun’un teslim edilmesini istemiştir. Böylece İskenderun, İngilizler tarafından işgal edilmiştir.

Bunun üzerine Mustafa Kemal, sadrazama telgraf çekmiş ve işgallere karşı tepkisini belirtmiştir. Sonucu ise Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’ndan alınmak ve Harbiye Bakanlığı emrine alınarak İstanbul’a çağrılmak olmuştur. 13 Kasım 1918’de Mustafa Kemal, İstanbul’a geldiğinde Dolmabahçe Sarayı önlerinde demirli olan işgal donanmasını görünce: “Geldikleri gibi giderler” sözleriyle tepkisini göstermiştir.

Halkın Tepkisi

İstanbul hükümetinin işgallere karşı tepkisiz kaldığını gören halk, kendiliğinden örgütlenmeye başlamıştır. İşgal güçlerine karşı bulundukları bölgeleri korumak için direniş cemiyetleri kurmuşlar, miting ve protestolarla işgallerin haksızlığını duyurmaya çalışmışlardır.

Kuvay-ı Milliye’yi oluşturan halk, işgalci güçlere karşı silahlı mücadeleye girişmiş ve topraklarını korumaya çalışmıştır.

Yeni Bir Dünya Hayali

ABD; 1917 yılında itilaf devletlerinin yanında savaşa katılmıştır. ABD başkanı Wilson, her iki bloğunda çıkarlarını gözeterek hazırladığını iddia ettiği 14 maddelik bir bildiri yayınlamıştır. Wilson ilkeleri olarak tarihe geçen bu bildiri, barışın nasıl sağlanacağını, barıştan sonra yeni dünya düzeninin nasıl olacağını göstermektedir.

Wilson ilkelerinin bazı maddeleri;

  • Barış antlaşmalarında ve diplomaside açıklık olacaktır.
  • Ekonomik sınırlandırılmalar kaldırılacaktır.
  • Ülkelerin silahsızlanmalarını sağlayacak karşılıklı güvenceler verilecektir.
  • Galip devletler mağlup devletlerden toprak ya da savaş tazminatı almayacaktır.
  • Devletlerarası barışı sağlamak amacıyla Cemiyet-i Akvam (Milletler Cemiyeti) kurulacaktır.
  • Osmanlı Devleti’nin Türklerin çoğunlukta olduğu bölgelerinde Osmanlı egemenliği sağlanacak, Türklerin çoğunlukta olmadığı bölgelerde ise buradaki milletlerin kendi kendini yönetme hakkı olacaktır.
  • Boğazlar bütün milletlerin gemilerine açık olacak ve bu durum milletlerarası kontrol altında olacaktır. (12. Madde)

Wilson ilkeleri, savaşı kaybeden devletler için umut olmuştur. Fakat bu ilkeler savaşı kazanan ve masa başında da kazanmak isteyen İtilaf devletlerinin çıkarlarına uymamıştır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere İtilaf devletleri, ABD’nin desteğini sağlamak amacıyla barış ilkelerini kabul etmişlerdir. Fakat ilkeleri kendi çıkarlarına göre yorumlamışlardır. Kendi amaçlarını gerçekleştirmek isteyen İtilaf devletleri Wilson ilkelerini çıkarları doğrultusunda değiştirmişlerdir. Örneğin; savaş tazminatı yerine, tamirat ya da onarım bedeli; sömürgecilik yerine, manda ve himaye gibi kavramlar kullanmışlardır.

Osmanlı Devleti de Mondros Ateşkes Anlaşması’nı imzalarken Wilson İlkeleri’nin 12. Maddesini kurtuluş olarak görmüştür. İtilaf Devletleri, Wilson İlkeleri’ne ters düşmemek için Mondros’un 7. maddesini bahane edip işgal faaliyetlerini hızlı bir şekilde gerçekleştirmiştir.

Barışa Son Veren Barış

18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı toplanmıştır. Bu konferansın amacı; savaşı kaybeden devletlerle yapılacak olan barışın esaslarını görüşmektir. Paris Barış Konferansına otuz iki devlet katılmıştır. Etkili olan devletler ise; ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve İtalya’dır.

Konferansa katılan ABD başkanı Wilson’un temel amacı ise; Cemiyet-i Akvamın (Milletler Cemiyeti) kurulmasını sağlamaktır. Nitekim konferansta Milletler Cemiyeti’nin kurulması kararı alınınca Wilson konferanstan ayrılmıştır. Fakat bu İngiltere ve Fransa’nın işini kolaylaştırmıştır, ABD baskısından kurtulmuşlardır.

Konferansın en çok tartışılan konusu; Osmanlı topraklarını paylaşmak olmuştur. İtilaf devletleri öncelikle kendi aralarında yaptıkları gizli anlaşmalar ile yaptıkları paylaşım konusunda fikir ayrılıkları yaşamıştır. Yunanlara, Ermenilere ve Araplara verilen vaatler nedeniyle planların uygulanması sıkıntıya düşmüştür. Anadolu’da kurulacak Ermeni devletinin, Arap Yarımadası’nın, Filistin, Suriye ve Irak topraklarının manda sistemine göre yönetilmesine karar verilmiştir.

İngiltere, I. Dünya Savaşı’nda İtilaf devletlerine katılması için Yunanistan’a İzmir ve çevresini vaat etmiştir. Fakat bu bölge St. Jean De Maurienne Antlaşması ile İtalyanlara bırakılmıştır. Yunanlılar ise bu karara itiraz etmiştir. Çünkü Yunanlıların Megali İdea (Büyük Yunanistan) düşüncelerini gerçekleştirmek istemişlerdir. Bu nedenle de İzmir ve çevresinin kendilerine verilmesini talep etmişlerdir. İngiltere ise sömürgelerine giden yollar üzerinde İtalya gibi bir güçlü devletin yerine kendisine tehlike oluşturamayacak Yunanistan’dan yana olmuştur. Yunanlılar sundukları sahte belgeler ile İzmir ve çevresindeki nüfusun Rum çoğunluğundan oluşturduğunu diğer devletlere kabul ettirerek İzmir ve çevresinin kendilerine verilmesini sağlamıştır.

NOT: Böylece İzmir meselesi ile İtilaf Devletleri arasında ilk ayrılıklar yaşanmıştır.

📚EK BİLGİ:

Megali İdea= Yunanca “Büyük Fikir” anlamına gelmektedir. Bu ifade siyasi anlamda; Yunanistan’ı, Bizans İmparatorluğu devrindeki sınırlarına ulaştırmak amacını taşımıştır. Bu amaçla; Anadolu, Trakya, Ege adaları ve Kıbrıs adasına yönelik uygulanacak emperyalist ve saldırgan politikanın genel adıdır.

Osmanlı Devleti’nin topraklarının paylaşımı en çok tartışılan konu olmasına rağmen itilaf devletlerinin çıkar çatışmaları nedeniyle sonraya bırakılmıştır. Böylece Osmanlı Devleti dışındaki İttifak devletleri ile antlaşmalar imzalanmıştır.

I. Dünya Savaşı’nı Bitiren Barış Antlaşmaları;

  • Almanya ➡ Versay Antlaşması (28 Haziran 1919)
  • Avusturya ➡ Saint Germain Antlaşması (10 Eylül 1919)
  • Macaristan ➡ Triannon Antlaşması (4 Haziran 1920)
  • Bulgaristan ➡ Nöyyi Antlaşması (27 Kasım 1919)

Almanya ile imzalanan Versay Antlaşması’na göre:

  • Almanya, Fransa ve Belçika’dan daha önceden aldığı bütün toprakları geri verecektir.
  • Almanya’nın bütün sömürgeleri İngiltere, Fransa ve Japonya arasında paylaşılacaktır.
  • Almanya’da zorunlu askerlik kaldırılacak, Alman ordusu 100 bin kişiye indirilecektir. Deniz kuvvetleri sınırlandırılacaktır. Denizaltı ve savaş uçağı yapması yasaklanacaktır.
  • Almanya savaş tazminatı (tamirat borcu adı altında) ödeyecektir.

Avusturya ile imzalanan Saint Germain Antlaşması’na göre:

  • Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmış; Macaristan, Çekoslovakya ve Yugoslavya bağımsız olmuştur. Galiçya Polonya’ya; Hırvatistan Yugoslavya’ya; Tirol ve Trieste İtalya’ya; Bukoniva Romanya’ya bırakılmıştır.
  • Milletler Cemiyetinin izni olmadan Almanya ile birleşmeyecektir.
  • Avusturya’da zorunlu askerlik kaldırılacak ve Avusturya ordusu 30 bin kişiyle sınırlandırılacaktır.
  • Avusturya savaş tazminatı ödeyecektir.

Bulgaristan ile imzalanan Nöyyi Antlaşması’na göre:

  • Güney Dobruca Romanya’ya; Gümülcine ve Dedeağaç Yunanistan’a; Tsaribrod ve Srurmitsa Yugoslavya’ya bırakılacaktır.
  • Bulgaristan’da zorunlu askerlik kaldırılacaktır. Ordusu 25 bin kişi ile sınırlandırılacak, deniz ve hava kuvveti oluşturması yasaklanacaktır.
  • Bulgaristan savaş tazminatı ödeyecektir.

Macaristan ile imzalanan Triannon Antlaşması’na göre:

  • Presburg bölgesi Çekoslovakya’ya; Bosna Hersek Yugoslavya’ya; Transilvanya Romanya’ya; Burgerland Avusturya’ya bırakılacaktır.
  • Macaristan’da zorunlu askerlik kaldırılacak, ordusu 35 bin kişi ile sınırlandırılacak, deniz ve hava kuvveti oluşturması yasaklanacaktır.
  • Macaristan savaş tazminatı ödeyecektir.

Bu antlaşmalar İttifak devletlerinin kamuoyunda büyük bir hoşnutsuzluk yaratmıştır. Bu hoşnutsuzluğa ekonomik yıkımlarda eklenince Avrupa’da uzun bir süre barış sağlanamamıştır. Bu nedenle de yirmi yıl sonra başlayan II. Dünya Savaşı’na zemin hazırlanmıştır.

Benzer İçerikler
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Güncel
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
Cemiyetler: Direniş ve Kurtuluş Yolları Arayışı
Güncel
Tarih

Cemiyetler: Direniş ve Kurtuluş Yolları Arayışı

İçeriğe Git>
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)
Güncel
Tarih

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)

İçeriğe Git>
Milli Mücadele’de Batı Cephesi
Güncel
Tarih

Milli Mücadele’de Batı Cephesi

İçeriğe Git>
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Güncel
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
Milli Mücadele’ye Hazırlık Dönemi
Güncel
Tarih

Milli Mücadele’ye Hazırlık Dönemi

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo