XIX. Yüzyılda Sosyal Hayattaki Değişimler

📅 29 Ekim 2022|28 Ekim 2022
XIX. Yüzyılda Sosyal Hayattaki Değişimler

Konu Özeti

XIX. yüzyılda sosyal hayattaki değişimler; nüfus politikaları, ulaşım/haberleşme politikaları, eğitim politikaları, eğitim kurumları, sosyal devlet anlayışları, sağlık politikaları yönünden olmuştur.

Bu konuda
  • Osmanlı'da nüfus özelliklerini
  • Osmanlı Devleti'nin ulaşım ve haberleşme alanında yaptığı yenilikleri
  • Vatandaşlık kavramının ortaya çıkışını
  • Osmanlı'da kurulan modern eğitim kurumlarını ve özelliklerini
  • ... ve 1 konu daha

öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Nüfus ve Nüfuz

XIX. yüzyılda gelişmenin ana unsuru olarak nüfus öngörülmüştür. Bu nedenle devletler, nüfus gücü için politikalar üretmeye çalışmıştır. Nüfus gücünü korumak ve kullanmak devletler ise fetihler yapmış, hakimiyet sahalarını genişletmiş ve saygınlık kazanmışlardır.

XVI. yüzyılda gelişen ve XIX. yüzyıla kadar etkili olan merkantilist ekonomi anlayışı da güçlü ve zengin bir devlet için nüfus artışını desteklemiştir. Merkantilistler, nüfus artışlarının üretimi artıracağını dolayısıyla hazinedeki gelirin de artacağını savunmuşlardır.

Ülke dışından yapılan göçler, nüfus artışı sağladığı için merkantilizmde olumlu karşılanmıştır. Sanayileşme sonucunda da kentler büyümüş ve göç hareketleri hız kazanmıştır.

XIX. yüzyıldan itibaren nüfus, mer­kantilizm anlayışında olduğu gibi ulus devletler tarafından da zen­ginliği artıran bir araç olarak görül­müştür. Bu nedenle devletler, ülke nüfuslarını artırmayı amaçlayan politikalar üretmeye yöneltmiştir.

XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devletler, nüfuslarını tam olarak tespit etmek amacıyla nüfus sayımları yapma ihtiyacı duymuştur. Ülkeler demografik gücü, güçlü bir devlet için önemli saymıştır.

Osmanlı Devleti; Klasik Dönem’de nüfusu, asker ve vergi kaynağı olarak görmüş ve fethettiği toprakları imar etmek için kullanmıştır. XIX. yüzyılda ise Osmanlılarda, Avrupa’daki bürokratik devlet ve nüfus teorilerinin etkisiyle nüfus sayımla­rı yapılmaya başlanmış ve nüfus hizmetlerine dair teşkilatlar kurulmuştur.

Ulaşım ve Haberleşme

Sanayi Devrimi ile birlikte Avrupalı devletler yüksek kapasiteli, ucuz maliyetli ve güvenli bir taşıma sistemine ihtiyaç duymuş ve XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren Avrupa’da yol ve kanal inşası gelişmiştir. Aynı zamanda kapitalist devletler, hammadde ve pazarlara kolay ulaşabilmek için yeni bir ulaştırma aracı olan treni icat etmiştir. Buhar gücünün ulaşımda kullanılmasıyla ortaya çıkan tren ve demiryolu ağı kapitalist devletlerin etkinliğini ve gücünü artırmıştır. Avrupa’da ilk başarılı demiryolu 1830’da İngiltere’de açılmış ve kısa sürede bu ülkenin önemli şehirleri demiryoluyla birbirine bağlanmış­tır.

Osmanlı Devleti’nde ise XIX. yüzyıldan itibaren ulaşım alanında büyük gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır. Bir yandan Avrupalı devletlerin desteği ile demiryolu ağı oluşturulmaya başlanmış bir taraftan da otoriteyi sağlamlaştırma, kolay haberleşme ve vergi toplama amacı ile kara yolu ağı kurulmaya başlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nde ilk demiryolu girişimleri, Islahat Fermanı’nın yabancı sermayeye imkan tanımasıyla gerçekleşmiştir. Osmanlılardan demiryolu imtiyazı alan İngiliz girişimciler, 1867’de 130 km uzunluğundaki İzmir-Aydın hattını inşa etmiştir. Osmanlı Devleti kendi imkanlarıyla da Bursa-Mudanya ve Haydarpaşa-İzmit hatlarını yaptırmıştır.

Osmanlı Devleti’nin demiryolu yatırımı yapma nedenleri;

  • Merkezi devlet otoritesinin ülkenin uzak bölgelerine kadar ulaştırılması,
  • İç güvenliğin sağlanması,
  • Tarımsal vergilerin toplanması,
  • Savaş dönemlerinde cepheye asker ve malzeme sevk edilmesinin amaçlanmasıdır.

Osmanlı Devleti’nde demiryolu yapımı Abdülmecit, Abdülaziz ve özellikle II. Abdülhamit’in politikalarından biri olmuştur. II. Abdülhamit, Osmanlı Devleti’nin tüm demiryolu ağının yaklaşık %73’ünü inşa ettirmiştir. İnşa edilen demiryolları; Dömeke Savaşı’nda, Balkan Savaşlarında ve I. Dünya Savaşı’nda faydalı olmuştur. Aynı zamanda İzmir-Aydın yolu Uşak ve Afyon’a kadar uzatılmış, 1886’da Mersin-Adana demiryolu yapılmış, 1892 İzmit-Ankara demiryolu ve 1896 Eskişehir-Konya yolu yapılmıştır.

XIX. yüzyılda Avrupa’da haberleşme alanında da önemli gelişmeler ya­şanmıştır. İlk olarak düzenli posta hizmetleri kurulmuş ve 1844’te telg­rafın icat edilmesiyle Avrupa’daki büyük şehirler, haberleşme ağıyla da birbirine bağlanmıştır. Osmanlı Devleti’nde telgraf hattı ilk kez 1855’te kurulmuş ve bu hat İs­tanbul’u Avrupa’ya bağlamıştır. 1841 yılında da Posta Teşkilatı kurulmuştur.

Ulus Devlet ve Vatandaş

Ulus devlet anlayışı, 1648 yılında imzalanan Westphalia Antlaşması’ndan sonra yaşanan gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan bir olgudur. Avrupa’da bu devlet anlayışı XVIII. yüzyılın ilk yarısında önce İngiltere’de daha sonra XIX. yüzyılda Fransa’da ortaya çık­mıştır.

Ulus devletler, modernleşme süreciyle birlikte iktidara tek başına hâkim olmaya başlamıştır. Millî birlik unsurunun ön plana çıktığı bu devlet anlayışında, ulus ile devlet eşdeğer olarak kabul edilmiştir. Bu devlet anlayışının devam ettirilmesinde okul ve ordu ön plana çıkan iki kurum olmuştur.

Zorunlu Eğitim ve Askerlik

XVIII. yüzyılda Prusya’da zorunlu eğitim uygulaması başlamıştır. Bu uygulama ile vatandaşların nitelikli olarak eğitilmesi ve devlete daha sadık hale gelmesi amaçlanmıştır. Modern eğitim sistemi ise ulus devlet anlayışı ile ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda eğitim; okulöncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim ve sürekli eğitimin temeli üzerinde oluşturulmuştur.

Daha önceleri kilisenin kontrolünde olan eğitim programlarında artık din derslerin yanında tarih, coğrafya, fen bilimleri ve modern diller de yer almıştır. Okullarda özgür bireye, doğaya, tarihe ve akla önem verilmesi sağlanmıştır. Yeni eğitim sistemi ile Avrupa’da bilimin gücü zamanla artmış ve XIX. yüzyıl sonlarında artık ulus devletlerde eğitim sosyal bir hak olmuştur.

XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nde meydana gelen modernleşme hare­ketlerinin özünde merkezileşme çabası yer almıştır. Modernleşme hareketleri kapsamında açılan eğitim kurumlarında ve askeri teşkilatlarda, padişaha sadık bir ordu ve toplum oluşması amaçlanmıştır.

Osmanlı Devleti’nde Modern Eğitim Kurumları

XVII. yüzyıldan itibaren siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel se­beplerle Osmanlı Devleti’nin klasik yapısı bozulmuş ve Osmanlı Devleti geri kalmıştır. Osmanlı ordusu da XVIII. yüzyılda yaptığı savaşları kaybetmeye başlamıştır. Osmanlı idarecileri, bu yenilgileri Avrupa’daki gelişmeleri takip etmemelerine bağlamıştır. Bu nedenle Osmanlı devlet adamları, Avrupa’dan uzmanlar getirtmiştir. Avrupa devletleriyle girilen siyasi ve askeri rekabet çerçevesinde, Osmanlı Devleti’nde yeni kurumlar açılmaya başlamıştır.

Hendesehane

  • 1734 yılında askeri okul olarak açılmıştır.
  • İlk modern okuldur.
  • I. Mahmut iyi yetişmiş subaylara ihtiyaç olduğunu düşünerek Conte de Bonneval’ı ülkeye getirtmiş ve Üsküdar’da Hendesehane’yi kurdurmuştur.
    • Bonneval, İslamiyet’i kabul ederek Ahmet adını almıştır. Humbaracı Ahmet Paşa olarak tanınmaktadır.
  • Modern askeri teknikler hakkında eğitim verilmiştir.
  • Batı eserlerinden tercüme edil­miş trigonemetri, geometri ve matematik kitaplarından dersler okutulmuştur.
    • Tercüme edilen bu kitaplarla ilk defa modern matematik, Osmanlı ülkesine girmiştir.
  • 1750 yılında kapanmıştır.

Mühendishane-i Bahr-i Hümayun

  • 1775 yılında İstanbul’da kurulmuştur.
  • Osmanlı donanmasının Ruslar tarafından 1770 yılında Çeşme’de yakılması üzerine deniz subayları yetiştirmeye ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır.
  • I. Abdülhamit Dönemi’nde açılan bu okulda, gençleri özendirmek için öğrencilere burs ve okulun adının bulunduğu padişah tuğralı madalyalar verilmiştir.
  • Okulun ilk hocaları Hasan Paşa ve Baron de Tott’tur.
  • Mühendishane-i Bahr-i Hümayun, modern eğitim-öğretim anlayışı içerisinde günümüzde Deniz Harp Okulu adı ile varlığını sürdürmektedir.

Mühendishane-i Berr-i Hümayun

  • III. Selim tarafından 1795’te İstanbul Eyüp’te kurulmuştur.
  • Kara Mühendishanesi olarak da bilinen okul humbara, istihkam ve mühendislik olmak üzere üç bölümden oluşmuştur.
  • Mühendishane-i Berr-i Hümayun, Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılına kadar eğitim vermeye devam etmiştir.
  • Bu kurumun en önemli özelliği; medrese tarzı eğitim yerine tamamen Batı tarzında ders vermesidir.
  • Okul programında pozitif bilimler ve uygulamalı sa­vaş sanatı yer almaktadır.
  • Mezunlarının askeri ocaklara subay olarak atandıkları okul için ayrıca bir matbaa da kurulmuştur.

Mekteb-i Harbiye

  • II. Mahmut’un isteğiyle 1834 yılında İstanbul Maçka’da kurulmuştur.
  • 1936 yılında Ankara’ya taşınmıştır.
    • Günümüzde Millî Savunma Üniversitesine bağlı olarak eğitim ve öğretime devam etmektedir.
  • Fransız eğitim sistemi örnek alınmıştır.
  • Bu okulda genellikle Fransızca olmak üzere yabancı dil bilmek zorunlu tutulmuştur.
  • Yabancı dil öğrenilmesi için de hazırlık sınıfları açılmıştır.
  • Zamanla okul programında deği­şiklikler yapılmışsa da genel olarak geometri, logaritma, matematik, cebir, harita, ahlak, astronomi, tarih, coğrafya, Fransızca ve askerlikle ilgili çeşitli dersler okutulmuştur.

Mekteb-i Tıbbiye

  • II. Mahmut Dönemi’nde 1827 yılında İstanbul Şehzadebaşı’nda kurulmuştur.
  • Modern bir tıp okulu olan Tıbbiye, Asakir-i Mansure-yi Muhammediye Ordusu’nun sağlık alanındaki ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla açılmıştır.
  • II. Mahmut’un okulu ziyareti sırasında ”Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane” adını almıştır.
  • 1847 yılında Viyana’ya gönderilen dört hekimin oradaki sınavlarda başarılı olması sebebiyle Viyana Tıp Fakültesi Kurulu tarafından Tıbbiye’ye “Fakülte” unvanı verilmiştir.
    • Bu gelişmeden sonra Tıbbiye diplomalarının üzerine “Osmanlı Fakültesi” yazılmıştır.

Mekteb-i Mülkiye

  • Osmanlı Devleti’nin ilk sivil yüksekokulu olarak 1859 yılında İstanbul’da açılmıştır
  • Modernleşme hareketinin uygulanabilmesi için gerekli olan çağdaş ve bilgili devlet adamlarının yetiştirilmesi amacıyla kurulmuştur.
  • Programın­da tarih, coğrafya, iktisat, siyaset, muhasebe ve devletler hukuku gibi dersler yer almıştır.
  • I. Dünya Savaşı yıllarında kapanan okul, 1936 yılında Ankara’ya taşınmıştır.
    • Bu okul, günümüzde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi olarak eğitim faaliyetlerini sürdürmektedir.

📚 EK BİLGİ: Osmanlı Devleti’nde mesleki eğitim veren çağdaş okullara da ihtiyaç duyulmuş ve bu konuda çalışmalar yapılmıştır. 1869 yılında yayımlanan Maarif-i Umumiye Nizamnamesi ile mesleki eğitim önem kazanmıştır. Modernleşme amacıyla Sanat Mektepleri, Kondüktör Mektebi, Aşı Memurları Mektebi, Telgraf Memurları Mektebi, Rüsumat Memurları Mektebi, Dişçi Mektebi, Demiryolu Memurları Mektebi ve Çırak Mektepleri gibi meslek okulları açılmıştır. II. Mahmut, 1824 yılında yayınladığı bir fermanla İstanbul’da ilköğretimi zorunlu hale getirmiştir.

Osmanlı Devleti’nde Yabancı Okullar

Osmanlı’da yaşayan gayrimüslimler, din ve mezhep esasına göre millet sistemi halinde teşkilatlandırılmış ve dinleri ile dillerini öğretebilecek birçok okul açmıştır. Bunun yanında Tanzimat’tan sonra gayrimüslimler Osmanlı yüksek okullarına da kabul edilmişlerdir. Özel okulların ikinci grubunu ise yabancılar tarafından açılan misyoner okullar oluşturmuştur. Misyoner okulların ilki Kanuni Sultan Süleyman döneminde Fransa’ya verilen kapitülasyonlar sonrasında açılmıştır.

🚀 DETAY BİLGİ: Resmi tarihli ilk Fransız okulu, 18 Kasım 1583’te Cizvit ra­hiplerinin açtığı Saint-Benoit Fransız okuludur. Günümüzde de Saint Benoit Lisesi olarak eğitime devam etmektedir.

Tanzimat itibariyle Amerikalı misyonerler de Osmanlı topraklarında çok sayıda okul açmaya başlamışlardır. Amerikalı misyonerler daha çok Harput, Beyrut, Mardin, Tarsus, Kayseri, Merzifon ve Antep gibi merkeze uzak yerleri seçmişlerdir.

🚀 DETAY BİLGİ: Amerika’nın Osmanlı topraklarındaki ilk kurumu 1859’da açılan Harput Amerikan Kolejidir.

Azınlık okulları, kendi ülkelerindeki kitapları aynen okutmuşlardır. Kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı Maarif Nezareti ise bu okullara karışamamıştır. Yabancı okullar, gizli olarak yürüttükleri siyasi faaliyetlerden dolayı Osmanlı Devleti için büyük bir sorun olmuştur. Osmanlı topraklarında yabancı okullar özellikle Orta Doğu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İstanbul’da açılmıştır. Okulların kurulma yerleri dikkate alın­dığında siyasi amaçla kuruldukları açık bir şekilde görülmektedir.

🚀 DETAY BİLGİ: Ermenilerin ilk resmî okulu ise Amerika iş birliğiyle 1790’da Kumkapı’da açılmıştır.

Azınlık okulları, yabancı devletlerin belirlemiş olduğu politikalara uygun olarak Osmanlı Devleti’ne yönelik yıkıcı faaliyetlere başlamıştır. Okullar, Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’ne göre denetlenmiştir. Bu nizamnameye göre Osmanlı ülkesinde yabancı okulların açılabilmesi için yabancı okullarda çalışan veya çalışacak olan öğretmenlerin Maarif Ne­zaretinden onaylı diplomalarının olması gerekmektedir.

Yabancı okullarda okutulacak olan kitapların ve uygulanacak programların Maarif Nezareti tarafından onaylanması ve eğitim faaliyetlerine devam etmek isteyen ya da yeni açılacak olan okulların Maarif Nezaretinden ruhsat alması zorunluluğu getirilmiştir. Alınan bütün bu tedbirlere rağmen yasal denetim tam olarak 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’na kadar sağlanamamıştır.

Modern eğitim veren yabancı okullarla mücadele etmek için Os­manlı Devleti, kendi eğitim kurumlarında yenilikler yapmıştır. Özellikle II. Abdülhamit Dönemi’nde hızlanan bu süreçte, devlet tarafından modern okullar açılmıştır.

II. Abdülhamit Dönemi’nde Devlet Tarafından Açılan Okullar;

  • Sanayi-i Nefise Mektebi,
  • Polis Mektebi,
  • Kız Sanayi Mektebi ,
  • Gümrük Mektebi,
  • Mekteb-i Fünun-ı Maliye,
  • Lisan Mektebi,
  • Aşiret Mektebi,
  • Deniz Ticareti Mektebi,
  • Hamidiye Ticaret Mektebi,
  • Çoban Mektebi ,
  • Orman ve Maadin Mektebi,
  • Tüccar Kaptan Mektepleri,
  • Hukuk Mektebi,
  • Sağır, Kör ve Dilsizler Mektebi,
  • Fenn-i Resim ve Mimari Mektebi,
  • Darü’I-Muallimin-i Aliyye ,
  • Zeytincilik ve Yağcılık Mektebi,
  • Ameli Ziraat Mektepleri,
  • Ziraat ve Baytar Mektebi,
  • Sulama ve Direnaj Mektebi

Sosyal Devlet ve II. Abdülhamit

XIX. yüzyılda sosyal devlet anlayışı ortaya çıkmıştır. Değişen siyasi, iktisadi ve sosyal koşullar devletlerin rolünü değiştirmeye başlamıştır. Sanayileşme ve seri üretim ile birlikte zenginleşme artarken fakirler daha kötü koşullara mahkum kalmıştır. Bu nedenle devletler çözüm arayışlarına girmişler, sosyal refag programları ile hem yoksullara hem de engellilere özel haklar sağlamışlardır. Örneğin; Almanya’da 1883 yılından itibaren sağlık, kaza, yaşlılık ve engelli sigortaları çıkartılarak sosyal devlet anlayışında önemli ilerlemeler sağlanmıştır.

XIX. yüzyılın son çeyreğinde özellikle Almanya’da güçlenen sosyal devlet anlayışı, Osmanlı Devleti’ni de etkilemiştir. II. Abdülhamit döneminde Avrupa’daki sosyal politikalar takip edilerek Osmanlı Devleti’nde de uygulamaya çalışılmıştır. II. Abdülhamit Dönemi’nde bu anlayışla başta hastaneler olmak üzere pek çok sosyal yardım kurumu açılmıştır. II. Abdülhamit Dönemi’nde Darülaceze, Darülhayr-ı Ali ve Himaye-i Etfal Cemiyeti gibi sosyal yardım kurumları açılmıştır.

Darülaceze, İstanbul’un ilk modern sosyal refah kurumu ve sultanın en önemli hayır kurumu olarak bilinmektedir. 1895 yılında kurulmuştur. Günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Çocuk, yaşlı, sakat ve kimsesizleri koruma amacıyla ku­rulmuştur. Bu kurum, din ve milliyet farkı gözetmeden yardıma muhtaç insanların ihtiyaçlarını karşılamıştır.

Darülhayr-ı Ali, 1890’lı yıllardaki Ermeni Olayları sonrası yetim kalan Müslüman çocukların başta eğitimi olmak üzere diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla açılmıştır.

Himaye-i Etfal Cemiyeti ise Kim­sesiz ve korumaya muhtaç çocuklar için kurulan bir başka kurumdur. 1908 yılında Kırklareli’de kurulmuştur. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Mü­dürlüğü olarak faaliyetlerine devam etmektedir.

Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışı içerisinde gerçekleştir­diği diğer bir yenilik de emeklilik konusunda olmuştur. Emeklilik sistemi ile ilgili Osmanlı Devleti’ndeki ilk kurum, 1866 yılında askerler için kurulan Askeri Tekaüt Sandığıdır. II. Abdülhamit Dönemi’nde ise 1881 yılında bütün devlet memurları için Tekaüt Sandığı kurulmuştur. Bu kurum günümüzde Sosyal Güvenlik Ku­rumu olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Ayrıca II. Abdülhamit Dönemi’nde refah devlet anlayışına uygun bir diğer gelişme de yoksullara aylık bağlanmasıdır. Yoksullara maaş uygulaması, günümüzde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafın­dan devam ettirilmektedir.

🚀 DETAY BİLGİ: Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi, Samsun Gureba Hastanesi, Yıl­dız Askerî Hastanesi, İstanbul Kuduz Hastanesi, Üsküdar Akıl Hastanesi, Haydarpaşa Numune Hastanesi, Adana Hamidiye Hastanesi, Bursa Hamidiye Hastanesi, Edirne Askeri Hasta­nesi, Erzurum Numune Hastanesi, Antep Hamidiye Hastanesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi, II. Abdülhamit Dönemi’nde açılan önemli devlet hastanelerinden bazılarıdır.

Sivil Toplum Kuruluşlarının Devlet Kurumuna Dönüştürülmesi

XIX. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde de eğitim ve sağlık alanlarında faaliyette bulunan vakıflar ve diğer sivil toplum kuruluşları yerini devlet kurumlarına bırakmaya başlamıştır. Bunun nedeni; eğitim ve sağlık hizmetleri sağlayan vakıfların modernleşmeye ayak uyduramamasıdır. Modern eğitim sistemine kavuşamayan vakıf okulları yerine, köy ve kasabalarda devlet tarafından modern eğitim veren okullar açılmaya başlanmıştır.

XIX. yüzyılda diğer devletler gibi Osmanlı Devleti’nde de sağlık alanında planlı, bilinçli ve sistemli bir devlet politikası yoktur. Osmanlı Devleti’nde sağlık hizmetleri; bazıları Selçuklulardan kalma darüşşifa, darüssıhha, bimaristan, maristan gibi adlarla anılan hastanelerde verilmiştir. Eğitim alanında olduğu gibi sağlık alanında da modernleşme gerçekleşemediği için bir süre sonra sağlık hizmetleri, devlet tarafından yerine getirilmeye baş­lanmıştır.

Kuruluş amaçlarından sapan va­kıflar, Osmanlı Devleti’nin modern ekonomik sisteme geçmesinde bir engel olarak görülmüştür. Bu nedenle II. Mahmut Dönemi’nde, Evkaf Nezareti kurulmuş ve vakıf mallarına el konularak gelirleri ve yönetimleri merkezileştirilmiştir. Böylece vakıflar, topluma ve eğitime ilişkin bir kurum olarak özerkliğini kaybetmiştir.

Benzer İçerikler
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
Modern Hayattaki Sosyal Değişim
Tarih

Modern Hayattaki Sosyal Değişim

İçeriğe Git>
Osmanlı Devleti’nde Demokratikleşme Hareketleri
Tarih

Osmanlı Devleti’nde Demokratikleşme Hareketleri

İçeriğe Git>
İhtilaller Çağı
Tarih

İhtilaller Çağı

İçeriğe Git>
Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar
Tarih

Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo