“Edebi akım” terimi tarih içerisinde “meslek-i edebi”, “edebiyatın okulu”, “edebi mektep”, “edebiyat çığırı”, “edebi cereyan” gibi isimler ile anılmıştır. Edebiyat araştırmacıları “edebi akım” terimi için genel bir tanım ortaya koyamamışlardır. İnsanlık tarihinden itibaren görülen siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik vb. gibi olaylar çevresinde gelişen değişimler, birtakım düşünce ve sanat adamlarının bir araya gelmesinde etkili olmuştur. Ortak bir anlayış çevresinde buluşan bu sanat adamları değişen toplumun fikir ve görüşlerini şekillendiriş ve onları ifade etmiştir.
Batı’daki düşünce, edebiyat ve sanat alanındaki gelişmelerin temelini Yunan ve Latin edebiyatı, hümanizm ve de rönesans oluşturmaktadır. Sanat akımlarını, kaynağı felsefi düşünceler olan sanat görüşlerinin resim, müzik, mimari ve edebiyat gibi alanlarda ilkeleri belirlenmiş bir disiplin olarak ortaya konması oluşturmaktadır. Sanat akımlarının oluşmasındaki bir diğer neden ise kendinden önceki edebi, sanat akımının işlevini yitirmiş olmasıdır. Her bir edebi akım doğma, büyüme, gelişme, sönme gibi evrelerden geçer. Bu doğrultuda edebi akım bir süre sonra zamanının ihtiyaçlarına cevap verememesiyle işlevini, fonksiyonunu yitirir. İşlevini yitirir yitirmez ise karşıt bir edebi akım doğar.
Her edebi eser belirli bir sanat anlayışı çevresinde oluşturulur. Aynı sanat anlayışı çevresindeki eserlerin toplamı da edebiyat ve sanat akımlarını oluşturur. Başlıca edebi akımlar klasisizm, realizm, romantizm, naturalizm, parnasizm, sembolizmdir. Bu edebi akımlar Batı Etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı’nı etkilemiştir. 16 tane edebi akım bulunmaktadır.
Klasizm
- Klasisizm 17.yy’da Fransa’da monarşinin güçlenmesiyle ortaya çıkan bir edebi akımdır.
- Bu akımda akla, sağduyuya ve ahlak ilkelerine büyük önem verilir.
- Konularını tarihten ve mitolojiden almaktadır.
- Kahramanlar seçkin insanlardan oluşmaktadır. Sıradan insanlara eserde yer verilmez.
- Sanatçı eserde kimliğini saklı tutmaktadır.
- Kaba ve çirkin sözlere yer verilmemektedir.
- Dil ve anlatımda açılık, duruluk ve yalınlık önemsenerek mükemmeliyetçilik amaçlanmaktadır.
- Sanat için sanat görüşünü benimsenir.
- Önemli olan konu değil konunun işleniş biçimdir.
- Bu akımda insanların iç dünyasına saygı göstermek esas alınır.
- Tiyotralarda üç birlik kuralına uyulmaktadır.
- Dünya edebiyatındaki en önemli temsilcileri:
- Moliere
- Corneille
- Racine
- La Fontaine
- La bruyere
- Daniel Defoe
- Boileau
- Malherbe
- Madam De La Fayette
- Fanelon, Bousset
- Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri:
- Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa’dır. Şinasi’nin La Fontaine’den Ahmet Vefik Paşa’nın da Moliere’den yaptığı çeviriler Türk edebiyatında klasisizmin temelini atmışır.
Romantizm
- Romantizm 1830 yılında klasisizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
- Romantizm, klasisizmdeki kural ve şekilleri kullanmayı bırakır.
- Konularını Hristiyanlık tarihi ve günlük hayat oluşturmaktadır.
- Romantizmde akıl ve sağduyu yerine duygu ve hayaller ön plana çıkmıştır.
- Klasisizmdeki sanatçıların kişiliklerini gizlemelerine karşın bu akımdaki sanatçılar kişiliklerini gizlemez.
- Sanat toplum içindir görüşü benimsenmektedir.
- Romantizmde tabiatla birlikte gözlem ve tasvirler de önemlidir.
- İyi-kötü, hayal-gerçek, fakir-zengin gibi karşıtlıklardan yararlanılmaktadır.
- Üç birlik kuralı bu akımda bırakılmıştır.
- Romantizmin dünya edebiyatındaki temsilcileri:
- Voltaire
- Shakespeare
- Lord Byron
- Goethe
- Schiller
- Jean Jacques Rousseau
- Chateaubriand
- Mademe de Stael
- Lamartine
- Victor Hugo
- Aleksandre Dumas Pere
- Alfred de Musset
- Romantizmin Türk edebiyatındaki temsilcileri:
- Namık Kemal
- Ahmet Mithat Efendi
- Abdul Hak Hamit Tarhan
- Recaizade Mahmut Ekrem
Realizm
- Realizim, 19.yy’da Fransa’da romantizme tepki olarak ortaya çıkmıştır.
- Konular gerçeklerden oluşmaktadır. Olaylar ve kişiler yaşanan olay veya yaşamış kişilerin benzeridir.
- Realizmde sanat için sanat anlayışı hakimdir.
- Bu edebi akım genellikle hikaye ve romanlarda kullanılmaktadır. Roman türünün gelişmesinde realizmin büyük bir etkisi olmuştur.
- Hayallere dayanmadan toplumun gerçeklerini olduğu gibi yansıtılmaktadır.
- Eserde yapılan betimlemeler yazarın gözünden değil de kahramanın gözünden yapılmaktadır.
- Yazar eserlerinde kendi kişiliğini gizleyip nesnel bir tutum sergiler.
- Bu akıma göre yazar eserlerinde herhangi bir mesaj verme kaygısı taşımaz
- Dünya edebiyatında realizmin temsilcileri:
- Gustave Flaubert
- Sthendal
- Honore de Balzac
- Daniel Defoe
- Charles, Dickens
- Hemingway
- Turgenyev
- Çehov
- Gorki
- Gogol
- Tolstoy
- Dostoyevski
- Türk edebiyatında realizmin temsilcileri:
- Recaizade Mahmut Ekrem
- Sami Paşazade Sezai
- Mehmet Akif Ersoy
- Halit Ziya Uşaklıgil
- Mehmet Rauf
- Ömer Seyfettin
- Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- Refik Halit Karay
- Reşat Nuri Güntekin
- Halide Edip Adıvar.
Naturalizm
- 19.yüzyıl’da Fransa’da ortaya çıkan bu akım determenizim anlayışını romana getirmiştir.
- Naturalizm dünyada olup biten olayların nedensellik içerisinde belirlendiği görüşünü savunmaktadır.
- Realizmin ileri aşaması olarak görülmektedir.
- Naturalistler gerçekleri anlatmakta realistleri yetersiz olarak görüp gerçeği anlatmada aşırılığa önem verirler.
- Naturalistler doğayı anlatırken deneysel yöntemlerden yararlanmaktadır.
- Bu akım toplumu laboratuvar, insanı da incelenecek bir nesne olarak görür ve aynı zamanda, kişilere veya olaylara bir bilim adamı nesnelliği ile yaklaşır.
- Naturalizmde yazarlar kişiliklerini gizlemektedir.
- Bu akıma göre aynı nedenler sürekli olarak aynı sonuçları doğurmaktadır.
- Toplum için sanat anlayışı kabul etmektedirler.
- Bu akımda toplum tarafından dışlanan insanlara yer verilmektedir.
- Bu akımla beraber sokak dili edebiyata girmiş kahramanlar ait olduğu çevrenin dili ile konuşturulmuştur.
- Dünya edebiyatındaki önemli naturalist yazarlar:
- Emile Zola
- Alphose Daudet
- Guy de Maupassant
- Türk edebiyatındaki önemli naturalist yazarlar:
- Beşir Fuat
- Nabızade Nazım
- Hüseyin Rahmi Gürpınar
Parnasizm
- Parnasizm, 19.yüzyıl’da Fransa’da ortaya çıkmış bir şiir akımdıır.
- Parnasizm için şiirde gerçekçilik adı da verilebilmektedir.
- Parnasizm akımı adını Yunan mitolojisinde perilerin yaşadığına dair inanılan Parnas Dağı’ndan almaktadır.
- Bu akımda ölçü, uyak, ses biçimi gibi unsurlara dikkat edilerek şiirde mükemmeli yakalamaya çalışmışlardır.
- Romantizme tepki olarak çıkan bu akımda duygu ve hayalin yerini gerçeklik almaktadır.
- Sanat sanat içindir anlayışı görülmektedir.
- Parnasyenler, Eski Latin ve Yunan mitolojisine hayranlık duymuş konularını çoğunlukla tarihten almışlardır.
- Theopille Gauter, Banville, Lisle, Coppee ve Heredia parnasizmin dünya edebiyatındaki temsilcileridir.
- Türk edebiyatına parnasizmi Cenap Şehabettin tanıtmıştır. Tevfik Fikret ve Yahya Kemal bu akımdan etkilenmiştir.
Sembolizm (Simgecilik)
- Sembolizm, 19.yüzyıl’da Fransa’da parnasizme tepki olarak ortaya çıkmış olan bir şiir akımıdır.
- Sembolistler sanat için sanat anlayışını benimsemişlerdir.
- Şiirlerde halkın anlayabileceği sade bir dil yerine ağır bir dil kullanılmıştır.
- Sembolist şairler şiirde müzikaliteye önem vermiş anlamda açıklıktan kaçınarak kapalılığı esas almışlardır. Dış dünyanın insan üzerindeki etkisini semboller ile anlatmışlardır.
- Sembolistler şiirde anlaşılmaktan ziyade hissedilmek istemişlerdir.
- Sembolizmde doğa betimlemeleri öznel bir yargı ile anlatılır.
- Sembolizm şiirlerinde, lirizm ve hayaller yoğun olmakla beraber duygular ön plandadır.
- Fransız Baudelaire, Mallerme, Valery ve Amerikan Edgar Allan Poe sembolizmin dünya edebiyatındaki temsilcileridir.
- Türk edebiyatında Cenap Şehabettin, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Ahmet Muhip Dıranas’ın eserlerinde bu akımın etkilerini görebilmekteyiz.
Sürrealizm (Gerçek Üstücülük)
Sürrealizm; realizm, naturalizm ve parnasizm akımlarına karşı olarak ortaya çıkmıştır. Freud’un çıkardığı “psikanaliz” kuramının edebiyata uyarlanmış halidir. Sürrealizm akımının esin ve bilgi kaynağı olarak Freud görülmektedir. Sürrealizmin kurucusu olan Andre Breton bu akımı “Gerçeküstücülük, ister söz, ister yazı ile ya da başka bir yolla, düşüncenin gerçek işleyişini ortaya çıkarmak için başvurulan, içinden geldiği gibi yazma yöntemidir. Bu, aklın denetimi olmaksızın (rüyada olduğu gibi) her türlü estetik ve ahlak kaygısı dışında düşüncenin yazılışıdır.” sözleri ile tanıtmaktadır.
- Sürrealizm 1924’te Fransa’da ortaya çıkmıştır.
- Sürrealistler Sigmund Freud’dan etkilenmişlerdir.
- Akıl ve sağduyu değersiz kılmış, “insanı yönlendiren iç güdü ve bilinç altıdır” demişlerdir.
- Dünya edebiyatındaki temsilcileri :
- Anddre Breton
- Louis Aragon
- Paul Eluard
- Phippe Soupault
- Rene Char’dır
- Türk edebiyatındaki temsilcileri:
- Orhan Veli
- Cemal Süreyya
- İlhan Berk (ikinci yeniler)
- Oktay Rifat
Empresyonizm (İzlenimcilik)
Empresyonizm 19.yüzyıl’ın sonlarında Fransa’da ortaya çıkmıştır. Bu akım daha çok edebiyatta, resimde, müzikte etkisini göstermiştir. Empresyonizmde sanatçılar bir varlığın gerçek ve nesnel yanını değil de yazara hissettirdiği duygu ve izlenimleri anlatmayı amaç edinmişlerdir. Bu duygu ve izlenimler yazardan yazara farklılık göstereceğinden dolayı ortaya konan eser onu ortaya çıkaran yazarın kişiliğini içermektedir. Empresyonistler eserlerinde kendi iç dünyalarından bahsettiklerinden dolayı dış dünya ile ilgilenmezler. Sanat sanat içindir görüşünü benimsemişlerdir. Bu türün dünya edebiyatındaki temsilcileri Rainer Maria Rilke, Paul Verlaine, Arthur Rimbaud’dur. Türk edebiyatında ise Ahmet Haşim, Cenap Şehabettin, Ahmet Muhip Dıranas bu türü temsil etmektedir.
Ekspresyonizm (Dışavurumculuk)
Ekspresyonizm, empresyonizme tepki olarak 1. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkmıştır. Bu akım Alman sinemasında uygulanmıştır. Ekspresyonizm insanın iç dünyasını bütün çıplağı ile ele almaktadır. Dış dünya ve evrene karşı ilgisizlerdir. Gerçeklikler sanatçıdan sanatçıya farklılık göstereceğinden dolayı önemli olan sanatçının kişiliğini ve gerçekleri kendisine göre dile getirmesidir.
- Sanatçılar içlerine kapanıp kendilerini gözlemiş, iç gözleme önem vermişlerdir.
- Kişinin en gizli taraflarını açığa vurma anlatım yolu benimsemişlerdir.
- Ekspresyonistler eserlerinde fantastik ve korkunç konuları anlatmışlardır.
- Bu akımdaki ana hedef insanların ruhsal durumlarının dile getirilmesidir.
- Bu türün dünya edebiyatındaki en önemli temsilcileri Franz Kafka, Thomas Stearns Eliot, James Joyce
Kübizm
Kübizim 20.yüzyıl’ın başlangıcında empresyonizme tepki olarak ortaya çıkmış kendini daha çok resim alanında göstermiş olan bir türdür. Yazı alanında ise şairler Picasso’nun etkisinde bir anlayış ortaya çıkarmışlardır. Bu akıma göre şairler, dış dünyayı dikkatli bir şekilde izleyerek olup biten olayların saptamalarını yapmak zorundadır. Onlara göre yaşanan küçük olayları ve anlamları yakalamak gerekmektedir.
- Kübizimde yazarlar anlatımı diri tutmak için, eserlerinde duygular ile olayları birleştirerek sunmuşlardır.
- Bir varlığın dış görünüşü ile birlikte iç dünyasının anlatılması amaçlanmıştır.
- Onlara göre “söylenmemiş olanı”, “görülmemiş olanı” akıl değil düş gücü ortaya çıkarmaktadır.
- Apollinaire, Max Jacob, Jean Cocteau, Blaise Cendrars dünya edebiyatındaki önemli temsilcilerindendir.
Fütürizm (Gelecekçilik)
Fütürizm, 20.yüzyıl’da Birinci Dünya Savaşı başlamadan ortaya çıkan makine ve hızı edebiyata taşıyan bir akımdır. Bu akımdaki yazarlar geçmişten kopmayı, yeniliği ve değişikliği ilke olarak benimsemişlerdir.
- Geleceği makineleştiren şeyin sanat olduğuna inanırlar
- Bu akımı 20.yüzyıl’ın başlarında Marinetti kurmuştur.
- Geçmişe ait olan anlatım biçim ve teknikleri bırakılmalı onun yerine yeni anlatım tekniklerinin kullanılmasını savunmuşlardır.
- Bu akımın dünya edebiyatındaki temsilcileri Marinetti ve Mayakovski’dir.
- Türk edebiyatındaki temsilcisi ise Nazım Hikmet’tir.
Egzistansiyalizm (Var Oluşçuluk)
Egnizstansiyalizm, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında bağımsız bir felsefe olarak ortaya çıkan kökünün İlkçağ Yunan felsefesine kadar uzandığı bir felsefi sistemdir. Egzistansiyalizmin edebi ve felsefi bakımdan en önemli temsilcisi Jean Paul Sartre’dır. Bu akıma göre insan, özünü kendi seçer yani insan önce dünyaya gelir var olur ondan sonra olmak istediğini seçer. Bu anlayışı Nietzsche’nin “Her insan, tarihte eşi bir daha tekrarlanmayacak biricik harikadır.” sözü ile temellendirir.
- Bu akıma göre insan kendi özünü kendisinin seçeceğini unutmamalıdır.
- İnsanın bütünü ile özgür olmasını savunmaktadırlar.
- Egzistansiyalizm sanatçıları var olmayı her şeyden önce görmektedirler. Bu akıma var oluşçuluk da denilmektedir.
- Jean Paul Sartre, Alber Camus, Andre Gide, Samuel Beckett, Fran Kafka bu türün dünya edebiyatındaki önemli temsilcileridir.
Dadaizm
Dadaizm, 20.yüzyıl’ın başlarında Tristan Tzara adlı kişinin çevresinde toplanan bir grup şair kurmak istedikleri akıma “dada” kelimesini isim olarak seçmiş ve bunun sonucunda dadaizmi kurmuşlardır. Dada kelimesi Fransızca olup çocukların binerek oynadıkları “ağaç parçası, tahta at” anlamlarına gelmektedir. Dadaizm akımı Birinci Dünya Savaşı’nın meydana getirdiği o yıkıcı ortamda hayal kırıklığına uğrayan aydın ve sanatçıların bir başkaldırısı olarak ortaya çıkmıştır. Bir başka deyişle bu akım, iki dünya savaşı arasında faaliyet göstermiş, içinde bulunduğu toplumu uyuşukluktan kurtarma amacı bulunan bir harekettir.
- Bu akımda yazarlar dil ve estetik kurallarını bir kenara bırakılarak “kuralsızlık” ilkesini benimsemişlerdir.
- Dadaizmde düzensiz sözcük ve imgelere yer verilmiştir.
- Dadaizmde akla önem verilmemiş, hiçbir şeyin doğruluğuna ya da varlığına inanmamışlardır. Her şeyden kuşku duymuşlardır.
- Tristan Tzara, Breton, Aragon bu akımın dünya edebiyatındaki önemli temsilcileridir.
Postmodernizm
- Postmodernizm kelime anlamı olarak modernizm sonrasını ifade edip modernizme dair her şeye karşı çıkmaktadır.
- Postmodernizmde oyun önemli bir yer tutmaktadır. Yazma, yaşam ve okuma eylemleri oyunlaştırılmaktadır.
- Postmodernizm bir arayış sürecini ifade etmektedir.
- Bu akımda kuralsızlık temel ilkesidir. Klasik roman kurgusuna karşı çıkmaktadır.
- Postmodernizm, romantizmdeki akıl ile her şeyin çözülebileceği, manevi değerlere gerek olmadığı yönündeki anlayışlara karşı durmuştur.
- Bu tür romanlarda mizah ve ironi yer almaktadır. Postmodernizmdeki sanatçılar eserlerinde, modern dünyanın olumsuz taraflarını ve yanlışlıklarını karamsar bir tavır yerine onu belli bir ölçüde kabul edip ciddiye almayan ve alay eden bir tavır ile sergilerler. Ayrıca postmodernistler eserlerinde gizem ve farklılık için dil oyunlarına da başvururlar.
- Postmodern romanların bir diğer özelliği ise üstkurmaca olmaları bunun yanında ise bu tür romanlarda kullanılan bilinç akışı tekniğidir.
- Bu akımın temel özelliklerinden bir diğeri ise çoğulculuktur.
- Bu türün dünya edebiyatındaki önemli temsilcileri:
- Roland Barthes,
- Alain Robbe-Grillet,
- Franz Kafka,
- Virgina Woolf,
- Octavio Paz,
- Umberto Eco,
- James Joyce
- Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri:
- Orhan Pamuk
- Bilge Karasu
- Yusuf Atılgan
- Adalet Ağaoğlu
- Oğuz Atay
- Latife Tekin
- Pınar Kür
- Hasan Ali Toptaş
- İhsan Oktay Anar
- Buket Uzuner
Hümanizm
Hümanizm, 14.yüzyıl’da İtalya’da doğan insanı evrendeki tek ve en yüksek değer olarak gören bir akımdır. Bu akım insanı yüceltmeyi ve geliştirmeyi amaçlamaktadır. Hümanistlere göre sanat ve edebiyatın asıl konusu insan olmalıdır.
- Hümanizm, rönesans ile birlikte anılan bir akımdır.
- Hümanizm 17.yy’a kadar etkili olmuştur.
- Bu akım otorite ve şüpheciliği reddeder kaderin olaylar üzerindeki etkisini kabul etmemektedir.
- Bu akımla beraber insanın aklı din tutsaklığından kurtulmuştur.
- Hümanistler içinde bulunduğu ulusal değerlere ve topluma sırtını dönmüş tamamen evrenselliğe yönelmişlerdir.
- Sanatı doğanın taklidi olarak kabul etmişlerdir.
- Hümanizmdeki asıl amaç insanı mükemmel bir varlık yapmaktır.
- Hümanizmdeki sanatçıların çoğu asker ve asil insanlardan oluşmaktadır.
- Hümanist eserlerde Antik Yunan’dan edebiyatındaki düşünürlerden örnekler bulunmaktadır.
- Bu türün dünya edebiyatındaki temsilcileri:
- Dante
- Petrarca
- Bocaccio
- Rabelais
- Tasso
- François Bacon
- William Shakespeare
- Cervantes
- Montaigne
- Türk edebiyatındaki temsilcileri ise:
- Nurullah Ataç
- Orhan Burian
- Sabahattin Eyüboğlu
- Vedat Günyol