XII. yüzyıldan itibaren İngiltere ve Fransa, Roma Hukuku’na dayalı bir yönetim şekli benimsemişler ve Papalıktan bağımsız hareket etmek istemişlerdir. Bu da Avrupa’da kilise ile krallık mücadelesini doğurmuştur. Bu mücadelelerde kilise, güç kaybetmiştir. XV. yüzyıldan itibaren ise halk arasında kiliseye karşı eleştiriler artmaya başlamış ve din temelli siyasi mücadeleler başlamıştır.
Otuz Yıl Savaşları
Avrupa’da din temelli gözüken ve fakat arkasında siyasi, sosyal ve ekonomik nedenlerinde bulunduğu mücadelelerin iki nedeni bulunmaktadır:
- Habsburg Hanedanı’nın Avrupa’da tek hâkim güç olma isteğidir.
- Martin Luther’in başlattığı Protestanlık hareketidir.
Luther, başta endüljans satışı olmak üzere kilisenin maddi uygulamalarına 95 maddelik bildiri ile karşı çıkmış ve Avrupa’da dini ayrışmalar başlamıştır. Almanya’nın büyük prenslikleri Luther’i desteklemiştir. Luther’i desteklemeyen diğer prensliklerin ve insanların da desteklenmesi yasaklanmıştır. Bu nedenle Martin Luther ’e taraftar olan Hrıstiyanlara “Protestan” denilmiştir.
Protestanlarla Alman imparatoru arasında yirmi beş yıl süren bir savaş sonrasında 1555’te Augsburg Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Protestan mezhebi ve kilisesi Almanya’da resmen tanınmıştır. Protestanlar bu antlaşma ile önemli haklar elde etmiştir. Katoliklerle eşit konuma gelmiştir. Bu antlaşmadan sonra ise biri Protestan diğeri Katolik olmak üzere iki Almanya’yı ortaya çıkarmıştır.
Otuz yıl savaşlarının yaşanmasının temel nedeni ise; Protestan-Katolik dini çatışmasıdır. Dini sebepler ile başlayan mücadelelerde din faktörü zamanla önem kaybetmiş ve siyasi sebepler ön plana çıkmıştır. Katolik olan Fransa’nın bir süre sonra Protestan ittifakına dâhil olması da bunu kanıtlar niteliktedir.
Dinî sebepler ile başlayan mücadelelerde din faktörü zamanla önem kaybetmiş ve siyasi sebepler ön plana çıkmıştır. Katolik olan Fransa’nın bir süre sonra Protestan ittifakına dâhil olması da bunu kanıtlar niteliktedir.
🚀 DETAY BİLGİ:30 Yıl Savaşlarının Tarafları= Protestan Birliği (Fransa, Danimarka, İsveç, Bohemya, Norveç, Hollanda, İngiltere, Protestan Alman) + Katolik Birliği (Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, İspanya, Avusturya, Bavyera, Katolik Alman)
Otuz yıl savaşları Protestanların zaferi ile sonuçlanmış ve 1648 yılında WestphaliaAntlaşması imzalanmıştır. Çok taraflı diplomasinin ilk örneği bu antlaşmadır. Westphalia, Alman tarihinde de bir çağın sonu olmuş ve Alman topraklarında Danimarka, İsveç, Fransa gibi yabancı devletlerin müdahil olduğu yeni bir ortam oluşmuştur.
Westphalia Antlaşması ve Sonuçları
⭐Bu antlaşma ile;
- Kalvenizm herkes tarafından kabul edilen bir mezhep olmuştur.
- Martin Luther’in öncülüğünde başlayan Almanya’daki hareketler sonrasında, Fransa’da Calvin’in önderliğinde Kalvenizm Hareketi gelişmiştir.
- 1555 Augsburg Barışı’nın hükümleri yenilenmiş ve Almanya’da Katolik, Protestan ve Kalvenizm geçerli mezhepler haline getirilmiştir.
- Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’ndaki küçük prenslikler bağımsız devlet haline gelmişlerdir.
- İmparatorun savaş ilan etmesi, vergi alması ve asker toplaması yasaklanarak neredeyse tüm yetkileri elinden alınmıştır.
- İspanya, Hollanda’nın bağımsızlığını tanımıştır.
- Habsburg hanesi gücünü kaybetmeye başlamıştır.
- Fransa artık Avrupa siyasetine yön veren devlet konumuna yükselirken İngiltere de güçlü bir devlet olarak Avrupa’da etkili olmaya başlamıştır.
- Portekiz ve İsviçre bağımsızlıklarına kavuşmuştur.
- Modern devletler hukukunun temelleri atılmıştır.
- Evrensel imparatorluklar yerini ulusal krallıklara ve ulus devletlerine bırakmıştır.
⭐Bu antlaşmanın önemli özellikleri;
- Avrupa’nın ilk büyük konferansı sayılır.
- Westphalia Barışı’na katılan devletler, savaş ve iktidar sorunlarını dinin etkisinde kalmadan tartışmıştır.
- Devletler arasında yasal eşitlik sağlanması kararı alınmıştır.
- Bir devletin iç işlerine, başka bir devletin karışmaması kararı alınmıştır.
- Protestanlık, Katoliklere eşit sayılmıştır.
Modern Devlet
Tarihin ilk dönemlerinden itibaren toplumların üzerinde siyasi otoriteler kurulmuştur. Fakat Westphalia Antlaşması ile birlikte modern devlet anlayışı ortaya çıkmıştır. Modern devlet anlayışında kilisenin, devlet ve toplum üzerindeki etkisinin azaltılması esas alınmıştır. Modern devletlerde; merkezi bir ordu bulunur ve merkezi otoritenin koyduğu hukuk kuralları her zaman geçerlidir.
Modern Devlete Giden Süreç
Bilimsel ve teknik ilerlemeler, coğrafi keşifler ve gelişen ticari faaliyetler Avrupa’da nüfusu artırmıştır. Bu süreçte yaşanan gelişmelerden ilki İstanbul’un Fethi olmuştur. Fetihte kullanılan topların kullanılmaya başlanması ile feodalizmden mutlakıyete doğru bir dönüşüm yaşanmaya başlamıştır.
Matbaanın gelişmesi diğer süreçleri hızlandırdığı gibi bilginin nüfuz etme alanını genişletmiş ve merkezden uzak bölgelerin yönetimini de kolaylaştırmıştır.
Afrika’nın etrafının dolaşılması ve Yeni Dünya’nın keşfi ile denizci devletler; Asya, Afrika ve Amerika’da ticaret ve sömürge faaliyetlerine girişmiştir.
Luther’le başlayan süreçte yaşanan kanlı din savaşları merkezi devletlerin gücünü artırmış ve sekülerleşmeye giden süreçte kilisenin dünyevi gücü azalmıştır. Krallar, savaşların yol açtığı sıkıntılar yüzünden sıkı vergi politikaları uygulamak zorunda kalmıştır.
Tüm bu nedenlerle Yönetimler modern ve akılcı yönetim şekillerini benimsemek zorunda kalmışlardır.