Güncel
Ahlak Felsefesi

Konu Özeti

Ahlak felsefesi, doğru ve yanlış, iyi ve kötü, erdem ve ahlaki sorumluluk gibi konularla ilgilenen bir felsefe dalıdır. Ahlaki değerlerin, ahlaki yargıların ve ahlaki davranışların temellerini, doğasını ve kapsamını inceler.

Bu konuda
  • Ahlak felsefesinin konusunu
  • Evrensel ahlak yasasını
  • Ahlak felsefesi ile ilgilenen filozofları
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

İnsan, doğa ve toplumla iç içe yaşayan ve var olan bir varlıktır. Toplum içinde yaşayan insanın yaşamı, toplumsal kurum ve kurallarla çevrilmiştir. Din, hukuk, siyaset gibi insanı biçimlendiren kurumlardan biri de ahlaktır. “Doğa ve toplulukla nasıl bir ilişki kurmalıyız?” sorusu, temelde ahlaki bir meseledir.

Ahlak Felsefesinin Konusu ve Problemleri

Ahlak, bireyin diğer insanlara, topluluklara veya canlı/cansız varlıklara olan davranışları ve bu ilişkiler sonucunda meydana gelen durumları yönlendirmek için oluşturulan prensip ve kuralları tanımlar.

Etik yani ahlak felsefesi, felsefenin ahlak konularını ele alan ve ahlaki değerler hakkında düşündüren bir dalıdır. Ahlaki davranışın ne olduğunu, doğruyla yanlışın sınırlarını, seçimlerin ve iradenin ahlakla nasıl bağlantılı olduğunu inceler. Etik, bir felsefe dalı olarak yeni bir ahlak anlayışı yaratma ya da buna uyumu zorlama amacında değil, ahlaki konular üzerinde derinlemesine düşünme ve bu konuda bilgiler elde etme amacındadır. Ahlak felsefesi özgürlük, mutluluk, sorumluluk ve ödev gibi kavramların anlamlarını netleştirmeye çalışarak insan yaşamının amacının ne olduğu konusunda düşünür.

Ahlak

  • Nasıl yaşanması ve davranılması gerektiği konusunda rehberdir.
  • İyi ve doğru davranışları belirler.
  • Bireysel, yerel ve kültürel nitelik taşır.
  • Eylemlerle ilgilenir.

Ahlak Felsefesi (Etik)

  • Yaşam veya davranış konusunda daha iyinin ya da olması gerekenin ne olduğunu arar.
  • İyi ve kötü eylemlerin teorisini oluşturur.
  • Eylemlerin niteliği konusunda evrensel sapmalar ortaya koyar.
  • Eylemlere dair genel ilkeleri belirler.

Ahlak felsefesinin temel soruları;

  • Ahlakın anlamı nedir?
  • Ahlaklı davranış nasıl oluşur?
  • İyi ve kötü eylemler hangi temellere dayanır?
  • İnsan eylemlerinin yöneldiği amaç nedir?
  • İnsanı insan yapan erdemli davranışlar nelerdir?
  • Eylemde bulunurken insan iradesi özgür müdür?
  • Evrensel bir ahlak yasası olanaklı mıdır?

İyi ve Kötü

Eylemlerin ahlaki açıdan “iyi” ya da “kötü” olarak nitelendirilmesine ne sebep olur? Yani doğru ve yanlışı ayırt eden kriterler nelerdir? Genellikle bu, toplumsal normlara dayandırılır ve toplumun kabul ettiği davranışlar doğru, kabul edilmeyen veya uygun görülmeyenler yanlış olarak kabul edilir.

Felsefe, ahlaki davranışları sadece toplumsal normlarla tanımlamaz; iyilik ve kötülük kavramlarına daha geniş ve evrensel bir perspektiften yaklaşır. Ahlaki davranış, özünde irade ve seçim meselesidir. İrade ve seçimle ilgisi olmayan, örneğin zihinsel yeteneği eksik olan bireylerin eylemleri ahlaki açıdan değerlendirilmez. Bir davranışın niyeti, uygulama süreci ve sonuçları üzerinden ele alınabilir.

İradeyi merkezine alan bazı filozoflar, davranışın arkasındaki amacı esas alır. Bu görüşe göre, niyeti temiz olan bir kişinin eylemi olumsuz bir sonuç doğursa bile, bu eylem kötü sayılmaz. Sonuca odaklanan düşünürler ise bir eylemin sonucunun, onun iyi ya da kötü olup olmadığını belirlediğini savunur. Eğer bir eylemin sonucu zararlıysa, bu eylem kötüdür.

Ahlaki değerlendirmede daha geniş bir perspektif, niyetin, sürecin ve sonucun olumlu etkiler yaratması; başkalarına veya doğaya zarar vermemesi gerektiğini önerir. Ahlaki davranışın temelini atma konusunda, niyet kadar zevk, fayda, mutluluk, görev bilinci, dürüstlük, sevgi ve ilahi kurallara uyumluluk gibi bir dizi farklı kriter de mevcuttur.

Özgürlük ve Sorumluluk

İnsanın eylemlerindeki özgürlüğü ne derecededir?” sorusu, etik felsefenin merkezinde yer alan meselelerden biridir. Bu, özellikle özgürlük ve sorumluluk kavramlarının birbiriyle olan ilişkisi çerçevesinde değerlendirilir.

Ahlak, bireylerin bilinçli eylemleri, tercihleri ve iradesi ile yakından ilişkilidir; bu nedenle özgürlük olmaksızın düşünülemez. Özgürlüğün ise kesin bir tanımı yoktur ve bu konuda genel bir uzlaşıya varılmış da değildir. Ancak ahlaki açıdan özgürlük, bireyin dışsal faktörlerden bağımsız olarak kendi iradesiyle karar alıp harekete geçmesi olarak görülebilir. Sorumluluk ise, bir kişinin eylemlerinin niyetini, süreç boyunca ortaya çıkan etkilerini ve bu eylemlerin sonuçlarını kabul etmesi anlamına gelir. Özgür irade olmadan sorumluluktan söz edilemez, zira sorumluluk özgürlükle birlikte gelir.

Bu düşünceler ile birlikte farklı temellendirmelere yol açılmış, ahlak özgürlüğü sorununa yönelik çeşitli görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu görüşler;

  • Determinizm (Belirlenimcilik): Ahlaki kararlar verilirken yapılan seçimler kısmen veya tamamen geçmişteki olaylar, önceden alınan kararlar; içinde yaşanılan toplumsal koşullar, farkında olunmayan psikolojik süreçler ve fiziki evren tarafından belirlenir görüşüdür. Kısacası determinizme göre evrende her olayın nedeni vardır. Kişilerin ahlaki seçimleri, daha önce yaşadıkları olaylara ve ruhsal ve fiziksel faktörlere bağlıdır. Dolayısıyla özgür iradeye ve bunun getirdiği sorumluluğa tam olarak sahip olunamayacağını söyler. Kişinin eyleminde keyfilik yoktur çünkü kişi özgür değildir.
  • Fatalizm (Kadercilik): Evrenin gidişatına ve insan yaşamına ilişkin her şeyin önceden doğaüstü bir güç tarafından belirlenmiş olduğunu savunur. Kişilerin kaderinde olan her şeyin, kişiler onu seçmiş olsun ya da olmasın, onların başına geleceğini savunur. Kişinin geleceği belirlenmiş olduğu için özgür iradeden de söz edilemez. Bu kadercilik anlayışı kabul edildiği zaman insanın ahlaki düşünüşü, seçimleri ve eylemleri tümüyle anlamsızlaşır. Dolayısıyla yaptıklarından da sorumlu tutulamaz.
  • İndeterminizm (Belirlenimsizcilik): Özgür iradenin varlığını savunur. Bu görüşe göre insan eylemlerini sınırlayan, belirleyen hiçbir etki yoktur. Eylemlerinin sonuçlarını üstlenen insan, eylemde bulunurken ve ahlaki karar alırken sadece kendi iradesine dayanır görüşüdür. Belirlenimcilik ve kaderciliğin karşıtıdır.
  • Otodeterminizm (Ahlaki Özerklik): Bireyin hayatını kontrol edebileceğini savunur. Belirlenimler vardım ama bu insanın özgür olmadığı anlamına gelmez, der. Bireyin kişiliğini geliştirmesi ve potansiyellerini kullanması oranında özgür olduğunu savunur. Bu görüş, kişinin ahlaki anlamdaki kararlarını iradesi ve seçimiyle kendisinin oluşturduğunu ileri sürer. Özgürlüğün kaynağı kişide, onun kişiliğindedir. İnsanlar, aklını kullanabildiği ve kişiliğini geliştirebildiği ölçüde özgürdür.

Evrensel Ahlak Yasası

Yaşayan ve gelecekte yaşayacak tüm insanların vicdanında karşılık bulacak, evrensel bir ahlak yasasının mümkün olup olamayacağı tartışmaları halen daha devam etmektedir.

Evrensel ahlak yasasının mümkün olmadığını ileri sürenlere göre iyi ve kötü davranışlar; kişi,
toplum, kültür ve çağa göre değişmektedir. Birey, iyi ve kötü kavramlarına dair kendi zamanından ve toplumundan bağımsız görüşlere sahip olabilir. Bu çeşitlilik, evrensel bir ahlaki kuralın var olamayacağı düşüncesini doğurabilir. Faydacılığa göre bireyler, kendi menfaatlerine göre prensipler ve davranışlar geliştirirler; hazcılıkta ise bireyler kişisel mutluluk ve zevklerini öncelikli kılarlar. Egoizmde, birey kendi çıkarlarını ve değerlerini her şeyin merkezine koyar. Anarşizmdeyse, tüm bireylerin ortak bir menfaate sahip olamayacağı savunulur.

Karşıt olarak da evrensel olarak kabul edilebilecek ahlaki yasaların varlığına inanan yaklaşımlar bulunmaktadır. Utilitarizm, en çok sayıda insana en iyi şekilde fayda sağlayan genel ahlaki ilkelere inanır. Sezgicilik, insanların doğuştan gelen içgüdülerine güvenerek iyiyle kötüyü ayırt edebileceğini öne sürer. Erdem etiği, bireylerin bilgili bir şekilde ahlaki bir tavır alarak mutluluk bulabileceğini savunur. Ahlaki determinizm, Tanrı’nın koyduğu kuralların ve evrensel zorunlulukların objektif bir ahlak sistemini mümkün kılacağını iddia eder. Kant’ın ödev etiği yaklaşımında ise evrensel ahlaki prensibi, “Eylemlerinden türetilebilecek ilkenin herkes için geçerli olabileceği şekilde hareket et” şeklinde ifade edilir.

Evrensel Ahlak Yasası mümkün müdür sorusuna felsefecilerin görüşleri

📚 EK BİLGİ:

  • Hedonizim (Haz Ahlakı): Bu görüşe göre en üstün iyi; hazdır. Bu görüşün öncülüğünü Aristippos ve Epiküros yapmıştır. Aristippos hazzı bedensel mutluluğa indirgemişken Epiküros için haz bedenin ve ruhun acılardan kurtulmuş olmasıdır.
  • Erdem Etiği: Bu görüşün öncülüğünü Sokrates, Platon ve Aristoteles yapmıştır. Sokrates iyinin bilgiyle, Platon iyi ideasını elde etmekle, Aristoteles ise ölçülü ve aşırılıktan uzak eylemle mümkün olduğunu savunmuştur. Kısacası erdem, insanın ulaşabileceği en üstün iyidir.
  • Egoizm: İnsan doğasının çıkarına odaklanmış olduğu fikrinden yola çıkmıştır ve insanın ahlaki mutluluğa ulaşmada temel aldığı unsurun kendisi, kendi benliği olduğunu savunmuştur. Bu görüşün öncüsü Thomas Hobbes olmuştur.
  • Kinizm: Erdemi toplumsal yaşamdan uzak durmak ve maddi arzulardan sıyrılmakla olanaklı gören görüştür.
  • Anarşizm: İnsanın iyi bir doğayla dünyaya geldiğini ancak toplumsal kurumların baskıcı tutumu ile doğadan uzaklaştığını savunmuştur. Mutlu insanların da bu baskıdan uzaklaşmış bireyler olduğunu savunmuştur.
  • Nihilizm: Ahlakın insanı köleleştirdiğini ve sürünün bir üyesine dönüştürdüğü için yok sayıldığını savunur.
  • Varoluşçuluk: İnsanın belirlenmiş bir doğası olmadığını ve her insanın seçimleriyle özünü inşa ederek kendi varoluşunu anlamlı hale getirdiği fikrini savunur.
  • Utilitarizm: En çok kişinin mutluluğunu hedef alan eylemlerin ahlaki olarak kabul edilebilir bulunacağını savunur.
  • Sezgi Etiği (Entüisyonizm): Yaşam gibi, ahlakın da canlı olduğunu savunmuştur.
  • Ahlaksal Determinizm: Ahlaksal yaşam doğa yasası tarafından belirlenmiş ve insan da eylemleri ile bu yasa ile şekillenmektedir, görüşüdür.
  • Ödev Etiği: Ahlak yasalarının, bireyin kendi tarafından koyulduğunu bu yüzden de ona uymanın bireyin ödevi olduğunu fikridir. Ahlak koşulsuz bir buyruktur ve birey eylemleri bu buyruğa uymanın ödev olduğu fikrinden kaynaklanır.
Benzer İçerikler
Bilgi Felsefesi
Güncel
Felsefe

Bilgi Felsefesi

İçeriğe Git>
Felsefi Düşünce
Güncel
Felsefe

Felsefi Düşünce

İçeriğe Git>
Din Felsefesi
Güncel
Felsefe

Din Felsefesi

İçeriğe Git>
Varlık Felsefesi
Güncel
Felsefe

Varlık Felsefesi

İçeriğe Git>
Düşünme ve Akıl Yürütmenin Temel Kavramları
Güncel
Felsefe

Düşünme ve Akıl Yürütmenin Temel Kavramları

İçeriğe Git>
Bilim Felsefesi
Güncel
Felsefe

Bilim Felsefesi

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo