Türkiye’deki Doğal ve Kültürel Sembollerin Mekan İlişkisi
Bir ülke veya merkezin sahip olduğu doğal ve kültürel özellikler o merkezin tanınmasını sağlamaktadır. Örnek vermek gerekirse; Eyfel Kulesi Fransa’yı, Tac Mahal Hindistan’ı, Keops Piramidi Mısır’ı anımsatmaktadır.
Türkiye, turistik semboller açısından zengin bir ülkedir. Anadolu’nun bir çok yerinde farklı farklı medeniyetlerin kurulması ve bu medeniyetlerden kalan hanlar, kümbetler, çeşmeler, köprüler ve ibadethaneler Türkiye’yi turistik semboller yönünden kuvvetli kılmıştır.
Türkiye’deki Doğal Sembollerin Mekanla İlişkisi
Türkiye’de pek çok doğal güzellik bulunmaktadır. Bu durumda Türkiye’de turizm faaliyetlerinin gelişmesini fazlası ile etkilemiştir. Ülkenin farklı bölgelerinde çeşitli jeomorfolojik oluşumlar, kaplıcalar, göller, şelaleler gibi bulundukları bölgelerin gelişmesinde önemli paya sahip olan pek çok doğal yapı bulunmaktadır.
Örneğin; Peribacaları, Nevşehir ilinin ülke sınırları dışına çıkmasını, insanlar tarafından tanınması ve ziyaret edilmesini sağlamıştır. Erciyes Dağı, Kayseri ilinin popülerliğini artırmaktadır. Türkiye’deki şelaleler de doğal semboller arasında gösterilmektedir. Manavgat, Kurşunlu ve Düden şelalesi Antalya; Muradiye Şelalesi Van için doğal sembol olmuştur.
Türkiye’deki Kültürel Sembollerin Mekanla İlişkisi
Anadolu toprakları coğrafi konumu nedeniyle pek çok medeniyetin buluşma, kurulma ve gelişme sahası olmuştur. Bu nedenle birçok mimari yapı, sözlü ve yazılı eser kalmıştır. Bu eserlerden bazıları, yer aldıkları şehirler için bir sembol niteliğindedir.
Örneğin; İstanbul’un tanınmasında Ayasofya, Kız Kulesi, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Cami ve Ortaköy Cami gibi tarihi yapılar etkili olmuştur. Trabzon’un tanınması Sümela Manastırı, kemençe, çay ve hamsi ile oluşmuştur. Adıyaman’da bulunan Nemrut Dağı, Komagene Kralı tarafından yapılmış olan anıtsal heykeller ile tanınmaktadır. Evleri ve telkari sanatı ile ön plana çıkan şehir ise Mardin’dir.
Türkiye’nin Kültürel Mirası
Dünya mirası; uluslararası önem taşıyan, bu nedenle korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara veya sitlere denilmektedir. Türkiye sahip olduğu dünya miraslarını korumak ve sonraki nesillere aktarabilmek adına UNESCO ile iş birliği yapmıştır.
UNESCO; dünyadaki kültürel miraslar ile ilgili çalışmaları yürüten kuruluştur. UNESCO tarafından dünya mirasları; somut ve somut olmayan kültürel miraslar şeklinde sınıflandırılmaktadır.
Somut Kültürel Miras
Somut kültürel miras; korunması gereken tarihi yapılara, mekanlara veya anıtlara denir. Somut olan kültürel mirasların bir yerden başka bir yere taşınması pek mümkün değildir. Çeşmeler, mabetler, köprüler, hanlar bu mirasa örnektir.
Aynı zamanda arkeolojik, mimari ve teknolojik eserler de somut mirasın parçası olarak kabul edilmektedir. Bu eserler genellikle müzelerde sergilenmektedir.
Somut Olmayan Kültürel Miras
Somut olmayan kültürel miras; toplumların ve bireylerin kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları gelenek ve görenekler, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araç-gereçler ve kültürel mekanlara denir. Halk hikayeleri, masallar, fıkralar, destanlar gibi sözlü anlatımlar; Karagöz, kukla, halk tiyatrosu gibi gösteri sanatları; kına gecesi, nişan, düğün, nevruz gibi ritüeller; dokumacılık, telkari, nazar boncuğu gibi el sanatları; yöresel yemekler, halk hekimliği gibi uygulamalar somut olmayan kültürel miraslara örnektir.
Türkiye’nin UNESCO Kültür Mirasları
- Selimiye Cami ve Külliyesi(Edirne)
- İstanbul
- Safranbolu (Karabük)
- Bursa ve Cumalıkızık (Bursa)
- Efes (İzmir)
- Pamukkale-Hierapolis (Denizli)
- Afrodisias
- Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla)
- Çatalhöyük Neolitik Kenti (Konya)
- Divriği Ulu Cami (Sivas)
- Hattuşa (Boğazköy)
- Ani Harabeleri (Kars)
- Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (Diyarbakır)
- Nemrut Dağı (Adıyaman)
- Bergama (İzmir)
- Troya Antik Kenti (Çanakkale)
- Göreme Millî Parkı ve Kapadokya (Nevşehir)
Coğrafi İşaretler
Coğrafi işaretler; herhangi bir ülke, bölge ya da yöre gibi alanlara has ürünlerin yerelliğini ve özelliğini koruyabilmek için alınan yasal tedbirlere verilen addır. Coğrafi işaretler, Türk Patent Enstitüsü tarafından belirlenmektedir. Günümüzde Türkiye için tescillenen 315 adet coğrafi işaret bulunmaktadır.
Bir ürünün coğrafi işaret alabilmesi için o ürünün en az bir özelliğinin sınırlarının belirlenmiş bir alandan alınmış olması gerekmektedir. Coğrafi işaret ile ürün ve sahip olduğu alan markalaşmaktadır.
⭐ Coğrafi işaretler ile;
- Ürün ve üretici korunur.
- Tüketici hakları korunur.
- Taklit ürünler engellenir.
- Milli değerleri temsil eden sembol ürünler gelecek nesillere aktarılır.
- Kırsal kesimin kalkınması sağlanır.
- Maddi ve manevi katma değer artar.
Afyon kaymağı, Antep baklavası, Edremit zeytinyağı, Ege pamuğu, Eskişehir lüle taşı, Gemlik zeytini, Hatay ipeği, Kütahya çinisi, Mersin tantunisi, Ödemiş patatesi örnek verilebilir.
Coğrafi işaretler; menşe adı ve mahreç işareti olarak ayrılmaktadır:
- Menşe Adı= Tüm özellikleri belli bir yere ait olan ve o yer dışında bulunmayan ürünlere denir. Örneğin; lüle taşı sadece Eskişehir’de bulunmaktadır. Bu özelliğinden dolayı menşe işareti ile tescillenmiş bir üründür.
- Mahreç işareti= Üretimi ve işlenmesi gibi süreçlerden en az birinin sınırları belirlenmiş bir alanda gerçekleştirildiği ürünlere verilir. Mahreç işaretinde ürün menşe işaretinde olduğu gibi bir yere ait değildir. Fakat ürünün imali sırasında en az bir malzemenin belirlenen bölgeden temin edilmesi gerekmektedir. Örneğin; İnegöl köfte coğrafi işaretler kapsamında Türkiye genelinde kayıtlanmıştır. Dolayısıyla İnegöl köftesinin Türkiye’nin her yerinde “İnegöl köfte” olarak etiketlenmesi zorunludur.
📚 KISA BİLGİ: Menşe ve mahreç işareti için en önemli özellik; tescillenen ürünün en az bir özelliğinin söz konusu mekan ve o mekandaki kültürü temsil etmesidir.
Geleneksel Ürün Adı
Menşe adı ve mahreç işareti kapsamına girmeyen ürünler geleneksel ürün adını almaktadır. Bir ürünün geleneksel ürün kapsamında olması için; oürünü tarif eden adların ilgili piyasada en az otuz yıl boyunca kullanılması gerekmektedir. Lokum, pastırma ve baklava gibi ürünler geleneksel ürünlere örnek gösterilebilir.
Türkiye’nin Turizm Potansiyeli ve Varlıkları
Türkiye, özel ve mutlak konumu neticesinde turizm potansiyeli yüksek bir ülkedir. Türkiye’nin ılıman kuşakta yer alması, güneşli gün sayısının fazla olması, üç tarafının denizlerle çevrili olması ve yer şekilleri turizm değerlerinin çeşitliliğinin artmasını sağlamıştır.
Anadolu’nun farklı yer şekilleri, doğal su kaynakları, zengin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği farklı kültürlere ev sahipliği yapmasına neden olmuştur. Bu nedenle Türkiye, turizm yönünden dikkat çekici bir konuma gelmiştir.
Türkiye’deki turizm sınıflandırması çok çeşitlidir. Doğal güzellikler, tarihi ve kültürel güzellikler olarak genel bir sınıflandırma yapılabileceği gibi yayla, kış, kıyı, golf, yat turizmi gibi özel bir sınıflandırma da yapılabilir.
Sağlık ve Termal Turizmi
Türkiye, aktif ve genç fay hatlarının bulunduğu bir coğrafyada yer almaktadır. Bu nedenle Türkiye’de fazlasıyla sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Sıcak suların tedavi edici özelliği vardır. Dolayısıyla Türkiye, sağlık ve termal turizmi yönünden zengin bir ülkedir. Türkiye’deki sıcak suların sıcaklığı 20 ile 110 derece arasında değişmektedir ve 1500’ün üzerinde kaplıca vardır. Başlıca kaplıca merkezleri; Afyon (Sandıklı), Balıkesir (Gönen), Ankara (Kızılcahamam, Haymana, Ayaş, Beypazarı), Erzurum (Aziziye), Denizli (Karahayıt), Bursa (Bursa ve Oylat), Kütahya (Dumlupınar), Sakarya (Kuzuluk), Kangal (Sivas), Ağrı (Diyadin), İstanbul (Tuzla)’dur.
Aynı zamanda Türkiye, son yıllarda medikal sağlık hizmetleri açısından dünya standartlarını yakalamıştır. Saç ekimi, estetik operasyonlar, diş tedavileri ve diğer tedaviler için de her yıl çok sayıda turist Türkiye’yi ziyaret etmektedir.
Kış Turizmi
Türkiye yüksek dağlarla çevrili bir ülkedir. Bu nedenle yılın büyük bir bölümünde kar örtüsü görülmektedir. Bu durumda Türkiye’de kış turizmini geliştirmiştir. Son yıllarda yüksek standartlara sahip kayak ve konaklama tesislerinin sayıca artışı da kayak tutkunlarını bu bölgelere çekmektedir. Isparta-Davraz, Erzurum-Palandöken, Bursa-Uludağ, Bolu-Kartalkaya ve Kocaeli-Kartepe Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden bazılarıdır.
Yayla Turizmi
Türkiye’de Kuzey Anadolu ve Toros Dağları, yayla turizmi açısından önemli yerlerdir. Yayla turizminde yöreye has mimari ve yaşam biçimini yakından tanıma imkanının yanında dağcılık, atlı doğa gezisi, doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü, flora ve faunanın incelenmesi, jeep safari vb. doğa sporlarına uygun alanların bulunması bu turizm çeşidine ilgiyi artırmıştır. Başlıca yaylar; Ayder Yaylası (Rize), Pokut Yaylası (Rize), Hınzır Yaylası (Trabzon), Uzungöl Yaylası (Trabzon), Bektaş Yaylası (Giresun), Tekir Yaylası (Kayseri), Elmalı Yaylası (Antalya), Çermik Yaylası (Erzurum), Topuk Yaylası (Düzce)’dır.
Mağara Turizmi
Mağaralar, kalkerli arazilerde görülmektedir. Türkiye’de kalkerli araziler ise daha çok Akdeniz bölgesinde bulunmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 40 bin mağara bulunmaktadır. Türkiye’deki en uzun mağara, Beyşehir Gölü yakınlarındaki Pınargözü Mağarası’dır. (16 km) En derin mağara ise Anamur yakınlarındaki Çukurpınar Düdeni’dir. Damlataş Mağarası, Beldibi Mağarası, Öküzini Mağarası, İnsuyu Mağarası, Karain Mağarası, Cennet-Cehennem Obruğu, Narlıkuyu Mağarası; İstanbul’da Yarımburgaz Mağarası, Trabzon’da Çal Mağarası, Kastamonu’da Ilgarini Mağarası, Zonguldak’ta Kızılelma Mağarası, Tokat’taki Ballıca Mağarası ve Isparta’daki Pınargözü Mağarasını Türkiye’deki mağaralara örnek verebiliriz.
Golf Turizmi
Golf turizmi özellikle büyük şehirlerde ve yaz turizminin geliştiği yerlerde görülmektedir. Golf turizmi için Antalya, Muğla, İstanbul gibi iller merkez konumundadır. Golf sahaları, özellikle kıyıya yakın; yeme içme, alışveriş ve konaklama tesisleri yakınındaki alanlarda doğa ile iç içe yapılmıştır. Uluslararası Golf Tur Operatörleri Birliği (IAGTO) tarafından 2008 yılında Antalya’nın Belek beldesi Avrupa’da “yılın en iyi golf bölgesi” ödülüne layık görülmüştür.
Yat Turizmi
Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olması yat turizminin geliştirmiştir. Karadeniz, Ege ve Marmara kıyıları koy ve körfezlerle doludur. Akdeniz, Ege kıyıları yat turizmi açısından en uygun yerlerdir. Kuşadası, Bodrum, Datça, Bozburun, Marmaris, Göceki, Fethiye, Kemer, Antalya yat turizminde öne çıkan yerler arasındadır.
Kongre Turizmi
Türkiye, Asya ve Avrupa’nın birleştiği bir noktada yer alır. Doğal güzelliklerinin çeşitliliği, yüksek kapasiteli konaklama yerleri ile toplantı ve organizasyonlar için önemli bir potansiyele de sahiptir. Bu nedenlerle Türkiye, kongre turizminin geliştiği ülkelerden birisidir. Bununla birlikte ABD, Orta Doğu ülkeleri, Avrupa ve dünyanın pek çok ülkesine günlük tarifeli seferlerinin oluşu kongre turizminin gelişmesini sağlamıştır. Kongre turizminde İstanbul, Antalya ve Ankara ilk üç sırada yer almaktadır.
İnanç Turizmi
Türkiye pek çok kültüre ev sahipliği yaptığı için üç semavi dine (Müslümanlık, Hristiyanlık, Musevilik) ait fazlasıyla eser ve ibadethane bulunmaktadır. Türkiye’de 43 ilde inanç turizmine yönelik olarak değerlendirilecek 316 adet dini yapının 167’si İslam, 129’u Hristiyan, 20 tanesi Musevi dinine aittir. Konya Mevlana Türbesi ve Müzesi, Ayasofya Cami ve Müzesi, Hacı Bayram Veli Türbesi, Sard Sinagogu, Selçuk Meryem Ana Evi’ni Türkiye’deki inanç turizmine örnek verebiliriz.
Dağcılık Turizmi
Dağcılık; dağ yürüyüşü, kamp kurma ve tırmanmayı kapsayan bir spordur. Türkiye’de dağcılık sporuna hizmet eden farklı yükseklikte, çeşitli bitki örtüsüne sahip çok sayıda dağ bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Ağrı Dağı (Ağrı), Beydağlar (Antalya), Erciyes Dağı (Kayseri), Bolkar Dağları (Mersin), Aladağlar (Niğde), Kaçkar Sıradağları (Rize), Munzur Dağı (Tunceli), Süphan Dağı’dır (Van).
Kıyı Turizmi
Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili oluşu, yaz sezonunun uzun sürmesi, denize girmeye elverişli koy ve körfezlerinin fazlalığı, güneşli gün sayısının fazla olması gibi nedenler Türkiye’de özellikle Ege ve Akdeniz’de kıyı turizminin gelişmesine neden olmuştur. Türkiye 8000 km uzunluğu aşan kıyılara sahiptir. Antalya, İzmir, Balıkesir, Muğla ve Çanakkale her yaz kıyı turizmi için önemli birer merkez olmuştur. Bunun dışında Marmara Denizi’nde Zeytinlik Adası, Marmara Adası, Avşa Adası, Erdek Koyu gibi yerler de kıyı turizmi gelişmiştir.
Karadeniz bölgesinde güneşli gün sayısının az olması ve sahil şeridinin darlığı bu bölgedeki kıyı turizminin gelişmesine engel olmuştur. Fakat Bartın’da İnkum; Giresun’da, Tirebolu; Sakarya’da, Karasu ve İstanbul’da, Şile sahili denize girilebilmektedir.
Kültür Turizmi
Türkiye’nin sahip olduğu kültürel zenginlikler, kültür turizmini çok geliştirmiştir. Mimari yapısı, tarihi, müzik ve giyim tarzının yanı sıra el sanatları ile yöresel yemekleri de dikkat çekici özelliktedir. Son yıllarda yöresel yemek tadımı için Türkiye’de bir çok il ziyaretçi akınına uğramaktadır. Özellikle Hatay, Adana ve Gaziantep gibi iller mutfaklarıyla ilgi çekmektedir.
Yukarıda sözü geçen turizm türlerinin dışında av turizmi, hava sporları turizmi, akarsu turizmi, su altı dalış turizmi, kuş gözlemciliği turizmi ve İpek Yolu turizmi gibi turizm türleri de Türkiye’ye dünyanın dört bir yanından ziyaretçi gelmesini sağlamaktadır.
Türkiye’nin Turizm Politikaları
Turizm Bakanlığına göre turizm politikası; turizmden gelen ekonomik, sosyal ve kültürel kazançları en üst seviyeye çıkarmak ve maliyetleri en aza indirmeyi amaçlamak olan bir politikadır. Başka bir deyişle turizm politikası; örgütlenmiş toplumlarda devlet tarafından turizm gelişmelerine müdahale edilmesidir.
⭐Turizm politikasının özellikleri;
- Dinamik bir nitelik taşımalıdır.
- Çok yönlü olmalıdır.
- Kurumsal karaktere sahip olmalıdır.
- Akılcı ilkelerde hareket etmelidir.
Türkiye’de turizm politikaları Cumhuriyet sonrası dönemde önem kazanmıştır. Örneğin; Atatürk’ün isteği üzerine kurulan “Türk Seyyahin Cemiyeti” ile turizm çalışmaları hız kazanmıştır. Bu kuruluş ile turizme karşı gelişmeler yaşanmış fakat Türkiye’de asıl turizm gelişmeleri 1980’den sonra yaşanmıştır. 1982’de “Turizm Teşvik Kanunu” çıkarılmış, 1985 yılında turizm “kalkınmada özel önem taşıyan sektör” kapsamına alınmıştır. Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı en güncel planlamadır. Plan dahilinde Türkiye’nin turizm geliri açısından ilk beş ülke arasına girmesi ve uluslararası bir marka haline gelmesi öngörülmüştür.
Turizm, sağladığı döviz getirisi ve istihdam yoluyla ülke ekonomisini olumlu yönde etkileyen önemli bir sektördür. Farklı kültürler arasında etkileşim sağlaması nedeniyle de sosyal ve kültürel bir boyut kazanırken; aynı zamanda çevreyi de etkileyen önemli bir faaliyettir.
Türkiye’de Turizm Politikalarının Çevresel Etkileri
Türkiye’deki turizm bölgelerinde yerli ve yabancı sayısı günden güne artmıştır. Bu nedenle tesisler ihtiyacı karşılayamamaya başlamış ve konaklama ihtiyacının karşılanabilmesi için yeni tesisler yapılmıştır. Bu yeni yapılan tesisler ile birlikte doğal alanlar tahrip edilmiş, aşırı su kullanımı gerçekleşmiş, orman yangınları çıkmış, trafik artmış, çevre ve ses kirliliği görülmeye başlanmıştır. Bu nedenle turizm politikaları kapsamında bu sorunların en aza indirilmesi ve sürdürülebilir turizmin uygulanması için çeşitli proje çalışmaları yapılmaya başlanmıştır.
Bu projeler ile plansız yapılaşma, doğal alanların tahribi ve çevre kirliliği gibi sorunlara çözüm getirilmiştir. Aynı zamanda ağaçlandırma çalışmaları yapılmış, çevre temizliğine önem verilmiş ve ulaşım ağları da geliştirilmiştir.
Türkiye’de Turizm Politikalarının Kültürel Etkileri
Kültürel mirasın ve evrensel değerlerin dünyaya tanıtılması ve gelecek kuşaklara aktarılması için bir takım politikalar uygulanmaktadır. Bu politikaların başında reklam ve tanıtım faaliyetleri gelmektedir. Bu faaliyetlerin etkisi ile hem yurt içinden hem yurt dışından pek çok kişi kültürel değerleri görmek amacıyla gelmektedir.
Ayrıca 1983 yılından bu yana UNESCO Dünya Miras Sözleşmesi’ne üye olan Türkiye; Ayasofya Camii, Alanya Kalesi, Kekova, Mardin Kültürel Peyzaj Alanı gibi pek çok kültürel değeri UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydettirmiştir. Bu nedenle de Türkiye’ye birçok turist gelmektedir.
Türkiye’de Turizm Politikalarının Ekonomik Etkileri
1980 sonrasında çıkarılan Turizm Teşvik Kanunu ile yatırımlar artmıştır. Dolayısıyla turizm sektörü hızla gelişmeye başlamıştır. Turizm sektörünün gelişmesi ülkeye döviz girdisini sağlamış ve dış ticaret açığının kapanmasına neden olmuştur. Turizmin bu özellikleri ekonomik gelişimin en temel etkenidir.
Turizm potansiyeli olan alanların değer kazanması, yerli ve yabancı turistlerin sayısının artması ekonomik gelişmeye neden olmuştur. Turizm; bölgeler arası ekonomik farkları azaltan, sektörel zenginliğe neden olan ve istihdam açığını kapatan bir ekonomik değer olmuştur.
Türkiye Turizm Stratejisi 2023 Eylem Planı’na göre turizm politikaları dahilinde 2023’te Türkiye’ye gelecek yabancı turist sayısının 50 milyon, yerli turist sayısının 20 milyon olması beklenirken turizm gelirinin 50 milyar dolar, turist başına yapılan harcamanın 1000 dolar olması hedeflenmektedir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi yeni yatırım, teşvik ve istihdam olanaklarının sağlanmasıyla mümkündür.
🚀DETAY BİLGİ: Türkiye’de turizmin gelişmesinde etkili olan faktörler;
- Asya-Avrupa-Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştıkları konumda yer alması,
- Bu üç kıtayı birbirine bağlayan kara ve deniz yolları üzerinde yer alması ulaşımın kolay sağlanması,
- İklim koşullarının elverişli olması,
- Deniz suyu sıcaklığının uygun olması,
- Güneşlenme süresinin uygun olması,
- Doğal ve tarihi güzelliklerin fazla olması,
- Kaplıca ve kayak turizmine elverişli alanların olması,
- Kurulan tesislerin hizmet kalitesinin iyi olması,
- Ucuz konaklama imkanıdır.
Turizmin Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Turizm, Dünya’da hızla gelişen sektörlerden birisidir. Turizm; istihdam oluşturma, döviz girdisi sağlama, dış ticaret açığını kapatma, vergi gelirlerini artırma ve dünya barışına katkı sağlama gibi gelişmelere neden olur.
Turizm bölgelerine açılan konaklama, lokanta ve alışveriş merkezleri gibi işletmeler nüfusun bir bölümüne iş olanağı yaratmıştır. Kentlerde ve turistik alanlarda otel, motel vb. konaklama yerleri ile tatil köylerinin sayısı da artmıştır. Bu nedenle Türkiye’de de turizmin gelişmesine bağlı olarak yeni iş alanları açılmış ve ticaretin canlanması sağlanmıştır. .
Türkiye gerek konumu gerekse birçok medeniyete ev sahipliği yapması nedeniyle kültürel ve tarihi birçok zenginliğe sahiptir ve turizm potansiyeli yüksek bir ülkedir. Türkiye’deki cari açık sorunu çözmek, istihdam yaratmak ve uluslararası alanda tanınmak için turizm en çok yatırım yapılması gereken alandır. Özellikle 1980 yılından bu yana dış turizm alanında yaşanan gelişmeler ve ilerlemeler Türkiye ekonomisine büyük bir katkı sağlamıştır.
❗NOT: Turizmin dış ticaret açığını karşılama payı, 2018 yılı itibariyle %55’tir.
Turizmin GSMH’deki payı 1963’te %0,1 iken 2018’de %3,2’dir. Turizm gelirlerinin ihracattaki oranı ise 1963 yılında %2,1 iken 2018 yılında %18’dir. Türkiye, Dünya’da en çok ziyaret edilen 17. sırada iken büyük bir hamle yaparak 2014 yılına gelindiğinde en çok ziyaret edilen 6. ülke olmuş ancak 2016 yılında 4 sıra gerileyerek en çok ziyaret edilen 10. ülke olmuştur.