Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

📅 27 Ekim 2022|27 Ekim 2022
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

Konu Özeti

1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmiştir. Osmanlı'nın yerini ise Rusya ve Avusturya almıştır. Güç kazanan bu devletler Osmanlı iç işlerine karışmaya başlamışlardır.

Bu konuda
  • Rusya ve Avusturya'nın Osmanlı topraklarını paylaşma projesini
  • Şark meselesini ve beraberinde getirdiği sorunları
  • Viyana Kongresi'nin önemini ve uluslararası sorunların nasıl oluştuğunu
  • Mora isyanını ve sonuçlarını
  • ... ve 3 konu daha

öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

1699 yılında imzalanan Karlofça Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti eski gücünü kaybetmiştir. Osmanlı’nın yerini ise Rusya ve Avusturya almıştır. Güç kazanan bu devletler Osmanlı iç işlerine karışmaya başlamışlardır. Fransız İhtilali ve Napoleon Savaşları’ndan sonra ise İngiltere, Fransa ve 1870’te siyasi birliğini sağlayan Almanya’nın da katılmasıyla Avrupa Devletleri açıkça Osmanlıların siyasetine karışmışlardır.

Osmanlı Devleti’ni Paylaşma Projesi

1774 yılında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ı engeli kaldıran Rusya ve II. Catherine, “Yunan (Grek) Projesi” olarak bilinen “Osmanlı topraklarının paylaşılma ve eski Bizans’ı yeniden canlandırılma” amacına yönelmiştir. Avusturya İmparatoru II. Joseph bu amaca katılmış ve planla­rını gerçekleştirmek için iki lider 1780’de aldıkları kararları imzalamışlardır.

Rusya ile Avusturya’nın bu ittifakı, Avrupa’daki siyasi dengeyi temelden sarsacak niteliktedir. Bu planın genel amacı Osmanlıların Avrupa’dan atılması ve topraklarının kendi aralarında pay­laşılmasıdır. II. Katerina bu planla İstanbul, Trakya, Makedonya, Bulgaristan ve Kuzey Yunanistan’la birleşerek yeni bir Bizans İmparatorluğu kurmak; Balkanlarda birçok bölgenin ise Avusturya’ya verilme istenmiştir.

Şark Meselesi (Doğu Sorunu)

Şark Meselesi deyimi, ilk olarak Viyana Kongresi’nde siyasal bir terim olarak kullanılmıştır. Şark Meselesi, Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılması ve topraklarının paylaşılması kavgasıdır. Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupalı Devletler, Osmanlı Devleti’nin özellikle Avrupa’daki yerleri olmak üzere bütün topraklarını paylaşmak istemiştir. Bu nedenle Osmanlı üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kurulmuş, gayrimüslim halkların durum­ları istismar edilmiş ve bağımsızlık mücadeleleri desteklenmiştir.

Şark Meselesi’nin ilk aşaması 1071 Malazgirt Savaşı ile başlamış, 1683 II. Viyana Kuşatması ile sona ermiştir. Şark Meselesi’nin ikinci aşamasında ise Avrupalı devletler saldırıya geçmişler, gayrimüslim unsurların bağımsızlıklarını kazanması için uğraşmışlardır. Sevr Antlaşması ile de bu amaçlarını gerçekleştirmişlerdir.

🚀 DETAY BİLGİ: Hasta Adam” deyimi ise ilk kez St. Petersburg’ta düzenlenen bir konferansta kullanılmıştır. Rus çarı, Osmanlı Devleti’ni hasta bir adama benzeterek topraklarını paylaşmayı teklif etmiştir.

XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti ve Büyük Güçler

XIX. yüzyıla girerken Osmanlı Devleti, toprak bakımından dün­yanın en büyük devletlerinden biridir. Bugünkü Anadolu, Trakya, Bulgaristan, Sırbistan, Romanya, Arnavutluk, Karadağ, Yunanistan, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin, Hicaz, Mısır, Trablusgarp, Tunus, Ce­zayir isimleri altında tanınan yerlerden başka Akdeniz’in doğu­sundaki Girit ve Kıbrıs ile Ege Denizi’nin bütün adaları, Karadeniz, Marmara, Ege Denizi, Kızıldeniz birer Türk denizi olup Adriyatik Denizi ile Basra Körfezi kıyıları da Türk topraklarıdır. Osmanlı’da Grekler, Latinler, Slavlar, Çerkezler, Gürcüler, Ermeniler, Araplar ve Yahudiler de vardır.

Bütün farklı unsurlarıy­la barış içerisinde yaşayan Osmanlılar, XIX. yüzyılın başlarında gerek iç gerek­se dış meseleler nedeniyle büyük dev­letlerle sık sık karşı karşıya gelmiştir. Örneğin; Fransa’nın, 1798’de Mısır’ı işgal etmesiyle Osmanlı için tehdit ve saldırının yönü kuzeyden Akdeniz’e kaymıştır. Fransızların Mısır’ı işgali karşısında diğer Avrupalı devletler, kendi menfaatleri nedeniyle Osmanlı Devleti’ni savunmuştur. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin dış siyasetinde, Napoleon’un 1798 Mısır Seferi’yle başlayan ve XIX. yüzyıl boyunca sürdürülen denge politikası takip edilmiştir. Osmanlı’nın giderek zayıflaması sonucunda ortaya çıkan denge politikası ile devlet, varlığını sürdürmek istemiştir.

Rusya’ya karşı İngiltere, Fransa’ya karşı Rusya; İngiltere, Fransa ve Rusya üçlüsüne karşı ise Almanya denge unsuru olarak kullanılmıştır. Bu politika ile Osmanlı Devleti, Avrupa’nın büyük devletleri arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanmıştır.

Viyana Kongresi ve Uluslararası Sorunlar

Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan özgürlük ve milliyetçilik akımları Napoleon tarafından Avrupa kıtasına yayılmaya çalışılmıştır. Fransa’nın bu politikasına karşı Avrupalı diğer güçler birleşerek Fransa’yla savaşmıştır. Fransa’yı yenilgiye uğratan Avrupalı devletler, 1814’te Viyana’da bir kongre toplamıştır ve 1815’te alınan kararlar imzalanmıştır.

Viyana Kongresi’nde alınan kararlar;

  • İngiltere, Avusturya, Rusya ve Prusya kendi çıkarları doğrultusunda Avrupa’nın siyasi haritasını ve güçler dengesini yeniden düzenlemiştir.
  • Meternik sistemi kurulmuştur.
    • Avrupa’yı Fransız İhtilali’nin etkilerinden korumak için Avrupa’nın neresinde bir isyan çıkarsa diğer Avrupalı Devletler birlikte hareket edeceklerdir.
  • Rusya Şark Meselesini ortaya atarak Osmanlı topraklarının paylaşılmasını istemiştir fakat kabul görmemiştir.
  • Avrupalı devletlerin sınırları tekrar çizilmiştir.

📚 EK BİLGİ: Avrupalı devletler milliyetçilik isyanlarına çok sert tedbirler almışlar fakat Osmanlı’daki milliyetçi isyanları desteklemişlerdir. Bu durum Viyana Kongresi’nde alınan kararların her Avrupalı devletlere eşit olarak uygulanmadığını göstermektedir.

Mora İsyanı ve Yunanistan’ın Kurulması

Yunan bağımsızlık hareketi, Fransız İhtilali ile yayılan ulusçuluk akımı sonucunda ortaya çıkmıştır. 1814’te Rum tüccarlar, Rusya’nın Karadeniz’deki önemli liman şehri Odesa’da Filiki Eteria (Dostluk Cemiyeti) adıyla gizli bir örgüt kurmuştur. Bu örgüt Yunan bağımsızlığı için çalışmaya başlamıştır. 1821’de önce Eflak ve Boğdan’nın ardından Mora’da Yunan İsyanları çıkmıştır.

Rumların ayaklanmalarındaki nedenler;

  • Milliyetçilik akımının yayılması,
  • Rusların kışkırtmaları,
  • Rumların zenginleşerek Megali İdea (Büyük Hedef) ideale yönelmeleri,
  • Filiki Eteria (Dostluk Cemiyeti) kurulmasıdır.

Mora isyanı 1821 yılında başlamıştır. 1824’te Mısır’da düzenli ordusu ve güçlü bir donanması olan Kavalalı Mehmet Ali Paşa, Girit ve Mora valiliklerinin de kendisine verilmesi koşuluyla isyanı bastırmayı kabul etmiştir. Oğlu İbrahim Paşa’yı Mora’ya göndermiş ve kuvvetler isyanı bastırmıştır. Bu durum karşısında Avrupalı devletler ise olaya müdahale etmiştir.

📚 EK BİLGİ: Bu durum Osmanlı iç sorununun Avrupa sorunu haline geldiğinin göstergesidir.

İngiltere, Rusya ve Fransa; Osmanlı Devletine karşı 1827 yılında Londra Protokolü’nü imzalamıştır. Bu üç devlet, isyancılarla Osmanlı Devleti arasında bir ateşkes antlaşması imzalanmasını istemişler ve Yunan devletinin kurulacağını bildirmişlerdir. Avusturya ve Prusya ise bu teklifleri kabul etmemişlerdir.

Osmanlı Devleti de bu kararları tanımayınca 20 Ekim 1827’de Navarin’deki Osmanlı-Mısır donanması; İngiliz, Fransız ve Rus donanması tarafından bir baskınla imha edilmiştir. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu olan İbrahim Paşa 1828’de Mora’dan çekilmiş ve Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmıştır.

1827-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, Ruslar Osmanlı ordusunu mağlup ederek Edirne’ye kadar ilerlemiştir. Sonuçta iki devlet arasında 1829’da Edirne Barış Antlaşması imzalanmıştır.

Edirne Antlaşması’na göre;

  • Mora Yarımadası’nda bağımsız bir Yunan devleti kurulmuştur.
    • Yunanistan, Osmanlı Devleti’nden bağımsızlık kazanan ilk azınlıktır.
    • Bu yönüyle Mora İsyanı, Balkanlarda yaşayan diğer milletlerin ayak­lanmalarına örnek olmuştur.
  • Prut Nehri, Osmanlı-Rus sınırı kabul edilmiştir.
  • Rusya’ya savaş tazminatı ödenmiştir.
  • Rus ticaret gemilerine boğazlardan serbestçe geçme hakkı tanınmıştır.
  • Eflak, Bağdan ve Sırbistan özerk hale getirilmiştir.
    • Bu durum Osmanlı’nın Balkanlardaki egemenliğini iyice zayıflatmıştır.

NOT: Edirne Antlaşması, Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra en ağır antlaşmadır.

Kırım Savaşı (1853-1856) ve Paris Konferansı (1856)

Kırım Savaşı’nın nedenleri;

  • Rusya’nın güneye inme isteği,
  • Kutsal yerler sorunu,
  • Rusya’nın azınlıklara verilen haklardan rahatsız olması,

Bu nedenlerle Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Kırım Savaşı yaşanmıştır. Fakat Rusya’nın Boğazlara açılma isteği ve Osmanlı Devleti’nin topraklarına göz dikmesi, İngiltere ve Fransa’nın çıkarlarına dokunmuş ve Avrupalı güçler, Osmanlı Devleti’nin yanında yer alarak Rusya’ya karşı bir Avrupa bloğu oluşturmuştur.

Rusya’nın başlattığı bu savaşta Rusya yenilmiş ve 1856 yılında Paris Antlaşması imzalanmıştır.

Paris Antlaşmasının Maddeleri

Paris Antlaşması’na göre; (Maddeleri)

  • Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletler hu­kukundan yararlanmasını kabul etmiştir.
  • Her bir Avrupa Devleti Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsız­lığına saygı göstermeyi garanti etmiştir.
  • Osmanlı padişahının ilan etmiş olduğu Is­lahat Fermanı, diğer devletler tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
  • Ancak bu ferman; antlaşmayı imzalayan hiçbir devlete, Os­manlı Devleti’nin iç işlerine karışma hak ve yetkisi vermeyecektir.
  • Osmanlı Devleti ve Rusya, savaş sırasında birbirlerinden aldıkları yerleri ve esirleri geri verecektir.
  • Boğazların kapalılığına dair 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi aynen yürütülecektir.
  • Karadeniz; tarafsız duruma getirilecek, bütün devletlerin ticaret gemilerine açık fakat savaş gemilerine sürekli ola­rak kapalı olacak, kıyılarında hiçbir tersane bulunmayacaktır.
  • Sırbistan, Eflak ve Boğdan; Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak, ancak bunların sahip bulundukları ayrıcalıklar genişletilecek ve bunlar antlaşmayı imzalayan devletlerin garantisi altında olacaktır.

Paris Antlaşmasının Maddeleri

Paris Antlaşması ile; (Önemi)

  • Osmanlı Devleti ilk kez Avrupa devletler hukukuna dahil edilmiştir.
  • Osmanlı’nın topraklarının bütünlüğü büyük devletlerin garantisi altına alınmıştır.
    • Osmanlı’nın kendi topraklarını dahi koruyamayacak kadar güçsüzleştiği ortaya konmuştur.
  • Balkanlarda Eflak, Boğdan ve Sırbistan topraklarındaki yönetimler; Paris Barış Konferansı’na katılan devletlerin ortak garantisi altına alınmıştır.
    • Bu şekilde Rusya’nın güneye inme politikası engellenmek istenmiştir.
  • Osmanlı Devleti, Paris Antlaşması ile savaştan önceki sınırlarına dönmüş ve Rus tehlikesinden bir müddet kurtulmuştur.
  • Karadeniz’in tarafsızlığı maddesi Osmanlı’nın savaşı kazanmasına rağmen yenik duruma düşmesine neden olmuştur.
  • Islahat Fermanı’nın antlaşmada yer alması da Osmanlı Devleti’nin aleyhine olmuş­tur. Bu fermanla Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale edebilecekleri yeni bir kapıyı önceden açmışlardır.

NOT: Osmanlı Devleti ilk kez Kırım Savaşı’nda dış güçlerden (İngiltere) borç almıştır.

🚀 DETAY BİLGİ: Osmanlı Devleti’nde ilk telgraf hattı bu savaşta kurulmuştur. İzmir-Turgutlu arasında da demiryolu inşası başlamıştır.

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)

📚 EK BİLGİ: Rumi takvime göre 1293 yılına rastladığı için bu savaşa 93 Harbi denmiştir.

Sıcak denizlere inme, Osmanlı topraklarını ele geçirme amacından vazgeçmeyen Rusya, Kırım Savaşı’nın da intikamını almak amacıyla Panslavizm siyasetini izlemiştir. Panslavizm siyaseti ile Balkanlardaki Slav halkları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmış ve Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmıştır. Bunlarla da kalmayıp Balkanlarda, Bosna-Hersek ve Bulgar isyanlarını teşvik etmiş ve Sırbistan ile Karadağ’ı Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa kışkırtmıştır. Bu döneme de “Balkan bunalımı” adı verilmiştir. Fakat balkanlardaki bu sorunlar Osmanlı ordularının galibiyetiyle sonuçlanmıştır. Bu durumdan rahatsız olan ve çözüm bulmak isteyen İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya, Avusturya ve İtalya; Haliç’te bulunan Bahriye Nezaretinde 23 Aralık 1876’da İstanbul (Tersane) Konferansı’nı düzenlemiştir.

Tersane Konferansı’nda alınan kararlar;

  • Sırbistan ve Karadağ’ın topraklarının genişletilmesi,
  • Bosna-Hersek ve Bulgaristan’da özerk yönetimler kurulmasıdır.

Osmanlı Devleti’nin bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne aykırı olan kararlar reddedilmiştir. Bunun üzerine Londra Konferansı toplanmış fakat Osmanlı bu konferansta alınan kararları da reddetmiştir. Bunun üzerine Rusya, 1877’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan etmiştir.

Bu savaşta Yunanistan, Romanya, Sırbistan ve Karadağ; Rusya’nın yanında savaşmışlardır. Bu nedenle 93 Harbi’nde Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda kalmıştır. 93 Harbi’nde Batıda Balkanlardaki muharebelerde Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne’de abluka altına almıştır. 145 gün Plevne’yi savunan Gazi Osman Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Rus ve Romen orduları karşısında 10 Aralık 1877’de başarısız olmuştur. Plevne’nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı saldırıya geçmiştir. Rus orduları Edirne ve Silivri’yi de alarak Ayastefanos’a (Yeşilköy) kadar ilerlemiştir. Bu nedenle Osmanlı barış istemek zorunda kalmış ve 3 Mart 1878’de İstanbul’da Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır.

Ayastefanos Antlaşması göre;

  • Büyük bir Bulgaristan kurulacaktır. Makedonya ve Doğu Rumeli bu devlete bağlanacaktır.
  • Sırbistan, Romanya ve Karadağ bağımsız olacaktır.
  • Kars, Ardahan, Batum ve Doğu Beyazıt; Ruslara bırakılmıştır.
  • Bosna-Hersek’e özerklik tanınmıştır.
  • Rusya’ya savaş tazminatı ödenmiştir.

Ayastefanos Antlaşması ile;

  • Rusya, Ermeniler ile ilgili madde koydurmuştur. Böylece Ermeni sorunu ilk kez uluslararası belgeye yansımıştır.
  • Rusya, Büyük Bulgaristan ile Ege Denizi’ne inme fırsatı bulmuştur.
  • Rusya savaş sonrası güç kazanmıştır.

Panslavizm’in bir zaferi sayılan bu antlaşmayla Rusya bölgede çok avantajlı bir duruma gelmiştir. Avrupa’daki dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıkarak Berlin’de uluslararası bir konferans toplanmasını sağlamıştır. Ayastefanos Antlaşması, Sevr Antlaşması gibi kâğıt üzerinde kalan bir antlaşma olmuştur.

🚀 DETAY BİLGİ: 93 Harbi, Osmanlılar için çok ağır bir savaş olmuştur. Kafkaslardaki Rum ve Ermeniler, Balkanlardaki Bulgar ve Rus askerlerin saldırıları nedeniyle Balkanlardan Anadolu’ya büyük göç hareketleri başlamıştır. Bu Osmanlı tarihindeki ilk geriye doğru göç olayıdır.

Berlin Kongresi

Ayastefanos Antlaşması’nın yeniden düzenlenmesi için Berlin’de bir konferans toplanmıştır. Konferans sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması ile Ayastefanos Antlaşması geçersiz hale getirilmiştir.

Kıbrıs’ın idaresi karşılığında Rusya’ya karşı Osmanlı’nın yanında olacağını söyleyen İngiltere’ye Kıbrıs’ın idaresi gerçekten de bırakılmıştır. Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İtalya’nın katılımıyla toplanan konferans sonunda Berlin Antlaşması imzalanmıştır.

Berlin Kongresi’nde sadece Ayastefanos Antlaşması’na yeni bir şekil verilmekle kalınmamış, bozulan Avrupa güçler dengesinin yerine yeni güçler dengesi kurulmuştur.

Berlin Antlaşması’na göre;

  • Ayastefanos Antlaşması ile sınırları çizilen Bulgaristan, Ber­lin Antlaşması ile üç bölgeye ayrılacaktır.
  • Buna göre birinci bölge doğrudan Osmanlı Devleti’ne bağlı Bulgaristan Prens­liği haline getirilecek, ikinci bölge idari yönden bağımsız olmakla birlikte siyasi ve askeri yönden Osmanlı Devleti’ne bağlı bir eyalet olacak ve üçüncü bölge olan Makedonya ise ıslahat yapılmak şartıyla Osmanlı Devleti’ne bırakılacaktır.
  • Girit’te ıslahat yapılacak ve Avrupalı devletler destek ve­recektir.
  • Bosna-Hersek, Osmanlı Devleti’ne bağlı kalacak ancak Avus­turya tarafından yönetilecektir.
  • Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacaktır.
  • Tuna Nehri; savaş gemilerine kapalı, ticaret gemilerine açık olacaktır.
  • Kars, Ardahan ve Batum Rusya’ya bırakılacaktır.
  • Osmanlı Devleti, Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahat yapacaktır.
  • Boğazlar, 1841 Londra ve 1856 Paris Antlaşmalarında be­lirtilen statüye sahip olacaktır.
  • Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecektir.

Berlin Antlaşması ile;

  • Osmanlı XIX. yüzyıldaki en ağır koşulları taşıyan antlaşmayı imzalamıştır.
  • Osmanlı’nın tek kazancı; Doğu Beyazıt olmuştur.
  • Kıbrıs, İngiltere’ye verilmiştir.
  • Ermeni sorunu, uluslararası bir soruna dönüşmüştür.
  • 1856 Paris Antlaşması’nda kabul edilmiş olan “Osmanlı topraklarının bütünlüğüne saygı ilkesi” Berlin Kongresi’nde yer almamıştır.
  • Osmanlı Devleti’nin, Bosna-Hersek’te ve Kıbrıs’taki egemenliği kalkmıştır.

Berlin’de Ermeni Meselesi

Millet-i sadıkan olarak adlandırılan Ermeniler, Rusların kışkırtmaları ve ulusçuluk akımının etkisi ile Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmaya başlamıştır. Rusların, 93 Harbi sırasında Ermenilere bağımsız vaadinde bulunması ile de Ermeniler ilk kez Osmanlı karşısında savaşmışlardır.

93 Harbi’nden sonra Ermenileri kullanma girişiminde bulunan Rusya, önce Ayastefanos ardından da Berlin Antlaşması’yla Ermeniler lehinde kazanımlar elde etmiştir. Böylece Ermeni Meselesi, uluslararası bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.

Rusların güçlenmesi karşında rahatsız olan İngiltere, Ermenileri Rus nüfuzundan çıkartmak istemiş ve Berlin Antlaşması’yla Ermenilere bağımsızlık yolunu açmayı planlamıştır. Bu ise Doğu Anadolu’da bağımsız bir devlet oluşturmayı amaçlayan Ermeni örgütlerinin ortaya çıkmasına ve propaganda yapmalarına neden olmuştur.

🚀 DETAY BİLGİ: Ermeni sorunu, I. Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı sırasında da sürmüş, 1920 yılında TBMM ile imzalanan Gümrü Antlaşması ile son bulmuştur.

Berlin’de Makedonya Sorunu

Makedonya sorunu; Balkan ülkelerinin başlattığı, Avrupa devletlerinin müdahale ettiği ve Osmanlı’nın ise çözmek zorunda kaldığı bir siyasi sorundur.

Makedonya sorunu; Avrupalı devletler tarafından Şark meselesi olarak görülmüştür. Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan ise milliyetçilik akımının etkisi ile kendi sınırları içerisine katma düşüncesi ile mücadele vermiştir. 1878 Berlin Kongresi’nden sonra Bulgaristan, Makedonya Sorunu’nu uluslararası bir sorun haline getirmeye çalışmıştır. Fakat Makedonya sorunu gerçekten de Balkan Savaşları öncesindeki en büyük sorunu oluşturmuştur.

1912 yılında Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ; Osmanlı Devleti’ne karşı Balkan Birliği’ni oluşturmuştur. -Bu birlik Balkanlardaki Osmanlı egemenliğine son vermeyi amaçlamış ve 1912’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmıştır. Bu birlik Balkanlardaki Osmanlı egemenliğine son vermeyi amaçlamış ve 1912’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş açmıştır.

Siyasi Birliklerini Sağlayan Almanya ve İtalya

1853 ile 1871 yılları arasında Avrupa diplomasisi üç büyük olay etrafında şekillenmiştir:

  1. Kırım Savaşı,
  2. İtalya’nın siyasi birliğini kurması,
  3. Almanya’nın siyasi birliğini kurmasıdır.

İtalya’nın Siyasi Birliğini Sağlaması

Viyana Kongresi, İtalya’yı yedi ayrı hükümete bölmüştür. Bu hükümetlerden en güçlüsü ise; Piyemonte’dir. Ülkenin bir kısmı ise Avusturya egemenliğine girmiştir. Piyemonte, Kırım Savaşı’na Fransa ile girerek desteğini almış ve 1859 yılında Avusturya’yı mağlup ederek 1870’te İtalyan birliğini sağlamıştır. Başkenti ise Roma yapılmıştır.

1859 Siyasi birliğini kurduktan sonra İtalya, sömürgecilik hareketlerine başlamış ve kısa zamanda Avrupa politikasında söz sahibi devletlerden birisi olmuştur. Papalık buradaki siyasi gücünü kaybetmiştir. Sadece dini nüfuz kalmıştır.

Almanya’nın Siyasi Birliğini Sağlaması

Viyana Kongresi, Germanya Konfederasyonu kurulmasına da karar vermiştir. Merkezi Frankfurt olmuş ve Prusya Konfederasyonun dışında bırakılmıştır. Bu nedenle Prusya ve Avusturya arasında çekişmeler başlamıştır. Bu fırsattan ise Prusya ile yakınlık sağlayan Almanya faydalanmıştır.

Otto von Bismarck; 1864’te Danimarka’ya, 1866’da Avusturya’ya ve 1870-1871’de Fransa’ya karşı kazandığı savaşlarla Alman siyasi birliğini sağlamayı başarmıştır. Prusya’nın Fransa’yı Sedan’da yenmesi ve Alsace-Lorraine’i ele geçirmesi sonrası kurulan Alman siyasi birliğine diğer Alman devletleri de siyasi ve ekonomik sebeplerle katılmıştır.

Prusya Kralı I. Vilhelm ise Alman imparatoru olmuş ve Almanya, Avrupa’daki siyasi dengeleri çok derinden etkilemiştir. Almanya, Avrupa’nın kuvvetli devletlerinden biri olarak sömürgecilik hareketlerine girişmiş ve Avrupa’da devletlerarasında bloklaşma başlamıştır.

Üçlü İttifak ve Üçlü İtilaf Oluşumları

Sanayi Devrimi ile yayılan sömürgecilik faaliyetleri, devletler arasında bloklaşmaya neden olmuştur. Üçlü ittifak ve üçlü itilaf blokları ortaya çıkmıştır. Sömürgecilik faaliyetleriyle çok güçlenen İngiltere bir grubun; si­yasi birliğini geç tamamlayan ve sömürgecilik yarışına katılan Al­manya ise diğer grubun öncülüğü­nü yapmıştır.

Avusturya-Macaristan ve İtalya, çıkarları doğrultusunda Almanya ile 1882’de yakınlaşarak anlaşmış ve bu birlikteliğe Üçlü İttifak (Bağlaşma Devletleri) adı verilmiştir. Bağlaşma Devletleri’ne karşı İngiltere, 1904’te Fransa ile 1907’de de Rusya ile bir sözleşme yapmıştır. Böylece İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Üçlü İtilaf (Anlaşma Devletleri) meydana gelmiştir.

📚 EK BİLGİ: I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile İtalya, Üçlü İttifak grubundan ayrılarak karşı tarafa geçmiştir. İttifak grubu, önce Osmanlı Devleti ve daha sonra da Bulgaristan’ın katılımıyla bu ayrılığı telafi etmeye çalışmıştır. İtilaf Devletleri’ne zamanla Sırbistan, Japonya, Romanya, Belçika, ABD, Brezilya, Portekiz ve Yuna­nistan da katılmıştır.

Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Uzun Savaşlardan Diplomasiye
Tarih

Uzun Savaşlardan Diplomasiye

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
İhtilaller Çağı
Tarih

İhtilaller Çağı

İçeriğe Git>
Fetihlerden Savunmaya
Tarih

Fetihlerden Savunmaya

İçeriğe Git>
Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)
Tarih

Osmanlı-Rusya Rekabeti (1768-1914)

İçeriğe Git>
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)
Tarih

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo