İnsanların Doğal Ortamı Kullanma Şekilleri
İnsanların ve diğer canlıların sürekli olarak etkileşimde oldukları doğal ve beşeri yaşam alanlarına çevre adı verilmektedir. İnsan yeryüzünde yaşamaya başladığı andan itibaren içinde bulunduğu doğal çevreye
uyum sağlamaya ve ondan yararlanmaya çalışmıştır.
İnsanlar beslenme, barınma ve giyinme gibi temel ihtiyaçlara gereksinim duymuştur. Doğal çevre, insanlara ihtiyaçlarını karşılamaları ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için pek çok imkan sunmaktadır. İnsanlar istek ve ihtiyaçları ile doğal çevrenin özellikleri doğrultusunda bu imkanlardan yararlanarak bazı faaliyetlerde
bulunmuştur ve hala da bulunmaktadır. İnsanlar bu faaliyetleri sırasında doğayı etkilemekte ve şekillendirmektedir.
İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek için bitkisel veya hayvansal besin maddelerine ihtiyaç duymaktadır. Bunun için insanlar yerleşik hayata geçilen Neolitik Çağ’dan itibaren iklimin elverişli olduğu verimli topraklarda tarım, mera ve çayırlarda ise hayvancılık yapmıştır. Doğal unsurların olumsuz etkilerinden korunmak için barınma ihtiyacı ortaya çıkmış ve insanlar doğadaki taş, ağaç gibi doğal unsurları kullanarak evler yapmaya başlamıştır. İçme suyu ihtiyacını karşılamak için tatlı su kaynaklarından yararlanma yoluna gitmiş ve bu kaynaklara yakın yerlere yerleşim alanı oluşturmuştur.
18. yüzyıldan itibaren yaşanan teknolojik gelişmeler insan ve doğa etkileşimini de değiştirmiştir. İnsanlar doğal ortam hakkında daha fazla bilgiye sahip olduklarında çevreyi değiştirme ve şekillendirme becerileri arttırmıştır. Günümüzde insanlar doğal koşulların elverişli olmadığı durumlarda da doğal ortamdan
faydalanabilmektedir. Bilim ve teknolojinin ilerlemesi ile birlikte doğal koşulların oluşturduğu bazı zorluklar aşılabilmiştir. Örneğin denizler, ulaşımın sağlanmasında önceleri aşılması güç bir engelken bugün yeni teknolojiler sayesinde denizlerden dolgu yolu ile elde edilen alanlarda havalimanları, yollar vb. yapılarak ulaşım kolaylaştırılmıştır. Örneğin; İngiltere ile Fransa’yı deniz altından demir yolu tüneli ile birbirine bağlayan Manş Tüneli, Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan ise Avrasya Tüneli ve Marmaray’dır. Başka bir örnek verecek olursak ise Türkiye’de deniz üzerine inşa edilen ilk havalimanı olan Ordu-Giresun Havalimanı, bölgede yaşayan insanlar için hava yolu ulaşımına imkan sağlamıştır. Yine Karadeniz kıyılarında ulaşım sorunlarının çözümü için Karadeniz Sahil Yolu Projesi gerçekleştirilmiştir.
Doğal çevreden yararlanma şekillerinden biri de turizm faaliyetleridir. Örneğin Dubai,
sahil şeridini uzatmak ve turizmi artırmak amacı ile Palmiye Adaları Projesi’ni gerçekleştirmiştir. Palmiyeler, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai’deki Basra Körfezi kıyısında inşa edilen üç adadan oluşmuştur. Yukarıdan bakıldığında ikisi palmiye ağaçları şeklinde görülür. Üçüncüsü olan Dünya Adaları ise bir dünya haritasını çağrıştırır. Dünyada geniş alanlara kurulmuş çok sayıda park vardır. Bunlardan biri de İstanbul’daki Maltepe Sahil Parkı’dır. Deniz doldurularak inşa edilmiş bir parktır.
Doğal Ortamda İnsan Etkisi ile Meydana Gelen Değişimler ve Sonuçları
İnsanlar ilk günlerinden itibaren doğal ortam üzerinde etkili olmaya ve onu değiştirmeye başlamıştır. Geçmişten günümüze bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak insanların doğal çevreyi kullanma biçimleri de büyük oranda değişmiştir.
Tarım Devrimi ile birlikte insanların doğal ortam üzerindeki etkileri geçmişe nazaran büyük oranda artmıştır. İnsanlar besin ihtiyaçlarını karşılamak, yeni yerleşim alanları açmak ya da sanayi tesisleri kurmak için ormanları tahrip etmişlerdir. Bu müdahaleler ekosistemde dengeyi sağlayan unsurların ortadan kalkmasına neden olmuştur.
Şehirleşme ile birlikte insanın doğaya olan müdahalesi daha da artmıştır.19. yüzyılda başlayan Sanayi Devrimi, insanların doğal ortamı değiştirmelerinde Tarım Devrimi’nden sonra ikinci dönüm noktası olmuştur. Özellikle Sanayi Devrimi’nin ortaya çıkardığı kitlesel üretim ile birlikte insanların doğal kaynaklardan yararlanma ve kullanma şekilleri değişmiştir. Artan dünya nüfusuyla birlikte ormanlar, akarsular, göller, madenler gibi doğal kaynaklar eskisine nazaran çok daha büyük ölçüde kullanılmaya başlanmıştır. Kaynakların bu şekilde daha hızlı ve daha fazla kullanımı doğal sistemler üzerinde büyük değişimlere neden olmuştur.
Doğanın temel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı ögelerin hayatlarını olumsuz yönde etkileyen, cansız ögelerin üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışmasına çevre kirliliği denir. Çevre kirliliği çeşitleri;hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği ve görüntü kirliliğidir.
Atmosfer ve İnsan Etkisi (Hava Kirliliği)
Hava kirliliği; canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve maddi zararlar meydana getiren havadaki yabancı maddelerin insan sağlığına, canlı hayatına ve ekolojik sisteme zarar verecek şekilde atmosferde bulunmasına denir. Kısacası hava kirliliği; atmosferde toz, duman, gaz, su buharı şeklindeki kirleticilerin, insan ve diğer canlılara zarar verecek düzeye erişmesi şeklinde gerçekleşir.
Hava kirlenmesine neden olan kaynaklar doğal ve yapay olarak ayrılabilir. Doğal ortamdaki ayrışmanın fazla olması, volkanik patlamalar ve orman yangınları doğal kirletici kaynaklardır. Yapay kirletici kaynaklar ise fosil yakıtlar, motorlu taşıtlar, endüstriyel faaliyetler, çöplerin yanması gibi insan faaliyetleri sonucu ortaya çıkan kaynaklardır. Bunlar doğal kaynaklara göre daha tehlikeli olmakla birlikte kontrol edebilen de kaynaklardır.
Hidrosfer ve İnsan Etkisi (Su Kirliliği)
Su sadece insan yaşamının devamlılığı için değil aynı zamanda insan faaliyetleri için de vazgeçilmez bir kaynaktır. Hidrosferdeki su devamlı bir döngü içerisindedir. İnsanların hidrosfer üzerinde gerçekleştirdikleri değişimler su döngüsü üzerinde birçok olumsuz sonucu da beraberinde getirir.
Binlerce yıldan beri insanlar tarım alanlarını sulamak ya da şehirlere su sağlamak için akarsuların yollarını değiştirmişlerdir. Büyük barajlar yapmışlar ve sel baskınlarına karşı yerleşmeleri korumak için setler oluşturmuşlardır. Çevre kirliliği, yaşam sahalarının tahrip edilmesi ve haddinden fazla balık avlanması okyanuslarda ekonomik ve biyolojik kayıplara neden olmaktadır.
Okyanuslar, dünyadaki petrolün üretimi, taşınması ve kullanımı nedeniyle de giderek daha fazla zarar görmektedir. Petrol kaynaklı kirliliğin en önemli nedenlerinden biri de tanker kazalarıdır. Bununla birlikte deniz ve okyanuslardaki petrol sondaj kuleleri de petrole bağlı sorunlar bakımından potansiyel bir risk kaynağıdır.
Litosfer ve İnsan Etkisi (Toprak Kirliliği)
Binlerce yıldan bu yana çeşitli amaçlarla yer şekilleri üzerinde yapılan değişikliklerin başında tarımsal amaçlı olanlar gelmektedir. Örneğin tarımla uğraşan birçok toplum, yeni tarım alanları kazanmak için dağ ve tepelerin yamaçlarını dev basamaklar halinde taraçalamışlardır. İnsanlar tarımsal alan kazanmak için gölleri ve bataklıkları da kurutmuşlardır. Diğer taraftan denizi doldurarak ve kara kütlelerinin kıyı çizgilerini
değiştirerek arazi kazanmaya çalışmışlardır. İnşaat faaliyetleri yer şekillerini büyük ölçüde etkilerken doğal yaşamı da etkilemiştir. Yolların yapımı için yer kazılmakta, akarsu yatakları değiştirilmekte, tüneller
açılmakta ve köprüler inşa edilmektedir. Madencilik amaçlı yapılan kazılar ise insanın litosfer üzerinde gerçekleştirdiği değişikliklere en güzel örneklerdendir.
Bununla birlikte insan kaynaklı erozyon ve çölleşme de insanın litosfer üzerinde gerçekleştirdiği değişimlerin sebep olduğu diğer risklerdendir.
Biyosfer ve İnsan Etkisi
Biyosferi oluşturan litosfer, atmosfer ve hidrosferde var olan canlılar insan yaşamı ve faaliyetlerinden büyük oranda etkilenmektedir. Yeryüzündeki bitki örtüsü üzerinde insanın gerçekleştirdiği etkiler doğal türleri yok etmek, doğal yapıyı bozmak ve bitki türlerini yerküre etrafında yeniden dağıtmak şeklindedir.
Ormanların ateş yoluyla ya da kesilerek ortadan kaldırılması insanların uzun süredir çevre üzerinde yaptıkları değişimlere örnektir. Tropikal yağmur ormanlarının bu şekilde tahrip edilmesi birçok canlı türünün yok olma riskini de beraberinde getirmektedir. Bitki örtüsü için geçerli olan yok olma nedenlerinin büyük kısmı yaban hayvanları için de geçerlidir.
İnsan faaliyetleri doğrudan ya da dolaylı olarak canlı çeşitliliğinin azalmasında en önemli etkendir. İnsanın biyosfer üzerindeki etkisinin en önemli unsurlarından birini de hayvanların ehlileştirilmesi oluşturmaktadır.