II. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin liderliğindeki Batı Bloku ile SSCB’nin liderliğindeki Doğu Bloku arasında ekonomik, ideolojik, askeri, siyasi ve kültürler alanlarda çekişmeler yaşanmaya başlamıştır. Bu süreç 1960’lı yıllara kadar devam etmiş ve Soğuk Savaş Dönemi olarak adlandırılan bir dönem olmuştur. Soğuk Savaş Döneminin sıcak çatışmalara dönüşmemesinin nedenleri ise hem Batı Bloku’nun hem de Doğu Bloku’nun elinde etki ve tahrip gücü yüksek nükleer ve kimyasal başlıklı silahların olmasıdır. Soğuk Savaş Dönemi 1991’de SSCB’nin dağılmasına kadar devam etmiştir.
Doğu Bloku
Almanya, İtalya ve Japonya’nın savaştan yenilgi ile çıkmaları ve İngiltere ile Fransa’nın yıpranmış olmaları gibi nedenlerle II. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan iki güçten birisi SSCB olmuştur. SSCB, II. Dünya Savaşı’nda Almanları yenilgiye uğratmış daha sonra Doğu Avrupa’da ilerleyerek bu topraklardaki Alman işgaline son vermiştir. Bu gelişme karşısında ABD ve İngiltere, SSCB’nin ilerlemesine tepki göstermemiş ve SSCB, Doğu ve Orta Avrupa’daki ülkelerden birçoğunu işgal etmiştir.
1947’de barış antlaşmalarının imzalanması sonucunda SSCB’nin işgal etmiş olduğu ülkelerden çekilmesi gerekmiş; fakat SSCB, denetimi altındaki ülkelerde komünist partileri iktidara getirip muhalefet partilerini tamamen tasfiye etmeden çekilmemiştir. Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Çekoslovakya’daki muhalefet, baskı yoluyla tamamen tasfiye edilmiş ve bu ülkeler komünist partiler iktidara getirilerek kontrol altına alınmıştır.
Anayasaları değiştirilmiş; sosyal, siyasal ve ekonomik düzenleri Sovyet modeline göre yeniden kurulmuştur. SSCB, Doğu Avrupa ülkeleriyle dostluk, iş birliği, saldırmazlık gibi antlaşmalar yaparak bir blok oluşturmuş ve bu ülkeleri daha sıkı denetim altında tutmaya çalışmıştır.
Doğu Bloku Teşkilatları
Cominform
Doğu Bloku, SSCB’nin öncülüğünde kurulmuştur. Doğu Bloku üye devletlerinin kendi aralarındaki iş birliğini artırmak için farklı alanlarda teşkilatlanmalara gitmiştir. İlk olarak 5 Ekim 1947’de Cominform kurulmuştur. Cominform ile SSCB ve komünist rejimler arasında siyasi ve ideolojik bağ sağlanmıştır.
Comecon
Marshall Planı ve Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütüne karşı SSCB öncülüğünde Comecon kurulmuştur. Comecon; Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi’dir. Comecon’un amacı; üye ülkelerde ekonomik gelişmeyi hızlandırmak, bilimsel ve teknik gelişmeye önem vermek ve üye ülkeler arasındaki dayanışmayı sağlamaktır.
Varşova Paktı
Varşova Paktı; askeri alanda kurulmuştur. Varşova Paktı, Soğuk Savaş Dönemi’nde öne çıkan uluslararası güvenlik örgütlerinden biridir. NATO’yu varlığına tehdit olarak gören SSCB öncülüğünde; Arnavutluk, Doğu Almanya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya ve Çekoslovakya’nın katılımıyla kurulmuştur. Kuruluş amacı; NATO’ya karşı sosyalist ülkeler arasında dostluk ve askeri yardım sağlamaktır. Varşova Paktı, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle 1991’de dağılmıştır.
Batı Bloku
SSCB’nin yayılma tehlikesi karşısında İngiltere Başbakanı Winston Churchill, ABD’ye bu tehdidi önlemek için çağrıda bulunmuş ve 21 Şubat 1947’de ABD’ye Türkiye ve Yunanistan’la ilgili uyarı niteliğinde iki nota vermiştir.
Bu notalarda Türkiye ve Yunanistan’ın Batı savunması için önemi vurgulanmıştır. Bu nedenle bu ülkelere askeri ve ekonomik yardım yapılması gerektiğini ancak İngiltere’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle bu yardımları yapamayacağını belirtilmiştir. İngiltere’nin Yunanistan’daki askerlerini de geri çekmek zorunda olduğu açıklanmıştır. SSCB tehdidine karşı ABD’nin sorumluluk üstlenmesi istenmiştir.
SSCB’nin girişimleri ve yayılmacı tutumu karşısında ABD Uzak Doğu’da, Doğu Akdeniz’de ve Orta Avrupa’da harekete geçmiştir. Böylece II. Dünya Savaşı’nda müttefik olan ABD ile SSCB arasında savaş sonrasında iş birliği yerine çatışma süreci başlamıştır. Batı Bloku’nun liderliğini üstlenen ABD, SSCB’yi çevreleme politikası izlemiş ve ABD’nin Batı Bloku’nun liderliğini üstlenmesiyle İngiltere, Avrupa’daki üstünlüğünü ABD’ye bırakmıştır.
Batı Blokunun Teşkilatları
Batı Bloku ülkeleri kendilerini “Hür Dünya” olarak adlandırmıştır. SSCB’nin yayılmacı politikaları karşısında ve ABD önderliğinde belirli alanlarda teşkilatlanmalara gitmiştir. Bu teşkilatlar askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda gerçekleşmiştir. Böylece SSCB tehdidine karşı direnmesi mümkün olmayan ülkeler bir araya gelmişlerdir. NATO ve Avrupa Konseyi gibi oluşumlar bu amaçla kurulmuştur. Ayrıca Truman Doktrini ve Marshall yardımı projesi de bu siyaseti destekleyen adımlardır.
Truman Doktrini
ABD Başkanı Harry S. Truman, 12 Mart 1947’de Avrupa’yı desteklemek ve güçlendirmek için Truman Doktrini’ni ilan etmiştir. Truman, Amerikan Kongresine sunduğu bildiride Türkiye ve Yunanistan’a yardım yapılması için kendisine yetki verilmesini ve SSCB tehdidine karşılık Yunanistan’a 300 milyon, Türkiye’ye de 100 milyon dolarlık yardımın yapılması istemiştir. Bu istekler kabul edilmiştir.
⭐ ABD, Truman Doktrini ile iki temel amacı;
- SSCB’nin yayılmasını engellemek ve ABD’nin ekonomik ve siyasal hakimiyetinin genişlemesini sağlamaktır.
- SSCB tehdidine karşı Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardım yapmaktır.
Marshall Planı
ABD, SSCB’nin siyasi yayılmacılığına karşı önlem olarak Avrupa’nın ekonomik yönden güçlü olması gerektiğine inanmıştır. Bu nedenle 19451946 yılları arasında Batı Avrupa ülkelerine 15 milyar dolarlık yardımda bulunmuştur. Ancak bu yardım sorunları çözmeye yeterli olmamıştır.
Daha sonra ABD Dışişleri Bakanı George Marshall, 5 Haziran 1947’de yaptığı açıklama ile Avrupa ülkelerinin kendi aralarında ekonomik iş birliği sağlamaları gerektiğini belirtmiştir. Ancak bu iş birliği sağlandıktan sonra bir açık ortaya çıkarsa bu açığın kapatılması için ABD’nin yardımcı olabileceğini söylemiştir.
NATO’nun Kuruluşu
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Soğuk Savaş Dönemi’nde SSCB’ye karşı kurulan geniş kapsamlı bir savunma ittifakıdır. ABD, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Norveç, Danimarka, İzlanda, Portekiz, İtalya ve Kanada’nın katılımıyla 4 Nisan 1949’da kurulmuştur. NATO’nun oluşturulmasının ana fikri; SSCB yayılmasına ve tehdidine karşı etkili bir set kurmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için öncelikle NATO antlaşmasını imzalayan ülkeler arasında askeri iş birliği sağlanmıştır. Böylece üye devletlerden birine yapılacak olan herhangi bir saldırı, hepsine karşı yapılmış sayılacaktır. NATO yapılanması sonucunda SSCB öncülüğünde oluşan Doğu Bloku’na karşı Batı Bloku oluşturulmuştur.
Avrupa Konseyi
Avrupa Konseyinin kuruluş amacı, her alanda üye ülkeler arasında güven oluşturup iş birliği sağlamaktır. 5 Mayıs 1949’da Londra Antlaşması ile İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Danimarka, İrlanda, İtalya,Norveç ve İsveç arasında kurulan konsey sadece Avrupa devletlerini kapsayan ve askeri niteliği olmayan bir teşkilattır.
Doğu ve Batı Arasındaki Türkiye
Türkiye-SSCB İlişkileri
Türkiye üzerindeki Sovyet tehdidi; II. Dünya Savaşı’ndan sonra müttefikler arasında yapılan konferanslarda açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Yalta Konferansı’na katılan SSCB lideri Stalin, II. Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkan koşullar nedeniyle Boğazların statüsünün aynen devam edemeyeceğini dile getirmiş, bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin günün koşullarına uygun olarak yeniden düzenlenmesini ve SSCB lehine değişiklikler yapılmasını talep etmiştir.
Bu durum üzerine ABD, SSCB’nin karşısında yer almış; Türkiye’nin de Batı ile olan ilişkileri gelişmiştir. Türkiye ile SSCB arasındaki siyasi gerginlik 1953’e kadar sürmüştür. SSCB 30 Mayıs 1953’te yaptığı açıklamayla, II. Dünya Savaşı’ndan sonra gündeme getirdiği taleplerinden vazgeçtiğini resmen bildirmiştir.
Türkiye ve Truman Doktrini
Truman Doktrini ile SSCB’nin yayılmacılık politikasının tehdidi altında kalan Yunanistan ve Türkiye’ye askeri ve ekonomik yardımlar yapılmıştır. Türkiye’nin Truman Doktrini ile ABD yardımlarını kabul etmesinin sebebi, SSCB’nin istekleri ve tehdidi karşısında ABD’nin desteğini almaktır.
Truman Doktrini, Türk dış politikasında da değişikliklere neden olmuştur. Truman Doktrini’nin uygulanmasından sonra Türkiye, tamamen Batı Bloku yanlısı bir dış politika izlenmeye başlamıştır. Bu nedenle de Türkiye NATO’ya katılmak istemiştir. Bununla birlikte Kore Savaşı’nda Birleşmiş Milletler Barış Gücü Komutanlığı bünyesinde savaşa katılmıştır. Kore Savaşı’nda Doğu Bloku’nun yayılmacılığına karşı dünyayla birlikte hareket eden Türkiye, Batı Bloku ülkelerinin desteğini kazanmıştır.
Türkiye’nin Avrupa Konseyine Üye Olması
Soğuk Savaş Dönemi’nde Türkiye’nin dış politikasının temel hedefi; Batı ile siyasi ve ekonomik ilişkileri geliştirmek olmuştur. Bu doğrultuda Türkiye, Avrupa Konseyi içinde yer almak istemiştir. Türkiye, Avrupa Konseyini kurulduktan kısa bir süre sonra Yunanistan ve İzlanda ile birlikte Ağustos 1949’da Avrupa Konseyine davet edilmştir. Türkiye bu süreçten sonra, konseyin kurucu üyeleri arasında sayılmıştır. Türkiye’nin konseye kesin katılımı ise TBMM tarafından 12 Aralık 1949’da onaylanmıştır.
Türkiye’nin NATO’ya Katılması
NATO, 4 Nisan 1949’da 12 devletin katılımıyla kurulmuştur. Türkiye başlangıçta NATO’nun dışında kalmış fakat 1950 seçimleri sonucu iktidara gelen Demokrat Parti, NATO’ya katılma çalışmalarına hız vermiştir.
⭐Türkiye’nin NATO’ya katılmak istemesinin nedenleri;
- NATO içerisinde yer alarak, SSCB tehdidinin devam etmesi karşısında ülke topraklarının savunulmasının kolaylaştırılması düşünülmüştür.
- Türk devlet adamları Avrupa Konseyinin kurucu üyelerinden olan Türkiye’yi Batı’nın ayrılmaz bir parçası olarak görmüşlerdir. Bu yüzden Batı’ya dönük dış politikanın vazgeçilmez bir koşulu olarak NATO’ya üye olmanın gerekli olduğu düşünülmüştür.
NATO’ya katılma konusunda Kore Savaşı; Türkiye için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’nin NATO’ya kabul edilmesini sağlayan bir başka gelişme ise; SSCB’nin nükleer silah edinmesidir. 1949’da SSCB, atom silahına sahip olduğunu resmen açıklamıştır .ABD, SSCB’nin olası bir nükleer saldırısına karşılık verebilmek için SSCB’ye yakın bölgelerde askeri üslere ihtiyacı olduğunu düşünmüştür. Bunun için de Türkiye’nin NATO’ya alınmasını talep etmiştir.
Yaşanan gelişmelerin sonucunca 15 Eylül 1951’de Kanada’daki Ottowa’da toplanan NATO Bakanlar Konseyi, oy birliğiyle Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak davet edilmesine karar vermiş, 22 Ekim 1951’de Türkiye ile Yunanistan’ın NATO’ya katılımını sağlayan protokol imzalanmıştır. TBMM, 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşması ve Protokolü’nü onaylayınca Türkiye NATO’ya resmen katılmıştır.
Türk Askeri Kore’de
II. Dünya Savaşı’nda Japonya tesliminden sonra Kore’nin kuzeyini SSCB, güneyini ise ABD denetim altına almıştır. Kore, 38. enlem sınır kabul edilerek Güney Kore ve Kuzey Kore olmak üzere ikiye ayrılmıştır. SSCB ve ABD arasında gerçekleşen görüşmelerden bir sonuç çıkmayınca Kore’nin birleşmesi gerçekleşememiştir.
Yapılan seçim neticesinde 15 Ağustos 1948’de Güney Kore Cumhuriyeti; 9 Eylül 1948’de Kuzeyde Kore Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Siyasi olarak ikiye bölünen Kore’de yaşanan gerginlikler bitmemiş ve bir savaşa dönüşmüştür. 25 Haziran 1950’de SSCB’nin desteklediği Kuzey Kore birlikleri, Güney Kore’deki askerlerin sınırı geçtiklerini ileri sürerek Güney Kore’ye saldırmış ve savaşı başlatmıştır. Savaşın başlamasıyla ABD, Güney Kore’ye yardım göndermeye başlamış ve Birleşmiş Milletleri harekete geçirmiştir.
ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine barışı sağlamak için Güney Kore’ye asker gönderme çağrısında bulunmuştur. Alınan kararla ABD’nin önderlik ettiği bir Birleşmiş Milletler Kuvveti oluşturulmuştur. ABD’den sonra Kore’ye asker gönderen ikinci ülke ise Türkiye olmuştur. Kore Türk Tugayı Komutanlığına Tuğgeneral Tahsin Yazıcı; Piyade Alay Komutanlığına da Celal Dora atanmış ve başarılı mücadeleler verilmiştir.
Üç yıl süren Kore Savaşı’nda taraflar birbirlerine üstünlük sağlayamamıştır. 1950’de başlayan savaş, 27 Temmuz 1953 Panmunjom Ateşkes Anlaşması ile sona ermiştir. Yapılan ateşkese göre Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki sınır değişmemiş ve 38. enlem sınır çizgisi olarak kabul edilmiştir.