II. Dünya Savaşı Sürecinde Türkiye

📅 06 Ocak 2023|06 Ocak 2023
II. Dünya Savaşı Sürecinde Türkiye

Konu Özeti

Türkiye II. Dünya Savaşı’nın içine çekilmek istenmişse de Türkiye'nin uyguladığı dış politika sayesinde II. Dünya Savaşı’na girmemeyi başarmıştır. Fakat savaşın getirdiği ağır ekonomik koşulları yaşamıştır. Bu nedenle Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi gibi kanunlarla önlem almaya çalışmıştır.

Bu konuda
  • Savaş döneminde Türkiye'nin uyguladığı politikaları
  • Savaşın ağır koşullarını atlatmak için alınan önlemleri ve çıkarılan kanunları, alınan vergileri
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Savaş Döneminde Türkiye’nin Dış Politikası

II. Dünya Savaşı sırasında iki düşman grup ama üç farklı ideoloji (Faşizm, Komünizm ve Kapitalizm) birbirleriyle kıyasıya bir savaşa tutuşmuşlardır. Türkiye birbirleriyle savaşan iki grup tarafından da II. Dünya Savaşı’nın içine çekilmek istenmişse de Türkiye’nin uyguladığı dış politika sayesinde II. Dünya Savaşı’na girmemeyi başarmıştır. 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgali ile II. Dünya Savaşı fiilen başlamış, bunun üzerine Türkiye tarafsız olduğunu duyurmuştur.

Kasım 1942’de savaşın seyri değişmeye başlamıştır ve Stalingrad’da Alman ilerleyişi durdurulmuştur. Kuzey Afrika’da da Almanlar yenilmişler ve Müttefik kuvvetler İtalya’ya asker çıkarmaya başlamıştır. Aynı zamanda Müttefikler savaşın kısa bir sürede bitirilmesi için Balkanlar üzerinden Almanya’ya yeni bir cephe açmak istemiştir. Müttefikler ayrıca Kızıl Ordu’nun ve komünizmin Doğu Avrupa’ya girmesini engelleyeceklerini de düşünmüştür. Bu nedenlerle de Türkiye’yi savaşa girmeye ikna etmek istemişlerdir.

İngiltere Başbakanı gizlice Adana’ya gelmiş ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile görüşmüştür. Aralık ayında da ABD Başkanı ve İngiltere Başbakanı ile İsmet İnönü arasında Kahire Görüşmeleri gerçekleştirilmiştir. İsmet İnönü, Türk ordusunun asker ve malzeme yetersizliğini öne sürmüş ve Türkiye’yi savaşa sokmak yerine zaman kazanmayı tercih etmiştir.

Şubat 1945’te toplanan Yalta Konferansı’nda savaştan sonra kurulacak olan dünya sisteminin nitelikleri belirlenmiş ve bu sistemi yürütecek uluslararası bir örgütün kurulmasına karar verilmiştir. 1 Mart 1945’e kadar Almanya ve müttefiklerine savaş ilan edecek devletlerin de kurucu üyeliğe alınacağı açıklanmıştır. Türkiye de bu gelişmeler üzerine 23 Şubat 1945’te Almanya’ya savaş ilan etmiştir.

Türkiye, Fransa ve İngiltere Yardım Antlaşması:

Türkiye 19 Ekim 1939’da Ankara’da İngiltere ve Fransa ile üçlü bir ittifak imzalanmıştır. Buna göre İngiltere ve Fransa bir Avrupa devletinin saldırısına uğrarsa Türkiye tarafsız kalacak fakat Balkanlarda Yunanistan ve Romanya’ya verdikleri garantiler yüzünden savaşa girerse Türkiye onların yanında savaşa girecektir. Antlaşma Türkiye’yi Sovyetler Birliği ile bir silahlı çatışmaya sürükleyecek olursa, ittifak işlemeyecektir.

II. Dünya Savaşı’nda Türkiye-Almanya ilişkileri:

1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgali ile II. Dünya Savaşı fiilen başlamıştır. Türkiye tarafsız olduğunu duyurmuştur. Arnavutluk’un İtalya tarafından işgali üzerine İngiltere Türkiye’ye işbirliği teklifinde bulunmuştur. Türkiye İtalya’nın Balkanlar ve Akdeniz üzerinde egemenlik kurma girişiminden rahatsız olduysa da İngiltere’nin teklifini kabul etmesi Mihver’e karşı açıkça cephe almak demektir. Aynı günlerde Almanya Türkiye’ye en kuvvetli diplomatı Franz Von Papen’i tayin etmiştir. Bunu yaparken amacı Türkiye’nin İngiltere cephesine katılmasına engel olmaktır.

II. Dünya Savaşı Sürecinde Türkiye’deki Ekonomik, Toplumsal ve Politik Gelişmeler

Türkiye, II. Dünya Savaşı’na fiilen katılmamış ancak savaşın getirdiği ağır ekonomik koşulları tüm zorluklarıyla yaşamıştır. Savaş başlayınca Türkiye’de kısmi seferberlik ilan edilmiş, üretimi gerçekleştiren genç nüfusun önemli bölümü silahaltına alınmış ve ülke bütçesinin büyük kısmı savunma giderlerine ayrılmıştır. Türkiye, ekonomisini savaşın olumsuz etkilerinden korumak amacıyla birtakım vergi ve yükümlülükler getirmiştir. Fakat bunların uygulanması sırasında yaşanan suiistimaller, haksızlıklar ve tutarsızlıklar büyük şikayetlere de neden olmuştur.

Milli Korunma Kanunu (18 Ocak 1940)

Milli Korunma Kanunu; ekonomiyi ve fiyatları denetim altına almak için çıkarılmıştır. Böylece savaş ekonomisi uygulaması başlanmıştır. Bu kanunla devletin ekonomiye müdahale olanakları genişlemiş ve özel girişim devletin vesayeti altına girmiştir. Fakat üretim artışında yaşanan sorunlar ve ithalattaki imkansızlıklar yüzünden birçok ürün ve mal yetersiz seviyeye düşmüş ve karaborsa oluşmuştur.

Kanundan istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Bu nedenle tekrardan fiyatlar serbest bırakılmıştır. Böylece çiftçi, tüccar ve sanayicinin durumu iyileşmiştir. Fakat sabit ücretle geçinen dar gelirlilerin durumu çok zorlaşmıştır. Yüksek enflasyonla birlikte fiyatların çok artması büyük tepkilere yol açmıştır.

Üretimin düşmesi, silah altına alınan askerlerin ve halkın zorunlu ihtiyaçlarının karşılanamaması hükümeti yeni tedbirler almaya zorlamıştır. 1942’de ailelerin günlük ekmek ihtiyacı belirlenerek halka ekmek karneleri verilmiştir. Bu nedenle halk, günlük ekmek ihtiyaçlarını karnelerinde yazılı olan miktar kadar alabilmiştir.

Varlık Vergisi (11 Kasım 1942)

Savaş koşullarının getirdiği karaborsacılık ve fiyatların yükselmesi bazı kimselerin olağanüstü servetler edinmesine yol açmış ve savaş zenginleri ortaya çıkmıştır. Çıkarılan kanunla bir defaya mahsus olmak üzere Varlık Vergisi adı altında servet üzerinden ağır bir vergi alınmıştır. Komisyonlar tarafından belirlenecek vergiyi bir ay içinde ödemeyenler çalıştırılmak üzere Erzurum Aşkale’ye gönderilmiştir.

Kanunun uygulanması sırasında komisyonların belirlediği vergilendirmelerdeki haksızlıklar ve ödemelerin kısa bir süre içinde gerçekleştirilmesinin istenmesi gibi uygulamalar birtakım sıkıntıların ortaya çıkmasına yol açmış ve 1944 yılı başlarında Varlık Vergisi uygulamasına son verilmiştir.

Toprak Mahsulleri Vergisi (26 Nisan 1944)

Toprak Mahsulleri Vergisi; Tarımla uğraşan kesimi vergilendirmek, askerin ve halkın asgari ölçüde beslenmesini sağlamak için çıkarılmıştır. Bu kanun ile çiftçiler yetiştirdikleri ürünlerin %10’unu nakit veya mal olarak ödemişlerdir.

İlkel sayılacak şartlar altında üretim yapıldığı ve askere alımlar yüzünden iş gücü azaldığı için köylünün üretimi oldukça düşmüştür. Kendi ihtiyacını ancak karşılayabilecek kadar üretim yapan çiftçiler ve köylüler bu vergiden olumsuz etkilenmiştir. Üç yıl boyunca uygulanan bu vergi, büyük toprak sahiplerinin iktidardaki partiye karşı cephe almalarına da yol açmıştır.

İç Politika Gelişmeleri

Türkiye’de tek parti uygulaması II. Dünya Savaşı sürecinde de devam etmiştir. Fakat yine de bir takım demokratik açılımlar gerçekleştirilmiştir. TBMM’de hükümetin denetlemesi için müstakil bir grup kurulması kararlaştırılmıştır. İç işleri bakanının CHP genel sekreteri olması uygulamasından vazgeçilmiştir. 1939 seçimlerinde Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Hüseyin Cahit Yalçın gibi Atatürk döneminde siyaset dışı kalan kişilerin milletvekili olmaları sağlanmıştır. Fakat, 1939’da, II. Dünya Savaşı’nın çıkması bu tür demokratik açılımların kesintiye uğramasına neden olmuştur.

II. Dünya Savaşı’nın sonlanması sadece Almanya, İtalya ve Japonya’nın yenilgisi anlamına gelmemiştir. Aynı zamanda Bu ülkelerde yürütülen faşist ve ırkçı politikaları da sona ermiştir. Bu nedenle dünyada demokratik ve komünist ideolojiler karşı karşıya kalmıştır. Türkiye ise seçimini demokratik bloktan yana kullanmıştır. Demokratik bloğun başını da ABD ve İngiltere çekmiştir.

Bu seçimde 1945 yılında SSCB’nin Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı istemesi ve Boğazlar’da askeri bir üs kurmak istediğini belirtmesi özellikle etkili olmuştur. Sovyet tehdidi altındaki bir Türkiye’nin Batı’nın sempatisini elde edebilmesi, Batı’nın siyasal değerlerini benimsemesiyle kolaylaşmıştır. II. Dünya Savaşı sürecinde Türkiye’de uygulanan ekonomik politikalar nedeniyle toplumsal tepkiler ortaya çıkmıştır.

Yeni çözüm arayışları, iç ve dış dinamiklerin etkisiyle iyice yıpranan iktidarı, demokratikleşme yolunda adımlar atmaya zorlamıştır. 7 Ocak 1946’da Demokrat Partinin kurulmasıyla da Türkiye’de çok partili demokratik hayat başlamıştır.

✍ Ders Notları
6 Ders Saati📂 12. Sınıf Tarih
Bu Yazıda Geçen Terimler
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)
Tarih

Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası (1923-1938)

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
1990 Sonrası Türkiye’deki Gelişmeler
Tarih

1990 Sonrası Türkiye’deki Gelişmeler

İçeriğe Git>
İhtilaller Çağı
Tarih

İhtilaller Çağı

İçeriğe Git>
1960 Sonrası Türkiye’de Yaşanan Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler
Tarih

1960 Sonrası Türkiye’de Yaşanan Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Gelişmeler

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo