Edebiyat; insanların iç dünyasına, bireysel ilişkilerine doğal ve sosyal çevrelerine, toplum yaşamına, ekonomik, siyasi ve sosyal değişimlerine ayna tutan bir güzel sanat dalıdır. Dolayısıyla edebiyatın konusu; insandır. İnsan ise toplumu oluşturan yapıtaşıdır.
Edebi eserler, insanı tüm yönleriyle incelemeyi amaçlamışlardır. İnsanın iç dünyasını, duygu ve hayallerini anlatır ve her sanatçı eserini yetiştiği toplumun dil ve kültür öğeleri ile biçimlendirir. Sanatçı, eserini oluştururken toplumsal gerçeklikten bağımsız hareket edemeyeceğinden; edebi eseri, ait olduğu toplumdan ayrı değerlendirmek mümkün değildir. Edebi eserler toplumun özelliklerini barındırdığı gibi, toplum sorunlarını da dile getirir, böylelikle toplumsal değişime dahi katkıda bulunabilir. Bu yönden edebiyat, toplumların duygu ve düşüncelerinin yansıdığı da bir alandır.
Türk Edebiyatında Toplumsal İşlev
Her sanat eseri ait olduğu milletin izlerini taşımaktadır. Ait olduğu milletin yaşayışını, inançlarını, gelenek ve göreneklerini yansıtmaktadır. Kültür, bir milletin benliğini ve kimliğini oluşturan ögelerin ilkidir. Aynı zamanda dil de o milletin kültürünü yansıtan en önemli unsurdur. Milletlerin yaşam biçimleri aynı zamanda onların kültürü demektir.
- İslamiyetin kabulünden önceki dönemde yani sözlü edebiyat dönemindeki şiirlerde eski Türklerin yaşayışı, inanışı, gelenek ve göreneklerinin yansıdığı görülmektedir.
- İslamiyetin kabulü ile birlikte Türklerin tüm sosyal yaşamı ve dilleri değişmiştir. Dolayısıyla bu husus edebiyata da açıkça yansımıştır. Bu dönemde ayrıca edebi eserlerin topluma öncülük etme, sorunları eleştirme, toplumu değiştirme ve geliştirme amacı taşıdığı da görülmektedir.
- Batı etkisinde gelişen Türk Edebiyatı döneminde ise Türkler yüzyıllar boyunca beslendikleri Doğu kültüründen uzaklaşmaya ve Batı dünyasını tanımaya başlamışlardır.
- Tanzimat ile birlikte sosyal ve siyasi hayatlarındaki değişim Türk Edebiyat tarihinin en önemli değişimidir. Toplumsal sorunların açıkça dile getirildiği ve toplumu değişime zorlayan dönemlerin başında Tanzimat Dönemi gelmektedir.
- Edebiyat bireysellikten çıkarılıp toplumsal konulara yönetilmiştir.
- Fakat Servet-i Fünun ile birlikte tekrar bireyselliğe dönülmüştür.
- Milli edebiyat döneminde ise edebiyat iyice halka yönelmiştir. Anadolu insanın ve sorunlarının anlatıldığı bir edebiyat vardır.
- Cumhuriyet Dönemi ile birlikte edebiyat iyice toplumcu bir anlayış içerisine girmiştir. Gerçekçi bir anlatımla verilen edebi eserlerde yerli ve halka doğru bir anlayış benimsenmektedir.
Kısaca edebiyat ve toplum ilişkisini özetlemek gerekirse;
- Edebiyat, diğer sanat dallarında da olduğu gibi toplumsaldır.
- Toplumdan uzaklaşmış bir edebiyat mümkün olmamakla birlikte toplumun her türlü özelliği edebiyata da yansımaktadır.
- Edebiyat toplumun sorunları dile getirmektedir.
- Edebiyatın toplum üzerinde etkisi az ımsanamayacak kadar büyüktür.
- Toplumsal değişimin en önemli unsuru edebiyattır.
- Bu nedenlerden dolayı edebiyat toplumun aynası ve aynı zamanda ifadesidir.