Çevre Sorunları ve Çözümüne Yönelik Yaklaşımlar

📅 17 Mart 2023|15 Mart 2023
Çevre Sorunları ve Çözümüne Yönelik Yaklaşımlar

Konu Özeti

Doğal kaynakların kullanımı üzerindeki aşırı baskı, bilinçsizce tüketilmesi ve atıkların doğal ortamlara bırakılması çevre sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Uluslararası ve yerel çevre örgütleri; çevre sorunlarını önlemeye yönelik çalışmalar yapmaktadır.

Bu konuda
  • Doğal kaynakların sınırlılığının sonuçlarını
  • Çevre sorunlarının oluşma nedenlerini
  • Ekolojik ayak izi ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının çevre sorunlarına olumlu etkilerini
öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Doğal Çevrenin Sınırlılığı

İnsanlar ilk zamanlarından beri doğa ile mücadele halindedirler. İnsanlar sürekli arayış halinde olmuşlar, doğal şartlarla mücadele etmişler ve doğal imkanları kendi ihtiyaçlarına göre değiştirerek kullanmışlardır. Doğal zenginliklerin sınırsız olabileceğini düşünerek uzun yıllar doğal kaynakları bilinçsizce kullanmışlardır. İnsan faaliyetleri sonucunda ozon tabakasındaki seyrelme, ormansızlaşma, su kirliliği, hava kirliliği ve küresel iklim değişimi gibi çevre sorunları doğanın işleyişini bozmuştur. Ayrıca insanların beşeri ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle canlı türlerinin giderek azalması ve yok oluşu doğanın sınırlı olduğunu gözler önüne sermiştir. Artan çevresel kaygılar, dünyada doğal sistemin işleyişi hakkında daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına zemin hazırlamıştır.

Yeryüzündeki belirli bir bölgede bulunan canlılar kendi aralarında ve doğal çevre ile etkileşime girerek bir sistem oluştururlar. Bu sistem, ekosistem olarak adlandırılır. Ekosistem dinamik ve değişkendir. Ekosistemi oluşturan canlılarda veya doğal çevrede meydana gelen değişimler ekosistemin de değişmesine neden olmaktadır. Örneğin bir gölün su miktarının azalması veya suyunun kirlilik düzeyinin değişmesi nedeniyle gölde yaşayan bitki ve hayvanlar da bu değişimden etkilenmektedir. bir ekosistemde yer alan canlı türlerinin veya sayılarının değişmesi de ekosistemin değişmesine neden olur. Örneğin; Bolu il sınırları içinde yer alan Sülüklü Göl’de yöre halkı tarafından alabalık ve sazan gibi balık türleri yetiştirilmeye başlanmış ve balıkların sülükleri yemesiyle gölde sülük kalmamıştır. Bir başka örnek ise; sulak bölgede yaşayan kurbağaların yok edilmesi, o bölgedeki sivrisineklerin sayılarının artmasına neden olmaktadır.

İnsanların ormanları tahrip etmesi sel ve su taşkınlarına, toprak erozyonuna, kuraklığın artmasına, tarım alanlarının verimsizleşmesine, ekosistemdeki dengenin bozulmasına, canlı türlerinin yok olmasına, küresel ısınmaya ve iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Nüfusun hızla artmaya devam etmesi tüketimi artırırken doğal kaynak tüketimini de artırmaktadır. Bu nedenle insan ve doğa arasındaki denge doğa aleyhine bozulmaktadır. Örneğin; her 1 dakikada 27 futbol sahası büyüklüğünde orman yok olmakta; önümüzdeki 25 yılda 28 bin tür tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta; gezegenimizdeki toprağın yarısı son 150 yılda erozyon sonucunda kaybedilmekte; balık türlerinin %25’i azalmakta veya tamamen tükenmekte; son 200 yılda atmosfere 2,3 trilyon ton karbondioksit salınması hava kirliliği ve küresel iklim değişimine yol açmaktadır.

Kısacası; ekosistemler çok hassas bir denge üzerinde yer alır ve bu dengenin bozulmaması için canlılar arasındaki besin zincirinin korunması ve doğal çevrenin taşıma kapasitesinin aşılmaması gerekir. Çünkü ekosistemde canlılar arasındaki enerji ve madde transferi besin yolu ile gerçekleşmektedir. Enerjinin üreticilerden tüketicilere, tüketicilerden de ayrıştırıcılara geçmesi (yeşil bitkilerden otçullara, otçullardan etçillere, etçillerden ayrıştırıcılara) besin zinciri ile gerçekleşir. Ancak iklim değişimleri, canlıların doğal yaşam alanlarının bozulması, aşırı ve bilinçsiz avlanma gibi nedenlerle bazı türlerin yok olmaktadır ve bu durum da canlılar arasındaki besin zincirinin bozulmasına neden olmaktadır. Örneğin; Avustralya kıtasına bırakılan tavşan ve kedilerin sayısındaki artış, ekosistemdeki dengenin bozulmasına neden olmuştur. Tilkilerin avlanması fare, karga ve yılan sayısındaki artışa neden olmaktadır. Fare ve karga sayısının artması sonucunda tarım alanlarındaki ürünler de zarar görmektedir.

Bütün canlılar yaşamsal faaliyetlerini devam ettirebilmek için için su, oksijen, karbondioksit ve azot gibi maddelere ihtiyaç duymaktadır. Bu maddeler ise madde döngüleri ile yenilenmektedir. Madde döngüleri ile ekosistem yenilenerek devamlılık sağlanmaktadır. Fakat doğanın kendini yenileyebilmesinin sınırı vardır. Bu sınırı belirleyen temel unsur; canlı sayısıdır. Bir bölgedeki kaynakların besleyebileceği belli miktarda canlı sayısı bulunmaktadır. Taşıma kapasitesi; canlıların yaşamını destekleyebileceği en fazla birey sayısına taşıma denir. Taşıma kapasitesinin üzerine çıkılması durumunda ekosistemde bozulmalar görülür. Örneğin bir otlak alanında aşırı hayvan otlatılması ile taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmış olur. Bu durum, bitkilerin kendilerini yenileme hızından daha hızlı tükenmesine, çayırların seyrelip erozyon sonucunda toprakların kaybedilmesine neden olur.

Doğal Kaynakların Bilinçsiz Kullanımı ve Çevre Sorunları

İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak için çevreyi kullanmıştır. Ancak sanayi faaliyetlerinin gelişmesi ve dünya nüfusunun hızla artması doğal kaynakların tüketiminin artmasına alternatif kaynaklara yönelmesine neden olmuştur. Doğal kaynakların kullanımı üzerindeki aşırı baskı, bilinçsizce tüketilmesi ve atıkların doğal ortamlara bırakılması çevre sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Hava, su ve toprak gibi ortamlarda artan çevre kirliliği insan ve diğer canlıların yaşamı için tehlike oluşturmaktadır.

Ekonomik faaliyetler doğal kaynak kullanımını gerektirir. Bu doğal kaynaklardan biri de ormanlardır. Ormanlar kendini yenileme özelliğine sahip doğal kaynaklardandır. Fakat ormanların kendini yenileyebilmesi belirli bir süre içinde gerçekleşmektedir. Bu nedenle ormanların kısa süre içinde yoğun şekilde tahrip edilmesi ormanların kendini yenilmesine izin vermemektedir. Ormanların kendini yenileme hızından daha hızlı tüketilmesi ormanları sınırlı ve tükenebilir bir kaynak haline getirmektedir. Ormanların kereste elde etmek, yerleşme ve tarım alanı açmak gibi nedenlerle tahribi, bu doğal ortamın giderek yok olmasına yol açmaktadır.

Benzer bir durum balıklar için de geçerlidir. Günümüzde insanlar protein ihtiyacının büyük bir kısmını balıklardan ve kabuklu deniz hayvanlarından karşılamaktadır. Okyanus ve denizlerdeki balıklar endüstriyel balıkçılık denilen aşırı avlanma nedeniyle giderek azalmış ve bazı türler de yok olmuştur. Balıkların üreme hızından daha fazla sayıda balık avlanması denizlerde aşırı baskı oluşturarak doğal kaynağın tükenmesine yol açmıştır.

Kendisini yenileme özelliğine sahip ortamlar; hava, su ve topraktır. Hava, su ve toprak; bir takım kirleticilerle kirletildikleri zaman kendilerini yenileyerek temizleyebilmektedir. Fakat bu kaynakların kendilerini temizleme hızı, kirletilme hızına bağlı olarak değişmektedir. Bu ortamlar, kendilerini yenileme hızı ve miktarı üzerinde kirletici ile karşılaştığı zaman ortam bozulmaları ve çevre sorunları doğmaktadır. Günümüzde bu ortamların yoğun ve sürekli olarak kirletilmesi sonucunda kendilerini temizleme ve yenileme hızı büyük oranda aşılmıştır. Bu nedenle de birçok çevre sorunu ortaya çıkmaktadır.,

Bir su ortamı, az miktardaki kirletici madde karşısında kendi kendini temizleme kapasitesine sahiptir. Su döngüsü ekosistemde suyun tekrar kullanılabilir olmasını sağlar. Ancak akarsu, göl ve deniz gibi su ortamı içine suyun temizleme kapasitesi üzerinde kirletici madde atılırsa su kirliliği ortaya çıkar. Başlıca su kirleticileri; yerleşim birimlerinin kanalizasyon ve katı atıkları, sanayi faaliyetleri sonucu açığa çıkan zehirli atıklar, tarımsal ilaç ve gübrelerdir. Su kaynaklarının tarımsal amaçlı bilinçsiz kullanılması da bazı tatlı su göllerinin kurumasına ve yok olmasına neden olmaktadır. Aral Gölü, Orta Asya’daki dördüncü büyük göl iken bugün göl yatağındaki suların çekildiği gözlenmektedir. Afrika kıtasındaki Çad Gölü de bir başka örnektir.

Ekolojik Ayak İzi

İnsanlar beslenme, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamak ve rahat yaşamak için doğal kaynaklara ihtiyaç duymaktadır. İnsanların tüm faaliyetlerinin doğal çevre üzerinde bir maliyeti bulunmaktadır. Bu maliyet, ekolojik ayak izi denilen kavramla ölçülmektedir.

Ekolojik ayak izi; mal ve hizmetlerin üretilmesi için tüketilen su ve toprak gibi ekolojik kaynakların ölçüsüne denir. Aynı zamanda atıkların yok edilmesi için kullanılan kaynakları da kapsamaktadır. Ekolojik ayak izi; birey, şehir, ülke veya tüm dünya için hesaplanabilmektedir. Ekolojik ayak izinin hesaplaması, yenilenebilir kaynakların tüketilmesi ve ortaya çıkan atıkların yok edilmesi için kullanılan kaynağın ve alanın ölçülmesiyle yapılmaktadır.

Bir yerdeki ekolojik ayak izinin, o yerin ekolojik kapasitesini aşması durumunda ekolojik açık ortaya çıkmaktadır. Ekolojik açık; doğal kaynağın doğanın yenilenme hızına göre daha fazla tüketilmesine denir. Bu durumun sonucunda doğal kaynaklar tükenir, çevre sorunları belirir ve insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmesi güçleşir.

Ekolojik ayak izinin hesaplanmasında kullanılan bileşenler;

  • İnsanların gıda ve hayvan yemi üretmek için kullandıkları toplam tarım alanı
  • Hayvancılık faaliyetlerinde kullanılan toplam otlatma alanı
  • Tüketilen balık ve deniz mahsulleri için gereken tahmini balıkçılık sahası
  • Orman ürünleri sanayisi ve yakacak odun üretimi için gerekli olan orman alanı
  • Yerleşim alanları
  • Fosil yakıt kullanımıyla oluşan karbondioksitin tutulması için gerekli orman alanı

NOT: Doğal kaynakların kullanımı bu hızla devam ettiği takdirde dünyadaki kaynaklar yeterli gelmeyecektir.

Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Kullanımı

Ülkeler ekonomik kalkınmalarını sağlamak için doğal kaynakları kullanmaktadırlar. Fakat günümüzde sanayileşme, gıda tüketimi gibi amaçlarla doğal kaynakların yoğun şekilde kullanılması ve bu aşırı kullanımın sonucunda çevre kirliliğinin artması ile kaynak tüketimindeki artışın devam etmesi gelecekte doğal kaynakların tükeneceğini ve sıkıntıların yaşanacağını göstermektedir. Gelecek kuşakların temel ihtiyaçlarını karşılaması mümkün görünmemektedir.

Ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir şekilde gerçekleşmesi için doğal kaynaklar ve doğal çevrenin korunması gerekir. Sürdürülebilir kalkınma; günümüzdeki kuşakların ihtiyaçlarını ile gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan doğal kaynakların kullanımını sağlayacak ekonomi politikalarını içermektedir. Başka bir deyişle; insan faaliyetlerinin devamlılığı ile doğa arasında denge kurularak doğal kaynakların tükenmeden gelecek nesillere aktarımının sağlanmasına denir. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı için bu kaynakların kendini yenileme hızı, kirletici oranı ile doğanın kirleticileri temizleme hızı dikkate alınmalıdır.

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı için gerekenler;

  • Doğal kaynak yönetimi ve geri dönüşüm stratejilerinin benimsenmesi,
  • Evrensel değerlerin korunmasına öncelik verilmesi,
  • Çevresel korumaya önem verilmesi,
  • Gelecek nesillerin ihtiyaçlarının dikkate alınması,
  • Eşitlikçi, sosyal ve ekonomik politikaların geliştirilmesidir.

Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımıyla insan sağlığının, biyoçeşitliliğin, hava, su ve toprak kalitesinin korunması sağlanacaktır. Örneğin; fosil yakıtlar yerine güneş, rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılarak temiz enerji sağlanabilmektedir. Başka bir örnek ise; orman ürünleri sanayisinde kullanılan ağaçların sürdürülebilir olarak kesilmesi sürdürülebilir kalkınmadır.

Çevre Politikaları

Sanayi devriminden sonra artan nüfus ve gelişen teknoloji; biyoçeşitlilikte azalma, hava, su ve toprak kirliliği gibi çevre sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Günümüzde çevre sorunları küresel bir boyuta ulaşmıştır ve gelecek nesillerin yaşamını tehlikeye sokmuştur. Bu nedenlerle devletler, çevre politikası belirlemeye zorlanmıştır.

Çevre politikası; toplumun çevre ile olan ilişkisini düzenlemek için ortaya konulan hedefler, amaçlar, normlar ve ilkeler ile çevrenin korunmasına yönelik alınan önlemlerin tümüne denilmektedir. Kısacası; çevre sorunlarının çözümüne yönelik yapılan adımların tümüdür. Bu politikaların amacı; insan faaliyetlerinin risklerine karşı hem insan sağlığını hem de doğal çevreyi korumayı amaçlamaktadır. Örneğin Güneydoğu Asya’da dağlık ve engebeli arazilerin taraçalar oluşturularak tarıma açılması, suyun tutulmasını ve erozyon nedeniyle bozulmuş alanların sürdürülebilir kullanımını sağlamıştır.

Çevre politikalarını belirlemede ve bu yönde karar almada yol gösterici olan, çevre politikalarının özünü oluşturan dört temel ilke vardır:

  • Kirleten Öder İlkesi= Çevre kirliliğinin kontrolü için alınan önlemler ile çevreye verilen zararın giderilmesi için yapılan uygulamaların maliyetinin kirleten tarafından karşılanmasıdır. Bu ilkede çevre sorunlarına neden olan ve çevre sorunlarının oluşmasına neden olabilecek faaliyetlerde bulunan kuruluş ve kişilere cezai yaptırım uygulanır.
  • İhtiyat (ileriyi görme) İlkesi= Çevre sorunlarına neden olabilecek durumların önceden tespit edilmesi çevre sorunlarının önlenmesi açısından büyük öneme sahiptir. Bu ilke ile çevre sorununa neden olabilecek durumlar önceden tespit edilerek ilgili önlemlerin alınması sağlanır. Örneğin; Türkiye’de geniş çaplı etkileri olabilecek ekonomik faaliyetlerin yer seçimi öncesinde hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu bu ilkenin uygulanmasıdır.
  • Önleme İlkesi= Bu ilke çevre sorunlarının oluşmasına yönelik ilk belirtiler ortaya çıktığı anda bu sorunun çözümüne ilişkin çalışmaların yapılmasını kapsar. Bu ilkedeki temel amaç belirginleşen bir çevre sorunun büyük bir zarar oluşturmadan engellenmesidir.
  • İş Birliği İlkesi= Bu ilke çevre sorunlarının çözümü için ilgili tüm tarafların ortak çalışması ve işbirliği sağlaması gerekliliğine vurgu yapmaktadır.

Devletlerin ve uluslararası kuruluşların, denetleme ve düzenleme işlevlerinin artması, çevre sorunlarını önleyecek projelere destek vermesi gezegenin geleceğini kurtarmada hayati önem taşımaktadır.

✍ Ders Notları
12 Ders Saati📂 12. Sınıf Coğrafya
Bu Yazıda Geçen Terimler
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Ülkelerin Çevre Sorunlarına Yaklaşımları
Coğrafya

Ülkelerin Çevre Sorunlarına Yaklaşımları

İçeriğe Git>
Çevre Sorunlarını Önlemede Bireye Düşen Görevler
Coğrafya

Çevre Sorunlarını Önlemede Bireye Düşen Görevler

İçeriğe Git>
Hizmet Sektörünün Ekonomideki Yeri
Coğrafya

Hizmet Sektörünün Ekonomideki Yeri

İçeriğe Git>
Geçmişten Geleceğe Şehir ve Ekonomi
Coğrafya

Geçmişten Geleceğe Şehir ve Ekonomi

İçeriğe Git>
Ülkeler Arası Etkileşim
Coğrafya

Ülkeler Arası Etkileşim

İçeriğe Git>
Türkiye Turizmi
Coğrafya

Türkiye Turizmi

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo