Türklerde Sosyoekonomik Hayat ve Şehirleşme (1040-1299)

📅 26 Eylül 2025|26 Eylül 2025
Bikifi

Bikifi’de aç → Reklamsız, kesintisiz öğren!

Reklamsız, odaklanmış çalışma

Notunu favorilerine kaydet ve kaybetme

Kaldığın yerden otomatik devam et

Not çalışma yüzdeni otomatik takip et

Tamamen ÜCRETSİZ→250 000+ öğrenciye katıl, ders çalış, yorum yap!

Güncel
Türklerde Sosyoekonomik Hayat ve Şehirleşme (1040-1299)

Konu Özeti

Türkler, 1040-1299 arasında güçlü aile bağları, dayanışma ve şehirleşme ile sosyoekonomik düzen kurdu. Tarım, hayvancılık, ticaret ve zanaat ekonominin temelini oluşturdu. Ahilik, esnaf dayanışmasını sağladı; kervansaraylar ticareti destekledi; şehirler kültür merkezi oldu.

Bu konuda
  • Türk toplumunda aile kurumunun ve toplumsal dayanışmanın önemini
  • Ahilik ve Fütüvvet teşkilatlarının esnaf düzenindeki rollerini
  • Selçuklu toprak sisteminde ikta, has ve vakıf arazilerinin işlevlerini
  • Türk şehirleşmesinde mahalle kültürünün ve mimari dönüşümün özelliklerini
  • ... ve 1 konu daha

öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

Türkler, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan göç sürecinde sadece toprak fethetmekle kalmamış, aynı zamanda kendilerine özgü bir sosyal düzen ve ekonomik sistem kurmuşlardır. Bu dönemde Türk toplumu, güçlü aile bağları, dayanışma ruhu ve kendine has şehirleşme anlayışıyla dikkat çeker. 1040 yılında Dandanakan Savaşı’ndan sonra batıya doğru yayılan Türkler, gittikleri her yerde yeni şehirler kurmuş, var olan şehirleri geliştirmiş ve ticaret yollarını güvenli hale getirmişlerdir. Bu ders notunda, Türklerin sosyal yapısından ekonomik faaliyetlerine, şehirleşme anlayışından esnaf teşkilatlarına kadar geniş bir yelpazede incelemeler yapacağız.

Türk Toplumunun Sosyal Yapısı

Türk toplumu, sağlam temeller üzerine kurulmuş bir sosyal düzene sahipti. Bu düzenin merkezinde aile kurumu yer alıyordu. Toplum, yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki ana tabakadan oluşuyordu. Ancak bu tabakalaşma, katı sınıf ayrımlarına dayanmıyordu. Kişiler, yetenekleri ve başarıları sayesinde üst tabakalara yükselebiliyordu.

Toplumsal Tabakalar

Türk devletlerinde toplum, yönetenler ve yönetilenler olarak iki ana gruba ayrılıyordu. Yönetenler sınıfına hükümdar ailesi, devlet görevlileri ve komutanlar girerken, yönetilenler sınıfını halk oluşturuyordu. Bu ayrım keskin değildi; liyakat sahibi kişiler üst mevkilere yükselebiliyordu.

Aile Kurumu

Aile (toplumun en küçük birimi), Türk toplumunun temelidir. Ailede sevgi, saygı ve hoşgörü esastı. Baba aile reisi olarak kabul edilse de, anne de söz sahibiydi. Çocuklar hem anne hem de babaya saygı gösterirdi. Büyükler küçüklere şefkatle yaklaşır, küçükler de büyüklerine saygıda kusur etmezdi.

Türk ailesinde kadının konumu oldukça önemliydi. Kadınlar sosyal hayatta aktif rol alır, düğün ve bayramlara katılır, at biner ve ok atardı. Evli kadınlar, evli olduklarını göstermek için saçlarına takma zülüf takar ve süslü başlıklar giyerdi. Bu durum, kadının toplum içindeki saygın yerini gösteriyordu.

Çocuklar, ailenin devamı ve geleceği olarak görülürdü. Çok çocuk sahibi olmak, ailenin güçlü ve zengin olduğunun göstergesiydi. Erkek çocuklar için düzenlenen sünnet törenleri, büyük şenliklerle kutlanırdı. Bu törenlerde komşular ve akrabalar bir araya gelir, hediyeler verilir, yemekler yenirdi.

Sosyal Hayat ve Gelenekler

Türk toplumunda komşuluk ilişkileri çok güçlüydü. “Komşu komşunun külüne muhtaçtır” sözü, bu dayanışma ruhunu en iyi şekilde anlatır. Komşular birbirlerinin sevinç ve üzüntülerini paylaşır, zor günlerde yardımlaşırdı.

Bayramlar, toplumsal birlikteliğin en güzel örnekleriydi:

  • Dinî bayramlar: Ramazan ve Kurban bayramları büyük coşkuyla kutlanırdı
  • Nevruz: Baharın gelişi ve yeni yılın başlangıcı olarak kutlanırdı
  • Cülus törenleri: Yeni padişahın tahta çıkışı, şenliklerle kutlanırdı

Sportif Faaliyetler

Türkler, bedensel ve zihinsel gelişime önem verirdi. Başlıca sportif faaliyetler şunlardı:

  • Avcılık: Hem eğlence hem de savaş eğitimi olarak görülürdü
  • Atıcılık: Ok ve yay kullanma becerisi, her Türk genci için zorunluydu
  • Güreş: Kuvvet ve dayanıklılığı artıran geleneksel spor
  • Cirit: At üzerinde oynanan, savaş becerilerini geliştiren oyun

Çevgen (Çevgân) oyunu, özellikle saray çevresinde popülerdi. Bu oyun, at üstünde uzun sopalarla tahta bir topu hedefe sokmaya çalışarak oynanırdı. Günümüz polosunun atası sayılan bu oyun, hem eğlence hem de binicilik becerisini geliştirme aracıydı.

Ekonomik Yapı ve Toprak Sistemi

Türk devletlerinin ekonomisi tarım, hayvancılık, ticaret ve zanaat üzerine kuruluydu. Toplum, ekonomik faaliyetlerine göre üç ana gruba ayrılıyordu.

Ekonomik Faaliyetler

Türk toplumunda insanlar, yaşadıkları yere ve yaptıkları işe göre üç gruba ayrılıyordu:

  1. Şehirliler: Şehirlerde yaşayan bu grup, ticaret ve zanaatla uğraşırdı. Esnaflar loncalar halinde örgütlenir, üretim standartlarını korurdu.
  2. Köylüler: Köylerde yaşayan ve tarımla uğraşan gruptu. Köy yöneticilerine dihkan denirdi. Dihkanlar, köyün idaresinden ve vergi toplanmasından sorumluydu.
  3. Konargöçerler: Yazın yaylalara, kışın kışlaklara göç eden hayvancı gruptu. Koyun, keçi, at ve deve yetiştirirlerdi. Otlakların kullanımı belirli kurallara bağlıydı.

Selçuklu Toprak Sistemi

Selçuklular, toprakları mirî arazi (devlet arazisi) olarak kabul eder ve çeşitli kategorilere ayırırdı:

Has Arazi

Doğrudan hükümdara ait olan bu araziler, sarayın ve ordunun ihtiyaçları için kullanılırdı. Bu arazilerden elde edilen gelir, devletin ihtiyat hazinesini oluştururdu. Savaş zamanlarında veya olağanüstü durumlarda bu hazineden yararlanılırdı.

İkta Arazi

İkta (görev karşılığı verilen toprak), Selçuklu toprak sisteminin temelidir. Devlet görevlilerine, komutanlara ve askerlere maaş yerine toprak verilirdi. İkta sahibi, toprağın sahibi değil, sadece gelirinden yararlanma hakkına sahipti. Görev sona erdiğinde ikta geri alınırdı.

İkta sistemi sayesinde:

  • Devlet, nakit para ödemeden ordu besleyebiliyordu
  • Topraklar işlenip üretim yapılıyordu
  • Merkezi otorite taşrada da hissediliyordu

Öşrî Arazi

Liyakat sahibi kişilere tahsis edilen bu arazilerden öşür vergisi (ürünün onda biri) alınırdı. Bu araziler, tarımsal üretimin önemli bir kısmını oluşturuyordu.

Haraci Arazi

Gayrimüslimlerin elinde bulunan topraklardır. Bu topraklardan haraç vergisi alınırdı. Haraç, öşürden daha yüksek oranda bir vergiydi ve toprak sahibinin dinine göre belirlenirdi.

Vakıf Arazi

Cami, medrese, darüşşifa, kervansaray gibi hayır kurumlarının giderlerini karşılamak için ayrılan topraklardır. Bu araziler satılamaz, bağışlanamaz ve miras bırakılamazdı. Vakıf sistemi sayesinde:

  • Eğitim kurumları ayakta kalabiliyordu
  • Yolcular ücretsiz konaklayabiliyordu
  • Hastalar parasız tedavi olabiliyordu

Ticaret ve Vergiler

Türk devletleri, uluslararası ticaretin önemini çok iyi biliyordu. İpek Yolu gibi önemli ticaret güzergahlarını kontrol eden Türkler, ticareti teşvik edici politikalar izledi.

Tüccarların konumu oldukça ayrıcalıklıydı:

  • Tüccarlar toplumda saygı görürdü
  • Mallarına el konulamazdı
  • Yol güvenliği devlet garantisindeydi
  • Kervanların zararı, devlet tarafından karşılanırdı (sigorta sistemi)

Ticaret yollarının güvenliği için özel tedbirler alınırdı:

  • Yol boyunca kervansaraylar inşa edildi
  • Köprüler ve hanlar yapıldı
  • Yol kesenlere karşı askerî birlikler görevlendirildi

Para Sistemi

Türk devletlerinde üç tür para kullanılırdı:

Bu paralar üzerinde hükümdarın adı, unvanı ve bastırıldığı yer yazılırdı. Para basma hakkı (sikke hakkı), egemenliğin simgesiydi.

Yerleşme ve Şehirleşme

Türkler, Orta Asya’dan başlayarak gittikleri her yerde kendilerine özgü bir şehircilik anlayışı geliştirmişlerdir. Bu şehirler, sadece yaşam alanları değil, aynı zamanda kültür ve ticaret merkezleriydi.

Türkistan’da Şehircilik

Türkistan’daki Türk şehirleri, güvenlik kaygısıyla surlar ve kaleler ile çevriliydi. Tipik bir Türk şehri iki ana bölümden oluşurdu:

  1. Şehristan: Surlarla çevrili iç şehir. Burada saray, cami ve önemli binalar bulunurdu.
  2. Ribat/Rabad: Sur dışındaki yerleşim alanı. Esnaf, tüccar ve halkın yaşadığı bölge.

Türkistan şehirlerindeki başlıca mimari eserler:

  • Medreseler: İlim ve irfan yuvaları
  • Türbeler: Önemli kişilerin anıt mezarları
  • Köprüler: Ticaret yollarını birbirine bağlayan yapılar
  • Camiler: İbadet ve toplumsal buluşma yerleri
  • Saraylar: Yönetim merkezleri

Özellikle Talhatan Baba Camisi, kendine özgü mimarisiyle dikkat çeker. Bu cami, Türk-İslam sentezinin ilk örneklerinden biridir.

Horasan ve İran’da Yerleşme

1040 yılında Dandanakan Savaşı’ndan sonra Türkler, batıya doğru yayılmaya başladı. Türk boyları, Horasan ve İran bölgelerinde yeni yurtlar edindi. Bu göç hareketi, bölgenin demografik yapısını tamamen değiştirdi.

Selçuklular döneminde önemli başkentler:

  • Nişabur: İlk Selçuklu başkenti, ilim ve kültür merkezi
  • Rey: Ticaret yollarının kesiştiği stratejik şehir
  • İsfahan: Selçukluların en görkemli başkenti

İsfahan Cuma Camisi, İran-Türk sentezinin en güzel örneğidir. Dört eyvanlı avlu sistemiyle dikkat çeken bu cami, sonraki dönem İslam mimarisine ilham kaynağı olmuştur. Caminin her köşesinde farklı bir sanat eseri görmek mümkündür.

Anadolu’da Şehirleşme

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı. Türkler, Anadolu’ya sadece asker olarak değil, aileleiriyle birlikte göç ettiler. Bu göç hareketi, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecini başlattı.

İskân politikası çok planlı yürütüldü:

  • Türkmen boyları, verimli ovalara yerleştirildi
  • Konargöçerler için yaylak ve kışlaklar belirlendi
  • Şehirlerde Türk mahalleleri kuruldu

Mahalle kültürü, Türk şehirciliğinin temel özelliğidir. Mahalleler şu kriterlere göre oluşurdu:

  • Dinî ayrım: Müslüman, Hristiyan, Yahudi mahalleleri
  • Etnik ayrım: Türk, Ermeni, Rum mahalleleri
  • Mesleki ayrım: Demirciler, bakırcılar, dokumacılar mahalleleri

Her mahallenin kendi camisi, çeşmesi ve bazen de hamamı bulunurdu. Mahalle sakinleri birbirini tanır, birbirlerine kefil olurdu.

Mimari Dönüşüm

Anadolu’da Türkler, mevcut yapıları dönüştürmenin yanı sıra yeni eserler de inşa ettiler:

Kiliseden camiye dönüşümler: Bazı kiliseler, minare ve mihrap eklenerek camiye çevrildi. Bu dönüşümde yapının ana mimarisi korundu.

Yeni yapılar:

  • Darüşşifalar: Hastaların ücretsiz tedavi edildiği sağlık kurumları. İzzeddin Keykavus Darüşşifası bunun en güzel örneğidir. Bu darüşşifada müzikle tedavi yöntemi bile uygulanıyordu.
  • Medreseler: Yüksek eğitim kurumları. Öğrenciler burada barınır, yemek yer ve burs alırdı. Her medresede kütüphane bulunurdu.
  • Kervansaraylar: Yolcuların ve tüccarların konakladığı güvenli yapılar. Sultanhanı Kervansarayı, 24 kulesiyle adeta bir kale görünümündedir. Kervansaraylarda:
    • İnsan ve hayvanlar için ayrı bölümler
    • Hamam ve mescit
    • Depo ve atölyeler
    • Üç gün ücretsiz konaklama hakkı bulunurdu

Sosyoekonomik Kurumlar

Türk toplumunda dayanışma ve yardımlaşma çok önemliydi. Bu değerler, çeşitli kurumlar aracılığıyla hayata geçirildi.

Fütüvvet Teşkilatı

Fütüvvet (gençlik, yiğitlik, cömertlik anlamına gelir), Abbasi döneminde ortaya çıkan bir dayanışma kurumudur. Bu teşkilat, esnaf ve zanaatkarları bir araya getiriyordu.

Fütüvvet teşkilatının temel ilkeleri:

  • Helal kazanç: Haram yollardan para kazanmamak
  • Yardımseverlik: İhtiyaç sahiplerine yardım etmek
  • Güzel ahlak: Dürüst ve güvenilir olmak
  • Misafirperverlik: Yolculara ve yabancılara ikramda bulunmak

Ünlü seyyah İbn Battûta, Anadolu’yu gezdiğinde Ahilerin (Fütüvvet üyelerinin) misafirperverliğinden çok etkilenmiştir. Seyahatnamesinde şöyle yazar: “Anadolu’da gittiğim her şehirde Ahiler beni karşıladı, evlerine misafir etti, yedirdi içirdi. Böyle cömert insanlar görmedim.”

Ahilik Teşkilatı

Ahilik (kardeşlik anlamına gelir), XIII. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş bir esnaf teşkilatıdır. Fütüvvet teşkilatının Anadolu’daki devamı niteliğindedir.

Kuruluş Amacı ve Önemi

Ahilik teşkilatı, birkaç önemli ihtiyaçtan doğmuştur:

  • Esnaf arasında haksız rekabeti önlemek
  • Üretim kalitesini yüksek tutmak
  • Esnafın haklarını korumak
  • Toplumsal dayanışmayı güçlendirmek

Ahi Evran, Ahilik teşkilatının öncü lideridir. Kırşehir’de yaşayan Ahi Evran, deri işçiliği yapıyor ve bu mesleğin piri olarak kabul ediliyordu.

Ahiliğin İşlevleri

Ahilik teşkilatı, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve ahlaki işlevlere de sahipti:

  1. Kalite kontrolü: Üretilen malların standartlara uygunluğu denetlenirdi. Hileli mal üreten esnafın dükkânı kapatılırdı.
  2. Esnaf ahlakı: “Eline, beline, diline sahip ol” ilkesi benimsenirdi. Esnafın dürüst, güvenilir ve ahlaklı olması beklenirdi.
  3. Dayanışma: Zor durumda olan esnafa yardım edilir, yeni başlayanlara destek verilirdi.
  4. Eğitim: Çırak, kalfa, usta sistemiyle mesleki eğitim verilirdi. Her aşamanın kendine özgü törenleri vardı.

Ahilik teşkilatı, özellikle Moğol istilası sonrasında çok önemli bir rol oynadı. Moğolların yıkıcı etkilerinden sonra Anadolu’da ekonomik ve sosyal hayatın yeniden canlanmasında Ahiler büyük pay sahibidir. Aynı zamanda millî ve dinî değerlerin korunmasında da etkili olmuşlardır.

Konuyla İlgili Terimler Özeti

  • Ahilik: (⭐⭐⭐) XIII. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş esnaf ve zanaatkar teşkilatı. Üretim kalitesini denetler, esnaf dayanışmasını sağlar, ahlaki değerleri korurdu. Moğol istilasından sonra Anadolu’nun yeniden canlanmasında büyük rol oynadı. Günümüz esnaf odalarının ve kalite kontrol sistemlerinin öncüsüdür.
  • İkta: (⭐⭐⭐) Devlet görevlilerine maaş yerine verilen toprak parçası. İkta sahibi toprağın maliki değil, sadece gelirinden yararlanma hakkına sahipti. Bu sistem sayesinde devlet, nakit para ödemeden büyük ordular besleyebiliyordu. Görev sona erince ikta geri alınırdı.
  • Fütüvvet: (⭐⭐) İslam dünyasında yaygın olan dayanışma ve yardımlaşma kurumu. Ahiliğin öncüsü sayılır. Esnaf ve zanaatkarları bir araya getirerek sosyal dayanışmayı sağlardı.
  • Çevgen: (⭐⭐) At üstünde uzun sopalarla tahta topu hedefe sokmaya dayalı geleneksel Türk oyunu. Günümüz polo oyununun atasıdır. Hem eğlence hem de savaş eğitimi olarak görülürdü.
  • Dihkan: (⭐⭐) Köy yöneticisi. Köyün idaresinden ve vergi toplanmasından sorumluydu. Genellikle köyün ileri gelen ailelerinden seçilirdi.
  • Haraç: (⭐) Gayrimüslimlerden alınan toprak vergisi. Öşür vergisinden daha yüksek oranda alınırdı.
  • Mangır: (⭐) Bakır para birimi. Günlük alışverişlerde kullanılan en küçük değerli paraydı.
  • Ribat: (⭐) Şehir surları dışında kalan yerleşim bölgesi. Esnaf, tüccar ve halkın yaşadığı mahalleler burada bulunurdu.
👍 2025-2026 Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
20 Ders Saati📂 10. Sınıf Tarih
Bu yazıda bulunan terimler ayrıca anlatılmamıştır. Bu yazıdaki bir terimin ayrıca anlatılmasını istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından bize ulaşabilirsiniz.
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Beylik Dönemi’nde Osmanlı Askeri Yapısı
Tarih

Beylik Dönemi’nde Osmanlı Askeri Yapısı

İçeriğe Git>
Türklerde Konargöçer Yaşam
Tarih

Türklerde Konargöçer Yaşam

İçeriğe Git>
Önemli Askeri Mücadelelerin Türk Tarihinin Seyrine Etkileri
Tarih

Önemli Askeri Mücadelelerin Türk Tarihinin Seyrine Etkileri

İçeriğe Git>
Lonca Teşkilatının Osmanlı Ekonomik Sistemi ve Toplum Yapısındaki Yeri
Tarih

Lonca Teşkilatının Osmanlı Ekonomik Sistemi ve Toplum Yapısındaki Yeri

İçeriğe Git>
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki İskan ve İstimalet Politikası
Tarih

Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki İskan ve İstimalet Politikası

İçeriğe Git>
Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler
Tarih

Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo