![Instagram Logo](/static/58f3f61126131229c7244c86ba859aeb/7a5b8/instagram.png)
Hayvan sürülerini otlatmak ve geçici yerleşimler kurmak amacıyla düzenli olarak yer değiştiren topluluklara göçebe, mevsime bağlı olarak yaylak ve kışlak arasında gidip gelen topluluklara ise konargöçer denir. Konargöçer terimi, ilk kez Tariat (Terhin) Kitabesi‘nde kullanılmıştır.
Türklerde konargöçer yaşam tarzı, tarih boyunca Türk toplumunun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısını belirleyen temel unsurlardan biri olmuştur. Konargöçer yaşam, özellikle Eski Türklerde, doğayla uyumlu, mevsimsel hareketlere dayalı bir yaşam biçimi olarak gelişmiştir. Türkistan’da yaşayan ilk Türk boyları, geçimlerini hayvancılıkla sağladıkları ve hayvanlarını aşırı sıcak ve soğuktan korumaya çalıştıkları için yılda iki kez yaylak ve kışlaklar arasında göç etmek zorunda kalmışlardır. Türklerin yaşadığı geniş bozkırlar, tarım yapmaya elverişli olmadığından, hayvancılık ve göçebe yaşam Türk kültürünün ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Karasal iklim koşulları, otlakların yetersizliği, boylar arasındaki mücadeleler, hayvan hastalıkları ve iç çekişmeler gibi etkenler, Türkistan’da yaşayan Türklerin yaşam tarzlarını belirlemiştir. Türkler, bu nedenlerle yaylak ve kışlak arasında göç etmek zorunda kalmışlardır. Yaylak ve kışlaklar, Türkistan coğrafyasından başlayarak Anadolu, İran ve Balkanlara kadar geniş bir alana yayılmıştır.
Kaynaklara göre, MÖ 1200’lerde Kimmerler, MÖ 800’lerde İskitler (Sakalar), MÖ 400’lerde Sarmatlar ve MÖ 220’lerde Hun Türkleri, Türkistan’da konargöçer bir yaşam sürmüşlerdir. Bu dönemlerde Türklerin demir madenini işledikleri, dört tekerlekli arabalar yaptıkları, keçeden yapılmış çadırlarda yaşadıkları ve giysilerinde koyun yününden üretilmiş kumaşlar kullandıkları tespit edilmiştir. Konargöçer yaşam tarzı, Türkler arasında dayanışma ruhunu ve ortak hareket etme bilincini büyük ölçüde geliştirmiştir.
Konargöçer Türkler, yaşadıkları coğrafyanın zorlu iklim koşulları nedeniyle geçimlerini genellikle hayvancılıkla sağlamışlardır. At, koyun, deve ve sığır gibi hayvanlar yetiştirmişlerdir. At, bozkır yaşamında Türkler için en önemli unsur olmuştur. Atlar, hem binek hayvanı olarak hem de savaş aracı olarak kullanılmıştır. Koyunların yünleri ise kumaş üretiminde ve halı dokumacılığında kullanılmış, ayrıca bu yünlerin satışı aile ekonomisine katkı sağlamıştır.
Eski Türkler, hayvancılığın yanı sıra dokumacılık, demircilik ve ticaretle de uğraşmışlardır. Çadırlarında kullandıkları halı ve kilimleri kendileri dokumuş, yetiştirdikleri koyun ve keçilerin yünlerinden keçe ve kumaş üretmişlerdir. Savaşlarda kullandıkları kılıç ve mızrakları da demiri işleyerek kendileri yapmışlardır. Ayrıca, demirden ürettikleri çeşitli eşyaları satarak karşılığında pirinç, hububat ve ipek kumaşlar gibi ürünler almışlardır.
📚 EK BİLGİ:
Eski Türkler, oturma, dinlenme, yatma ve yemek pişirme gibi tüm günlük faaliyetlerini çadırların içinde gerçekleştirirdi (Görsel 2.41). Çadırın ortasında “korluk” adı verilen bir ocak ve ocağın dumanını dışarı atan bir baca bulunurdu. Yemekler bu ocakta pişirilir ve çadırın ısınması da bu ocak sayesinde sağlanırdı. Çadırın girişinin sol tarafında koşum takımları, sağ tarafında ise yiyecek deposu yer alırdı. Zemini halı ve kilimlerle kaplı olan çadırın dışı, kışın soğuğu ve yazın sıcağı geçirmeyecek şekilde dokunmuş kalın keçelerle örtülürdü. Çadırın içinde oturmak için minderler bulunur, misafirler ise tahtadan yapılmış kerevet adı verilen sedirlere oturtulurdu. Yemekler genellikle yer sofrasında yenir, geceleri ise minderler kaldırılarak yataklar serilirdi. Depolanması gereken eşyalar, tahta sandıklarda muhafaza edilirdi.
Konargöçer Türklerde en önemli toplumsal birim ailedir. Türk aileleri genellikle anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile yapısındadır. Aileden başlayarak devlete kadar uzanan toplumsal yapılar, Türklerin bir arada kalmasını ve güçlenmesini sağlamıştır. Türk topluluklarında sınıfsal bir ayrım yapılmamış, eli silah tutan herkes asker olarak kabul edilmiştir. Konargöçer yaşam tarzı, Türkleri daha cesur, sabırlı, disiplinli ve teşkilatçı bir karaktere sahip kılmış; hızlı ve birlikte hareket etme yeteneklerini geliştirmiştir. Zorlu coğrafi koşullar nedeniyle konargöçer Türkler, küçük yaşlardan itibaren birer savaşçı olarak yetiştirilmiştir. Çocukken koyunların sırtında gezdirilen, büyüdüklerinde ise ata binmede ustalaşan Türkler, okçulukta da önemli başarılar elde etmişlerdir. Ayrıca cirit, gülle ve labut atarak; güreş yaparak; gökbörü ve çevgan gibi oyunlarla kendilerini geliştirmişlerdir.
📚 EK BİLGİ:
Ana yurtta kurulan ilk Türk devletleri, boy birliği şeklinde ortaya çıkmıştır. Eski Türk toplumunun sosyal yapısı; oguş (aile), urug (aileler birliği), boy (ok), budun (millet) ve il (devlet) şeklinde meydana gelmiştir. Eski Türk toplumunda en küçük birlik olan aile, kan bağı esasına dayanmıştır. Aileler urugları, uruglar boyları, boylar budunları (millet) meydana getirmiştir. Türkler, devlete ise “el” veya “il” adını vermiştir.
Konargöçer Türkler, taşınabilir el tezgâhlarıyla günlük hayatlarında kullandıkları eşyalar üzerinde küçük sanat eserleri üretmişlerdir. Bu eşyaların üzerine pars, kurt, yılan gibi hayvan motiflerini ve kendi tamgalarını işlemişlerdir. Ölen yakınlarını anmak ve o kişinin hayattayken öldürdüğü düşman sayısını göstermek amacıyla mezarların etrafına balbal adı verilen taşlar dikmişlerdir.
Türkler, en çok et tüketen toplumlar arasında yer almış, bunun yanı sıra çeşitli tahıllar ve bitkilerle de beslenmişlerdir. En sevilen yemekler arasında yahni ve tutmaç öne çıkmıştır. Ayrıca sütlü darı, peynir, yoğurt ve yağ gibi yiyecekler, konargöçer yaşamın vazgeçilmez gıdaları arasında yer almıştır. İçecek olarak ise genellikle kısrak sütünden elde edilen kımız tüketilmiştir.
Türkler, ton (don) adını verdikleri giysilerini kuzu, koyun, sığır ve tilki derisinden ya da koyun, keçi ve deve yününden üretmişlerdir. Ayrıca kumaş dokumak için keten ve kendir bitkisi yetiştirmişlerdir. Romalılar, keten gömlekleri ilk kez Avrupa Hunlarında görmüştür. Konargöçer Türkler genellikle pantolon, ceket, deri çizme veya çarık giymiş ve başlarına börk adı verilen başlıklar takmışlardır.
Türklerin Anadolu’ya gelişi XI. yüzyılda başlamıştır. Günümüzde, özellikle Akdeniz Bölgesi’nde yaylalarda yaşayan konargöçer Türklere Yörük adı verilir. Sarıkeçili Yörükleri (Görsel 2.45), Anadolu’da konargöçer yaşam kültürünü sürdüren son Türk topluluklarından biridir.
Konargöçer Yaşamın Özellikleri
- Hayvancılığa Dayalı Ekonomi: Konargöçer yaşamda ekonomi büyük ölçüde hayvancılı ğa dayalıydı. Türkler, özellikle at, koyun, sığır ve deve gibi hayvanları besler ve onların süt, et, yün gibi ürünlerinden yararlanırlardı. Mevsim değişikliklerine bağlı olarak hayvanların otlak ihtiyaçlarını karşılamak için sürekli yer değiştirirlerdi.
- Mevsimsel Göç: Konargöçer toplumlarda göç, mevsimlere göre düzenlenirdi. Türkler yaz aylarında yaylak denilen yüksek ve serin yerlerde, kış aylarında ise kışlak adı verilen sıcak ve korunaklı bölgelere göç ederlerdi. Bu göçler, hayvanların otlak ihtiyaçlarını karşılamak ve zorlu doğa koşullarından korunmak için yapılırdı.
- Çadır Kültürü: Türk konargöçer toplumlarında, çadır (yurt), günlük yaşamın merkeziydi. Türkler, çadırları hızla söküp kurabilen, taşınabilir ve dayanıklı yapılar olarak kullanmışlardır. Yurtlar, Türk ailelerinin yaşam alanıydı ve ailenin sosyal yapısına göre düzenlenirdi. Türklerin çadırları, sanatsal motiflerle süslenmiş ve özenle işlenmiştir.
- Toplumsal Yapı: Konargöçer toplumlarda aile ve boy en önemli sosyal birimlerdi. Birkaç aileden oluşan boylar, bir lider (bey) tarafından yönetilir ve birlikte göç ederdi. Boylar arasındaki bağlar, kan bağına ve akrabalığa dayalıydı. Türklerde aile yapısı ataerkildi, ancak kadınlar toplumda önemli bir yere sahipti ve birçok sosyal ve ekonomik faaliyete katılırdı.
- Savaşçı Yapı: Konargöçer yaşam, Türklerin savaşçı karakterini de etkilemiştir. Sürekli hareket halinde olan Türkler, bu yaşam biçimine uygun olarak hızlı ve esnek bir askeri yapıya sahiptiler. Türkler, atı ilk evcilleştiren topluluklardan biri olarak, atlı askerler (süvariler) yetiştirmiştir. At üzerinde ok atma ve hızlı manevra yapma yetenekleri, savaşlardaki üstünlüklerinin en büyük unsurlarındandı. Ayrıca Türklerin geliştirdiği Turan taktiği (Hilal taktiği), sahte geri çekilmeler ve ani saldırılar ile düşmanı zayıflatmayı amaçlayan bir savaş taktiğiydi.
- Doğayla Uyum: Konargöçer Türkler, doğa ile iç içe bir yaşam sürdüler. Göçebe yaşam tarzı, doğanın döngüsüne ve mevsimlere göre şekillenmişti. Bu yaşam tarzı, Türklerin doğaya duyduğu saygıyı ve onu kutsal saymalarını da pekiştirdi. Türk mitolojisinde, dağlar, nehirler, ağaçlar ve gökyüzü kutsal kabul edilirdi.
- Üretim ve Ticaret: Konargöçer yaşam tarzına rağmen, Türkler arasında üretim ve ticaret önemliydi. Özellikle hayvancılık ürünleri ve el sanatları, ticaretin temelini oluştururdu. Dokumacılık, deri işçiliği ve maden işçiliği gibi zanaatlar, konargöçer Türk toplumunda yaygındı. Pazırık Kurganı’ndan çıkarılan ve dünyanın en eski halısı olarak bilinen Pazırık Halısı, bu dönemdeki el sanatlarının en güzel örneklerinden biridir.
- Siyasi Yapı: Türklerin konargöçer yaşam tarzı, devlet yönetimi ve siyasi örgütlenmelerini de etkilemiştir. Boylar arasında güçlü bir dayanışma ve işbirliği vardı. Hükümdar, tüm boyları birleştirerek devleti yönetirdi ve yönetim gücü, Gök Tanrı tarafından verildiğine inanılan kut anlayışıyla meşrulaştırılırdı. Kurultay adı verilen meclisler, devlet kararlarında önemli rol oynardı.
⭐ Türk göçlerinin nedenleri;
- Nüfusun artması ile geçim sıkıntısı yaşamaları,
- İklim koşullarının değişmesi ile kuraklık ve ağır kış yaşamaları,
- Otlakların yetersiz kalması,
- Salgın hayvan hastalıkları,
- Boylar arasındaki mücadeleler,
- Çin ve Moğol baskıları,
- Yeni bölgeler fethetme arzusu
⭐ Türk göçlerinin sonu çları;
- Batıya giden Türkler, Kavimler Göçü’nü başlatmışlardır.
- Orta Asya kültür ve medeniyeti dünyanın farklı bölgelerine taşınmıştır.
- Türkler gittikleri bölgelerde yeni kültürler yanında değişik dinlerle tanışmışlardır.
- Bazı Türk boyları din değiştirerek milli benliklerini yitirmişlerdir.
- Türk boyları gittikleri yerlerde yeni Türk Devletlerini kurarlarken, bazı devletleri de yıkmışlardır.
- Göç ettikleri bölgelerde devlet teşkilatı ve devlet yönetimiyle ilgili olarak diğer topluluklara örnek olmuşlardır.
- Türklerin çok çeşitli bölgelere yayılması, Türk tarihinin bir bütün halinde incelenmesini zorlaştırmıştır.
- Göçlere rağmen Orta Asya’da kalan Türkler, Asya Hun, Kök Türk, Kutluk ve Uygur gibi birçok devlet kurmuşlardır.
⭐Göç eden Türk toplulukları;
- Hunlar, I. yüzyıl sonları ve II. yüzyıl ortaları, Orhun bölgesinden Güney Kazakistan bozkırlarına, Türkistan’a ve 375 ve sonraki yıllar Güney Kazakistan ve Türkistan’dan Avrupa’ya
- Ak Hunlar, Eftalitler 350’ler Afganistan ve Kuzey Hindistan’a
- Ogurlar 461-465 yılları Güneybatı Sibirya’dan Güney Rusya’ya
- Sabarlar V. yüzyıl ikinci yarısı Aral Gölü’nün kuzeyinden Kafkaslara
- Avarlar VI. yüzyıl ortaları Batı Türkistan’dan Orta Avrupa’ya
- Bulgarlar 668’den sonraki yıllar Karadeniz kuzeyinden Balkanlar’a ve Volga Nehri kıyılarına
- Macarlar 830’dan sonra Kafkasların kuzeyinden Orta Avrupa’ya
- Uygurlar 840’ı takip eden yıllarda Orhun Nehri bölgesinden İç Asya’ya
- Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uzlar IX-XI. Yüzyıl Hazar Denizi’nin kuzeyinden Doğu Avrupa ve Balkanlar’a
- Oğuzlar X ve XI. Yüzyıl Orhun bölgesinden Seyhun Nehri kenarlarına ve Maveraünnehir üzerinden İran’a ve Anadolu’ya göç etmişlerdir.