Orta Çağ’daki Kitlesel Göçler

📅 15 Aralık 2024|15 Aralık 2024
Güncel
Orta Çağ’daki Kitlesel Göçler

Konu Özeti

Kitlesel göçlere neden olan unsurlar, bir toplumun büyük bir bölümünün yerini değiştirmeye zorlayan veya teşvik eden çeşitli ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel faktörleri içerir.

Bu konuda
  • Kitlesel göçün ne olduğunu
  • Kitlesel göçlerin nedenlerini
  • Kavimler göçünün nedenlerini ve sonuçlarını
  • Avrupa Hun Devletini
öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

Bir topluluğun yaşadığı bölgeyi veya yurdunu terk ederek başka bir yere gitmesine ya da çeşitli sebeplerle yer değiştirmesine göç denir. Bir yer değiştirme hareketinin göç olarak kabul edilebilmesi için belli sebeplerin bulunması ve mekan, zaman gibi unsurların olması gerekir. Sosyal bir olgu olan göç, hayati ve ciddi nedenlere dayanır. Tarih boyunca hiçbir topluluk, sebepsiz yere yurdunu terk etmemiş ve bilinmeyen bir maceraya atılmamıştır. Çünkü göç edilen hiçbir bölge boş ve sahipsiz değildir. Eski çağlarda göç eden toplumlar, gittikleri yerlerdeki yerli topluluklar veya devletlerle mücadele etmek zorunda kalmışlardır. Bu mücadeleler ise toplum üzerinde psikolojik, ekonomik, siyasi ve askerî krizlere yol açmıştır.

📚EK BİLGİ:

  • Göç= Bir topluluğun veya bireyin, çeşitli sebeplerle yaşadığı yerden ayrılarak başka bir bölgeye kalıcı veya geçici olarak yerleşme amacıyla yaptığı yer değiştirme hareketidir.
  • Göçebe= Belirli bir yerleşim yeri olmayan ve geçimlerini genellikle hayvancılıkla sağlayan, mevsimsel olarak veya ihtiyaçlarına bağlı olarak bir bölgeden başka bir bölgeye sürekli olarak yer değiştiren topluluklara verilen isimdir.
  • Konargöçer= Mevsimlere bağlı olarak belirli bir düzen içinde, genellikle iki farklı yer arasında (yaylak ve kışlak) gidip gelen, yarı göçebe yaşam tarzını benimseyen topluluklara verilen addır.
  • Göçmen= Çeşitli sebeplerle (ekonomik, siyasi, sosyal, çevresel vb.) yaşadığı yerden başka bir bölgeye veya ülkeye kalıcı olarak yerleşmek amacıyla göç eden kişilere denir.

Kitlesel Göçlerin Nedenleri

Kitlesel göçlere neden olan unsurlar, bir toplumun büyük bir bölümünün yerini değiştirmeye zorlayan veya teşvik eden çeşitli ekonomik, sosyal, siyasi ve çevresel faktörleri içerir. Bu unsurlar tarih boyunca birçok topluluğun yaşadıkları toprakları terk ederek başka bölgelere göç etmelerine neden olmuştur. Kitlesel göçlere neden olan başlıca unsurlar şunlardır:

Ekonomik Nedenler

  • Yoksulluk: Geçim kaynaklarının yetersizliği, işsizlik ve düşük yaşam standartları, insanların daha iyi bir yaşam ve iş fırsatları bulma umuduyla göç etmelerine neden olabilir.
  • Tarımın Çökmesi: Tarım alanlarının verimliliğinin düşmesi, kuraklık, doğal afetler veya yanlış tarım teknikleri nedeniyle tarımsal üretimin azalması, kırsal kesimlerde yaşayan insanların başka bölgelere göç etmesine yol açabilir.
  • Sanayileşme ve İş İmkânları: Şehirlerde sanayi ve iş olanaklarının artması, kırsal bölgelerdeki insanların daha iyi ekonomik fırsatlar için kitlesel olarak şehirlere göç etmesine neden olabilir.

Siyasi ve Askeri Nedenler

  • Savaş ve İç Çatışmalar: Savaşlar, iç savaşlar, etnik veya dini çatışmalar gibi siyasi istikrarsızlık durumları, insanların güvenlik arayışıyla kitlesel göç etmelerine neden olur.
  • Siyasi Baskı ve Zulüm: Baskıcı rejimler, insan hakları ihlalleri, siyasi baskılar veya etnik ayrımcılık gibi nedenlerle insanlar, daha güvenli bir ortamda yaşamak için kitlesel göçlere başvurabilirler.
  • İşgaller ve Fetihler: Tarih boyunca devletler arası savaşlar, fetihler ve işgaller, yerel halkın yerinden edilmesine ve göç etmek zorunda kalmasına neden olmuştur.

Çevresel ve İklimsel Nedenler

  • Doğal Afetler: Depremler, tsunamiler, kasırgalar, sel ve volkanik patlamalar gibi doğal afetler, insanların yaşadıkları bölgeleri terk etmelerine yol açar.
  • İklim Değişikliği: Küresel ısınma, kuraklık, su kaynaklarının tükenmesi ve tarımsal arazilerin bozulması gibi iklim değişikliklerine bağlı faktörler, insanlar için yaşanamaz hale gelen bölgelerde kitlesel göçlere neden olabilir.
  • Kıtlık: Gıda kıtlığı, tarımsal üretimin azalması ve açlık, kitlesel göçlerin en önemli nedenlerinden biridir.

Sosyal Nedenler

  • Eğitim ve Sağlık Hizmetlerine Erişim: İnsanlar, daha iyi eğitim ve sağlık hizmetleri arayışıyla kitlesel olarak göç edebilirler. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayanlar, bu hizmetlere erişebilmek için şehirlere göç etmeyi tercih edebilirler.
  • Sosyal Baskılar ve Dışlanma: Etnik, dini veya kültürel nedenlerle maruz kalınan sosyal baskılar ve ayrımcılık, kitlesel göçlere yol açabilir.

Zorunlu Göçler

  • Mecburi Nüfus Transferleri: Devletlerin belirli bir bölgedeki nüfusu zorla yerinden etmesi, toplu göçlere neden olabilir. Bu, özellikle savaşlar ve siyasi çatışmalar sırasında görülmüştür.
  • Sürgün ve İltica: İnsanlar, zulüm, baskı ve hayatta kalma kaygıları nedeniyle başka ülkelere iltica etmek zorunda kalabilirler. Bu tür zorunlu göçler, kitlesel hareketleri doğurur.

Demografik Nedenler

  • Nüfus Artışı: Hızlı nüfus artışı, bir bölgedeki kaynakların yetersiz hale gelmesine neden olabilir. Bu da insanların daha az kalabalık ve daha fazla kaynak sunan bölgelere kitlesel olarak göç etmelerine yol açar.

Kolonileşme ve Sömürgecilik

  • Koloni Oluşumu: Tarih boyunca, sömürgeciler tarafından fethedilen bölgelere yerleşmek amacıyla yapılan kitlesel göçler yaşanmıştır. Bu tür göçler, hem yerel halkın zorla yerinden edilmesine hem de göçmenlerin yeni topraklara yerleşmesine neden olmuştur.

Tarihi ve Kültürel Nedenler

  • Ticaret Yollarının Genişlemesi: Tarih boyunca ticaret yollarının genişlemesi, yeni ekonomik fırsatlar yaratarak kitlesel göçleri teşvik etmiştir. Özellikle İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi ticaret yolları boyunca büyük göç hareketleri yaşanmıştır.

Kavimler Göçü

Kavimler göçü; Büyük Hun Devleti’nin dağılması ile birlikte Hazar Denizi ve Aral Gölü arasında toplanan Hunların, çoğalan nüfus ve kabileler arası kavgalar sebebiyle batıya doğru hareket etmeleri ile başlayan ve Vandallar, Süebler, Gotlar, Germenler gibi kavimlerin birbiri ardına yer değiştirmeleri ile Doğu Avrupa’dan İspanya’ya ve Kuzey Afrika’ya kadar Avrupalı kavimlerin yer değiştirmelerine sebep olan ve bugünkü etnik yapının ortaya çıkmasına sebep olan büyük göç olayına denir.

Kavimler göçünün nedenleri;

  • Asya Hun Devleti’nin yıkılması sonucunda nüfusun Hazar ve Aral Gölü etrafında yoğunlaşması ve buralardaki kabileler arasındaki çekişmelerin artması,
  • Hunların İdil (Volga) nehrinin batısına kadar ilerleyerek buradaki barbar kavimleri yerlerinden çıkartması,
  • Avrupa’ya göç eden barbar kavimlerdir.

 Kavimler göçünün sonuçları;

  • Asya ve Avrupa’nın yeni çehresi belirlenmiştir.
  • Yeni yerleşim bölgeleri oluşmuştur.
  • Roma İmparatorluğu Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmıştır.
    • Batı Roma “Barbar” akınları sonucunda 476 yılında yıkılmış, Doğu Roma İmparatorluğu ise hüküm sürmeye devam etmiştir.
  • Feodalite sistemi ortaya çıkmıştır.
  • Avrupa Hun Devleti kurulmuştur.
  • İngiltere, Fransa, İspanya ve İskandinav devletlerinin temeli oluşmuştur.
  • Kilise ve papalığın etkisi artmıştır.
  • Barbar kavimlerle yerli halkın kaynaşmasıyla Avrupa’nın bugünkü etnik yapısı oluşmuştur. Örneğin;
    • Vizigotlar → İspanyolları
    • Angıl – Saksonlar – Keltler → İngilizleri
    • Ostorogotlar → İtalyanları
    • Franklar → Fransızları
    • Süevler → Portekizlileri
    • Germenler (Alanlar-Burgont) → Almanları meydana getirmişlerdir.
  • Şövalyelik ruhu canlanmıştır.
  • İlk Çağ sona ermiş ve Orta Çağ başlamıştır.
Kavimler göçü

Asya Hun Devleti (MÖ 220-MS 216)

  • Orta Asya’da bilinen ilk Türk Devletidir.
  • Devletin merkezi Ötüken’dir.
  • Hunların bilinen ilk kağanı Teoman’dır.
  • Hun Kelimesi “Halk” anlamına gelmektedir.
  • İpek Yolu hakimiyeti ve sınır anlaşmazlıkları nedeniyle Çin ile savaşlar yapılmış, Çinliler Türk akınlarını durdurabilmek için Çin Seddi’ni inşa etmişlerdir.
  • En parlak dönemleri Mete Han (Mao-dun) dönemidir.
  • Mete Han “Tanhu” ünvanı almıştır.
  • Doğu Asya’da bilinen ilk anlaşma yapılmıştır.
  • Mete, Çinlileri mağlup etmesine rağmen sadece vergiye bağlamıştır.
    • Bunun nedeni ise; kalabalık Çin nüfusu içinde Türklerin asimile olmaması içindir.
  • Mete Türkleri bir bayrak altında toplamıştır.
  • Bilinen ilk düzenli orduyu oluşturmuştur.
  • Mete’nin oğlu Ki-Ok Çin prensi ile evlenmiştir ve Çin entrikaları ile Hun Devleti; Hohanyeh Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
  • İstiklali savunan Çi-çi önderliğindeki Batı Hunları’na MÖ 36’da Çin İmparatorluğu son vermiştir.
  • Çin hakimiyetindeki Doğu Hunları ise miladın ilk yıllarından itibaren yavaş yavaş toparlanmaya başlayarak tekrar bağımsızlıklarını kazanmıştır.
  • Hunlar, Güney ve Kuzey olmak üzere tekrar ikiye ayrılmıştır.
  • Asya Hunları M.S. 216 yılında yıkılmışlardır.

Germen Kavimlerinin Göçleri

Avcılık, besicilik ve çiftçilikle geçinen Germen kavimleri, ilkel ekonomik koşullar ve nüfus artışının getirdiği zorluklar nedeniyle zor dönemler yaşamıştır. Germen kavimlerini harekete geçiren asıl güç ise Asya’dan Avrupa’ya doğru göç eden Hunlar olmuştur.

Kavimler Göçü’nün başladığı dönemde Roma İmparatorluğu ile etkileşim içinde olan Germen kabileleri, içe kapalı kabile sisteminden uzaklaşarak devletleşme sürecine girmiştir. Bu dönüşüm sırasında, Germen kabilelerindeki şeflik kurumu yerini bir tür krallığa bırakmış ve kralın otoritesi giderek artmıştır. Önceki dönemlerde kabilenin ileri gelenlerinden oluşan bir meclis tarafından yetkileri sınırlandırılan kral, artık idari bir memur olmaktan çıkmış, daha güçlü bir figür haline gelmiştir. Böylece idari yapı, hür insanların katılımının azaldığı, hanedanların ve aristokrat sınıfın daha fazla önem kazandığı bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistem, Romalıların cumhuriyet ve imparatorluk dönemlerindeki yapılardan farklı olarak küçük krallıklar haline evrilmiştir.

550 yılına gelindiğinde Roma İmparatorluğu yıkılmış ve yerine çok sayıda küçük Germen Krallığı kurulmuştur. Roma Dönemi’nden kalan inanç sistemleri ve devlet uygulamaları kullanılmaya devam etmiş, bu sistemler daha sonra Avrupa’da kurulan devletlerin şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.

Germen kavimlerinin göç etme nedenleri;

  • Hunların Batı’ya Göçü: MS 4. yüzyılda Asya’dan Avrupa’ya doğru ilerleyen Hunlar, Germen kavimlerini batıya doğru hareket etmeye zorlayan en önemli dış faktörlerden biriydi. Hunlar, Doğu Avrupa’daki Germen kabilelerini yerlerinden ederek onları Batı Roma İmparatorluğu topraklarına göç etmeye zorladılar. Hunların istilaları, Vizigotlar, Vandallar, Ostrogotlar ve diğer Germen kabilelerini kaçışa mecbur etti.
  • Artan Nüfus: Germen kavimlerinin nüfusu zamanla arttı ve bu nüfus artışı, mevcut kaynakların yetersiz kalmasına neden oldu. Tarım arazileri, otlaklar ve hayvancılık için gerekli olan kaynaklar azalmaya başlayınca, Germen toplulukları yeni yerler aramaya mecbur kaldı.
  • Tarımın Yetersizliği: Germenler, kırsal bölgelerde yaşayan topluluklar olarak tarımla geçiniyorlardı. Ancak tarımsal üretim yetersiz hale geldiğinde, verimli topraklar ve yeni yerleşim alanları arayışına girdiler.
  • Kabileler Arası Mücadeleler: Germen kavimleri, kabileler arasında yaşanan iç siyasi çekişmeler ve çatışmalar nedeniyle sık sık yer değiştirmek zorunda kaldı. Bu iç karışıklıklar, kabilelerin kendi aralarındaki güç mücadelelerinden ve liderlik kavgalarından kaynaklanıyordu. Bir kabile diğerini zorladığında veya yerinden ettiğinde, bu kabileler daha güvenli ve huzurlu bölgelere göç etmeye çalıştı.
  • Sosyal Baskılar ve Dışlanma: Germen toplumlarında yer alan bazı sosyal baskılar ve dışlanma durumları, bireylerin veya küçük grupların yeni yerler aramasına neden olmuştur.
  • İklim Değişiklikleri: 4. ve 5. yüzyıllarda yaşanan iklim değişiklikleri, tarımsal verimliliğin düşmesine ve yaşam koşullarının zorlaşmasına neden oldu. İklimsel zorluklar, Germen kavimlerinin daha iyi iklim koşullarına sahip bölgelere göç etmeye zorladı.
  • Doğal Afetler: Sık yaşanan depremler, kıtlık ve hastalıklar gibi doğal afetler de Germen kabilelerinin yer değiştirme ihtiyacını artırdı. Bu afetler, yerleşim bölgelerini terk etmelerine neden olmuştur.
  • Roma İmparatorluğu ile Temas: Germen kavimleri, Roma İmparatorluğu ile çeşitli dönemlerde çatışmalara ve etkileşimlere girmiştir. Bu çatışmalar sonucunda Germenler, Roma İmparatorluğu’nun sınırlarına doğru göç etmeye başlamış ve Roma topraklarına yerleşme fırsatı aramışlardır.
  • Romalıların Toprakları: Germen kabileleri, Roma İmparatorluğu’nun zengin ve verimli topraklarına göç ederek burada daha iyi yaşam koşulları aramışlardır. Özellikle Roma’nın düşüş döneminde imparatorluk topraklarına yerleşmek, Germenler için önemli bir fırsat oluşturmuştur.
  • Batı Roma’nın Zayıflığı: 4. ve 5. yüzyıllarda Batı Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması, Germen kavimlerinin Roma topraklarına doğru göç etmelerini kolaylaştırmıştır. Roma İmparatorluğu’nun iç siyasi krizleri ve ordunun zayıflaması, Germenlerin istilalarına ve göçlerine olanak tanımıştır.
  • Roma’nın Çöküşü: Roma’nın düşüşüyle ortaya çıkan boşluk, Germen kabilelerinin Batı Avrupa’da kendi krallıklarını kurmalarına olanak sağlamıştır.
  • Geçim Kaynaklarının Yetersizliği: Germen kavimlerinin geleneksel geçim kaynakları, yaşadıkları yerlerde zamanla yetersiz hale gelmiştir. Gıda ve hammadde kıtlığı, Germenlerin yeni kaynaklar aramak için göç etmelerine neden olmuştur.
  • Ticaret Yollarına Ulaşım İsteği: Germenler, Roma topraklarına göç ederek daha büyük ticaret yollarına ve ekonomik fırsatlara erişim sağlamayı amaçlamışlardır. Bu, özellikle Akdeniz bölgesinde yaşayan Germen kavimleri için önemli bir motivasyon olmuştur.
  • Hunlar ve Diğer Göçmenler: Hunların Avrupa’ya gelişi, Germen kabileleri üzerinde büyük bir askeri baskı oluşturdu. Bu baskı nedeniyle Germen kabileleri, güvenlik arayışı içinde Batı Roma topraklarına göç etmek zorunda kaldılar.
  • Kendi Güçlerini Kurma İsteği: Bazı Germen kabileleri, askeri baskılardan kaçmak yerine kendi güçlerini kurmak için daha iyi koşullara sahip yerlerde yeni devletler kurma arayışına girdiler.
  • Hristiyanlığın Yayılması: Germen kabileleri, Hristiyanlıkla temas kurarak kültürel ve dini bir dönüşüm yaşadılar. Bu, bazı grupların Hristiyan topraklarına göç etmeleri için bir motivasyon kaynağı oluşturdu.

Batı Roma İmparatorluğu’nun Çöküşü

Kavimler Göçü başladığı dönemde Roma İmparatorluğu, içeride sürekli yaşanan dinî mücadelelerle karşı karşıyaydı. Aynı zamanda sık sık patlak veren iç karışıklıklar, ayaklanmalar ve Sâsânîlerle yapılan savaşlar Roma ordusunun gücünü önemli ölçüde zayıflatmıştı. Bu sorunlarla başa çıkmak için yapılan askeri harcamalar, ekonomik sıkıntılara yol açmış ve bu durum halka ağır vergiler olarak yansımıştı. Kavimler Göçü’nün başlamasıyla birlikte, Romalılar Germen halklarını imparatorluk topraklarından uzaklaştırmayı başaramadılar. Bunun üzerine MS 382’den itibaren Germen kabileleri ile anlaşmalar yapmaya başladılar. Germen halkları, başlangıçta Roma İmparatorluğu’na bağlı kalsa da zamanla bağımsız derebeylikler hâline geldiler.

Roma İmparatorluğu’nda iç karışıklıklar sona ermemiş ve sonunda MS 395 yılında imparatorluk, Doğu Roma ve Batı Roma olarak ikiye ayrılmıştır. Batı Roma İmparatorluğu, ilk olarak kendi egemenliği altındaki Vandallar ve Süevler tarafından istila edilmiş (Görsel 3.2), ardından MS 451-452 yıllarında Hun saldırılarına maruz kalmıştır. Topraklarının büyük bir kısmını kaybeden Batı Roma İmparatorluğu, son topraklarını da Turcilingi kavminin reisi Odovacar (Odovakar) tarafından kaybetmiştir. Böylece Batı Roma İmparatorluğu, 476 yılında yıkılarak tarih sahnesinden çekilmiştir.

Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Orta Çağ Avrupası’nda ortaya çıkan iktidar boşluğu, küçük barbar krallıklar ve feodal beylikler tarafından doldurulmuştur. Kavimler Göçü sonrasında, Avrupa’da sosyal bir dönüşüm yaşanmış, Romalılar ve Germenler karışıp kaynaşmıştır. “Orta Çağ’ın Karanlık Dönemi” olarak adlandırılan bu süreçte, Avrupa’daki idari üstünlük Germenlerin eline geçerken, Romalılar kültürel üstünlüklerini korumaya devam etmiştir. Köklü bir devlet geleneğine sahip olmayan Germenlerin kurduğu krallıklar, Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve sosyal yapısını derinden etkilemiştir. Bu dönemde Avrupa’nın siyasi yapısını şekillendiren feodalizm anlayışı ortaya çıkmıştır.

Germen kabileleri Roma eyaletlerine akın ederek, klasik şehircilik anlayışını sona erdirmiş ve Avrupa’da yeni kırsal yerleşim türleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Avrupa’daki bu dönüşüm, Batılı tarihçiler tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bir grup tarihçi, bu dönemi bir medeniyetin yok oluşu ve Avrupa’yı bin yıl geriye götüren “Karanlık Çağ’ın başlangıcı” olarak görmüş, diğer bir grup ise Roma-Germen etkileşimini “yorgun, bitkin ve yozlaşmış Akdeniz medeniyetinin, savaşçı ve kuzeyli bir medeniyetle değiştirilmesi” olarak nitelendirmiştir.

Bu dönemde halk, dış dünyaya karşı korku, şüphe ve çekingenlik içinde yaşamını sürdürmüştür. Sanat, eğitim, ticaret, üretim ve iş bölümü en düşük seviyeye inmiş; nüfusun azlığı ve üretimin yetersizliği, yoksulluğun artmasına neden olmuştur. Bu toplumsal yapı içinde yalnızca iki sınıf, soylular ve ruhbanlar, maddi ve manevi durumlarını koruyabilmiştir. Değerler sisteminin çökmesiyle, kuvvet ve inanca dayalı bir toplum oluşmuş; paralı askerlik ve şövalyelik saygı gören meslekler haline gelmiştir.

Batı Roma İmparatorluğu’nun Çöküşüne Yol Açan Nedenler;

  • İç Siyasi İstikrarsızlık: İmparatorluk içinde sık sık taht mücadeleleri yaşandı, hükümdarlar kısa sürelerde tahttan indirildi ve yerine yenileri geçti. Bu siyasi kaos, imparatorluğun yönetim sisteminin zayıflamasına neden oldu. Yönetim zafiyeti, eyaletlerdeki valilerin ve yerel liderlerin merkezi otoriteyi tanımamaya başlamasıyla sonuçlandı. Roma ordusunun etkisi ve disiplini azaldı, bu da imparatorluğun dış tehditlere karşı savunmasız kalmasına yol açtı.
  • Ekonomik Zorluklar: Savaşlar ve iç karışıklıklar nedeniyle ekonomisi zayıfladı. Tarımsal üretim azaldı, ticaret yolları güvensiz hale geldi ve zenginlik giderek azaldı. Yüksek vergiler, köylülerin ekonomik yüklerini artırdı ve kırsal kesimde fakirleşmeye neden oldu. Ayrıca imparatorluğun geniş sınırlarını savunmak için paralı asker kullanılması, devlet hazinesini daha da zorladı.
  • Askeri Zayıflık: Paralı askerlerin kullanılması, sadakat sorunlarını da beraberinde getirdi. İmparatorluğun sınırlarına yönelik saldırılar, özellikle Cermen kabilelerinin (Vizigotlar, Vandallar, Ostrogotlar) ve Hunların istilaları, Batı Roma’nın savunma kapasitesini aşındırdı. Roma sınırları, art arda gelen bu istilalar karşısında zayıf düştü.
  • Kavimler Göçü: Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde en önemli dış faktörlerden biridir.
  • Sosyal ve Kültürel Faktörler: Roma toplumunda yüzyıllar boyunca görülen ahlaki ve kültürel yozlaşma, imparatorluğun sosyal dokusunu zayıflattı. Roma halkı, imparatorluktan beklentilerini yitirdi ve vatandaşlık bilinci azaldı. Hristiyanlığın yayılması, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküş sürecinde etkili bir rol oynadı.
  • Doğu-Batı Bölünmesi: 395 yılında Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı olarak ikiye bölündü. Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) güçlü ve zengin bir yapıya sahipken, Batı Roma İmparatorluğu giderek zayıfladı.

Batı Roma İmparatorluğu’nun Çöküşünün Sonuçları;

  • Orta Çağ’ın Başlangıcı: Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşü, Orta Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilir. Avrupa’da feodal düzen ortaya çıkmış, merkezi otoriteye sahip imparatorlukların yerini küçük krallıklar almıştır.
  • Germen Krallıklarının Yükselişi: Batı Roma’nın çöküşüyle, Avrupa’da birçok Germen Krallığı ortaya çıkmıştır. Vizigotlar, Vandallar, Franklar ve Ostrogotlar gibi kabileler, Roma topraklarında kendi krallıklarını kurmuşlardır.
  • Roma Mirası: Roma’nın hukuk, yönetim, mimari ve kültürel mirası, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne rağmen varlığını sürdürmüştür. Bu miras, Orta Çağ boyunca Avrupa’da pek çok devletin ve kilisenin şekillenmesinde etkili olmuştur.

Avrupa Hun Devleti (370-496)

  • Kurucusu Balamir’dir.
  • Macaristan bölgesinde kurulmuştur.
  • Roma ve Anadolu’ya akınlar düzenlemişlerdir.
    • Bunlar Anadolu’ya düzenlenen ilk Türk akınlarıdır.
  • Balamir’den sonra hükümdar olan Uldız, Hun dış politikasının ana hatlarını belirlemiştir.
    • Doğu ve Batı Roma İmparatorluğu ile diğer Avrupa Devletleri ile mücadele etmişlerdir.
  • En önemli hükümdar Atilla’dır.
    • Rua’dan sonra hükümdar olmuştur.
  • Roma’yı vergiye bağlayarak batıdaki hakimiyetini pekiştirmiştir.
  • Doğu Roma’nın isteği üzerine “Margos Antlaşması” imzalanmış ve Doğu Roma da vergiye bağlanmıştır.
  • Verdiği sözleri yerine getirmediği için 441 yılında Doğu Roma üzerine I. Balkan Seferi’ni düzenlemiştir.
  • Attila, 447 yılında Doğu Roma’nın barış şartlarına yine uymaması üzerine II. Balkan Seferi’ne çıkmış ve Doğu Roma’yla “Anatolios Antlaşması’nı” imzalamıştır.
  • Balkan seferlerinden sonra Attila yönünü Batı Roma’ya dönmüştür. Batı Roma’ya üstünlük sağlamıştır.
  • İrnek Dönemi’nde Avrupa’da tutunamayacağını anlayan Hunlar, Karadeniz’in kuzeyine çekilmiştir.

Orta Çağ’da Türk Devletleri

Hazar Devleti

  • VI. yüzyılda Don-Volga bölgesinde ve Kafkasya’da hakimiyet sürmüşlerdir.
  • Sabar Türklerinin devamı olarak bilinirler.
  • Bizansla Sasanilere karşı ittifak yapmışlardır.
  • Ticaretle uğraşmışlardır.
  • Hazar denizi adı onlardan kalmadır.
  • Ruslarla kültürel ve ticari ilişkiler kurmuşlardır.
  • Musevilik dini kabul etmişlerdir.
  • Din konusunda çok hoşgörülü davranmışlardır.
  • Başşehirlerinde Cami, Sinagog, Kilise bulunmaktadır.
  • Hz. Osman döneminde İslam ordularının bölgeye gelişlerini engellemişlerdir.
  • Kiev Rus prensliği tarafından yıkılmışlardır.

Karluklar

  • Kök Türklerin hakimiyeti altında yaşamışlardır.
  • Orta Asya tarihinde önemli rol oynamıştır.
  • 751 Talas Savaşı’nda Çinlilere karşı Müslüman ordusunun yanında yer almıştır.
  • Karluk Devleti değişiklik geçirerek aynı zamanda Orta Asya’da ilk Türk İslam devleti olan Karahanlılar’a dönüşmüştür.

Avar Hakanlığı

  • Avrupa’ya Köktürkler etkisiyle göç etmişlerdir.
  • Bugünkü Romanya’da yaşamışlardır.
  • Orta Avrupa’ya hakim olmuşlardır.
  • 560 yılında Avrupa ve Bizans için tehlikeli hale gelmişlerdir.
  • Ünlü hükümdarları Bayan Kağandır.
  • İstanbul’u kuşatmışlar fakat alamamışlardır.
    • İstanbul’u kuşatan ilk Türk topluluğudur.
  • Germen ve Slavları yönetim, askerlik ve sanat alanlarında etkilemişlerdir.
  • Slavlara teşkilatçılığı öğretmişlerdir.
  • Hrıstiyanlaşmışlardır.

Türgişler

  • Kök Türk Hakanlığı’nın batıdaki kalabalık boylarından biri olarak İli Nehri dolaylarında yaşamıştır.
  • Köktürklerin bir kolu durumunda iken bağımsız olmuşlardır.
  • Maveraünnehir bölgesinde İslam ordularına engel olmuşlardır.
  • Bağa Tarkan döneminde kendi adlarına para bastırmışlardır.

Başkırtlar

  • Güney ve Orta Urallarda yaşamışlardır.
  • Yaşadıkları bölgeye Başkırdistan olup buranın başşehri Ufa’dır.
  • Başkırtların aslı Türkistan’ı terk ederek kuzeye yönelen ve sonra batıya geçen Kıpçak Türklerine dayanmaktadır.

Bulgarlar

  • II. yüzyılda Orta Asya’dan Avrupa’ya başlayan göçle Hazar Denizi-Karadeniz arasındaki topraklara yerleşmiştir.
  • Kubrat’ın (Kurt) liderliğinde Büyük Bulgar Devleti kurulmuşlardır.
  • Bulgarlar, 453’te Kafkasların kuzeyindeki Büyük Bulgar Devleti’nin yıkılmasından sonra 680’de Otuz Ogurlar’dan bir grup İtil (Volga) Bulgar Devleti’ni kurmuştur.
  • X. yüzyılın ilk yarısında İslamiyet’i kabul etmişlerdir.
  • Doğu Avrupa’da Türk İslam kültürünün temsilcisi olmuşlardır.
  • Dobruca’nın güneyinde Asparuh (679-702) tarafından kurulan Tuna Bulgar Devleti ise Boris Han Dönemi’nde Hristiyanlığı resmen kabul etmiştir.
  • Slavlaşmışlardır.
  • Tuna Bulgarları ve İtil Bulgarları olarak iki gruptur.
    • Tuna Bulgarları Simeon zamanında Çar unvanı kullanmıştır.
    • İtil Bulgarları Müslümandır.
  • 1237’de Altınordu Devleti tarafından yıkıldı.

Oğuzlar

  • En kalabalık Türk topluluğudur.
  • 630-682 yılları arasında Dokuz-Oğuz Kağanlığı altında toplanmışlar.
  • Oğuzlar, X. yüzyılda Oğuz Yabgu Devleti’ni kurmuşlardır.
  • X. yüzyılın sonlarına doğru İslamiyet’i kabul eden Oğuzlar, Büyük Selçuklu ve Osmanlı gibi cihanşümul devletler kurmuşlardır.

Peçenekler

  • Köktürklere bağlı olarak Aral gölü çevresinde yaşamışlardır.
  • 1050’de Bizans hakimiyetine girmişlerdir.
  • Bizans ordusunda paralı askerlik yapan Peçenekler, Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusundan ayrılarak Alp Arslan’ın ordusuna katılmıştır.
  • Balkanlarda çeşitli kültürler içinde erimişlerdir.

Kıpçaklar

  • Batı Kök Türk topluluklarındandır.
  • Bizans’a karşı akınlar düzenlemişlerdir.
  • Doğu Avrupa-Batı Sibirya bozkır bölgelerinde etkili olmuşlardır.
  • 1250’de Mısır’da kurulan Memlüklular Devleti kısa bir süre sonra Kuman-Kıpçak Türklerinin eline geçmiştir.
  • Zaman içerisinde Hristiyanlığı benimsemiştir.

Kırgızlar

  • Uygurlardan sonra Ötüken’e sahip olmuşlardır.
  • Moğollarla mücadele etmişledir.
  • Kırgızlar, 1991 de bağımsız oldular.
  • 920 yılında Kitanlar tarafından bu bölgeden çıkarılacaklardır.
  • En önemli özellikleri Manas Destanı meydana getirmiş olmalarıdır.

Macarlar

  • Fin-Ugur kavimlerinin bir bölümü Karadeniz’in kuzeyindeki bozkırlara inerek Onugurlarla kaynaşmıştır.
  • IX. yüzyılın başlarında Hazar egemenliği altında olan Macarlar, Peçeneklerin baskısıyla batıya doğru göç etmiştir.
  • 896’da Macaristan’a yerleşen Macarlar, Hristiyanlığı benimseyerek Türk kimliğini kaybetmiştir.
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler
Tarih

Orta Çağ’daki Siyasi ve Askeri Gelişmeler

İçeriğe Git>
Orta Çağ’da Siyasi Yapılar
Tarih

Orta Çağ’da Siyasi Yapılar

İçeriğe Git>
Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi
Tarih

Osmanlı Topraklarını Paylaşma Mücadelesi

İçeriğe Git>
Eski Çağ’da Yönetenler ve Savaşanlar
Tarih

Eski Çağ’da Yönetenler ve Savaşanlar

İçeriğe Git>
Kavimler Göçü
Tarih

Kavimler Göçü

İçeriğe Git>
I. Dünya Savaşı (1914-1918)
Tarih

I. Dünya Savaşı (1914-1918)

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo