Küresel İklim Değişikliği

📅 04 Mart 2023|01 Mart 2023
Küresel İklim Değişikliği

Konu Özeti

Küresel iklim değişikliği; doğal faktörler veya insanların beşeri ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle atmosferin gaz bileşiminin bozulması sonucunda iklimde gözlenen değişimlere denir. Küresel iklim değişikliği atmosferin sera etkisine ait dengenin insanlar tarafından bozulması ile ortaya çıkmıştır.

Bu konuda
  • Doğanın değişim özelliklerini
  • Küresel iklim değişimini ve nedenlerini
  • Küresel iklim değişiminin etkilerini
  • Küresel iklim değişiminin sonuçlarını
  • ... ve 2 konu daha

öğreneceksiniz.
Instagram Logo
Bikifi Instagram'da

Doğa ve Değişim

Dünya yaklaşık 4,6 milyar yıl önceki oluşumundan beri sürekli değişim halindedir. Değişim, doğadaki işleyişin ve sürekliliğin yasasıdır. Levhaların hareketi ile kıtaların ve dağların oluşumu, yeryüzünün sürekli şekillenmesi, hava olaylarındaki günlük farklılık, iklim şartlarının değişmesi, su ve tüm yaşamsal maddelerin bir döngü içinde yenilenmesi ile canlıların büyüme ve gelişimi doğadaki değişimin örneklerindendir.

Doğadaki değişimler arkalarında izler bırakır. Bilim insanları zamanımıza kadar gelen izleri araştırarak doğal sistemlerin geçmişteki işleyişini anlar ve benzer değişimlerin sonuçları hakkında öngörülerde bulunur. Yer kabuğundaki faylardan depremselliğe, fosillerden geçmişte yaşayan canlılar hakkındaki bilgiye, eski bir selin getirdiği alüvyonlardan selin etkisine ulaşılabilir.

Bir doğal sistemdeki değişim diğer doğal sistemleri ve insanları etkiler. Bazen de insanlar, yeryüzündeki faaliyetleriyle doğayı değiştirir ve doğal sistemler üzerinde etkili olur.

Denizden Kopuş: Efes Antik Kenti

Batı Anadolu’da kurulan ve kendi döneminde dünyanın en gelişmiş yerleşimlerinden biri olan Efes Antik Kenti, zamanının en önemli ticaret limanlarından biri olmuştur. Küçük Menderes Nehri’nin getirdiği alüvyonlarla dolan ve denizle bağlantısı kesilen liman tüm çabalara rağmen kurtarılamamıştır. Kent, limanın dolmasıyla ticari önemini yitirmeye başlamıştır.

Çöle Dönen Aral Gölü

Orta Asya’daki Aral Gölü’nü besleyen akarsular, Sovyetler Birliği döneminde pamuk tarlalarının sulanmasında kullanılmıştır. Kaynaklarından yoksun kalan göl hızla küçülmüştür. Kuruyan göl, yerini kumlu, tozlu bir göl tabanına bırakmıştır. Rüzgarlar bu tozları etrafa taşıyarak tuzlu kumlara sahip yeni bir çölün ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kalan göl sularının aşırı tuzlanması, göl ve yakın çevresinde yaşayan canlıların yok olmasına neden olmuştur.

Küresel İklim Değişimi

Küresel iklim değişikliği; doğal faktörler veya insanların beşeri ve ekonomik faaliyetleri nedeniyle atmosferin gaz bileşiminin bozulması sonucunda iklimde gözlenen değişimlere denir. Küresel iklim değişikliği atmosferin sera etkisine ait dengenin insanlar tarafından bozulması ile ortaya çıkmıştır. Bu değişim hızlı gerçekleşen bir değişimdir.

Atmosferin Sera Etkisi

Atmosferin sera etkisi; Güneş’ten gelen kısa dalga boylu ışınlar yeryüzü tarafından soğurulduktan sonra uzun dalga boylu ısı enerjisi olarak geri salınarak enerjisinin atmosferdeki su buharı, karbondioksit, metan, azot oksit gibi sera gazları tarafından soğurularak atmosferi ısıtmasına denir. Atmosferin bu özelliği, Dünya’nın aşırı soğumasını önleyerek yaklaşık 15ºC olan ortalama sıcaklık değerine sahip olmasında etkili olmuştur.

Enerji üretimi, ulaşım ve sanayileşme gibi insan faaliyetleri sonucunda atmosferde artan sera gazları ve parçacıklar, atmosferin sera işlevini kuvvetlendirerek küresel ısınma denilen sıcaklıklarda yükselmeye neden olmuştur. Buzul Çağı’ndan bu yana yaklaşık son 20 bin yılda ortalama sıcaklıklar doğal süreçlerle yaklaşık 4ºC artarken son 100 yılda insan kaynaklı olarak ortalama 0,9ºC artmıştır.

Küresel İklim Değişiminin Nedenleri

Küresel iklim değişimi, çeşitli insan faaliyetleri sonucunda atmosferdeki kimyasalların dengesinin bozulması sonucunda gerçekleşmektedir.

Fosil Yakıt Kullanımı

Sanayi Devrimi’nden bu yana kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımının artması atmosferdeki karbondioksit miktarının artmasına neden olmuştur. Günümüzde de elektrik üretiminin yarısından fazlası kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil kaynaklardan sağlanmaktadır. Ayrıca ulaşım, sanayi gibi pek çok alanda da fosil kaynaklar kullanılmaktadır. Bu durum atmosfere salınan sera gazlarının artmasına neden olmuş ve küresel iklim değişiminin hızlanmasına yol açmıştır.

Ormansızlaşma

Ağaçlar, bir yandan fotosentez ile oksijen sağlarken bir yandan da atmosferdeki karbonun bir bölümünü depolar ve karbon döngüsünde rol oynar. Ormanların çeşitli amaçlarla (kereste elde etmek, yerleşim alanı açmak gibi) yok edilmesi karbon dengesinin bozulmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla küresel iklim değişimine de neden olmaktadır.

Aynı zamanda ormanların yakılması, karbonun açığa çıkması ve atmosfere karışması demektir. Yoğun miktarda atmosfere karışan karbon, küresel iklim değişimini hızlandırmaktadır.

Tarım Uygulamaları

Bazı tarımsal uygulamalar atmosferdeki sera gazlarının oranının artmasına dolayısıyla küresel iklim değişimine neden olmaktadır. Örneğin; pirinç tarımı yapılan suya doygun bataklık arazilerde bakteriler, bir sera gazı olan metanı üretirler. Bir diğer örnek ise tarımsal alanlarda kullanılan azotlu gübrelerin bir kısmı azot oksit olarak atmosfere salınmaktadır. Ya da tarım alanlarında anız yakılması karbondioksit açığa çıkarır. Ayrıca sığır ve koyun yetiştiriciliği de metan gazının atmosfere salınmasına neden olur. Bu durum atmosfer dengesini bozarak küresel iklim değişimini tetikler.

Şehir Isı Adası

Şehir ısı adası; bir şehrin, çevresindeki kırsal alanlara göre daha sıcak olmasına denir. Şehirlerin beton ve asfalt yüzeylerle kaplı olması, bitki ve toprak örtüsünün zayıf olması, havadaki asılı taneciklerin (partikül) fazla olması şehirleri güneş enerjisinin daha çok soğurulduğu, sıcaklık ortalamalarının fazla olduğu ısı adalarına dönüştürmüştür. Bununla birlikte yerleşim planlarının rüzgârların geçişine ve hava dolaşımına izin vermemesi şehirlerin serinlemesini de engellemektedir.

Atıklar

Sanayileşme ve tüketim artışı ile birlikte gittikçe artan miktarda atık üretilmektedir. Çöplerin gömülmesi veya yakılmasıyla açığa çıkan gazlar da küresel ısınmaya neden olmaktadır. Ayrıca çöp depolama alanlarından atmosfere metan salınır. Bu durumda küresel iklim değişimini hızlandırır.

Küresel İklim Değişiminin Gözlenen ve Öngörülen Etkileri

Küresel iklim değişiminin gözlenen ve öngörülen etkileri;

  • Uç değerdeki hava olayları ve iklim şartlarının değişmektedir: Küresel ısınma sonucunda Dünya’daki sıcaklık ortalamalarının artmasıyla beraber bölgelerde ekstrem meteorolojik olayların artması öngörülmektedir. Bazı bölgelerde şiddetli yağışlar artarken, bazı alanlarda kuraklık yaşanacak ve uç değerlerdeki hava koşuları daha sık gerçekleşecektir. Ekstrem değerlerdeki hava koşullarına bağlı olarak salgın hastalıklarda da artış olacağı beklenmektedir.
  • Meteorolojik ve hidrometeorolojik kökenli afetlerin sayısı ve görülme sıklığı artmaktadır: Fırtına, sel, kuraklık ve orman yangını gibi iklim kökenli doğal afetler artmıştır. Önceden bazı bölgelerde çok nadiren görülen sel, kasırga, hortum gibi olaylar yaşanmaya başlanmıştır. Bazı alanlarda ise eskiye oranla bu olaylar daha sıklıkla görülmeye başlanmıştır.
  • Ekonomik ve sosyal etkiler ortaya çıkmaktadır: Ülkelerin ekonomik yapıları, küresel iklim değişimi ile birlikte olumsuz etkilenmiştir. Ülkelerdeki üretim, istihdam ve ekonomik büyüme azalmıştır. Sosyal alanda da sorunlar yaşanmaya başlamış, işsizlik ve göç artmıştır. Aynı zamanda su kaynaklarının azalması kıtlığa ve tarım veriminin düşmesine neden olmaktadır.
  • Deniz seviyeleri yükselecektir: buzul örtülerinin erimesi ve termal genleşme nedeniyle deniz ve okyanus seviyesindeki yükselme gerçekleşeceği öngörülmektedir. Özellikle olumsuz etkilerin Bangladeş, Endonezya, Hollanda gibi ülkeler ile Şanghay, New York, Tokyo, Sydney ve Venedik gibi deniz seviyesine yakın şehirlerde daha fazla olması beklenmektedir. Deniz seviyesindeki yükselmenin devam etmesi durumunda pek çok ada ortadan kalkacak, birçok kıyı şehri ile verimli delta ovaları ise deniz suları altında kalacaktır.
  • Buzulların erime hızı artmıştır: Sıcaklık ortalamalarının artmasıyla beraber kutup çevresindeki buzullar ve dağ buzulları hızla erimektedir. Deniz seviyesindeki yükselmenin ve fırtınalarla birleşen suların kıyı şehirleri için büyük tehlike yaratacağı öngörülmektedir. Buzulların erimesiyle birlikte;
    • Deniz seviyesinde yükselmeler meydana gelecektir.
    • Yerleşim alanları ve verimli delta ovaları deniz sularının altında kalacaktır.
    • Tuzlu suların, tatlı sulara karışması sonucu içme ve sulama suyu elde etmek zorlaşacaktır.
    • Kıyılardaki bitki ve hayvan türleri yok olacaktır.
    • Okyanus sularının sıcaklık ve tuzluluk oranları değişecek, bunun sonucunda okyanus akıntıları yavaşlayacak ve kıyılarda iklim değişiklikleri yaşanacaktır.
  • Okyanus sularının asitliliğinin artması: Atmosferdeki karbondioksit miktarının artması okyanus sularının asitliliğinin artmasına neden olmaktadır. Okyanuslarda en yüksek seviyesine çıkan asit oranı, başta mercanlar olmak üzere pek çok deniz canlısı olumsuz yönde etkilenmektedir.
  • Biyoçeşitlilik azalmaktadır: Doğal koşullarda meydana gelen değişim pek çok canlının yok olmasına veya yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca sıcaklık ortalamalarında yaşanan artışın bazı böcek türleri, sivrisinekler ve fareler gibi canlıların popülasyonunda da artışa neden olması öngörülmektedir. Düşük sıcaklıklar nedeniyle bitki ve hayvan yaşamının kısıtlı olduğu Tundra bölgesinde ise artan sıcaklıklara bağlı olarak bitki ve hayvan türlerinin artması beklenmektedir.
  • Çölleşme gerçekleşecektir: Sıcaklık artışı ve yağış miktarlarında düşme olarak adlandırılan kuraklık, çölleşme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Çölleşme; toprağın susuzlaşması ve çoraklaşmasıdır.
    • Çölleşme Nedenleri;
      • Küresel iklim değişimleri
      • Bitki örtüsünün tahrip edilmesi
      • Dünya nüfusunun hızlı artışına bağlı olarak su kaynaklarının tüketiminin artması
      • Su kaynaklarının aşırı ve bilinçsiz kullanımı
      • Yanlış tarım ve sulama uygulamaları
      • Aşırı otlatmadır.
    • Çölleşmenin Sonuçları;
      • Su kaynaklarının kuruması
      • Bitki örtüsünün tahrip olmasına bağlı olarak toprak erozyonunun artması
      • Toprak verimliliğinin azalması
      • Biyoçeşitliliğin azalması
      • Yaşam kalitesinin düşmesi
      • Salgın hastalıkların artması
      • Kıtlık yaşanması
      • Göçlerin yaşanmasıdır.
    • Çölleşmeyi Önlemek için Alınabilecek Önlemler;
      • Doğal kaynakların bilinçsiz kullanımını azaltmak
      • Bilimsel ölçütlere göre arazi planlarının yapılması
      • Çölleşme ile mücadelede halkın sürece dahil edilmesi
      • Su kaynaklarının koruma altına alınması
      • Yanlış tarım ve sulama uygulamalarının önlenmesi
      • Bitki örtüsünün korunması
      • Ağaçlandırma çalışmalarının yapılması
      • Bölge şartlarına uygun tarım ürünlerinin tercih edilmesi
      • Aşırı ve yanlış sulama yöntemlerinin önüne geçilerek damla sulama yöntemi gibi yöntemlerin tercih edilmesi
      • Mera ve otlakların aşırı otlatılmaya karşı korunmasıdır.

Küresel İklim Değişimi ile Mücadele

Uluslararası Çözüm Arayışları

Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)

  • IPCC, Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından 1988’de kurulmuştur.
  • Amacı; iklim değişimine insan etkilerini ve iklim değişiminin risklerini değerlendirmektir.
  • Panelin yayımlanan raporları, insan kaynaklı iklim değişiminin bilimsel kanıtları ortaya koymuştur.
  • IPCC, farklı ülkelerden bilim insanlarının bir araya gelerek küresel iklim değişiminin etkilerini azaltma ve değişime uyum sağlamanın değerlendirildiği çalışmaları organize etmektedir.
  • Beş değerlendirme raporu yayımlanmıştır.
  • Raporlarda ülkelerin yöneticilerine güvenilir, bilimsel bilgi vermek amaçlanmaktadır.

Kyoto Protokolü

  • 1992’de Rio’da (Brezilya) imzalanmıştır.
  • Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çevre Sözleşmesi insan kaynaklı iklim değişiminin olumsuz etkilerinin önlenmesi ve sera gazı salınımının düşürülmesini teklif eden uluslararası ilk anlaşmadır.
  • Anlaşma, hükümetler için bağlayıcı değildir.
  • Bu nedenle 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde güncellenmiş ve Kyoto Protokolü adını alıp 2005 yılında yürürlüğe girmiştir.
  • Türkiye’nin 2009 yılında taraf olmuştur.
  • Protokole 191 ülke ve AB dahildir.
  • Protokol, 2013-2020 yıllarını kapsayan taahhüt dönemine girmiştir.
  • Doha’daki (Katar) toplantıda yapılan değişiklik ile 2020 yılında sera gazı salınımlarının %18 azaltılması kararlaştırılmıştır.

Kyoto Protokolü’ne göre;

  • Ülkeler sera gazı salınımını 1990 yılı seviyesinin %5 altına çekecektir.
  • Fosil yakıtlar yerine alternatif enerji kaynakları kullanılacaktır.
  • Az enerji tüketen sistemlere geçilecektir.

Paris İklim Anlaşması

  • Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi çerçevesinde sera gazları salınımını azaltmaya yönelik önlemleri içeren bir anlaşmadır.
  • 191 ülke tarafından imzalanmış ve 2016’da yürürlüğe girmiştir.
  • Belirtilen uluslararası çalışmalarla hedeflenen amaçlar: Sera gazlarının salınımın azaltılması, düşük enerji tüketen teknolojilerin geliştirilerek enerji verimliliğinin artırılması, ormanların korunması ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesidir.

Paris İklim Anlaşmasının başlıca hükümleri;

  • Küresel sıcaklık artışının 2 derecenin altında kalmasını sağlamak,
  • Sera gazı salınımını azaltmak,
  • Çevreci, sürdürülebilir ekonomi politikalarına önem vermektir.

Sivil Toplum Kuruluşları

  • Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Greenpeace, Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) gibi kuruluşlar ulusal ve uluslararası alanda faaliyet göstermektedir.
  • Küresel iklim değişiminin etkilerine karşı sivil toplum kuruluşları halkı bilgilendirme, kamuoyu oluşturma ve proje geliştirme gibi faaliyetlerde bulunmaktadır.

Küresel İklim Değişimi ile Başa Çıkmak

Küresel iklim değişimine karşı etkilerin azaltılması ve uyum sağlama olmak üzere iki yöntem uygulanmalıdır: Azaltma ve Uyum Sağlama. Bu iki yöntem birlikte uygulanmalıdır.

Azaltma

Küresel iklim değişikliğini yavaşlatmaya, olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik önleyici çalışmalardır.
Köklü sosyoekonomik, politik ve teknolojik dönüşümler içeren başlıca azaltma çalışmaları şunlardır:

  • Karbon Salınımının Azaltılması: Kömür, petrol ve doğalgaz yerine güneş, rüzgar, dalga gibi yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarının kullanılması sera gazı salınımını azaltır ve dolayısıyla küresel iklim değişiminin etkilerinin de azaltılmasında önemli rol oynar.
  • Tüketim Alışkanlığının Değiştirilmesi: İhtiyaç kadar tüketim yapılması ve israfın önlenmesi temel ilke olmalıdır.
  • Enerji Verimliliği:Az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir. Aynı zamanda binalarda ısı yalıtımı ile enerji tasarrufu sağlanmalıdır.
  • Ormanların Korunması: Mevcut ormanlar korunmalı ve ağaçlandırma faaliyetleri artırılmalıdır. İnsanlara gerekli bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.
  • Geri Dönüşüm: Atıkların tekrar kullanımının sağlanması olan geri dönüşüm, doğal kaynak tüketimini azaltarak küresel iklim değişimiyle mücadeleye katkı sağlamaktadır.

🚀DETAY BİLGİ:

Karbon Ayak İzi: Enerji tüketimi, ulaşım, ısınma veya satın alınan ürünlerin üretim ve dağıtımı sırasında atmosfere salınan sera gazı miktarı karbon ayak izi olarak ifade edilir. Karbon ayak izi, kişisel davranışların küresel iklim değişimine etkisini anlamada kullanılır.

Uyum Sağlama

Küresel iklim değişiminin muhtemel zararlarını azaltmaya yönelik hazırlık ve savunma stratejileri uyum sağlama çalışmalarıdır. Uyum sağlamadaki amaç; meydana gelebilecek zararın azaltılmasıdır. İklim değişimine uyum sağlayacak başlıca strateji ve politikalar şunlardır:

  • Su Kaynaklarının Yönetimi:Su kaynakları üzerindeki kuraklık, çölleşme tehlikesine karşı yapılacak plan ve uygulamalardır. Su kaynaklarının yönetimi, su havzalarının kirlilik ve aşırı tüketime karşı korunması ile tasarruf tedbirlerini içermektedir.
  • Afet Risk Yönetimi: Sel ve kuraklık gibi doğa ile ilgili afetlere karşı kayıp ve zarar azaltma, hazırlık, tahmin, erken uyarı gibi afet öncesi koruma çalışmalarının yapılmasıdır.
  • Sağlık Tedbirleri: İklim değişimi insan sağlığı üzerinde de risk oluşturur. Aşırı hava olaylarına ve bulaşıcı hastalıklara karşı halkın bilgilendirilmesi ve sağlık kuruluşlarının önlem almasıdır.
  • Ekosistemlerin Korunması:Canlıların yaşam alanlarının korunması sağlanarak iklim değişimi karşısında biyoçeşitliliğin korunmasıdır.
  • Tarım ve Gıda Güvenliği: İklim değişimi nedeniyle tarımsal üretimin azalmasına karşı yerli genetik kaynakların korunması, sürdürülebilir tarım ve doğru sulama politikalarının uygulanmasıdır. Ayrıca iklim kuşaklarının değişiminin ortaya çıkardığı yeni tarım potansiyellerinin değerlendirilmesidir.

Küresel İklim Değişimi ve Türkiye’ye Olan Etkileri

Küresel iklim değişikliğinden Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler, olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Bu olumsuzluklar, IPCC’nin projeksiyonlarına göre ülkemizin de içinde bulunduğu enlemlerde sıcaklıklarda artışlar, yağış rejiminde değişimler, deniz suyu seviyesinin yükselmesi ve toprak su içeriğinde önemli azalmalar şeklinde olacağı tahmin edilmekte. Bütün bunların sonucu kuraklık (kıtlık, orman yangını, sıcak hava dalgaları, tarımsal haşereler…), ani seller (şiddetli yağmur ve yıldırımlar), deniz su seviye yükselmeleri (kıyılarda erozyon, dere ve nehirler ile birlikte yer altı sularının ve alçak arazinin tuzlanması) gibi üç önemli problemin etkilerini gelecekte daha fazla hissedeceğiz.

Türkiye yarı kurak bir ülkedir. Ayrıca kuraklık sosyoekonomik etkileri, kalıcılığı ve çözüm bulmadaki zorluk nedeniyle dünyadaki en tehlikeli doğa kaynaklı afet olarak kabul edilmektedir. Kuraklık şehirlerde kullanma suyu kıtlığının yanı sıra tarımsal ürün ve hidroelektrik üretiminde de büyük düşüşlere yol açabilir. Bu nedenle su havzalarının ve tarım alanlarının korunması büyük önem arz etmektedir. Küresel iklim değişiminin ülkemizdeki su kaynaklarına olası kötü etkileri başlıklar halinde şu şekilde özetlenebilir:

• Yağışta yazın büyük azalma olacak fakat buharlaşma artabilecek.
• Yağışların mevsimsel dağılımı ve şiddeti değişecek. Ani sellerde artışlar gözlenebilecek.
• 1987’den beri zaten ortalamanın altında gerçekleşen kar örtüsü daha da azalabilecek.
• Akımların sadece miktarı azalmayacak aynı zamanda en yüksek olduğu zamanları da değişecektir.
• Kuraklığın sıklığı ve şiddeti artabilecek.
• “Su stresi” artacak. Şehir ve ülke sınırlarını aşan nehirlerin kullanımı dâhil birçok uluslararası, ulusal ve yerel su kaynağının paylaşımında problemler çıkabilecek.
• Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması ile ülkemizde hakim olabilecek çöl iklimine benzer bir kuru hava; daha sık ve uzun süreli kuraklıklara, orman yangınlarına ve tropikal hastalıklarda artışlara neden olabilecek.
• Kuş cenneti ve benzeri millî parklar tahrip olup kuşların göç yolları ve konaklama yerleri değişecek.

Sonuç olarak suyun kısıtlı, yağışların bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, büyük şehirlerde ve tarımsal üretimde suyun kısıtlı bulunduğu, içme, kullanma ve sulama suyu kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri neticesinde düştüğü ve küresel ısınma düşünülürse ülkemizin kuraklığın şiddetini çok yakın bir zamanda bugünkünden çok daha fazla hissedeceği açıkça görülmektedir. 

(Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU TMMOB İklim Değişimi ve Türkiye 13-14 Mart 2008, Günümüzden 2100 Yılına Küresel İklim Değişimi)
✍ Ders Notları
12 Ders Saati📂 12. Sınıf Coğrafya
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Küresel Çevre Sorunları
Coğrafya

Küresel Çevre Sorunları

İçeriğe Git>
Hizmet Sektörünün Ekonomideki Yeri
Coğrafya

Hizmet Sektörünün Ekonomideki Yeri

İçeriğe Git>
Küreselleşen Dünya
Coğrafya

Küreselleşen Dünya

İçeriğe Git>
Küresel Ticaret
Coğrafya

Küresel Ticaret

İçeriğe Git>
Türkiye Ekonomisi: Türkiye’de Tarım
Coğrafya

Türkiye Ekonomisi: Türkiye’de Tarım

İçeriğe Git>
Geçmişten Geleceğe Şehir ve Ekonomi
Coğrafya

Geçmişten Geleceğe Şehir ve Ekonomi

İçeriğe Git>
Copyright © 2024 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo