Şiddetli Rüzgarlar
Rüzgar, basınç farklarının ortaya çıkardığı atmosfer olayına denir. Rüzgarlar büyüklüğü, oluşum şekli ve yıkıcılığına göre farklı isimlerle anılmaktadır. Rüzgarların yıkıcılığı en fazla olanı fırtına, kasırga ve hortumdur. Bu hava olayları genellikle okyanuslarda ve okyanusa kıyısı olan bölgelerde görülmektedir.
Fırtına
Fırtına; saatteki hızı 60 km üzerinde olan rüzgarlarla birlikte şiddetli yağışların ve şimşek, yıldırım gibi diğer hava olaylarının görüldüğü hava olayıdır. Fırtınalar şiddetli yağışlara, deniz kabarmalarına bağlı olarak oluşan sel ve taşkınlara, binaların yıkılmasına, deniz kazalarına, ağaçların kökünden sökülmesine, her türlü trafiğin aksamasına, orman yangınlarına ve yıldırım çarpmasına neden olabilmektedir.
Kasırga
Fırtınaların en hızlı gelişen ve en yıkıcı etkiye sahip olanına kasırga ya da tayfun adı verilmektedir. Saatteki hızı 120 km’nin üzerindedir. Kasırgalar daha çok tropikal bölgelerdeki okyanus kıyılarında görülmektedir. Sarmal hava hareketi halinde oldukları için hortumlara da neden olabilirler. En çok ABD, Japonya, Filipinler, Orta Amerika, Çin, Avustralya ve Endonezya’da görülür.
Dünya’da kasırgalara farklı isimler de verilmiştir. Asya ve Büyük Okyanus taraflarında “tayfun”, Hint Okyanusu taraflarında “siklon”, Meksika körfezi taraflarında “hurrican”, Japonya’da “kamikaze”, Afrika’da “tornado”, Avustralya’da “willy willy” denilmektedir.
Hortum
Hortum; sıcak ve nemli havanın bir anda yükselmesi sonucunda oluşur. Dünyanın her yerinde meydana gelebilir. Etkili oldukları yerlerde ise ciddi mal ve can kayıplarına neden olmaktadır. En etkili hortumlar; ABD ve Meksika Körfezi’nde görülür.
Türkiye’de Şiddetli Rüzgarlar
Türkiye’nin orta kuşakta bulunması, iklimi etkileyen hava kütleleri, basınç merkezleri, rüzgar sistemleri ve fiziki özellikleri nedeniyle kuvvetli rüzgarların yanı sıra fırtınaların da sıklıkla görüldüğü bir ülkedir. Türkiye’de etkili olan fırtınalar; karayel, lodos ve poyraz fırtınalarıdır. Fırtınalar en çok kışın ve ilkbaharda görülmektedir. Aynı zamanda Türkiye’de kuzeyi hariç zaman zaman Anadolu’da hortumlara da rastlanılmaktadır. Daha çok Doğu Akdeniz’de görülmektedir.
Sel ve Taşkın Olayları
Su baskınları; sel ve taşkın olarak ikiye ayrılmaktadır. Sel; ani ve şiddetli yağışlar ile kar erimeleri sonucunda oluşan hızlı akışa sahip sulara verilen addır. Taşkın ise; akarsuyun sahip olduğu akımın artması ile taşıdığı su miktarının çevredeki arazilerde göllenmesine denilmektedir.
⭐Sel ve taşkınların oluşmasında etkili olan faktörler;
- Sağanak yağışlar,
- Kar erimeleri,
- Toprak yapısı,
- Toprağın neme fazlasıyla doymuş olması,
- Bitki örtüsünün cılız olması,
- Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi,
- Akarsu yataklarının yerleşim yeri olarak kullanılması,
- Baraj kapakların açılması veya barajların çökmesi,
- Dere yataklarına yapıların yapılması,
- Plansız kentleşme ve altyapı eksiklikleridir.
Sel en kurak ve en nemli alanlar da dahil olmak üzere her yerde meydana gelebilir. Kısa sürede oluşan ve etkisi de kısa süren sellere ani seller adı verilmektedir. Seller oluştukları veya etkili oldukları yerlere göre de akarsu selleri, baraj selleri, şehir selleri, dağlık alan selleri veya kıyı selleri olarak isimler alabilmektedir.
Sellerin en çok etkilediği bölgelerin arasında ilk sıralarda genellikle Güneydoğu Asya ülkeleri (Bangladeş, Hindistan, Çin, Tayland) vardır. Bu sırayı Batı Avrupa (İngiltere, Hollanda), Orta Avrupa (Romanya, Macaristan) ve Amerika Kıtası (Meksika, Brezilya) takip etmektedir.
⭐Sel ve taşkınlardan korunmak için;
- Akarsu havzalarında ağaçlandırma yapılmalı ve doğal bitki örtüsü korunmalıdır.
- Akarsu yatağında taşkın setleri yapılmalıdır.
- Dere yatakları ıslah edilmelidir.
- Akarsuyun doğal drenaj sistemi değiştirilmemeli ve yatak kesiti küçültülmemelidir.
- Taşkın riski olan alanlar yerleşime açılmamalıdır.
- Yerleşim yerlerindeki kuru dere yatakları asfaltlanarak yol haline getirilmemelidir.
- Doğal çevre korunmalı ve doğal kaynaklar bilinçli şekilde kullanılmalıdır.
- Erken uyarı sistemi kurulmalıdır.
Türkiye’de Sel ve Taşkınlar
Türkiye’de sel ve taşkın olayları çok sık görülmektedir. Sel ve taşkınlar en çok mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarında görülmektedir. Karadeniz, Akdeniz ve Marmara bölgeleri sele ve taşkına en çok uğrayan bölgelerdir.
Türkiye’de sel ve taşkın olaylarının afete dönüşmesinin nedeni doğal etkenler ve insanların birtakım faaliyetleridir. Örneğin; yanlış arazi kullanımı, bitki örtüsü tahribatı, altyapı yetersizlikleri, hızlı nüfus artışları ve gerekli önlemlerin alınmamasıdır.
Çığ
Çığ; bitki örtüsü olmayan engebeli, dağlık ve eğimli arazilerde; vadilerde tabakalar halinde birikmiş olan kar kütlelerinin aşağıya doğru hızla kaymasına verilen addır. Çığın oluşabilmesi için gereken şartlar; aşırı kar yağışının olması, yamaç arazisinin bitki örtüsünden yoksun olması, yamaç yüzeyinin düz olması ve eğimin fazla olması gerekir. Gölgede kalan sırtlarda güneş gören yerlere göre çığ tehlikesi daha fazla bulunmaktadır. Güneş ışınları, deprem, volkanizma, rüzgarlar, yol-yapım çalışmalarında kullanılan dinamitler, yüksek sesler ve titreşimler çığ oluşumuna neden olabilir.
Çığ olayı, her yıl birçok can ve mal kaybına neden olmaktadır. Bu afetin en çok yaşandığı yerler; Alp Dağları (Avrupa), Himalaya Dağları (Asya), Kafkas Dağları, And Dağları (Güney Amerika), Ural Dağları (Rusya), Tanrı Dağları ve Altay Dağları (Orta Asya), Kayalık Dağları (Kuzey Amerika) ve İskandinav Dağları’dır.
⭐Çığ tehlikesine karşı alınabilecek önlemler;
- Çığ bölgelerine yerleşim yerleri kurulmamalıdır.
- Çığ yataklarında var olan yapılar kaldırılmalıdır.
- Çığı oluşturan arazi ve hava şartları öğrenilmelidir.
- Yamaçlardaki orman ve bitki örtüsü çığ düşmesini azaltacağı için ormanların ve bitki örtülerinin tahrip edilmemesi gerekmektedir.
- Hava, yol durumu ve çığ tehlikesi hakkında bilgiler öğrenilmelidir.
- Erken uyarı sistemleri kurulmalıdır.
Türkiye’de Çığ
Türkiye’de çığ olayı yükseltisi 1000 metreyi geçen sahalarda ve karlı gün sayısının fazla olduğu yerlerde yaşanmaktadır. Özellikle Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu, İç Anadolu’nun doğusu ve Orta Toroslar’da gözlenmektedir. Bayburt, Ağrı, Hakkari, Artvin ve Tunceli ise çığ olayının en çok yaşandığı illerdir. Türkiye’de çığ olayı en çok ocak, şubat ve mart aylarında görülmektedir.
Kuraklık
Kuraklık; yağışların kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına denilmektedir. Kuraklık dünyanın en önemli sorunlarından da biridir. Önemli ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olan bir doğa olayıdır. Kuraklığı diğer doğal afetlerden ayıran özellik; yavaş yavaş kuvvetini artırması ve olay sona erdikten sonra bile uzun süre etkisini sürdürmesidir.
Çöller kuraklığın en yaygın olarak görüldüğü alanlardır. Kuraklık sonucunda tarımsal verim düşer, doğal bitki örtüsü cılızlaşır, içme ve kullanma suyunun azalmasına bağlı olarak açlık; kıtlık, susuzluk ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkar. Barajlardaki su seviyesinin düşmesine bağlı olarak tarım alanları susuz kalır ve elektrik enerjisi sıkıntısı çekilir.
Dünya’da kuraklığın çok şiddetli olduğu kıta Afrika Kıtası’dır.
Türkiye’de Kuraklık
Türkiye’de kuraklık sorunu günden güne artmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesinin bazı yerleri kuraklık sorunu ile baş başa kalmakta ve tarımsal verimleri düşmektedir.