Felsefenin anlamı, genel olarak, varlık, bilgi, değer, akıl, zihin ve dil ile ilgili temel soruları inceleme pratiğidir. Yunanca “philosophia” kelimesinden türetilmiş olan felsefe, “bilgelik sevgisi” anlamına gelir.
Düşünmenin Önemi ve Gerekliliği
Düşünme, zihinsel bir işlemdir. Hem duyusal bilgilerin yorumlanması hem de kavramların çözümlenmesiyle ilgilidir. Düşünme; basit-karmaşık, yüzeysel-derin, analitik-sentezci, dar kapsamlı-geniş kapsamlı olabilir. Fakat içeriği olmayan bir düşünme durumu söz konusu olamaz. Ne hakkında düşünüldüğü önemli değildir; düşünme bir konunun üzerinde durmayı gerektirir.
“Kırılan bir demlik dolusu sıcak çayı düşünün.” denildiğinde zihin, bu kelimelerin hafızada uyarılan imajları ardı ardına sıralar ve bir hayal oluşturur. Bir demlik sıcak çayı düşünürken çayın hangi tip bir demlikte olduğu, ya da çayın ne çeşit bir çay olduğu, sizi yakıp yakmayacağı, etrafı kirletip kirletmeyeceği fikri bireylerin kendi yaşam deneyimlerine bağlıdır.
Düşünme yoluyla tat, koku ve sıcaklık hissi elde edilemez; ulaşılan nokta, kişilerin hafızalarındaki hatıraları kullanarak kendi bakış açılarına göre oluşturdukları hayal ve bu hayalin tamamında durumu anlamaya yönelik çabalardır. Bu hayaller, hafızada bir demlik çayın yerini alan sembollerin mental bir düzenlemeye tabi tutulmasıyla oluşur. Semboller arasındaki ilişkilerin doğru bir biçimde oluşturulmasıyla anlam kazanır ve düşünme içerikleri bilgi formuna dönüşür.
Bilgi, düşünme sürecinin bir sonucu olarak tanımlanabilir. Her türden bilgi bir tür açıklama içerir. Her açıklama, bir şeyin ne olduğunu belirtirken aynı zamanda ne olmadığını da ima eder. Düşünmenin sunduğu bu ayırma yeteneği, insanın bilincini oluşturur.
📚 KISACA BİLGİ: Kendisinin ve kendisini çevreleyen dünyanın farkında olan insanın yani öznenin bu farkındalığın nesnesiyle ilişkisinin sonucu elde edilenlere verilen addır.
Bilinç, insanın kendisini ve çevresindekileri algılama yetisidir. Bireyin kendi bilincini düşünmesi ve düşüncelerini nelerin etkilediğini sorgulaması, öz bilinç durumunu oluşturur. Bir dersin içeriklerini öğrenmek, bilincin işlevine denk düşer. İnsanın kendi öğrenme biçimini anlaması ise öz bilince geçiş sürecidir.
📚KISACA BİLİNÇ: İnsanın yani öznenin kendisini, çevresini ve olup biteni tanıma, algılama, kavrama ve fark etme yetisine verilen addır.
Öz bilinç, sorgulayan bir zihin hali olarak tanımlanır. Sadece bilgi kazanmanın ötesine geçerek, bilginin nasıl edinildiğinin yanıtını arar ve tüm bu sürecin eleştirisini yapmayı hedefler.
📚 KISACA ÖZ BİLİNÇ: Kendi duygu, düşünce ve benliğinin farkında olma haline denir.
Düşünme süreci sayesinde insan, mevcut bilgilerini bir araya getirir, onları analiz eder ve anlamlı bir yapıya dönüştürür. İnsanın düşünmeyle elde ettikleri incelendiğinde, düşünmenin yoğunluğu, formu ve yönteminin, bu çıktıların oluşumunu ve çeşitli düşüncelerin şekillenmesini etkilediği anlaşılır. Teknoloji, bilim, sanat ve felsefe, bu durumun en belirgin örnekleri arasında yer alır. Felsefe, düşünme biçimleri arasında en geniş kapsamlı olanı olarak görülür.
Felsefe Terimi
Felsefe sözcüğü Yunanca ili sözcüğün birleşiminden oluşmaktadır: Philio (sevgi) + Sophia (bilgelik)= Philosophia (bilgelik sevgisi). Bilgelik sevgisi, bilge ve bilgeliği arama anlamlarını içerisine almaktadır. Bu ismin ilk defa Pisagor tarafından kullanıldığı kabul edilmektedir. Aynı zamanda bilgelik sevgisi şu anlamları da kapsamaktadır:
- Doğrunun peşinde olmak,
- Doğru arayışını sürdürmek,
- Doğruyu, doğrunun kendisini için istemek,
- Güç isteminden bağımsız olmak,
- Maddi kaygılar taşımamak.
Filozof; bilgiyi seven, bilgeliğe ulaşmaya çalışan ve bu amaç doğrultusunda felsefe yapan kişiye denilmektedir. Filozof, arayışının sürekli olduğunu ve her yeni bilginin bir başka bilgiye giden yolu açtığını bilen kişidir. Doğu kültüründe filozof yerine hikmet denilmiştir.
Kısacası felsefe, insanın hakikate ulaşması için çaba göstermesi gerektiğini ifade eder. Felsefe, bilgiyi ve bilgeliği sevme ve bu alanda çaba gösterme anlamındadır. Bilgelik, bütün varlık alanlarını içine alan her şeyin tümel bilgisini ifade etmektedir. Sınırlı varlık alanının bilgisini ifade etmez. Bu nedenle de felsefe diğer bütün bilimlerle de ilişki halindedir. Felsefede bu tümel bilgiye, hakikat (doğruluk) denir. Dolayısıyla felsefe hakikati arama çabasının ürünüdür.
Felsefenin tarihsel evrimine baktığımızda ilk izlerini Doğu uygarlıklarında bulabiliriz. Özellikle bu uygarlıkların, insan ilişkilerine getirdiği yorumlar temelinde, ahlak ve siyaset üzerine sunduğu pratik düşünceler, felsefenin bu yerlerde bulunduğuna dair kanıt oluşturur. Ancak felsefenin varlık konusunda başlattığı incelemeler ve teorik tartışmalar sayesinde MÖ 6. yüzyılda Antik Yunan uygarlığında sistematik bir form kazandığı kabul edilir. Antik Yunan uygarlığının o dönemde ulaştığı yüksek refah seviyesi ve farklı kültürlerle kurduğu bağlantılar, felsefenin bu coğrafyada gelişimini mümkün kılmıştır. Zamanla felsefe, çeşitli kültürler ve coğrafyalara hızla yayılmış ve hayatı ve insanı anlamaya yönelik bir sorgulama eylemi haline gelmiştir.
✨Felsefe nasıl doğmuştur?
- Merak ve Öğrenme Arzusu
- Mitoloji ve Dinsel Açıklamaların insanlara Yeterli Gelmeyişi
- Toplumsal Refah Ortamının Yüksek Olması
- Özgür Düşünce Ortamının Varlığı
Felsefe Tanımları
Felsefe tanımı yapmak zordur. Zorluğun nedeni ise, felsefenin her şeyden önce öznel bir alan olmasıdır. Herkes için geçerli bir felsefe tanımı yapmak mümkün değildir. Felsefe tarihine de bakıldığı zaman pek çok filozofun değişik felsefe tanımı yaptığı görülmektedir. Filozofların felsefe tanımları şöyledir:
- Platon: Felsefe, diyalektik düşünme yoluyla ideaların (formların) bilgisini kavramadır.
- İbn Sina: Felsefe, hem kuramsal (bilgi) hem de pratik olarak yetkinleşmedir.
- Aristoteles: Var olan olarak var olanı ve özü gereği ona ait olanları inceleyen bir bilim vardır. Bu bilim (felsefe), herhangi bir özel bilimle aynı değildir çünkü diğer bilimlerin
- hiçbiri var olanlar olarak var olanları genelliğiyle ele almaz.
- El Kindi: İnsan sanatlarının değer ve mertebe bakımından en üstünü felsefedir. Felsefe tarifi, insanın gücü ölçüsünde var olanların hakikatini bilmesidir.
- Farabi, Kitabu’l-Huruf: Felsefe, var olmaları bakımından varlıkların bilinmesidir.
- Immanuel Kant: Felsefenin görevi yanlış anlamadan doğan aldanmacaları ortadan kaldırmaktır. Üstelik bu öylesine övülüp değer verilen kuruntuların yitmesine sebep olsa bile.
- Karl Jaspers: Felsefe, yolda olmak demektir. Felsefede sorular cevaplardan daha önemlidir, her cevap yeni sorulara çevrilir.