Afetlerin Dağılışı ve Etkileri

📅 03 Mart 2025|22 Şubat 2025
Güncel
Afetlerin Dağılışı ve Etkileri

Konu Özeti

Türkiye, Alp-Himalaya deprem kuşağındaki konumuyla sık deprem riski taşır. Ayrıca sel, heyelan, orman yangını gibi afetler de görülür. Farklı fay hatları (Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu, Batı Anadolu) şiddetli depremlere yol açar. Sık görülen sel ve heyelanlar dağlık ve yağışlı bölgelerde yaygındır. İhmal ve yanlış arazi kullanımı kayıpları artırır.

Bu konuda
  • Türkiye’de en sık görülen afet türlerini (deprem, sel, heyelan, orman yangını vb.) öğrenmek
  • Fay hatları (Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu, Batı Anadolu) ve Türkiye’nin deprem riskini kavramak
  • Sel, heyelan, çığ gibi coğrafi etkenlere dayalı afetlerin bölgesel dağılışını anlamak
  • Alınabilecek önlemlerle can ve mal kaybını azaltma yöntemlerini öğrenmek
öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

Deprem

Yer kabuğundaki kırık fay hatları boyunca gelişen çok ani hareketlere deprem adı verilmektedir. Depremler birkaç saniye içerisinde gerçekleşse de fazlasıyla can ve mal kayıpları meydana getirmektedir. Doğal afetler arasında en fazla can ve mal kaybına neden olan felakettir.

Yeryüzünde depremlerin en çok görüldüğü alanlar:

  • Büyük Okyanus Kıyıları (Pasifik Kuşağı)
  • Alp-Himalaya Kuşağı
  • Atlas Okyanusu’nun orta kesimidir.

Özellikle Çin, Japonya, Peru, Şili, Endonezya, Filipinler, Meksika, İtalya, Yunanistan, Türkiye, İran ve Pakistan dünyada en çok deprem meydana gelen ülkeleridir.

Yeryüzünde deprem riskinin en az olduğu yerler;

  • Avustralya’nın batısı,
  • ABD ve Kanada’nın doğusu,
  • Kuzeybatı Avrupa, Grönland ve İskandinav Yarımadası,
  • Doğu Avrupa,
  • Sibirya,
  • Güney ve Orta Afrika,
  • Antartika

Depremlerin gücü ya da boyutu, büyüklük ve şiddet olarak iki şekilde ölçülür. Depremin büyüklüğü; deprem sırasında açığa çıkan enerjinin ölçüsüdür. Rihter tarafından bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel büyüklüğünün bir ölçüsü olarak magnitüd tanımlanmıştır. Depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında yine de kesin bir bilgi vermemektedir.

Depremin şiddeti ise; depremin yapılar ve insanlar üzerindeki etkisinin ölçüsüdür. Mercalli şiddet ölçeği ile depremin şiddeti ölçülmektedir. Bu ölçeğe göre şiddetler Romen rakamları ile gösterilmektedir.

Deprem Öncesinde Yapılması Gerekenler

  • Öncelikle yerleşim yerlerine dikkat edilmelidir. Kaygan ve ovalık alanlara ev inşa edilmemelidir.
  • Yapıları deprem etkilerine dayanıklı yapmalıyız.
  • Eğitim ve tatbikatlarla deprem bilincini geliştirmeliyiz.
  • Binaları sağlam yapmalıyız.
  • Mevcut binaların dayanıklılığını artırmalıyız.
  • Evleri tek ya da iki katlı yapmalıyız.
  • Evlerde banyo ve mutfaktaki dolaplara sürgü yapmalı, odalardaki dolapları, rafları duvara monte etmeliyiz.
  • Evlere sigorta yapmalıyız.
  • Acil durum çantası yapmalıyız.

Deprem Sırasında Yapılması Gerekenler

  • Panik yapmamalıyız.
  • Ocak, fırın vb. cihazları kapatmalıyız.
  • Sarsıntı geçtikten sonra elektrik, gaz ve su vanalarını kapatmalıyız.
  • Merdiven, balkon, koridor, kolon ve balkonlardan uzak durmalıyız.
  • Asansör kullanmamalıyız.
  • Yaşam üçgeni alanı oluşturmalıyız.
  • Enerji hatlarından, diğer binalardan ve duvar diplerinden uzak durmalıyız.
  • Deniz kıyılarından uzak durmalıyız.
  • Yamaç altlarından uzaklaşmalıyız.

Deprem Sonrasında Yapılması Gerekenler

  • Panik yapılmamalıdır.
  • Sarsıntı geçince önceden hazırladığımız acil durum çantasını alarak bulunduğumuz yerlerden çıkarak toplanma alanlarına gitmeliyiz.
  • Yıkılan yapılarda yapılan kurtarma çalışmalarına yardım etmeliyiz.
  • İkinci sarsıntı ihtimaline karşı hazırlıklı olmalıyız.
  • Telefon hatlarını gereksiz yere meşgul etmemeliyiz.
  • Trafiği engellememeliyiz.
  • Zarar görmüş binalara girmek için en az bir saat beklemeliyiz.
  • Deniz kenarlarına gitmemeliyiz.

Tsunami

Tsunami; okyanus ya da deniz tabanlarında oluşan deprem, volkanik patlama ve heyelanlar sonucunda meydana gelen dev dalgalara denir. Japonca bir kelimedir. Tsunamiler; oluşum, yayılma ve sel olarak üç aşamada gerçekleşmektedir. Oluşum aşamasında okyanus ya da deniz tabanında deprem meydana gelir. Bunun sonucunda da su dengesi bozulur. Yayılma evresinde dalgalar, deprem bölgesinden kıyılara doğru hızla yayılır. Sel evresinde ise kıyılarda yer alan yerleşmeler, limanlar, tesisler su altında kalır.

Japonya, Filipinler, Endonezya, Şili, Çin, Hindistan, İspanya, Portekiz, Türkiye tsunami riskinin en fazla olduğu ülkelerdir. Tsunamilere bağlı olarak doğal afetlerin en çok görüldüğü yerler Büyük Okyanus kıyıları yani Ateş Çemberi kuşağıdır.

Tsunaminin olumsuz etkilerini azaltmak için;

  • Erken uyarı sistemleri kurulmalıdır.
  • Tsunami esnasında olabildiğince yüksek yerlere çıkılmalıdır.

Volkanizma

Volkanizma; magmanın yeryüzüne çıkmasına verilen addır. Magmadaki gazlar, kabuğun çatlaklı veya kırıklı yapısından havaya karışmaktadır. Böylece magma üzerindeki basınç azalır ve magma köpürerek kabuğa doğru yükselmeye başlar. Sonucunda ise volkanizma oluşur.

Yeryüzündeki volkanların çoğu Büyük Okyanus çevresinde ve adalarında bulunmaktadır. Bu nedenle bu gölgeye ateş çemberi adı da verilmektedir. Dünya’da bulunan 550 aktif volkanın 3/4ü ateş çemberi bölgesinde bulunmaktadır. Geri kalan önemli volkanlar ise Akdeniz çevresi, Alp-Himalaya Dağları’nın çevresi, Doğu Afrika ve Orta Amerika’dadır.

Dünya'da bulunan aktif volkanların haritası

Volkanizmalarda katı, sıvı ve gaz şeklinde çıkan malzemeler ile volkanik depremler canlılar ve doğa üzerinde olumsuzluklara neden olmaktadır. Örneğin; volkanizma sırasında çıkan yakıcı ve zehirli gazlar daha sonrasında asit yağmurlarına neden olabilmektedir. Aynı zamanda volkanizma sırasında çıkan lav akıntıları geçtikleri yerleri yakarak yok etmektedir. Tüm bunlara rağmen volkanizma her zaman afet durumunda değildir. Volkanizmanın olduğu topraklar dünya üzerindeki en verimli topraklardır. Bu nedenle insanlar volkanizmaların yanında tarım yapmaya devam etmektedir.

Kütle Hareketleri

Yer çekiminin etkisi ile kaya kütlelerinin veya malzemelerin yamaçlardan aşağıya doğru kütlesel olarak yer değiştirmesi olayına kütle hareketi adı verilmektedir. Kütle hareketlerinin en önemli iki nedeni; yer çekimi ve yamaç dengesinin bozulmasıdır. Kütle hareketleri; heyelan, kaya düşmesi, çamur akıntısı, toprak kaymsı ve kaya bloğunun devrilmesidir.

Heyelan

Heyelan; eğimli arazilerde toprak ve taş kütlelerinin bulunduk­ları yerlerden ayrılarak aşağılara doğru kayması ve düşme­si olayına denilmektedir. Heyelanlar her yıl insanların can ve mal kaybına yol açan önemli doğal afetler­den biridir.

Heyelanların oluşmasında arazinin eğimli olması, kar erimeleri sonucu toprağın suya doygun hale gelip gevşemesi, aralıksız yağan yağışlar, kaya ve toprağın cinsi, tabakaların durumu ve beşeri fak­törler etkilidir.

Heyelanlar engebeli arazilerin ve yoğun yağışların olduğu yerlerde etkilidir. Dünya’da en fazla heyelan görülen yerler; Çin, Hindistan, Filipinler, Endonezya, Şili, Peru, İtalya ve Nepal’dir. Heyelanlar yerleşim yerlerine yakın yerde gerçekleştiği zaman fazlasıyla can ve mal kaybına neden olmaktadır. Bazı yolların kapanması sonucu ulaşımın aksamasına, taşımacılık hizmetlerinin yavaşlamasına da neden olmaktadır.

⭐Toprak kayması ve heyelanlardan korunmak için;

  • Öncelikle eğimi fazla olan yamaçlardaki bitki örtüsü korunmalı,
  • Bitki örtüsü olmayan yamaçlar ağaçlandırılmalıdır.
  • Ayrıca yamaç dengesi bozulmamalı ve yamaçlarda istinat (destek) duvarları yapılmalıdır.

Kaya Düşmesi

Dağlık alanlarda, dik yamaçlardan kopan iri kaya parçalarının aşağıya doğru düşmesine kaya düşmesi denir. Falezlerden, yamaçlardan, mağara tavanlarından veya sivri dağ doruklarından genellikle kaya düşmektedir. Türkiye’de en fazla Kayseri, Ürgüp-Göreme, Adana, Ankara, Bolu, Trabzon illerinde görülmektedir.

Çamur Akıntısı

Su ile doygun hale gelen yüzey malzemelerinin bitki örtüsünden yoksun yamaçlarda eğim doğrultusunda aşağıya doğru akması olayına çamur akıntısı denir. Kurak ve yarı kurak bölgelerde genellikle görülür. Yamaçların dik olması, sağanak şeklinde yağışların olması, bitki örtüsünün zayıf olması çamur akıntısının nedenleridir. Türkiye’de en fazla Akdeniz Bölgesi’nde görülmektedir.

Sel ve Taşkın Olayları

Su baskınları; sel ve taşkın olarak ikiye ayrılmaktadır. Sel; ani ve şiddetli yağışlar ile kar erimeleri sonucunda oluşan hızlı akışa sahip sulara verilen addır. Taşkın ise; akarsuyun sahip olduğu akımın artması ile taşıdığı su miktarının çevredeki arazilerde göllenmesine denilmektedir.

Sel ve taşkınların oluşmasında etkili olan faktörler;

  • Sağanak yağışlar,
  • Kar erimeleri,
  • Toprak yapısı,
  • Toprağın neme fazlasıyla doymuş olması,
  • Bitki örtüsünün cılız olması,
  • Doğal bitki örtüsünün tahrip edilmesi,
  • Akarsu yataklarının yerleşim yeri olarak kullanıl­ması,
  • Baraj kapakların açılması veya barajların çökmesi,
  • Dere yataklarına yapıların yapılması,
  • Plansız kentleşme ve altyapı eksiklikleridir.

Sel en kurak ve en nemli alanlar da dahil olmak üzere her yerde meydana gelebilir. Kısa sürede oluşan ve etkisi de kısa süren sellere ani seller adı verilmektedir. Seller oluştukları veya etkili oldukları yerlere göre de akarsu selleri, baraj selleri, şehir selleri, dağlık alan selleri veya kıyı selleri olarak isimler alabilmektedir.

Sellerin en çok etkilediği bölgelerin arasında ilk sıralarda genellikle Güneydo­ğu Asya ülkeleri (Bangladeş, Hindistan, Çin, Tayland) vardır. Bu sırayı Batı Avrupa (İngiltere, Hollanda), Orta Avrupa (Romanya, Macaristan) ve Amerika Kıtası (Meksika, Brezilya) takip etmektedir.

Sel ve taşkınlardan korunmak için;

  • Akarsu havzalarında ağaçlandırma yapılmalı ve doğal bitki örtüsü korunmalıdır.
  • Akarsu yatağında taşkın setleri yapılmalıdır.
  • Dere yatakları ıslah edilmelidir.
  • Akarsuyun doğal drenaj sistemi değiştirilmemeli ve yatak kesiti küçültülmemelidir.
  • Taşkın riski olan alanlar yerleşime açılmamalıdır.
  • Yerleşim yerlerindeki kuru dere yatakları asfaltlanarak yol haline getirilmemelidir.
  • Doğal çevre korunmalı ve doğal kaynaklar bilinçli şekilde kullanılmalıdır.
  • Erken uyarı sistemi kurulmalıdır.

Şiddetli Rüzgarlar

Rüzgar, basınç farklarının ortaya çıkardığı atmosfer olayına denir. Rüzgarlar büyüklüğü, oluşum şekli ve yıkıcılığına göre farklı isimlerle anılmaktadır. Rüzgarların yıkıcılığı en fazla olanı fırtına, kasırga ve hortumdur. Bu hava olayları genellikle okyanuslarda ve okyanusa kıyısı olan bölgelerde görülmektedir.

Fırtına

Fırtına; saatteki hızı 60 km üzerinde olan rüzgarlarla birlikte şiddetli yağışların ve şimşek, yıldırım gibi diğer hava olaylarının görüldüğü hava olayıdır. Fırtınalar şiddetli yağışlara, deniz kabarmalarına bağlı olarak oluşan sel ve taşkınlara, binaların yıkılmasına, deniz kazalarına, ağaçların kökünden sökülmesine, her türlü trafiğin aksamasına, orman yangınlarına ve yıldırım çarpmasına neden olabilmektedir.

Kasırga

Fırtınaların en hızlı gelişen ve en yıkıcı etkiye sahip olanına kasırga ya da tayfun adı verilmektedir. Saatteki hızı 120 km’nin üzerindedir. Kasırgalar daha çok tropikal bölgelerdeki okyanus kıyılarında görülmektedir. Sarmal hava hareketi halinde oldukları için hortumlara da neden olabilirler. En çok ABD, Japonya, Filipinler, Orta Amerika, Çin, Avustralya ve Endonezya’da görülür.

Dünya’da kasırgalara farklı isimler de verilmiştir. Asya ve Büyük Okyanus taraflarında “tayfun”, Hint Okyanusu taraflarında “siklon”, Meksika körfezi taraflarında “hurrican”, Japonya’da “kamikaze”, Afrika’da “tornado”, Avustralya’da “willy willy” denilmektedir.

Hortum

Hortum; sıcak ve nemli havanın bir anda yükselmesi sonucunda oluşur. Dünyanın her yerinde meydana gelebilir. Etkili oldukları yerlerde ise ciddi mal ve can kayıplarına neden olmaktadır. En etkili hortumlar; ABD ve Meksika Körfezi’nde görülür.

Kuraklık

Kuraklık; yağışların kaydedilen normal seviyelerinin önemli ölçüde altına düşmesi sonucu, arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesine ve hidrolojik dengenin bozulmasına denilmektedir. Kuraklık dünyanın en önemli sorunlarından da biridir. Önemli ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri olan bir doğa olayıdır. Kuraklığı diğer doğal afetlerden ayıran özellik; yavaş yavaş kuvvetini artırması ve olay sona erdikten sonra bile uzun süre etkisini sürdürmesidir.

Çöller kuraklığın en yaygın olarak görüldüğü alanlardır. Kuraklık sonucunda tarımsal verim düşer, doğal bitki örtüsü cılızlaşır, içme ve kullanma suyunun azal­masına bağlı olarak açlık; kıtlık, susuzluk ve çeşitli bulaşıcı hastalıklar ortaya çıkar. Barajlardaki su sevi­yesinin düşmesine bağlı olarak tarım alanları susuz kalır ve elektrik enerjisi sıkıntısı çekilir.

Dünya’da kuraklığın çok şiddetli olduğu kıta Afrika Kıtası’dır.

Beşeri Afetler

Beşeri afetler, insanların doğrudan veya dolaylı etkisiyle meydana gelen, büyük çaplı can ve mal kayıplarına, çevresel tahribat ve toplumsal sorunlara yol açan olaylardır. Doğal afetlerden farklı olarak insan kaynaklı unsurların sonucu olarak ortaya çıkarlar. Bu afetlere “insan kaynaklı afetler” veya “insani afetler” de denir.

Beşeri Afetlerin Temel Özellikleri;

  • İnsan Faktörü: İnsanların hatalı kararları, ihmalleri veya kasıtlı eylemleri sonucunda tetiklenir. Yanlış politikalar, yetersiz denetimler, teknik hatalar vb. etkenler, beşerî afetlerin oluşmasında rol oynar.
  • Öngörülebilirlik ve Önlenebilirlik: Çoğu beşeri afet, uygun planlama, eğitim, denetim ve yasal düzenlemelerle önlenebilir veya etkileri en aza indirilebilir. Doğal afetlerden farklı olarak “engellenmesi” mümkün olan riskler, insan kaynaklı afetlerde daha yüksektir.
  • Çevresel ve Sosyal Etkiler: Toplumsal huzursuzluk, ekonomik kayıplar, sağlık sorunları, uzun vadeli çevre tahribatı gibi sonuçlar doğurur. Bazı beşeri afetler, bölgesel veya küresel etkilere neden olabilir (nükleer kazalar, savaşlar vb.).

Beşeri Afet Çeşitleri;

  • Endüstriyel Kazalar=
    • Kimya Endüstrisi Kazaları: Patlama, sızıntı, yangın ve toksik madde salınımı (ör. 1984 Bhopal Faciası).
    • Petrol Sızıntıları: Petrol platformu veya tanker kazaları (ör. 2010 Deepwater Horizon).
    • Maden Kazaları: Çökme, patlama, gaz sızıntısı (ör. Soma maden faciası).
  • Nükleer ve Radyolojik Kazalar=
    • Nükleer Santral Kazaları: Çernobil (1986), Fukuşima (2011) gibi kazalar, geniş coğrafyada radyasyona ve uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açar.
    • Radyolojik Kazalar: Hastaneler veya araştırma laboratuvarlarında kullanılan radyoaktif malzemelerin sızıntıları.
  • Biyolojik ve Sağlıkla İlgili Afetler=
    • Epidemiler ve Pandemiler: İnsan kaynaklı laboratuvar sızıntıları veya biyolojik silah kullanımıyla yayılabilen hastalıklar.
    • Gıda Zehirlenmeleri ve Tarımsal Kazalar: Hatalı üretim ve denetim eksikliği, büyük kitleleri etkileyen gıda ve su kaynaklı hastalıklar.
  • Yangınlar (Orman ve Şehir Yangınları)=
    • Kasıtlı veya İhmal: Orman yangınlarının büyük bölümü insan kaynaklıdır (kasıt, anız yakma, söndürülmemiş sigara vb.).
    • Kentsel Yangınlar: Elektrik hataları, gaz patlamaları, ihmal sonucu binalarda çıkan yangınlar.
  • Savaş, Terör Eylemleri ve İç Karışıklıklar=
    • Silahlı Çatışmalar: Sivil halkın göç etmesine, can kayıplarına, altyapı yıkımına neden olur.
    • Terör Saldırıları: Bombalama, kimyasal ve biyolojik saldırılar, kitlesel panik ve can kayıpları.
  • Ekolojik Tahribat ve Çevre Kirliliği=
    • Küresel Isınma ve İklim Değişikliği: Uzun vadede insan kaynaklı sera gazı emisyonları; sel, kuraklık vb. olayları tetikleyebilir.
    • Aşırı Avlanma, Ormansızlaşma: Ekosistem dengesini bozarak uzun vadede ekolojik felaketlere yol açar.

Beşeri Afetlerin Sonuçları;

  1. Can ve Mal Kaybı
    • Endüstriyel kazalar veya nükleer felaketler binlerce insanın ölümüne, yaralanmasına yol açabilir.
    • Konutların, sanayi tesislerinin, altyapının tahrip olması büyük ekonomik kayıplar getirir.
  2. Çevresel Yıkım ve Uzun Vadeli Etkiler
    • Toprak, su ve havanın kirlenmesi, tarımın ve su kaynaklarının kullanımını uzun süre kısıtlar.
    • Radyasyon gibi kirlilikler, bölgenin on yıllar boyunca yaşanamaz hâle gelmesine sebep olabilir.
  3. Toplumsal ve Psikolojik Etkiler
    • Göçler, mülteci krizleri ve işsizlik, toplumsal huzursuzluğu artırır.
    • Kaygı, travma ve güvensizlik duyguları uzun süre gündemde kalabilir.
  4. Ekonomik Daralma
    • Yabancı yatırımların çekilmesi, turizmin zarar görmesi, üretim tesislerinin durması, işsizliğin artması gibi sonuçlar doğar.
    • Devlet bütçesine yansıyan yeniden inşa masrafları ciddi yük getirebilir.

Beşeri afetler, insan eylemlerinin veya ihmallerinin tetiklediği geniş çaplı felaketlerdir ve engellenmesi veya en aza indirilmesi büyük ölçüde planlama, eğitim, denetim ve sorumluluk bilinci gerektirir. Yeterli hukuki düzenlemeler, teknolojik önlemler ve toplumsal farkındalık sayesinde beşerî afetlerin sıklığı ve şiddeti önemli ölçüde azaltılabilir.

Türkiye’de Afetlerin Dağılışı ve Etkileri

Türkiye’de Kütle Hareketleri

Türkiye’de en fazla heyelan kütle hareketi görülmektedir. Bunun nedeni ise iklim ve jeolojik özellikleridir.

Türkiye’de heyelanların büyük çoğunluğu Karadeniz’de Kuzey Anadolu Dağları’nın çevresi ile Doğu Anadolu’nun güneybatısı ve orta kesimlerinde görülmektedir. Karadeniz Bölgesi’nin %89’u heyelana duyarlıdır ve bu bölgede büyük ölçüde can ve mal kayıplarına neden olan heyelanlar yaşanmıştır.

MevsimTürkiye’de Heyelanların Gerçekleşme Yüzdesi
İlkbahar%64,33
Yaz%5,90
Sonbahar%5,10
Kış%24,47

Türkiye’de Deprem

Türkiye'nin deprem haritası

Türkiye Alp Himalaya Deprem Kuşağı’nda bulunmaktadır. Türkiye’nin bulunduğu bu konumda büyük levhalar arasında birçok küçük levha da yer almaktadır. Bu durum Türkiye’nin büyük bölümünün deprem kuşağı içinde yer almasına neden olmuştur.

Depremlerin yoğunlaştığı en önemli fay hattı; dünyanın en önemli ve aktif kırıklarından olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’dır. Bu hat Bingöl Karlıova’dan başlayarak, Kuzey Anadolu’yu batı yönünde kat ederek, Bolu’dan itibaren farklı kollara ayrılarak Ege’nin kuzeyine doğru devam etmektedir. Son yüzyılda bu hat üzerinde iki önemli deprem yaşanmıştır: 1939’da Erzincan Depremi (şiddeti: 7,9), 1999’da Marmara Depremi (şiddeti: 7,4).

Diğer önemli fay hattı ise; Güney Marmara ve Ege Bölgesi’ni de içine alan Batı Anadolu Fay Kuşağı’dır. Buralardaki doğu–batı doğrultulu horst–graben sistemlerini içine almaktadır.

Doğu Afrika’dan başlayarak Kızıldeniz – Gor Çukuru hattından Türkiye’ye İskenderun Körfezi’nden giriş yapan Doğu Anadolu Fay Hattı ise Türkiye’deki bir başka fay hattıdır.

Türkiye’de Sel ve Taşkınlar

Türkiye’de sel ve taşkın olayları çok sık görülmektedir. Sel ve taşkınlar en çok mart, nisan, mayıs, haziran ve temmuz aylarında görülmektedir. Karadeniz, Akdeniz ve Marmara bölgeleri sele ve taşkına en çok uğrayan bölgelerdir.

Türkiye’de sel ve taşkın olaylarının afete dönüşmesinin nedeni doğal etkenler ve insanların birtakım faaliyetleridir. Örneğin; yanlış arazi kullanımı, bitki örtüsü tahribatı, altyapı yetersizlikleri, hızlı nüfus artışları ve gerekli önlemlerin alınmamasıdır.

Türkiye’de Çığ

Türkiye’de çığ olayı yükseltisi 1000 metreyi geçen sahalarda ve karlı gün sayısının fazla olduğu yerlerde yaşanmaktadır. Özellikle Doğu Anadolu, Kuzey Anadolu, İç Anadolu’nun doğusu ve Orta Toroslar’da gözlenmektedir. Bayburt, Ağrı, Hakkari, Artvin ve Tunceli ise çığ olayının en çok yaşandığı illerdir. Türkiye’de çığ olayı en çok ocak, şubat ve mart aylarında görülmektedir.

Türkiye’de Orman Yangınları

Türkiye Akdeniz iklim kuşağında yer aldığı için yazları sıcak ve kurak geçer. Bu da orman yangınları için elverişli bir ortam hazırlar. Beşeri hatalar da büyük tahribatlara neden olabilmektedir.

Türkiye’nin orman yangınları açısından en hassas alanları Ege ve Akdeniz sahil şerididir. Antalya, Muğla, Mersin, İzmir, Manisa, Ankara, Uşak, Hatay orman yangınları konusunda en hassas yerlerdir.

Türkiye’de Tsunami

Türkiye’de son 3000 yıllık süreçte 90’dan fazla tsunami meydana gelmiştir. Buna bağlı olarak başta Marmara olmak üzere Türkiye’yi çevreleyecek bütün denizlerde yaşanabilecek şiddetli bir deprem tsunami oluşturabilecektir.

Türkiye’de Volkanizma

Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer almaktadır. Buna rağmen Türkiye’de aktif bir volkan bulunmamaktadır. En son volkanik faaliyet nemrut Dağı’nda görülmüştür. Aynı zamanda Erciyes, Hasan Dağı, Büyük ve Küçük Ağrı Dağları ve Tendürek Dağı’nda küçük de olsa volkanik faaliyetlerin görüldüğü tespit edilmiştir.

Türkiye'deki volkanik dağlar haritası

Türkiye’de Kuraklık

Türkiye’de kuraklık sorunu günden güne artmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgesinin bazı yerleri kuraklık sorunu ile baş başa kalmakta ve tarımsal verimleri düşmektedir.

Türkiye’de Şiddetli Rüzgarlar

Türkiye’nin orta kuşakta bulunması, iklimi etkileyen hava kütleleri, basınç merkezleri, rüzgar sistemleri ve fiziki özellikleri nedeniyle kuvvetli rüzgarların yanı sıra fırtınaların da sıklıkla görüldüğü bir ülkedir. Türkiye’de etkili olan fırtınalar; karayel, lodos ve poyraz fırtınalarıdır. Fırtınalar en çok kışın ve ilkbaharda görülmektedir. Aynı zamanda Türkiye’de kuzeyi hariç zaman zaman Anadolu’da hortumlara da rastlanılmaktadır. Daha çok Doğu Akdeniz’de görülmektedir.

✍ Ders Notları
👍 2018 Müfredatı
8 Ders Saati📂 10. Sınıf Coğrafya
Bu Yazıda Geçen Terimler
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Afetlerden Korunma
Coğrafya

Afetlerden Korunma

İçeriğe Git>
Türkiye’nin Madenleri ve Enerji Kaynakları
Coğrafya

Türkiye’nin Madenleri ve Enerji Kaynakları

İçeriğe Git>
İklim Sistemi
Coğrafya

İklim Sistemi

İçeriğe Git>
Afet Türleri
Coğrafya

Afet Türleri

İçeriğe Git>
Ekstrem Doğa Olayları
Coğrafya

Ekstrem Doğa Olayları

İçeriğe Git>
Afet Türleri
Coğrafya

Afet Türleri

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo