Doğruyu Arayan Bir Varlık Olarak İnsan

📅 27 Mart 2025|27 Mart 2025
Güncel
Doğruyu Arayan Bir Varlık Olarak İnsan

Konu Özeti

İnsan, akıl ve fıtrat gibi doğuştan gelen özellikleriyle varoluşunu sorgulayan, doğru bilgiye ulaşmayı amaçlayan bir varlıktır. Hakikati bulma yolunda akıl, tefekkür ve vahiyden yararlanarak yaratılış amacını anlar; kulluk bilinciyle dünya ve ahiret mutluluğuna erişmeye çalışır.

Bu konuda
  • İnsanın hakikati arama sebeplerini
  • Akıl, irade ve fıtrat kavramlarını
  • Vahyin ve peygamberlerin önemini
  • İnsanın sorumluluk bilinci ve kulluk amacını
öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

İnsan; merak, düşünme ve sorgulama yeteneği sayesinde hakikati (doğruyu) arayan bir varlıktır. Tarih boyunca insanlar “Kimim?”, “Nereden geldim?”, “Niçin yaratıldım?” gibi varoluşsal sorulara cevap aramıştır. Bu arayışın temelinde, insana doğuştan verilen akıl ve fıtrat (yaratılış) özellikleri yatar.

Fıtrat; insanın doğuştan getirdiği saf, temiz ve iyiliğe meyilli yapısıdır. İslam’a göre, insan fıtrat gereği doğru olana ve gerçeği bulmaya yatkındır. Yanlış inançlar veya çevresel faktörler, zaman zaman insanı bu doğal eğilimden uzaklaştırabilir ancak insanın içinde daima hakikat arayışı devam eder.

Akıl; insan, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırt edebilme kabiliyetine sahiptir. İrade; özgür seçim yapma gücü, insanın davranışlarında sorumluluk almasını sağlar. Bu iki üstün özellik, insanın bir imtihan dünyasında olduğunu gösterir. Seçim yapabilmesi, onun sorumlu kılındığının en önemli işaretlerindendir.

İnsanın yaratılışında, kendini tanıma ve varlığını anlamlandırma ihtiyacı vardır. İyiyi ve doğruyu bulmak için “Doğru bilgiye nasıl ulaşabilirim?” ve “Mutlu olmak için ne yapmalıyım?” gibi sorular sorar. Bu süreçte, derin düşünme anlamına gelen tefekkür öne çıkar. Kur’an-ı Kerim’de (Âl-i İmrân 3/191) “Onlar göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler…” ifadesi, insanın düşünmeye teşvik edildiğine bir örnektir.

Alîm olan Allah (c.c.), insana yeni bilgiler edinebilme özelliği vermiş ve “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 96/1-5) ayetiyle bu özelliğin önemini vurgulamıştır. İnsanın duyularıyla kazandığı bilgiyi akılla muhakeme etmesi, hakikati bulma sürecinde belirleyici rol oynar. Böylece insan, Allah’ın (c.c.) ayetlerini ve evrendeki olayları inceleyip O’nun yüceliğini kavramaya çalışır.

İslam, insana dünya ve ahiret mutluluğuna giden doğru yolu gösterir. Samimiyetle arayan kişiyi, “Hâdi” (doğru yolu gösteren) olan Allah (c.c.) hidayete ulaştırır (İnsan 76/3). Kur’an’da sıkça “Ey akıl sahipleri!” diye seslenilmesi, aklın ve tefekkürün değerine işaret eder. İnsanın, hem duyularının hem de aklının rehberliğiyle hakikati araması, yaratılışındaki en temel gereksinimlerinden biridir.

Vahiy; Allah (c.c.)’ın, peygamberler aracılığıyla insanlara gönderdiği ilahi mesajdır. İnsan, vahyin rehberliğiyle doğruluk, adalet, merhamet gibi ahlaki ilkeleri öğrenir ve bunları yaşama imkânı bulur. Peygamberler, insanların doğruyu arayış yolculuğunda onlara yol gösteren önderlerdir.

İnsan, varoluş, inanç, ahlak ve toplumsal düzen gibi konularda yol göstericiye ihtiyaç duyar. Bu rehberlik, vahiy ve peygamberler aracılığıyla gerçekleşir. Çünkü insan, akıl ve duyularıyla her bilgiyi elde edemeyeceğinden vahiye de muhtaçtır. Vahiy, Hz. Âdem ile başlayıp Hz. Muhammed (sav) ile tamamlanmıştır. Peygamberler, Allah’ın (c.c.) mesajlarını insanlara ileterek doğru yola dair ilkeler ve sorumluluklar öğretmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim, pek çok ayette insanın düşünmeye, ibret almaya ve aklını kullanmaya teşvik edildiğini vurgular. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer Suresi 9. ayet) gibi ayetler, insanın bilgi ve doğruyu arama sorumluluğuna işaret eder. Evrenin incelenmesi, yaratılış üzerinde düşünülmesi, insanın yaratılış gayesini anlamasına yardımcı olur.

İnsanın ilk görevi Allah’a (c.c.) kulluk etmektir. “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”^(26) ayeti de bu amacı ortaya koyar. Bu kulluğun temeli, Allah’ı (c.c.) tanıma ve O’na teslim olmaya dayanır. İnsan, yaratılışında bulunan fıtrat sayesinde hakikate yönelmeye elverişlidir. Ancak nefsin kötü isteklerine uyarak veya unutma gibi zaaflara düşerek yanılabilir. Bu nedenle Allah (c.c.), insanın sapmaması için vahiy göndermiştir.

Her ergenlik çağına ulaşan ve akıl sağlığı yerinde olan insan, dinî emir ve yasaklardan sorumludur (mükelleftir). Dünya hayatının bir imtihan olduğunu bilerek nimetlere şükretmeli, sıkıntılara sabretmeli ve vahye kulak vermelidir. Yaratılış amacına uygun biçimde hareket ederek, hem Allah’a (c.c.) hem kendine hem de topluma karşı görevlerini yerine getirmeli; böylece ahlaken yükselip insanlara adil ve yardımsever davranmalıdır.

📎KAVRAMLAR

  • Fıtrat= İnsanın yaratılışında bulunan ve onu hakikate yönelten doğuştan gelen özelliğidir.
  • Hadi= Allah’ın (c.c.) doğru yolu gösteren, insanları hakikate ulaştıran sıfatıdır.
  • İlim= Araştırma, gözlem ve akıl yürütme yoluyla elde edilen sistemli bilgidir.
  • Mükellef= Akıl sağlığı yerinde olup ergenlik çağına ulaşan ve dinî emir-yasaklardan sorumlu kişi demektir.
  • Peygamber= Allah’ın (c.c.) vahiy göndererek insanlara yol göstermesi için görevlendirdiği seçilmiş kimsedir.
  • Tefekkür= Varlıkları ve olayları derinlemesine düşünüp onların anlamını kavramaya çalışmaktır.
  • Vahiy=Allah’ın (c.c.) emir ve mesajlarını peygamberlere bildirme yolu veya sürecidir.
✍ Ders Notları
👍 2024 - Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
13 Ders Saati📂 9. Sınıf Din Kültürü
Bu yazıda bulunan terimler ayrıca anlatılmamıştır. Bu yazıdaki bir terimin ayrıca anlatılmasını istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından bize ulaşabilirsiniz.
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo