Bilgi Felsefesinin Konusu ve Temel Kavramları

📅 09 Kasım 2025|09 Kasım 2025
Bikifi

Bikifi’de aç → Reklamsız, kesintisiz öğren!

Reklamsız, odaklanmış çalışma

Notunu favorilerine kaydet ve kaybetme

Kaldığın yerden otomatik devam et

Not çalışma yüzdeni otomatik takip et

Tamamen ÜCRETSİZ→250 000+ öğrenciye katıl, ders çalış, yorum yap!

Güncel
No Image Photo

Konu Özeti

Bilgi felsefesi ya da epistemoloji, bilginin ne olduğunu, nasıl elde edildiğini ve sınırlarını araştıran felsefi disiplindir. Bilgi, gerekçelendirilmiş doğru inanç olarak tanımlanır ve üç temel unsura sahiptir: doğruluk, inanç ve gerekçelendirme. Platon'un Mağara Benzetmesi ile bilgi-sanı ayrımı açıklanır.

Bu konuda
  • Epistemolojinin konusunu ve bilgi felsefesinin temel sorularını
  • Bilgi, sanı, doğruluk ve gerçeklik kavramları arasındaki farkları
  • Platon'un Mağara Benzetmesi'nin bilgisel anlamını
  • Önerme ve argüman yapısını mantıksal çıkarım süreciyle
  • ... ve 1 konu daha

öğreneceksiniz.
Reklamsız Bikifi Mobil Uygulaması!

İnsanlar olarak sürekli bir şeyler öğrenir ve bilgiler ediniriz. Peki ama gerçekten bildiklerimizin doğru olduğundan emin olabilir miyiz? İşte bilgi felsefesi tam da bu soruyla ilgilenir. Bilgi nedir, nasıl elde edilir ve sınırları nelerdir gibi soruları araştıran bilgi felsefesi, felsefenin en temel dallarından biridir.

Bilgi Felsefesinin Konusu ve Temel Kavramları

Bilgi felsefesi ya da diğer adıyla epistemoloji (bilginin doğasını inceleyen felsefe dalı), bilgi ile ilgili temel soruları araştırır.

Epistemolojiye Giriş

Epistemoloji (Yunanca “episteme” = bilgi, “logos” = bilim), bilginin ne olduğunu, nasıl elde edildiğini ve sınırlarının ne olduğunu araştıran felsefi disiplindir. Örneğin, “Dışarıda yağmur yağıyor” dediğimizde, bunu gerçekten bildiğimizden emin olabilir miyiz? Ya da matematik bilgisi ile tarih bilgisi arasında bir fark var mıdır? İşte epistemoloji bu tür sorularla ilgilenir.

Günlük hayatta sürekli “biliyorum” deriz. Arkadaşımızın adını biliriz, okula giden yolu biliriz, sınavda soruların cevabını biliriz. Ancak felsefe, bu “bilme” eyleminin gerçekte ne anlama geldiğini sorgular. Bilgi felsefesi, bilimsel bilgiden gündelik bilgiye kadar her türlü bilgiyi inceler ve bunların güvenilirliğini değerlendirir.

Bilginin Yapısı ve Özellikleri

Bilgi, basitçe bir bilen (özne) ile bilinen (nesne) arasındaki ilişkidir. Örneğin, “Ankara Türkiye’nin başkentidir” bilgisinde:

  • Bilen (özne): Bu bilgiye sahip olan kişi
  • Bilinen (nesne): Ankara’nın başkent olduğu gerçeği

Bu ilişki tek taraflı değildir. Özne, nesneyi algılar, anlar ve onun hakkında yargıda bulunur. Örneğin, bir elmayı gördüğünüzde:

  1. Önce elmayı algılarsınız. (görme, koklama)
  2. Sonra onu “elma” olarak tanırsınız.
  3. En sonunda “Bu elma kırmızıdır” gibi bir yargıya varırsınız.

Bilgi Kavramının Tanımı

Bilgi, en basit tanımıyla gerekçelendirilmiş doğru inançtır. Bu tanımı anlamak için üç temel unsuru inceleyelim:

  1. İnanç: Bir şeye inanmamız gerekir
  2. Doğruluk: İnandığımız şey gerçekle uyumlu olmalıdır
  3. Gerekçelendirme: İnancımız için sağlam kanıtlarımız olmalıdır

Örneğin, “Yarın hava yağmurlu olacak” dediğinizde:

  • Buna inanıyorsanız ✓
  • Yarın gerçekten yağmur yağarsa (doğru çıkarsa) ✓
  • Meteoroloji raporlarına dayanıyorsanız (gerekçeniz varsa) ✓
  • O zaman bu bir bilgidir!

Bilginin Temel Unsurları

Bilginin oluşması için mutlaka doğru inanç ve gerekçelendirme olmalıdır. Sadece tahmin etmek veya şans eseri doğru bilmek, gerçek bilgi sayılmaz.

Örnek senaryo: Ali, hiç ders çalışmadan sınavda “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u 1453’te fetti” sorusuna doğru cevap verdi. Ali’nin cevabı doğru olsa da, bunu bildiğini söyleyemeyiz çünkü gerekçesi yoktur. Belki de sadece şanslıydı!

Bilgiyi Oluşturan Süreç

Bilme eylemi şu aşamalardan geçer:

  1. Algılama: Duyu organlarımızla nesneyi fark ederiz.
  2. Kavrama: Algıladığımızı zihnimizde anlamlandırırız.
  3. Yargı oluşturma: Nesne hakkında bir hükme varırız.

Örneğin, bahçede bir çiçek gördüğünüzde:

  • Önce çiçeği görürsünüz (algı)
  • Sonra onun “gül” olduğunu anlarsınız (kavrama)
  • En sonunda “Bu gül kırmızıdır” dersiniz (yargı)

Temel Kavramlar ve Ayrımlar

Bilgi felsefesinde karşılaştığımız temel kavramları ve bunlar arasındaki farkları anlamak, konuyu daha iyi kavramamızı sağlayacaktır.

Bilgi ve Sanı Ayrımı

Felsefe tarihinde en önemli ayrımlardan biri bilgi (episteme) ile sanı (doksa) arasındaki farktır. Bu ayrımı günlük hayattan örneklerle açıklayalım:

  • Bilgi örneği: “Suyun kimyasal formülü H₂O’dur” → Bilimsel olarak kanıtlanmış, herkes için geçerli
  • Sanı örneği: “Bence yarın maç berabere bitecek” → Kişisel tahmin, kesin değil

Bilginin Özellikleri

Bilginin sanıdan farkı, mutlaka doğruluk ve gerekçelendirme şartını taşımasıdır. Bilgi:

  • Nesnel ve evrenseldir. (herkes için geçerlidir)
  • Kanıtlanabilir ve test edilebilir.
  • Güvenilir ve kesindir.
  • Sistematik ve tutarlıdır.

Örneğin, “Dünyanın Güneş etrafında döndüğü” bilgisi, teleskoplarla gözlemlenebilir, matematiksel hesaplarla kanıtlanabilir ve herkes için geçerlidir.

Sanının Özellikleri

Sanı (subjektif algı), henüz doğrulanmamış inanç veya tahmindir. Sanının özellikleri:

  • Öznel ve kişiseldir.
  • Değişkendir.
  • Kesin kanıtı yoktur.
  • Doğru da yanlış da olabilir.

Örneğin, “Galatasaray bu sene şampiyon olur” ifadesi bir sanıdır çünkü henüz gerçekleşmemiştir ve kişisel bir tahmindir.

Doğruluk ve Gerçeklik

Bilgi felsefesinde doğruluk ve gerçeklik kavramları birbirleriyle yakından ilişkilidir ancak farklı anlamlara sahiptir.

Doğruluk Kavramı

Doğruluk (bilginin gerçeğe uygunluğu), bir önermenin gerçek durumla örtüşmesidir. Örneğin:

  • “Kar beyazdır” → Doğru (gerçekle uyumlu)
  • “Kar siyahtır” → Yanlış (gerçekle uyumsuz)

Doğruluk, söylediğimiz veya düşündüğümüz şeyin gerçekte var olan durumla uyuşmasıdır. Bir harita düşünün: Harita üzerindeki yollar gerçekteki yollarla uyuşuyorsa, harita doğrudur.

Gerçeklik Kavramı

Gerçeklik (var olan her şey, nesnel dünya), bizden bağımsız olarak var olan her şeydir. Gerçeklik:

  • Objektiftir. (nesnel)
  • İnsan düşüncesinden bağımsızdır.
  • Değişmez kurallara sahiptir.

Örneğin, Ay’ın varlığı bir gerçekliktir. İnsanlar olmasa da Ay vardır ve Dünya’nın etrafında dönmeye devam eder.

Önerme ve Argüman

Bilgi, önermeler ve argümanlar aracılığıyla ifade edilir. Bu kavramları anlamak, doğru düşünmemizi sağlar.

Önerme Nedir?

Önerme (doğru/yanlış değeri alan ifadeler), hakkında “doğru” veya “yanlış” diyebileceğimiz cümlelerdir. Örnekler:

  • “İstanbul Türkiye’nin en kalabalık şehridir” → Önerme (doğru)
  • “2 + 2 = 5” → Önerme (yanlış)
  • “Merhaba!” → Önerme değil (doğru/yanlış denemez)

Her önerme ya doğrudur ya da yanlıştır, ikisi birden olamaz.

Argüman Oluşturma

Argüman (öncül-sonuç ilişkisi), bir veya daha fazla öncülden (dayanak) yola çıkarak bir sonuca ulaşma sürecidir. Örnek argüman:

  • Öncül 1: Bütün insanlar ölümlüdür.
  • Öncül 2: Sokrates bir insandır.
  • Sonuç: O halde Sokrates ölümlüdür.

Günlük hayattan örnek:

  • Öncül 1: Yağmur yağınca yerler ıslanır.
  • Öncül 2: Dışarıda yağmur yağıyor.
  • Sonuç: O halde dışarıdaki yerler ıslaktır.

Akıl Yürütme Türleri

İki temel akıl yürütme türü vardır:

  1. Tümevarım (özel durumlardan genel sonuca):
    • Gözlemlediğim bütün kuğular beyazdır.
    • O halde bütün kuğular beyazdır.
  2. Tümdengelim (genel durumdan özel sonuca):
    • Bütün metaller ısıtılınca genleşir.
    • Demir bir metaldir.
    • O halde demir ısıtılınca genleşir.

Platon’un Mağara Benzetmesi

Platon’un ünlü Mağara Benzetmesi, bilgi ve sanı arasındaki farkı anlatmak için kullanılan en güçlü örneklerden biridir. Bu benzetme, görünüş ile gerçeklik arasındaki farkı dramatik bir şekilde ortaya koyar.

Benzetmenin Yapısı

Platon, bir mağara hayal etmemizi ister. Bu mağarada:

  • Mahkumlar: Doğduklarından beri zincirlenmiş insanlar
  • Duvar: Mahkumların önündeki duvar
  • Ateş: Mahkumların arkasında yanan ateş
  • Gölgeler: Ateş ışığında duvara yansıyan gölgeler
  • Nesneler: Ateşin önünden geçirilen gerçek nesneler

Mağaradaki Durum

Mahkumlar doğduklarından beri zincirlendikleri için sadece önlerindeki duvardaki gölgeleri görebilirler. Onlar için gerçeklik bu gölgelerdir! Arkalarındaki ateşin önünden insanlar çeşitli nesneler geçirir ve bunların gölgeleri duvara yansır. Mahkumlar bu gölgeleri gerçek sanırlar.

Bu durum, bizim günlük hayatımızdaki yanılsamalarımıza benzer. Örneğin:

  • Sosyal medyada gördüklerimizi gerçek hayat sanmak
  • Televizyondaki hayatları normal sanmak
  • Duyduğumuz her habere inanmak

Zincirlerden Kurtulma

Diyelim ki mahkumlardan biri zincirlerinden kurtuldu. İlk başta:

  • Ateşe baktığında gözleri kamaşır.
  • Gerçek nesneleri görünce şaşırır.
  • Alıştığı gölgelerin aslında yanılsama olduğunu anlar.

Bu süreç, bizim de doğruları öğrenme sürecimize benzer. İlk başta yeni bilgiler bizi rahatsız edebilir, alışkanlıklarımızı sorgulatabilir.

Bilgi Aşamaları

Platon’a göre, gölgelerden güneşe doğru bir yolculuk vardır ve bu yolculuk bilgiye ulaşma sürecini temsil eder.

Sanıdan Bilgiye Geçiş

Mağaradan çıkan mahkum şu aşamalardan geçer:

  1. Gölgeler (En düşük bilgi düzeyi): Sadece yansımaları görme
  2. Ateş ve nesneler: Gölgelerin kaynağını anlama
  3. Mağara dışı: Gerçek dünyayı keşfetme
  4. Güneş: En yüksek hakikati görme

Bu süreç, duyusal algıdan akla geçişi simgeler. Örneğin:

  • İlkokuldaki basit bilgilerden (gölgeler)
  • Lise düzeyinde derinleşen bilgilere (nesneler)
  • Üniversitede araştırma ve sorgulamaya (mağara dışı)
  • Felsefi hakikatlere ulaşmaya (güneş) kadar uzanır

İyi İdeası ve Güneş

Platon’a göre güneş, İyi İdeasını temsil eder. Nasıl güneş her şeyi aydınlatıp görünür kılarsa, İyi İdeası da tüm hakikatleri aydınlatır. Güneş:

  • Her şeyin görülmesini sağlar.
  • Yaşamın kaynağıdır.
  • En yüksek gerçekliktir.

Günlük hayatta bu, temel değerlere ve ilkelere benzer. Örneğin, adalet, dürüstlük, sevgi gibi değerler, diğer tüm davranışlarımızı aydınlatan “güneşler” gibidir.

Benzetmenin Felsefi Anlamı

Bu benzetme bize bilgi ve gerçeklik hakkında önemli dersler verir.

Görünüş ve Gerçeklik

Platon, görünüş (fenomen) ile gerçeklik (numen) arasında keskin bir ayrım yapar:

  • Görünüş: Duyularımızla algıladıklarımız
  • Gerçeklik: Akılla kavradığımız hakikatler

Örneğin, çubuğu suya soktuğumuzda kırık görünür (görünüş), ama aslında düzdür (gerçeklik). Bu nedenle sadece duyularımıza güvenemeyiz.

Bilgiye Ulaşma Süreci

Mağara benzetmesi, eğitim ve felsefenin önemini vurgular:

  • Eğitim, zincirleri kırma sürecidir.
  • Felsefe, gölgelerden hakikate yolculuktur.
  • Öğrenme, bazen acı verici ama gereklidir.

Tıpkı mağaradan çıkan mahkumun gözlerinin acıması gibi, yeni bilgiler öğrenmek de başta zorlayıcı olabilir. Ancak bu süreç, gerçek bilgiye ulaşmak için gereklidir.

Filozofların Bilgi Tanımları

Tarih boyunca farklı filozoflar bilgiyi farklı şekillerde tanımlamışlardır. Bu tanımları incelemek, bilgi kavramını daha iyi anlamamızı sağlar.

Klasik Dönem Filozofları

Antik Yunan filozofları bilgi konusunda temel görüşler ortaya koymuşlardır.

Platon

Platon’a göre bilginin formülü şudur:

Platon için gerçek bilgi, değişmeyen İdealar dünyasına aittir. Örneğin:

  • Gördüğümüz üçgenler kusurludur.
  • Ama “mükemmel üçgen” ideası değişmezdir.
  • Gerçek bilgi bu değişmeyen idealardır.

Aristoteles

Aristoteles, bilgiyi kanıtlanmış inanç olarak tanımlar. Ona göre:

  • Bilgi, nedenleri bilmektir.
  • Deneyim ve gözlem önemlidir.
  • Tümevarım yöntemi kullanılmalıdır.

Örneğin, “Suyun neden kaynadığını” bilmek, sadece kaynama sıcaklığını bilmekten daha değerlidir.

Modern Dönem Filozofları

Rönesans ve sonrasında yaşayan filozoflar, bilgi konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmişlerdir.

Descartes

Descartes, kesin ve sarsılmaz bilgi arayışındadır. Ünlü sözü “Düşünüyorum, öyleyse varım” (Cogito ergo sum) bu arayışın sonucudur. Descartes:

  • Her şeyden şüphe eder.
  • Ama şüphe ettiğinden şüphe edemez.
  • Bu nedenle düşünen bir varlık olduğu kesindir.

Locke

Locke’a göre bilgi deneyime dayalıdır. İnsan zihni doğuştan boş bir levhadır (tabula rasa):

  • Tüm bilgiler deneyimle gelir.
  • Duyu verileri bilginin kaynağıdır.
  • Doğuştan bilgi yoktur.

Örneğin, renkleri görmeden renk bilgisine sahip olamayız.

Hume

Hume, bilgiyi izlenimler ve fikirler olarak ikiye ayırır:

  • İzlenimler: Doğrudan deneyimler (ateşin sıcaklığını hissetmek)
  • Fikirler: İzlenimlerin soluk kopyaları (ateşi düşünmek)

Hume’a göre gerçek bilgi, doğrudan izlenimlere dayanmalıdır.

Kant

Kant, deneyim ve aklın birleşimini savunur. Ona göre:

  • Bazı bilgiler deneyimden gelir. (a posteriori)
  • Bazı bilgiler deneyimden bağımsızdır. (a priori)
  • İkisinin birleşimi gerçek bilgiyi oluşturur.

Örneğin, “7 + 5 = 12” bilgisi deneyime ihtiyaç duymaz (a priori), ama “kar beyazdır” bilgisi deneyime dayanır (a posteriori).

Çağdaş Yaklaşımlar

  1. yüzyıl filozofları bilgi konusunda yeni perspektifler sunmuşlardır.

Russell

Russell’a göre bilgi, doğrudan deneyim ve mantıksal çıkarımla elde edilir:

  • Tanıma yoluyla bilgi (doğrudan deneyim)
  • Betimleme yoluyla bilgi (dolaylı bilgi)

Örneğin, güneşi doğrudan görürüz (tanıma), ama güneşin çekirdeğini mantıksal çıkarımla biliriz (betimleme).

Dewey

Dewey için bilgi, araştırma ve deney sürecinin sonucudur:

  • Bilgi statik değil, dinamiktir.
  • Problem çözme sürecidir.
  • Sürekli yenilenir ve gelişir.

Örneğin, bilimsel bilgi sürekli deneylerle test edilir ve güncellenir.

İslam Filozofları

İslam düşünce geleneği de bilgi konusunda önemli katkılar sunmuştur.

Gazali

Gazali’ye göre bilgi, hakikate uygun örnektir:

  • Bilgi, Allah’ın yaratışındaki düzeni kavramaktır.
  • Hem akıl hem kalp bilgiye ulaşır.
  • Kesin bilgi (yakîn) önemlidir.

Gazali, şüphe döneminden geçerek kesin bilgiye ulaşma yolunu gösterir.

Bilgi Felsefesinin Problemleri

Bilgi felsefesi, çözülmesi gereken birçok problemle karşı karşıyadır. Bu problemler, binlerce yıldır filozofları meşgul etmektedir.

Bilginin Kaynağı Problemi

Bilginin kaynağı konusunda temel soru şudur: Akıl mı yoksa deneyim mi bilginin asıl kaynağıdır?

Akılcılar (Rasyonalistler):

  • Gerçek bilgi akıldan gelir.
  • Matematik bunun en iyi örneğidir.
  • Duyular yanıltıcı olabilir.

Deneyimciler (Empiristler):

  • Tüm bilgi deneyimle başlar.
  • Duyular olmadan bilgi olmaz.
  • Akıl sadece düzenleyicidir.

Günlük hayatta ikisini de kullanırız. Örneğin, yemek yaparken hem tarifi okuruz (akıl) hem de tadına bakarız (deneyim).

Bilginin Sınırları

Neyi bilebiliriz? sorusu, bilgi felsefesinin en zor sorularından biridir:

  • Metafizik konuları bilebilir miyiz?
  • Gelecek hakkında kesin bilgimiz olabilir mi?
  • Başkalarının zihnini bilebilir miyiz?

Örneğin, başka gezegenlerde yaşam olup olmadığını henüz kesin olarak bilemiyoruz. Bu, bilgimizin sınırlarını gösterir.

Bilginin Kesinliği

Mutlak bilgi mümkün müdür? sorusu önemli bir problemdir:

  • Bilimsel bilgiler bile zamanla değişir.
  • Newton fiziğinden Einstein fiziğine geçiş
  • Tıpta sürekli yeni keşifler

Bu durum, bilginin göreceli mi yoksa mutlak mı olduğu tartışmasını doğurur.

Özne-Nesne İlişkisi

Bilen ve bilinen arasındaki bağ nasıldır?

  • Özne nesneyi olduğu gibi bilebilir mi?
  • Yoksa kendi bakış açısıyla mı görür?
  • Nesnel bilgi mümkün müdür?

Örneğin, aynı olaya tanık olan iki kişi farklı şeyler anlatabilir. Bu, öznenin bilgiyi etkilediğini gösterir.

Konuyla İlgili Terimler Özeti

  • Epistemoloji: (⭐⭐⭐) Bilgi felsefesi, bilginin doğası ve sınırlarını inceleyen disiplin. Bilginin ne olduğu, nasıl elde edildiği ve neyi bilebileceğimiz sorularını araştırır. Örneğin, “Matematik bilgisi ile tarih bilgisi arasındaki fark nedir?” sorusu epistemolojik bir sorudur.
  • Bilgi (Episteme): (⭐⭐⭐) Doğruluğu kanıtlanmış ve gerekçelendirilmiş inanç. Üç temel unsuru vardır: doğruluk, inanç ve gerekçelendirme. Örneğin, “Dünyanın yuvarlak olduğu” ifadesi, bilimsel kanıtlarla desteklendiği için bir bilgidir.
  • Doğruluk: (⭐⭐⭐) Bilginin gerçeğe uygunluğu. Bir önermenin gerçek durumla örtüşmesi halidir. Örneğin, “Ankara Türkiye’nin başkentidir” önermesi gerçekle uyuştuğu için doğrudur.
  • Sanı (Doksa): (⭐⭐) Kesin olmayan, doğrulanmamış inanç veya tahmin. Henüz kanıtlanmamış, subjektif görüşlerdir. Örneğin, “Yarın hava güneşli olacak gibi” ifadesi bir sanıdır.
  • Gerçeklik: (⭐⭐) Var olan her şeyin toplamı, nesnel dünya. Bizden bağımsız olarak var olan her şeydir. Dağlar, denizler, yıldızlar gerçekliğin parçalarıdır.
  • Önerme: (⭐⭐) Doğru veya yanlış değeri alabilen ifade. Bir yargı bildiren cümlelerdir. “İstanbul kalabalıktır” bir önermedir, “Merhaba!” ise önerme değildir.
  • Argüman: (⭐⭐) Öncül ve sonuçtan oluşan mantıksal yapı. Bir veya daha fazla öncülden yola çıkarak sonuca ulaşma sürecidir. Klasik örnek: “Bütün insanlar ölümlüdür, Sokrates insandır, öyleyse Sokrates ölümlüdür.”
  • Akıl Yürütme: (⭐) Mantıksal çıkarım süreci. Bildiklerimizden yola çıkarak yeni bilgilere ulaşma yöntemidir.
  • Gerekçelendirme: (⭐) Bilgiyi destekleyen kanıt ve nedenler. Bir inancın neden doğru olduğunu açıklayan delillerdir.
  • Özne: (⭐) Bilen, bilgiye ulaşmaya çalışan insan. Bilgi sürecinde aktif olan taraftır.
  • Nesne: (⭐) Bilinen, bilgisi edinilen varlık. Öznenin bilmeye çalıştığı şeydir.
✍ Ders Notları
👍 2025-2026 Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
8 Ders Saati📂 10. Sınıf Felsefe
Bu yazıda bulunan terimler ayrıca anlatılmamıştır. Bu yazıdaki bir terimin ayrıca anlatılmasını istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından bize ulaşabilirsiniz.
Sistememizde bu yazıda bahsi geçen kişilere ait bir biyografi bulunamamıştır.
Benzer İçerikler
Düşünme ve Akıl Yürütme
Felsefe

Düşünme ve Akıl Yürütme

İçeriğe Git>
Mantık ve Argümantasyonun Temel Kavramları
Felsefe

Mantık ve Argümantasyonun Temel Kavramları

İçeriğe Git>
Bilgi Felsefesi
Felsefe

Bilgi Felsefesi

İçeriğe Git>
MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl Felsefesinin Karakteristik Özellikleri
Felsefe

MÖ 6. Yüzyıl-MS 2. Yüzyıl Felsefesinin Karakteristik Özellikleri

İçeriğe Git>
18. Yüzyıl-19. Yüzyıl Filozoflarının Felsefi Görüşlerinin Analizi
Felsefe

18. Yüzyıl-19. Yüzyıl Filozoflarının Felsefi Görüşlerinin Analizi

İçeriğe Git>
18. Yüzyıl-19. Yüzyıl Felsefesinin Karakteristik Özellikleri
Felsefe

18. Yüzyıl-19. Yüzyıl Felsefesinin Karakteristik Özellikleri

İçeriğe Git>
Copyright © 2025 Bikifi
Star Logo
tiktok Logo
Pinterest Logo
Instagram Logo
Twitter Logo