Tanım: Hukuki açıdan para bir değiştirme ve ödeme aracıdır. Borcun konusu para ise ülke parası yani Türk parası ile ödenir.
Türkiye’de ödenecek olan para borcu sözleşmede bir yabancı ülke parasıyla belirlenmişse bu paranın nasıl ödeneceği madde 99’da düzenlenmiştir.
Yabancı memleket parası üzerinden yapılmış bir sözleşmede, para borcunun yabancı memleket parasıyla ifa edilmesi ”aynen ödemek” veya buna denk kelime şart edilmemişse borcun ödeme zamanı geldiğinde borçlunun seçim hakkı vardır.
Borçlu vadesinde ödeme şartıyla borcunu isterse yabancı memleket parasının ödeme günündeki rayiç üzerinden Türk parasıyla isterse doğrudan doğruya yabancı ülke parasıyla ödeyebilir.Alacaklı borçluyu zorlayamaz.Borçlu seçim hakkını kullanmış ise alacaklı ifa davası açabilir ve seçilen para türünden ödenmesini isteyebilir.
Döviz üzerinden yapılan sözleşmelerde borçlu borcunu Türk parasıyla ödeyecekse ödenecek Türk lirasının miktarını belirlemede yabancı paranın ödeme zamanındaki Merkez Bankası kuru dikkate alır.
Borç zamanında ödenmemişse borçlu mütemerrit duruma düşmüşse borçluya tanınan seçim olanağı sona erer. Bu durumda seçim oranı alacaklıya geçer.
Alacaklı sözleşmede öngörülen yabancı paranın değerinin artması halinde fiili ödeme günündeki rayicin, değerin vade tarihine göre düşmesi halinde, vadedeli sürüm değerini dikkate alınarak borcun Türk parasıyla ödenmesini borçludan isteyebilecektir. Alacaklıya kur farkından doğan zararını giderme olanağı tanınmıştır.
Sözleşmelerde yabancı para birimiyle ödeme kararlaştırılmışsa aynen ödeme ifadesi kullanılmışsa alacaklı borcun yabancı parayla ödenmesini isteyebilir. Borçlu bu durumda yabancı ülke parasıyla ödemeye mecburdur. Borçlu ifada gecikip mütemerrit duruma düşmüşse sözleşmedeki aynen ödeme şartı nedeniyle borcun yabancı ülke parasıyla ifasını isteme hakkına sahip olan alacaklı dilerse yabancı ülke para borcunun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parasıyla ödenmesini isteyebilir. Bu durumda borçlu borcunu yabancı memleket parası vermek suretiyle ödeyemez. Alacaklı yabancı paranın vadeden sonra değer kaybetmesi halinde yabancı para borcunun vade veya fiili ödeme günündeki sürüm değeri üzerinden Türk parasıyla ödenmesini isteyecektir.
KANUNDA
MADDE 99- Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.
Yürürlükte bulunan hukuk kurallarına göre altın sikke Türk parası niteliğinde değildir. Hukuki açıdan altın bir maldır. Bir sözleşmede borcun altın ile ifası kabul edilmişse, bir para borcu değil bir mal borcunun ifası söz konusudur.
Ülkemizde altın satışı serbesttir. Altın ile ifasını öngören sözleşmeler kural olarak geçerlidir.
Borcun konusu olarak belirtilen altın piyasada mevcut ise borçlu borcunu altın vererek yerine getirmekle yükümlüdür. Yargıtay’da ”Devletin mali itibarına aldanmamak ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmamak kaydıyla altın ile ifanın şart koşulması geçerlidir.
Borcun konusu olan altın Türkiye’de mevcut değilse,
Para değerindeki değişmelere karşı alacaklıyı korumaya yönelik yöntemleri üç grupta incelenir.
Hukuki açıdan faiz, para alacaklısına, parasından yoksun kaldığı süre için bir hukuki işlem veya yasa uyarınca ödenmesi gereken karşılıktır,tazminattır. Faiz anapara faizi ve temerrüt (geçmiş günler) faizi olarak ayrılmıştır.
Anapara Faizi: Paranın bir süre kullandırılmasından doğan bir faiz borcu söz konusudur.
Temerrüt Faizi: Borç olarak verilen para veya evin bedeli, belirlenen sürede ödenmezse gecikme nedeniyle istenecek faiz türüdür.Haksız fiilden ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borçların gecikerek ödenmesinden doğan faiz borcuda temerrüt faizidir.
Borçlunun para alacaklısına parasından yoksun kaldığı süre için faiz ödemesi aralarındaki hukuki ilişkinin veya yasa koyucunun faiz ödemekle yükümlü kılmasına bağlıdır.
Arzi karzda taraflar faiz ödemeyi kararlaştırmamışlarsa yükümlü değillerdir. Ticari Karzda ise şart edilmemiş olsa dahi faiz verilmesi gerekir. Yasadan doğan faiz borcunun en önemlisi bir miktar paranın ödenmesinde mütemerrit durumda bulunan borçlunun para alacaklısına vermekle yükümlü olduğu geçmiş günler faizidir.
Faiz alacağı ana para alacağına ek bir alacaktır. Faiz alacağının doğması ve çoğalması öncelikle anapara alacağının varlığına ve devamına bağlıdır. Anapara alacağı doğmamışsa veya sona ermişse faizde doğmaz, sona erer. Asıl alacak ifa veya başka nedenle sona ermişse faizde sona erer.
Faiz alacağının ödenmesi kısmi ödeme sayılmaz. Asıl alacak ödenmemiş olsa dahi alacaklı faize ilişkin ödemeyi kabul etmek zorundadır. Faiz alacağını asıl alacaktan ayrı olarak devretmek mümkündür. Faiz alacağı asıl alacaktan bağımsız olarak dava ve takip konusu olabilir.
TBK madde 88: MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz
NOT: TBK madde 88/2′ de görülen sınırlama ticari işlerde geçerli değildir,taraflar faiz oranını serbestçe belirleyebilir.
3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun:
MADDE 1- Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde on iki oranı üzerinden yapılır. Cumhurbaşkanı, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
NOT: Bakanlar Kurulu 1.1.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak kaydıyla %12’den %9’a indirdi.
Temerrüt faiz oranları:
MADDE 2- Paranın ödenmesinde temerrüte düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur. Temerrüt faizi miktarının sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde, akdi faiz miktarı yukarıdaki fıkralarda öngörülen miktarın üstünde ise, temerrüt faizi, akdi faiz miktarından az olamaz.
2018 ‘den itibaren:
Yabancı Para Borcu Faizinde: Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmamışsa, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır. Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep-bileşik faiz yürütülemez.
TTK madde 8 istisnası dışında sözleşmelerde yer alacak mürekkep faiz koşulu, yani faizin anaparaya eklenip birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı geçersizdir.
TTK MADDE 8-
Borçlunun yaptığı ödeme borcunun tamamını kapsamıyorsa yapılan kısmi ödeme borcun hangi bölümüne ilişkin sayılacağı,borcun tek veya birden fazla olmasına göre düzenlenir.
Makbuz ve geçerli bir beyan yoksa borçlardan hangisinin ödenmiş sayılacağı sırasıyla aşağıdaki kurallar çerçevesinde belirlenir:
Borç tek ise, borçlu borcun tamamını kapsamayan bir ödeme yapar ve alacaklı da ödemeyi kabul ederse,faiz ve giderler muaccel ise, yapılan ödeme önce onu kapsar. Borçlu faiz ve giderleri ödemede gecikmiş değil ise, yaptığı kısmi ödemeyi anaparadan düşme hakkına sahiptir.Aksine yapılan anlaşmalar geçersizdir.
Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise borçlu, kısmi ödemeyi güvencesi bulunan veya güvencesi daha iyi olan kısımdan düşme hakkına sahip değildir. Takas yoluyla yapılan kısmi ödemelerde de bu hükümler uygulanır.
KANUNDA
MADDE 100- Borçlu, faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz. Alacaklı, alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya başka bir güvence almış ise, borçlu kısmen yaptığı ödemeyi, güvence altına alınan veya güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir.
MADDE 101- Birden çok borcu bulunan borçlu, ödeme gününde bu borçlardan hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirebilir. Borçlu bildirimde bulunmazsa, yapılan ödeme, kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça, alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır.
MADDE 102- Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.
a- İfanın İspatı: Borçlu, borca uygun şekilde borcunu ifa ettiğini ispat etmek zorundadır.
HMK MADDE 200:
b-Makbuz İsteme Hakkı: Borçlu borcun ifası halinde alacaklıdan borcun ödendiğini gösteren bir makbuz isteme hakkına sahiptir.Kısmi ödemede de makbuz istenebilir.
Makbuzda kural olarak ifa edilen edim, borcun kimin tarafından, hangi tarihte ve nerede ifa edildiğine dair belirtilmeli ve makbuz alacaklı tarafından imzalanmalıdır.Borçlu alacaklıdan resmi şekilde düzenlenmiş makbuzda isteyebilir.
Alacaklı borcun ödenmesi anında makbuz vermekle yükümlüdür.Kabul etmezse, borçlu ödemeden kaçınabilir, bu durumda alacaklı mütemerrit olur.
c-Senedin Geri Verilmesini İsteme Hakkı: Borçlu borcun tamamını ödemişse makbuz ile birlikte senedin geri verilmesini isteme hakkına sahiptir.Alacaklı senedi vermekten kaçınırsa borçlu mütemerrit olmaksızın alacaklı mütemerrit olur.
Borçlu borcun bir kısmını ödemişse yaptığı ödemenin senet üzerinde belirtilmesini isteyebilir.Senedin geri verilmesini talep edemez.
Alacaklı borç senedini kaybettiğini iddia ediyorsa ödeme esnasında borçluya, senedin iptal edildiğini, geçersiz olduğunu ve ödemenin yapıldığı gösteren resmen veya usulüne uygun düzenlenmiş, onaylanmış bir belge vermekle yükümlüdür. Belgeyi düzenleme ve onaylama yetkisi noterdedir. Noter masrafları alacaklıya aittir.
KANUNDA
MADDE 103- Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse, buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir. Borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebilir.
MADDE 104- Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için, alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse, önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır. Alacaklı anaparanın tamamı için makbuz vermişse, faizlerini de almış olduğu kabul edilir. Borç senedi borçluya geri verilmişse, borç sona ermiş sayılır.
MADDE 105- Alacaklı, borç senedini kaybettiğini iddia ederse, borçlunun istemi üzerine, borcu ödeme sırasında, kendisine borç senedinin iptalini ve borcun sona ermiş olduğunu gösteren resmen düzenlenmiş veya usulüne göre onaylanmış bir belge vermek zorundadır. Kıymetli evrakın iptaline ilişkin hükümler saklıdır.
d- Makbuz Verilmesinden ve Senedin İadesinden Doğan Karineler:
Borcun sona ermiş sayılması için senedin alacaklı tarafından borçluya geri verildiğinin kanıtlanması gerekir. Senedin tek başına borçlu da bulunması karineden yararlanması için yeterli değildir.Borç için alacaklıya senet verildiğinde anlaşmazlık yoksa, senedin borcunun elinde olması halinde senet geri verilmiş sayılır.
Senedin alacaklı tarafından üstünün yırtılması veya üstünün çizilmesi durumunda da sona ermiş sayılması gerekir.
Yayınlanan Son 3 Yazı
Güncellenen Son 7 Yazı